gdh'de ara...

Biden'ın sonuçsuz Ortadoğu turu için hangi taşın altına bakmalıyız?

Biden’ın temaslarının yalnızca İran-İsrail arasında yaşanabilecek potansiyel çatışma boyutu irdelendiğinde Beyaz Saray’ın artık gelişmelerin gidişatında bir figüran olduğu söylenebilir.

1. resim
19.07.2022

Biden’ın temaslarının yalnızca İran-İsrail arasında yaşanabilecek potansiyel çatışma boyutu irdelendiğinde Beyaz Saray’ın artık gelişmelerin gidişatında bir figüran olduğu söylenebilir. 

Joe Biden’ın ABD Başkanı sıfatıyla Ortadoğu’ya yaptığı ilk ziyaret geride kaldı. Dünyanın önde gelen düşünce kuruluşları ziyaretin tamamlandığı 16 Temmuz Cumartesi akşamından bu yana İsrail, Filistin ve Suudi Arabistan’ı kapsayan, Cidde Zirvesi’nde Biden’ı 6 Körfez ülkesinin yanı sıra Mısır, Irak ve Ürdün liderleriyle bir araya getiren geziden olumlu bir sonuç çıkarmak çabası içerisindeler. Olumlu bir mesaj arayışı uğruna İsrail Başbakanı Yair Lapid’in İran’ın nükleer programına karşı askeri seçenek baskısı ve Suudi Arabistan Veliaht Prensi Selman’ın, Kaşıkçı suikastini sorgulamaya teşebbüs eden Biden’a ABD ve İsrail’in insan hakları ihlallerine dair çektiği nutuk görmezden geliniyor. Biden’ın temaslarında ne Filistin için iki devlet temelinde bir çözüm için ilerleme sağlandı, ne de İsrail ile Suudi Arabistan arasında İran’a karşı ortak bir savunma sistemi kurulmasına yönelik Riyad yönetiminden olumlu mesaj elde edilebildi. Ancak ABD Başkanı’nın temaslarıyla İran’a karşı olası bir operasyon için geri sayım saatinin harekete geçirildiğini söylemek mümkün.

İran’ın uzun menzilli füze ve nükleer programını durdurmak için İsrail’in 1990’lı yılların sonundan bu yana hazırlık yaptığı sır değil. 2015 yılında Tahran yönetiminin ABD, Rusya, Çin, Fransa, İngiltere ve Almanya ile nükleer programının gidişatına ilişkin sağladığı anlaşma çatışma riskini biraz olsun azaltmıştı. ABD’nin 2018 yılında Trump’ın başkanlığı döneminde anlaşmadan çekilmesi savaş rüzgarlarını yeniden estirdi. Biden’ın Beyaz Saray’a dönüşü ile anlaşmayı canlandırmak için Viyana’da 11 ay süren bir müzakere süreci yürütüldü. Devrim Muhafızları Ordusu’nun ABD tarafından terör örgütleri listesinden çıkartılmaması, süreci çıkmaza soktu. Haziran ayında ABD ile İran arasında Katar’da yapılan görüşmelerde de sonuç alınamaması ümitleri azalttı. 

Nitekim Biden, İsrail temasları sırasında açıklanan stratejik ortaklık bildirisinde gönülsüzce de olsa ABD’nin, “İran’ın nükleer silah elde etmesini durdurmak için askeri güç kullanmaya hazır olduğunu” teyit etmek durumunda kaldı. Aslında Biden’ın, İsrail’in güvenliği söz konusu olduğunda kendisinden önceki ABD başkanlarını da hiçe sayan uygulamaların dışına çıkamayacağı aşikardı. Temasları sırasında ABD Başkanı’na büyük ihtimalle İsrail’in İran’ın nükleer silah sahibi olmasını engellemek için gerekirse tek başına uygulamaya koyacağı askeri strateji ile ilgili bilgi verildi. Bir anlamda İsrail’in bundan sonra başvuracağı yöntem Biden’a tebliğ edildi. Bu süreci anlamak için geçen Mayıs ayının 31’inden 18 Temmuz’a kadar yaşanan bazı gelişmelere yakından bakalım. 

