gdh'de ara...

CSMonitor: Türkiye anlaşılmaz ama vazgeçilmez bir müttefik

Türkiye sadece NATO'da değil, Orta Asya, Orta Doğu ve Kuzey Afrika'da da bir güç haline geldi. Türkiye anlaşılmaz ama vazgeçilmez bir müttefik ve NATO ülkeleri bunun farkına varmış görünüyor.

1. resim

İki lider, Ukrayna savaşının nasıl sona ereceğini belirleme noktasında etki edebilir. Her ikisi de imparatorluklar için nostaljiyle beslenen 21. yüzyıl hırslarını barındırıyorlar ve her ikisi de Amerika'nın dünya sahnesindeki etkisini küçümsüyorlar.

Bu liderlerden birisi, ABD öncülüğündeki NATO ittifakının yeminli düşmanı Rus lider Vladimir Putin iken, diğeri NATO'nun kilit üyelerinden Türkiye'nin lideri Recep Tayyip Erdoğan.

Ve Ukrayna'daki savaş, potansiyel olarak belirleyici bir aşamaya doğru ilerlerken; hem Washington hem de NATO anlaşılmaz ama aynı zamanda vazgeçilmez bir müttefik olan Türkiye ile ilişkilerin nasıl yönetileceği konusunda çetrefilli bir dönem yaşıyor.

Wahington'un endişesi; Erdoğan'ın, Rus işgaline karşı NATO'nun "birleşik tepkisini" baltalaması ile ilgili. Tabiki bu da, Finlandiya ve İsveç'in uzun süredir devam eden tarafsızlıklarını terk edip ittifaka katılma kararlarıyla doğrudan ilişkili. Cumhurbaşkanı Erdoğan, İsveç'in ittifaka katılımını engelliyor.

Ancak Türkiye'nin NATO içindeki önemi daha da derinleşiyor. İttifakın Amerika Birleşik Devletleri'nden sonra en büyük ikinci askeri gücü olan Türkiye, Ukrayna ve Rusya'dan Karadeniz'e kadar uzanan stratejik alanda Avrupa ve Asya'yı birleştiriyor.

Rusya'nın işgalinden önce bile Türk Cumhurbaşkanı Erdoğan, NATO'ya yönelik "alakart bir yaklaşım" benimsemişti. Bu yaklaşımın en çarpıcı en çarpıcı örneği olarak 2017'de, ABD'nin itirazlarına rağmen bir Rus füze savunma sistemi almasıdır. Türkiye'nin bu kararı, F-35 savaş uçağı programından çıkarılmasına ve bu uçakların Türkiye'ye satışının iptal etmesine neden olmuştur.

Savaş başladığından bu yana Erdoğan işgale karşı çıktı ama NATO ortaklarından çok farklı bir rol üstlenerek, hem Moskova'ya hem de Kiev'e ile kanallarını açık tuttu.

Türk insansız hava araçları, Ukrayna'nın Rus kuvvetlerini püskürtmesine yardımcı oldu ve 1930'lardaki uluslararası bir sözleşmenin hükümleri uyarınca Türkiye, donanma gemilerinin Karadeniz'e girmesini yasakladı. Türkiye ayrıca Putin ile Ukrayna tahıl ihracatına olanak veren bir anlaşmaya da aracılık etti.

Ancak işgal konusunda Batı ülkelerinin Moskova'yı tecrit etme hamlelerine katılmadı. Türkiye, Rusya ile ticaretini artırdı ve 5 milyondan fazla Rus turisti ağırladı.

Türkiye ile ABD arasından Ukrayna'nın ötesinde, Suriye konusunda da başka bir sürtüşme yaşanıyor. Washington'daki yetkililer, Erdoğan'ın Suriye'nin kuzeyindeki "Kürt güçlerine" karşı yeni bir askeri operasyon başlatabileceğinden endişe ediyor. Buradaki "Kürt gruplar" IŞİD'i yenme konusunda kritik derecede önemli bir ABD müttefiki olmalarına rağmen, Ankara onları terörist olarak görüyor.

Washington ve diğer NATO başkentleri, Türkiye ile bu gerilimleri çözmenin bir yolunu bulabileceklerini umsalar da, aslında önümüzdeki aylarda daha da şiddetlenebilirler.

Bunun nedeni Türkiye'de gerçekleşecek olan seçimlerdir. Mayıs ayında Erdoğan, yirmi yıllık iktidarının en ciddi siyasi meydan okuması olacak seçimlerle karşı karşıya kalacak.

Erdoğan'ın böyle durumlarda en bariz özelliği; Türk milli gururunu somutlaştırma adımları atma ve Türkiye'nin gücünü ve nüfuzunu ortaya koyma becerisidir.

Mustafa Kemal Atatürk tarafından laik bir cumhuriyet olarak kurulan modern Türk devletinin yüzüncü yılında seçimler yapılırken Erdoğan, çoğunluğu Müslüman olan ülkesinde kararlı bir Osmanlı vizyonunu yansıttı.

Türkiye sadece NATO'da değil, Orta Asya, Orta Doğu ve Kuzey Afrika'da da bir güç haline geldi.

Seçim öncesi Suriye'ye bir operasyon riski, İsveç'in NATO'ya girişinin onaylanmasındaki gecikmeler ve Erdoğan'ın Putin'den silah satın alması gibi gelişmeler nedeniyle Türk liderin ABD ve batı başkentlerdeki siyasi primi azalmış gibi görünüyor.

Hatta ABD Dış İlişkiler Komitesi Başkanı Bob Menendez, Türkiye'nin NATO'ya ait olup olmadığını bile sorgulayacak kadar ileri gitti. Ancak Joe Biden daha fazla kavga yaşamaya isteksiz görünüyor ve F-16 savaş uçaklarının Türkiye'ye satışı için kongre onayı istiyor.

Ancak bunun nedeni Erdoğan'ın politikalarından memnun olması değil. ABD ve müttefikleri, NATO içinde yaşanacak bir bölünmenin Putin için bir nimet olacağının farkındalar.

Türkiye anlaşılmaz ama vazgeçilmez bir müttefik ve eskilerin dediği gibi; ABD ve NATO ülkeleri, Erdoğan'la yaşayamayacaklar gibi görünse de, onsuz da yaşayamayacakları sonucuna varmış görünüyorlar.

Kaynaklar

Tartışma