gdh'de ara...

Eurasia Review: Türkiye-Hindistan yeni fırsatlar yaratacak büyük bir potansiyele sahip

Güçlü bir Hindistan Türkiye ittifakı, Orta Doğu, Hindistan alt kıtası ve potansiyel olarak ötesine barış, istikrar ve refah getirecektir.  İki ülkenin ortaya koyacağı iyi ilişkiler, bölge için yeni fırsatlar yaratacak büyük bir potansiyele sahiptir.

1. resim

Türkiye Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan, 20 Eylül'de New York'ta Birleşmiş Milletler Genel Kurulu'na hitaben yaptığı konuşmada, Hindistan'ı Pakistan ile olan anlaşmazlığı çözemediği ve “Keşmir'de adil, kalıcı barış ve refahı” tesis edemediği için bir kez daha eleştirmişti.

Hindistan Dışişleri Bakanı Subrahmanyam Jaishankar, BM Genel Kurulu oturum aralarında Kıbrıslı ve Yunan mevkidaşları Ioannis Kasoulides ve Nikos Dendias ile görüşerek, Türklere karşılık verdi. Aynı zamanda önde gelen Hintli diplomat, Türkiye Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu ile yaptığı görüşmede de Kıbrıs'ın birleştirilmesi gerektiğini belirtti.

Bu toplantılardan gelen mesajlar, Hindistan da dahil olmak üzere uluslararası toplumun çoğu tarafından Kuzey Kıbrıs'ın tanınmayacağı yönündeydi. Ermenistan ile Azerbaycan arasında tartışmalı Dağlık Karabağ bölgesiyle ilgili son silahlı çatışma da Yeni Delhi ile Ankara arasında bir çekişme noktası haline gelmişti. Ayrıca son çatışmaların alevlenmesinden önce Hindistan, Ermenistan ile savunma bağlarını genişletti.

Sözü edilen keskin diplomatik hamleler, Erdoğan ile Hindistan Başbakanı Narendra Modi arasında 16 Eylül'de Özbekistan'ın Semerkant kentinde Şanghay İşbirliği Örgütü (SCO) zirvesinin oturum aralarında gerçekleşen hoş görüşmelerin tam tersi. Bu gayri resmi görüşme, her iki lider için de soğuk ilişkileri düzeltmek için bir fırsattı. Toplantıda, tarihi ve ekonomik bağlar da dahil olmak üzere iki ülke arasındaki önemli konular ele alındı.

İlk bakışta, Türk-Hindistan ittifakının yakın zamanda gerçekleşmesi pek mümkün görünmüyor. Her iki hükümet de, öncelikle kendi ülkelerinde siyasi puan kazanma arzusu nedeniyle çatışma alanlarında ortak noktaları bulamıyor.

Ancak tüm bu farklılıklara rağmen, ilişkilerde bir ısınma olması da kaçınılmaz görünüyor. Bu gelişme sadece zaman meselesi.

Zira bir ikili yakınlaşma, ekonominin hakim olduğu birçok alan başta olmak üzere terör faaliyetlerinin bastırılması gibi konularda hem Hindistan'a hem de Türkiye'ye büyük fayda sağlayacaktır.

Tarihe bakıldığında da bu iyimserliğin arttığını görebiliriz. İki ülke arasındaki diplomatik ilişkiler 1948'de kuruldu. Türkiye Cumhuriyeti, bağımsız Hindistan Cumhuriyeti'ni tanıyan ilk ülkelerden biriydi. Hindistan ve Türkiye arasındaki ilişki, 1951'de Cumhurbaşkanları Jawaharlal Nehru ve Celal Bayar tarafından imzalanan Dostluk Antlaşması'na dayanıyordu.

Antlaşma, Hindistan'ın sömürge sonrası dönemde Türkiye ile kalıcı bir ortaklık kurma umutlarını vurguladı. Bağımsız ve laik Hindistan'ın ilk yıllarında Nehru, laik bir Türk devletinin gelişimine tanık oldu. Kemalist Türkiye'nin dış politikası, Hindistan'ın bağlantısızlık politikasına çok benzeyen “Yurtta sulh, cihanda sulh” ilkesine dayanıyordu. Hindistan'ın Ankara'da bir büyükelçiliği ve İstanbul'da bir başkonsolosluğu bulunmaktadır.

