Atlantic Council: ABD, Türkiye'yi destekleme fırsatını kaçırmamalı!
Türkiye, Kuzey Irak'taki terör gruplarına karşı faaliyetlerini artıracağının sinyallerini veriyor! ABD, bölgede dengeleyici bir aktör olarak Türkiye'yi destekleme fırsatını kaçırmamalı.
ABD'nin önde gelen düşünce kuruluşlarından Atlantic Council'de, Türkiye'nin bölgesel politika ve etkilerinin yanı sıra ABD ile olan ilişkilerinin değerlendirildiği bir analiz yayınlandı.
Türkiye'nin son dönemde özellikle Irak'ta enerji ve ticaret başlıklarında önemli hamleler yaptığına dikkat çekilen analizde, bölgesel meselelerde de hem İran hem de Rusya için dengeleyici bir ülke olduğu tespiti yapıldı.
Analizde ayrıca; ABD'nin bölgesel çıkarları açısından bölgede dengeleyici bir aktör olarak Türkiye'yi destekleme fırsatını kaçırmaması gerektiği belirtildi.
İşte Atlantic Council'de yayınlanan analiz:
Amerika Birleşik Devletleri Orta Doğu'yu tamamen terk etmesi için baskı altında ve ABD karşıtı eleştiriler artarken, Irak ve Suriye'de ABD güçleri giderek daha fazla saldırıya uğruyor.
Ancak, özellikle İran ve İsrail arasındaki kısasa kısas, Gazze'deki savaşta ateşkesin sağlanamaması ve DEAŞ'ın yarattığı tehdidin devam ettiği bir ortamda ABD askerlerinin evlerine dönmesi kısa sürede mümkün görünmüyor.
Bununla birlikte, ABD Başkanı Joe Biden eski bir ortaklığı güçlendirmek ve Türkiye'yi daha dengeli bir İran'ı teşvik etmek için bölgesel bir siper olarak konumlandırmak için diplomatik bir fırsata sahip.
Türkiye zaten İran ve ABD arasında arabuluculuk yaparak bu sorumluluğu üstlenmiş durumda.
Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan Mayıs ayında Beyaz Saray'ı ziyaret edecekti ancak ziyaret ertelendi ve bir Türk yetkili yakında yeni bir tarih belirleneceğini açıkladı.
Kesinleşmesi halinde ziyaret, Biden'ın 2021'de göreve gelmesinden bu yana ilk ziyaret olacak ve en büyük iki orduya sahip NATO ülkeleri arasında gelişen ilişkilere işaret edecek.
Amerika Birleşik Devletleri bölgede dengeleyici bir aktör olarak Türkiye'yi destekleme fırsatını kaçırmamalıdır.
Ankara "düşmanlarıyla" iyi diplomatik ilişkiler sürdürme becerisini kanıtlamış bir ülkedir.
Türkiye ve İran'ın Irak ve Suriye'de önemli anlaşmazlıkları olsa da, Ankara'yı istikrar ve itidalin değerli bir sesi olarak konumlandıracak işbirliği ve kur yapma fırsatları mevcuttur.
Bu istikrarı sağlamanın yolu Suriye'den geçiyor ama tartışma Irak'la başlıyor. Zira Türkiye, İran ve ABD'nin başta Irak ve Suriye olmak üzere bölgenin geri kalanına yayılan çıkarları var.
Irak'ın dağlık arazisi, İran destekli gruplar ve ABD tarafından da terör örgütü olarak tanımlanan PKK dahil olmak üzere birçok paramiliter örgüte ev sahipliği yapıyor. Ancak PKK'nın Suriye ayağı olan YPG/SDG, DEAŞ'a karşı mücadelede ABD'den destek alıyor.
Türkiye'nin PKK'ya karşı uzun süredir yürüttüğü mücadele son aylarda giderek varoluşsal bir hal aldı ve Türk güçleri buradaki mücadelesini artırdı.
Buna karşılık Türkiye de yaz boyunca Kuzey Irak'taki terör gruplarına karşı faaliyetlerini artıracağının sinyallerini veriyor ki bu da, nüfuzunu korumak için mücadele eden ülkelerde alarm zillerini çaldırıyor.
Tahran'ın PKK'ya ya da Suriye'deki uzantılarına desteğini arttırmak için bahaneler bulmasını engellemek Ankara için çok önemli. İran'ın bazı vekilleri ABD askerlerinin Suriye'den çıkması için baskı yapmak amacıyla ABD destekli güçleri hedef alırken, diğerleri PKK bağlantılı gruplarla birlikte Türk ordusuna karşı savaşıyor.
