gdh'de ara...

Aynı dümende değişen tek şey kıyafet: Kabus Sokağı

1940'lı yıllarda geçen renkli hikayesiyle ve gizemli dünyasıyla dikkat çeken Kabus Sokağı, vizyona merhaba diyor. Guillermode Toro'nun yönetmenliğini üstlendiği filmde başrolleri Bradley Cooper ve Rooney Mara paylaşıyor.

1. resim
02.02.2022

Sürprizlerle dolu olan hayat, sağa sola savuruveriyor kişiliğimizi… Hiç olmaz dediğimiz şeyler bir anda hayatımızı en güzel noktaya taşıyıverirken, bir anda olur dediklerimiz olmaya da biliyor. Yükseğe çıktığımız gibi o yükseklikten düşmemiz de bir ihtimal. Kapılıp gitmeden o hayatı en güzel yerinden yakalamak lazım galiba…

Oscar ödüllü yönetmen Guillermo del Toro, bu senenin merakla beklenen filmleri arasında yer alan “Nightmare Alley” yani “Kabus Sokağı” filmi vizyona girmeye hazırlanıyor. Yıldız oyuncu kadrosuyla, 1940’lı yıllarda geçen renkli karnaval sahneleri ve şahşalı gecelere dönüşüme de şahit ettirerek dikkat çeken Nightmare Alley, işsiz güçsüz gezen Stanton yan, ‘Stan’ Carlisle’ın bir karnaval ekibine katılmasıyla beraber değişen hayatını izliyoruz. Kasabaları dolaşan bu karnaval ekibine katılışı tesadüflerle dolu olan Stan, ekipte bulunan karı-koca Zeena ve Pete ile tanıştıktan sonra başka bir bakış açısına sahip olur. Zihin okuma numarasını bulmak için çaba sarf eden Stan, Pete’in defterini ele geçirerek birçok numarayı elde eder. Karnaval ekibindeki Molly ile duygusal bir ilişki de yaşayan Stan, onunla beraber kaçarak bambaşka bir yolculuğa çıkar. Yeni hayatında ise türlü türlü dolandırıcılığa batan Stan, böylece hayatının değerini fark edecektir.

İnsan mısın canavar mı?

Olayların aniden ve bir anda geliştiği Kabuslar Sokağı, geneli itibariyle izleyicisini kavrayan güçlü bir film. Renkli gezici karnaval sahneleri, aşklar, hırslar, intikamlar, alev alev yanan hayatlar ve en önemlisi ana karakterini hiç bırakmayan bir film olması çok kıymetli bir sinema izlediğimizi hissettiriyor. Ancak filmin anlatım dilinde çok karmaşa var. Evet çok güçlü bir hikaye, ama çok karmaşık ve kafa karıştırıcı bir dil kullanılmış. Bir labirentten çıkıp diğer labirente giriyormuşsunuz gibi hissediyorsunuz filmde. Bu aslında güçlü bir senaryosu olduğunun farklı bir göstergesi. Ama kafa dağıtmalık bir film olmadığı, sinema zevki yaşamak ve sadece kendisine konsantre olunması gereken bir film tadında aslında.

Filmin görüntü ve hikayeyle uyumu ama fark yaratabilen kamera açılarını sevdim. Mesela yangının ortasında Bradley Cooper’ın oturduğu kare muazzamdı. Karnaval sahnelerindeki akıcı geçişler, devasa oyuncaklar, gösteriler ve ilginç dekorlar çok güzeldi. Nostaljik bir görsel şölen yaşatan bir ilk yarısı olan film, taşradan bir anda renkli şehir gecelerine geçişiyle başka bir seviyeye çıkıyor. Taşra ve şehir arasında fark edilmeden ilerleyen bir geçiş yapan film, güçlü yönetmenliğiyle de öne çıkmayı başarıyor. Farklı tarzlardaki filmlerin yönetmeni Guillermo del Toro, yine izleyicisini şaşırtmayan türde bir filmle karşımıza çıkıyor. Filmde özellikle tavuk imgesinin öne çıkışı da dikkat çekici.

Daha önce haberi çıkan Bradley Cooper ve Toni Collette’nin duş sahnesi çok konuşulmuştu. Kısacık bir sahne de olsa, olukça iddialı ve güzel bir sahneydi. Ama filme sanki sonradan eklenmiş ve devamı olmayan gereksiz bir sahne gibi havada kaldığını söylemeden geçmemeli. Bu sahnenin etkilerini filmin ilerleyen bölümlerinde izlemeliydik diye düşünüyorum. Evet giderek çapkınlık üzerinden değişimini de görüyoruz Stan’in… Ve finale varana kadar merak ediyoruz, ‘insan mı canavar mı?’ varlığı nereye kadar sürecek. Bunu anlamamız kolay olabilecek mi. Belki de zor olacak, ama inanın ki anladığınızda iş işten geçmeyecek ve başladığınız noktaya geri dönüş gibi afallama yaşayacaksınız.

Bradley Cooper’ın en enfes performansı

Performansına asla katlanamadığım ve izlemekten zevk alamadığım bir aktör olan Bradley Cooper’a bu kez aşırı hayran kaldım. Hem kıyafet konseptine, hem karakter için yüzündeki ‘bıyk gibi’ değişimlere ve oyunculuğu müthişti. Belki de bu denli önemli karakterler karısına çıkması gerekiyordu dedim içimden. Cate Blanchett ve Rooney Mara’yı Carol filminden sonra tekrar bir arada görmek ve hatta bu kez çok daha farklı konumda iki karakter olarak görmek çok güzeldi. Rooney Mara’yı bu kez çok daha başarılı ve inandırıcı bulduğumu söyleyebilirim. Cate Blanchett zaten her zamanki muazzamlığıyla filmde yer almış. Willem Dafoe’nin sağlam oyunculuğunda nefes alırken, Toni Collette’nin eşsiz performansına şahit oluyorsunuz.

Bomboş bir kafayla ve sadece sinema zevki için izlemelisiniz filmi. Anlamak ve anlamlandırmak için şahane bir terapi seansı gibi gelecek Nightmare Alley sizlere… Bradley Cooper’a hayran kalacak, kafanız karışacak ve sonunda ‘ben ne izledim ya böyle, wow’ diye çığlık atacaksınız. Ve beni dinleyin, iyi ki sinemada izlemişim diyeceksiniz….