  1. 31 Mayıs 2022 – İsrail ordusu İran’ın nükleer programını akamete uğratmaya yönelik bir hava operasyonu için son 2 yıldır hazırlık yapıyor. Bu fiili hazırlıkların son halkası 31 Mayıs’ta Akdeniz üzerinde icra edildi. Daha önceki tatbikatlar gibi İsrail donanması ve hava kuvvetleri 10 bin kilometre mesafedeki hedeflere saldırıyı simüle edecek şekilde Akdeniz’in batısına doğru yol aldı.Tatbikata 100’den fazla uçağın yanı sıra denizaltılar katıldı. Havada yakıt ikmali ve uçaklarını terk etmek zorunda kalacak pilotları kurtarmaya yönelik “Birim 669” tarafından icra edilen çalışmalar yapıldı. İsrail’in 1976’da 4 bin kilometre mesafedeki Uganda’nın Entebbe Havalimanı’na düzenlediği baskından bu yana uzun mesafeli operasyonlar konusunda tecrübe kazandığını dikkate almak gerekiyor. 1981 yılında Bağdat yakınındaki Osirak nükleer santralini imha etmek için İsrail uçakları bin 600 kilometre mesafe kat etmişti. 1985’te Tunus’taki Filistin Kurtuluş Örgütü karargahını vurmak için gittikleri mesafe ise yaklaşık 2 bin 300 kilometreydi. 2007’de ise Suriye’nin Deyr ez Zor’daki nükleer tesisini yine bir hava saldırısı ile vurmuşlardı. 
  2. Haziran 2022 – ABD Merkez Kuvvetler Komutanlığı CENTCOM’dan bir heyet İsrail’i ziyaret etti. Bu ziyaret sırasında Amerikalı ve İsrailli subaylar çok cepheli bir savaş için ortak eylem planını ele aldılar. Tahran yönetiminin bölgedeki Hizbullah başta olmak üzere müttefiklerinin İsrail’e karşı başlatabilecekleri eş zamanlı bir saldırının simülasyonu değerlendirildi. İsrail, 2021 yılının Eylül ayına kadar Arap ülkeleri ile yaşanabilecek sorunların önüne geçmek için ABD’nin Avrupa komutanlığı EUCOM’un yetki alanında bulunuyordu. İsrail’in Arap ve İslam ülkeleri ile normalleşme adımları atması ile beraber geçen yıl CENTCOM, ABD ve İsrail ordusu arasındaki ilişkileri yürütmekten sorumlu pozisyona geldi.
  3. 30 Haziran 2022 - Amerika Birleşik Devletleri Deniz Kuvvetleri, İsrail tarafından üretilen Iron Dome hava savunma sisteminin geliştirilmiş bir versiyonunun denemesini New Mexico’daki White Sands Füze Atış Sahası’nda başarıyla gerçekleştirdi. ABD 2021 yılında İsrail’den iki Iron Dome sistemi aldı. Bu sistemlerden biri ABD’nin yürürlüğe koyduğu Hint-Pasifik stratejisine uygun olarak Guam Adası’ndaki üsse yerleştirildi. New Mexico’da yapılan deneme İsrail silah sistemine ABD radar ve muharebe kontrol yazılım sistemlerinin entegrasyonu açısından önem taşıyordu. 
  4. 14 Temmuz 2022- ABD Başkanı Biden’ın İsrail ziyareti başladı. Bu ziyaretin önemli kısımlarından biri İsrail’in çok katmanlı hava savunma sisteminde ulaşılan teknolojinin ABD Başkanı’na sergilenmesiydi. Nitekim İsrail’in bir beklentisi de Biden’ın Cidde temasları sırasında Suudi Arabistan ile diğer Körfez ülkelerini, İran kaynaklı dron ve füze saldırılarına karşı, İsrail ile entegre bir hava savunma ve erken uyarı sistemi kurmaları için ikna etmesiydi. Ancak Suudi Arabistan yönetiminden gelen mesajlar bu yönde bir işbirliği için ABD arabuluculuğunun kabul edilmeyeceği yönünde oldu. 
  5. 16 Temmuz 2022 – ABD Başkanı Biden’ın Suudi Arabistan temasları sürerken Beyaz Saray’dan basına bir istihbarat raporu sızdırıldı. Bu rapora göre Ukrayna Savaşı’nda mühimmat sıkıntısı çeken ve sonuç almaktan zorlanan Rusya, İran dronlarının müşterisi olmuştu. İsrail kaynaklı olduğu tahmin edilen istihbarat bilgilerine göre Rus askeri heyetleri Haziran ayında Tahran’ın güneyindeki Kaşhan Hava Üssü’nü iki ziyarette bulundular. Biden bu bilgiyi 6 Körfez ülkesi ve Ürdün, Irak, Mısır liderleriyle bir araya geldiği Cidde Zirvesi’nde gündeme taşıdı. Amerikan istihbarat raporlarına göre İran dronlarını kullanmaları için Rus personelin eğitimlerine de başlandı. ABD’nin bu iddiası İran Dışişleri Bakanı Abdullahiyan ile Ukrayna Dışişleri Bakanı Kuleba arasındaki telefon görüşmesinde de gündeme geldi. Abdullahiyan ABD’nin sunduğu istihbarat bilgilerini reddetti. 
  6. 17 Temmuz 2022- İsrail Genelkurmay Başkanı Kochavi, İç Cephe Komutanlığı devir teslim töreninde yaptığı konuşmada İran’ın nükleer programına karşı askeri bir yanıt vermenin ahlaki görevleri olduğunun altını çizerek bunun bir ulusal güvenlik meselesi haline geldiğini vurguladı. 
  7. 17 Temmuz 2022- Biden Ortadoğu turunu tamamlarken ABD Merkez Kuvvetler ( CENTCOM ) Komutanı Michael Kurilla bu kez İsrail’deydi. Kurilla Nisan ayında göreve gelişinin ardından İsrail’e ikinci ziyaretini yaptı.Savunma Bakanı Benny Gantz tarafından da kabul edilen Kurilla’nın İsrailli mevkidaşlarıyla görüşmesinin gündemi hava savunma sistemleriydi. 
  8. 18 Temmuz 2022- İsrail Genelkurmay Başkanı Kochavi Fas’a gitti. İsrail ve Fas 2020 yılında ilişkilerini normalleştirmeye yönelik bir anlaşma imzalamıştı. Kochavi bu ülkeyi ziyaret eden ilk İsrail Genelkurmay Başkanı oldu. Kochavi’nin beraberinde İsrail ordusunun uluslararası işbirliği çalışmalarından sorumlu General Effie Defrin ile silahlı kuvvetler istihbarat analiz biriminin şefi General Amit Saar da bulunuyordu. İsrail Genelkurmay Başkanı Kochavi 2022 yılı başında Bahreyn’e de ilk kez ziyarette bulunmuş hatta Katar Genelkurmay Başkanı ile de burada bir araya geldiği iddia edilmişti. 