Türkiye'nin Kuzey Irak'taki varlığı Türkiye'yi İran'la karşı karşıya getirirken, Washington'un Tahran'ın Irak güvenlik güçleri üzerinde tam nüfuz sahibi olmasından duyduğu endişeyi de hafifletiyor.
ABD hata yapmamalı
Öfkeli bir İran ne ABD için ne de bölge için bir kazançtır. ABD için en zorlu diplomatik görev, Ankara Tahran ile istikrarlı ilişkilerini sürdürürken Türkiye'yi ABD ile ortaklık kurmaya teşvik etmektir.
Irak hükümeti, Kuzey Irak'tan geçen ve Türkiye'ye önemli enerji kaynakları sağlayabilecek olan Kerkük-Ceyhan boru hattının bir bölümünü yeniden açmayı planlıyor. Ayrıca Türk yetkililere göre, Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığı'nın Türkiye'nin güneydoğusundaki Gabar Dağı bölgesinde yüksek kaliteli ham petrol bulması, Türkiye'nin petrol ithalatını yüzde 10 oranında azaltmaya yardımcı olmuş görünüyor.
Türkiye ve Irak ayrıca Irak'ın Basra vilayetini Türkiye üzerinden Avrupa'ya bağlayacak bir Kalkınma Yolu projesinde işbirliği yapma konusunda da anlaştı.
Bunlar, Irak'ın İran'a olan enerji bağımlılığını kırmak için ABD'nin desteklemesi gereken büyük fırsatlardır.
Bunu yapmak sadece Irak'ın daha güvenilir bir bölgesel müttefik olmasına yardımcı olmakla kalmayacak, aynı zamanda ABD'nin İran'a karşı aldığı tedbirlerin daha etkili olmasını da sağlayacaktır.
Mart ayında ABD, Irak'a enerji kaynaklarını geliştirmesi için daha fazla zaman tanımak amacıyla, Irak'ın İran'dan elektrik satın almasına yönelik yaptırım muafiyetini uzattı.
Türkiye de tam olarak bunu yapıyor ve Irak'ı, İran'ın yörüngesinden uzaklaştırıp kendi çıkarlarına yaklaştırıyor.
İran bu girişimlerde çeşitli sorunlar görüyor. Öncelikle Türkiye, Irak'tan sonra İran'ın en büyük ikinci doğalgaz müşterisi ancak Ankara kendi kıyılarında petrol ve doğalgaz aramalarına yatırım yaparak ve Irak ve Azerbaycan gibi komşu ülkelerin kaynaklarına daha kolay erişim sağlayacak altyapılar inşa ederek bu bağımlılığı kırmaya çalışıyor.
Ankara ayrıca 2026 yılında sona erecek bir boru hattı sözleşmesinin yenilenmesi konusunda Tahran ile müzakere etmekte isteksiz davranıyor. ABD yaptırımları nedeniyle İran petrolü için alternatif alıcılar listesi sınırlı ve Türkiye'nin Irak'taki projeleri İran'ı daha da yalnızlığa itmek için tasarlandı.
Ancak tüm bu olumsuzluklara rağmen Ankara ve Tahran enerji işbirliğini arttırmaya ilgi gösteriyor.
Nisan ayında Türkiye Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Alparslan Bayraktar, İran Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi'nin Ankara ziyaretinden sadece birkaç ay sonra Tahran'ı ziyaret etti ve bu ziyaret enerji ile ilgili ekonomik anlaşmalar ve yıllık ticaret hacminin 30 milyar dolara çıkarılması için yenilenen bir taahhütle sonuçlandı.
Türkiye dengesi
Suriye, Türkiye, İran ve ABD arasındaki denge diplomasisinin bel kemiğini oluşturuyor.
Suriye'deki PKK birliklerini güneye sürmek ve milyonlarca mülteciyi geri döndürmek için Türkiye-Suriye sınırı boyunca 900 kilometrelik bir güvenli bölge oluşturmak istiyor ve bu, Ankara için en önemli öncelik olmaya devam ediyor.
Ancak Türkiye'nin mesajını iletebilmesi için İran ve Rusya'nın da devreye girmesi gerekiyor.
Amerika Birleşik Devletleri tüm bu denklem içerisinde, bölgede dengeleyici bir aktör olarak Türkiye'yi destekleme fırsatını kaçırmamalıdır.