Daha yakın zamanlarda, Erdoğan'ın Adalet ve İlerleme Partisi'nin ve Modi'nin BJP Partisi'nin iktidara gelişi, iki ülke arasındaki siyasi uçurumu genişletti. Bu garip değil, çünkü her iki taraf da siyasette din kartını kullanıyor. AKP İslam'a, BJP Hindu milliyetçiliğine güveniyor.

Ağustos 2019'da Hindistan Parlamentosu, Pakistan'ın kendi olarak kabul ettiği Müslüman çoğunluklu Cammu ve Keşmir bölgesine özel statü sağlayan Anayasa'nın 370. Maddesini yürürlükten kaldırdığında, Türkiye ve Hindistan arasınıdaki ilişkiler ciddi şekilde gerildi.

Ankara, İslamabad ile ilişkisini stratejik ortaklık düzeyine yükselterek yanıt verdi ve Erdoğan, Hindistan'ı her fırsatta eleştirdi. Hindistan'ın BM daimi temsilcisi TS Tirumurti'nin 2020'de Türkiye'nin önce diğer ulusların egemenliğine ve toprak bütünlüğüne saygı duyması gerektiğini belirterek uzlaşmasızlığı alevlendirdi.

Modi ise Erdoğan'ın Cammu ve Keşmir hamlesine; Ermenistan, Yunanistan ve Kıbrıs başkanlarıyla görüşerek cevap verdi. O zamandan beri Hindistan, Türkiye'den ithalatını önemli ölçüde azalttı. Ayrıca Türkiye'nin düşman olarak gördüğü Ermenistan ile 40 milyon dolarlık bir savunma anlaşması yaptı.

Ankara'nın İslamabad ile yakın ilişkileri yalnızca Keşmir nedeniyle değil, aynı zamanda Pakistan ile olan ilişkilerin Türkiye ile Ortadoğu'nun Arap ülkeleri (başta Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri) arasındaki bir rekabet meselesi olması nedeniyle de devam ediyor. Pakistan'ın Keşmir meselesine verdiği destek karşılığında Doğu Akdeniz'de doğalgaz arama gibi konularda Türkiye'yi desteklediğini ve aynı zamanda Türkiye'nin Dağlık Karabağ'daki savaşa yönelik tutumunu takip ettiğini belirtmek gerekir.

Türkiye'nin Keşmir sorununu öne çıkarması ve çeşitli çok taraflı forumlarda Pakistan'a destek vermesi Hintli politikacıları çok rahatsız ediyor. Yeni Delhi, Keşmir'i Hindistan'ın ayrılmaz bir parçası olarak görüyor ve tarihsel olarak dış müdahaleleri kınıyor.

Hindistan'da Müslümanlara yönelik yapılan ayrımcılık, kendisini küresel düzeyde Müslümanların koruyucusu olarak gören Erdoğan'ı şiddetle kızdırıyor. Erdoğan, Hindistan hükümetini Hintli Müslümanların kötü durumu nedeniyle sürekli olarak eleştirdi. Bütün bunlara ek olarak Türkiye, Hintli Müslümanlara burs veriyor.

Hindistan-Türkiye ilişkilerini geliştirmenin ilk adımı, karşılıklı olarak doğrudan eleştiriye son verilmesidir. Türkiye, Hindistan ve Pakistan'ı iki ayrı ve bağımsız varlık olarak ele almak zorunda kalacak. Aynı şekilde Hindistan'ın da Türkiye'yi Kıbrıs ile ilişkileri ve Dağlık Karabağ'da Azerbaycan'a verdiği destek nedeniyle daha az eleştirmesi gerekecek.

