gdh'de ara...

Erdoğan'ın Suudi Arabistan ziyareti bölgesel dengeler açısından hayati

Fakat görünen o ki; Arap Baharı sonrası MENA bölgesindeki politik anlaşmazlıklar ve karşıt konumlanmalar büyük ölçüde yumuşama eğiliminde. Ve Erdoğan'ın Suudi Arabistan ziyareti, bölgesel dengeler açısından hayati bir adımı ifade ediyor.

1. resim
12.04.2022

Türk Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın Suudi Arabistan'a yapacağı ziyaret, Ankara'nın en büyük bölgesel rakibiyle bağlarını güçlendirdiği yeni bir dönemi başlatabilir.

Müslüman Kardeşler ile bağlantılı gruplara verdiği desteğin Mısır ve Birleşik Arap Emirlikleri tarafından bir tehdit olarak algılandığı Arap Baharı sonrasında Türkiye'nin bölge ülkeleriyle ilişkileri asgari düzeye düşmüştü. Türkiye'nin müttefiki Katar'la ilişkileri ise Körfez komşuları tarafından ablukaya alınması gibi gelişmelerle daha da güçlendi.

Gelinen noktada ise uzlaşmanın önündeki bu engel özellikle geçen yılın başlarında KİK komşuları tarafından Doha'ya uygulanan ambargonun kaldırılmasıyla büyük ölçüde ortadan kalktı.

Ancak Suudi gazeteci Cemal Kaşıkçı'nın Ekim 2018'de Krallığın İstanbul Konsolosluğu'nda öldürülmesiyle bağlantılı olarak 26 zanlının yargılanması, Türkiye'nin Riyad ile yakınlaşma çabalarını sekteye uğrattı.

Bir yıl önce yayınlanan bir ABD istihbarat raporu, Veliaht Prens Muhammed bin Salman'ın Kaşıkçı'yı öldürme veya yakalama operasyonunu onayladığını ortaya koydu. Suudi hükümeti ise prensin olayla ilgisi olduğunu her zaman yalanladı.

Erdoğan, Bin Salman'ın adını vermeden, suikastı gerçekleştirme emrinin Suudi hükümetinin "en üst düzeylerinden" geldiğini söyledi.

Geçen hafta Türkiye'deki dava durduruldu ve Suudi Arabistan'a devredildi. Bu gelişme iki ülke arasındaki yakınlaşmanın önündeki ana engeli ortadan kaldırmış oldu.

New York Üniversitesi Abu Dabi Orta Doğu siyaseti yardımcı doçenti Monica Marks, “Türkiye'nin Cemal Kaşıkçı cinayetini irdelemesi Suudi hükümetine çok pahalıya mal oldu. Ancak şartlar artık olgunlaştı. " tespitinde buluuyor.

Erdoğan'ın henüz resmi olarak açıklanmayan potansiyel ziyareti, Suudi Arabistan'ın dünyanın en yüksek binası olan Burj Khalifa'nın Türk bayrağıyla aydınlandığı ve Dubai'de Türkiye'nin milli marşının çalındığı BAE'ye ziyaretinin ardından gelecek .

Erdoğan'ın bu ziyaretin ardından Suudi Arabistan'a da gitmesi bekleniyordu ama bu gezi o dönemde gerçekleşmedi. Ancak Türk basını geçtiğimiz günlerde Erdoğan'ın bu geziyi Ramazan ayında yapacağını açıkladı.

Ankara Orta Doğu Araştırmaları Merkezi müdür yardımcısı İsmail Numan Telci,

“Birçok medya kuruluşu Türkiye ile Suudi Arabistan arasında üst düzey bir ziyaretin yakın olduğunu ifade ediyor. BAE ile geliştirilen normalleşme sürecindeki formülün Suudi Arabistan ile ilişkilerde de uygulanabileceği ifade edilebilir. İki ülke arasındaki gergin siyasi ilişkilerin ardından yapılabilecek üst düzey bir ziyarette ticaret, ekonomi ve karşılıklı yatırımlar ele alınabilir.”

açıklamasında bulundu.

İki ülke arasındaki ilişkilerin normalleşmesi için başka işaretler de var. Türkiye Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, Suudi mevkidaşı ile geçen ay bir araya gelerek, ilişkilerin iyileştirilmesine yönelik “somut adımların” “önümüzdeki dönemde” atılacağını açıkladı.

Geriye tek bir soru kalıyor: Erdoğan'ın bin Salman ile kişisel ilişkisinin nasıl ilerleyeceği.

Fakat görünen o ki; Arap Baharı sonrası Ortadoğu ve Kuzey Afrika bölgesindeki politik anlaşmazlıklar ve karşıt konumlanmalar büyük ölçüde yumuşama eğiliminde. Ve Erdoğan'ın Suudi Arabistan ziyareti, bölgesel dengeler açısından hayati bir adımı ifade ediyor.

Al-Monitor'de yayımlanan analiz gdh.digital tarafından çevrilmiştir.