Bu gelişmeler, İran’ın nükleer programının askeri metotlarla durdurulmasına yönelik bir sürecin İsrail tarafından geleneksel olarak ABD Başkanı’nın devre dışı bırakılacağı şekilde yürürlüğe konmuş olabileceğine işaret ediyor. 1956 yılında İsrail, Süveyş Kanalı’nı kontrol altına almak için İngiltere ve Fransa ile beraber Mısır’a saldırdığında dönemin ABD Başkanı Eisenhower, İsrail’i yardımları askıya almakla tehdit etmişti. İsrail saldırısını durdurmuş ancak Eisenhower da Kongre’den gördüğü direniş ile itibar kaybına uğramıştı. 1960’lı yıllarda ABD Başkanları Kennedy, Johnson ve Nixon İsrail’in nükleer silah sahibi olmasını engelleyemediler. Dahası hiçbir ABD Başkanı İsrail’i ne Nükleer Silahların Yayılmasını Önleme Anlaşmasını ne de kimyasal ve biyolojik silahların yasaklanmasına ilişkin anlaşmaları imzalamaya ikna edemedi. ABD Başkanı Kennedy, ülkesinin uzmanlarının İsrail’in Dimona nükleer tesisinde inceleme yapması için girişiminde bulunduğunda dönemin İsrail Başbakanı Levi Eşkol’un alaycı tavrıyla karşılamıştı. ABD Başkanları Nixon, Ford ve Carter da İsrail’in işgal ettiği Mısır topraklarını geri vermesi karşılığında her seferinde daha fazla askeri ve mali yardım yapmak zorunda kaldılar. Bir başka örnek ise Ronald Reagan döneminden. 1981’de dönemin İsrail Başbakanı Menahem Begin AWACS erken uyarı uçaklarının Suudi Arabistan’a satışına karşı lobi yapmayacaklarına dair ABD Başkanı Reagan’a söz verdikten sonra Washington ziyaretinde Senato’ya hitaben yaptığı konuşmada tam tersi yönde açıklamalarda bulunmuştu. Bu örnekler ABD Başkanlarının Washington’daki İsrail lobisi karşısında yaşadıkları çaresizliklerden yalnızca bazı örnekler. Biden’ın Ortadoğu ziyaretinin İran başlığı detaylı incelendiğinde, yaşanması muhtemel gelişmelerin artık Beyaz Saray’ın kontrolünde olmadığı ihtimalini dikkate almak gerekiyor.