İlişkileri geliştirmenin bir diğer adımı da ulusötesi konularda işbirliğidir. Hintliler Türkleri Pakistan ile askeri işbirliğini azaltmaya ikna edebilir ve Pakistan topraklarının Hindistan'a yönelik bir terör üssü olmasını engellemeye katkıda bulunabilirler. Hintliler de Türkiye'deki terörizmin nasıl ortadan kaldırılacağı konusunda Türklere destek verebilirler.

Ekonomik işbirliği, iki ülke arasındaki ilişkilerin geliştirilmesinde üçüncü ve en önemli adım olmalıdır. Dünyanın birçok ülkesiyle zengin ticaret alışverişi, Hindistan'ın egemen bir politika izlemesine ve uluslararası arenada bağımsız bir kutup olmasına yardımcı oluyor. Hindistan'ın Müslüman ülkeler olan Suudi Arabistan ve BAE ile olan iyi ekonomik ilişkileri gibi, Türkiye'ye de yönelmesi gerekmektedir.

Güncel eğilimler gösteriyor ki, bütün bu sorunlara rağmen, iki ülke ilişkileri arasında yavaş ama emin adımlarla ilerleyen bir “sıfırlanma” süreci ve Ankara ile Yeni Delhi arasında bir yakınlaşma var.

Bu, Erdoğan'ın geçen ay BM'de yaptığı konuşmada da sembolik olarak görüldü.

Hindistan, Eylül ayında Şanghay İşbirliği Örgütü'nün bir yıllık başkanlığını, Aralık ayında ise G-20'nin bir yıllık başkanlığını devralacak. Bu, Hindistan'ı son derece önemli bir faktör haline getirecektir. Türkiye Şanghay İşbirliği Örgütü'ne üye olmak istiyor ve önümüzdeki yıl Hindistan'da üye olabilir.

Ayrıca Hintliler, Türkiye'nin özel I2U2 grubuna dahil edilmesi için lobi yapabilir. I2U2; Hindistan, İsrail, BAE ve ABD'den oluşan çok taraflı bir ekonomik forumdur. Kuruluşun amacı “su, enerji, ulaşım, uzay, sağlık ve gıda güvenliği alanlarında ortak yatırımlar ve yeni girişimler”dir.

Tüm sorunlara rağmen, Türk-Hindistan ticaret alışverişi hiç de küçümsenecek düzeyde değil. 2018 ve 2021 yılları arasında ticaret büyümesi 8 ila 10 milyar dolar arasında gerçekleşti. En iyi çözüm, kalkınma için yeni perspektifler açacak bir serbest ticaret anlaşması olacaktır. Türkiye, ASEAN dahil olmak üzere Asyalı ortaklarla ekonomik bağları güçlendirmeyi amaçlayan “Yeni Asya Girişimi”ne Hindistan'ı da dahil edebilir.

Yakın zamanda üzerinde anlaşmaya varılan ekonomik projeler de umut vericidir. Hindistan, Türkiye'nin en büyük beş tersanesinden oluşan TAIS konsorsiyumuna 2.3 milyar dolarlık bir gemi inşa sözleşmesi verdi. Türk firması Savronik, Hindistan Savunma Bakanlığı'nın projesini tamamlayarak Hindistan Leh-Manali karayolu üzerinde Atal Tüneli'ni inşa etti. Ayrıca, Hintliler şu anda Türkiye'de Çinli ve Endonezyalılardan sonra en çok sayıda Asyalı turist konumunda. Gıdadan teknolojiye Hintli şirketler, Türkiye'deki varlıklarını giderek genişletiyor.

Güçlü bir Hint-Türk ittifakı, Orta Doğu, Hindistan alt kıtası ve potansiyel olarak ötesine barış, istikrar ve refah getirecektir. Ayrıca Modi ve Erdoğan'ın ortak ve güçlü diplomatik çabası, yapıcı barış planlarını önererek, Ukrayna krizinin sona ermesine de katkıda bulunabilir.

İki ülkenin ortaya koyacağı iyi ilişkiler, bölge için yeni fırsatlar yaratacak büyük bir potansiyele sahiptir.

Tartışma