gdh'de ara...

Fazıl Mustafa’ya yönelik saldırının faili İran mı?

💢 Mustafa, İran karşıtı görüşleriyle tanınıyor.

💢 Azerbaycan’ın İsrail Büyükelçilği’nin açılışının gerçekleştirildiği bir günde Mustafa’ya saldırılması, ciddi bir mesaj olarak okunabilir. 

1. resim

28 Mart 2023 tarihinde Azerbaycan’ın başkenti Bakü’de Büyük Kurtuluş Partisi Milletvekili Fazıl Mustafa’ya düzenlenen saldırı, pek çok açıdan incelenmeye değer. Zira bu saldırı, sıradan bir hadise olmanın çok daha ötesinde uluslararası politikayı ilgilendiren bir mahiyeti barındırmakta. Nasıl mı?

Öncelikle belirtmek gerekir ki; Mustafa, İran karşıtı görüşleriyle tanınan bir siyasi şahsiyet. Dahası geçmişte İran destekli bir terör yapısı olarak Azerbaycan’da faaliyette bulunan Hüseyniyun tarafından tehdit edildiği bilinen bir kişi. Bu da Mustafa’yı hedef alan saldırının arkasında İran’ın bulunduğunu düşündürmekte.

Esasen Mustafa’ya yönelik saldırı, profesyonel bir saldırı gibi gözükmemekte. Bu da arkasında bir devlet organizasyonu olmadığını düşündürmekte. Fakat son dönemde Bakü-Tahran hattındaki münasebetlerin seyrine bakıldığında ve saldırının zamanlaması göz önünde bulundurulduğunda, olayın arkasında İran istihbaratının bulunduğu fikrinin güç kazandığı da aşikar.

Bahse konu olan durumu açmak gerekirse, Karabağ’daki işgal boyunca Ermenistan’ı destekleyen İran’ın İkinci Karabağ Savaşı esnasında da Erivan yönetimine askeri-lojistik destek sağladığını vurgulamak gerekmekte. 44 günlük savaşın ardından da İran, çeşitli şekillerde Ermenistan ile Azerbaycan arasındaki normalleşme süreçlerini sabote eden ve Ermenistan’ı işgal yanlısı politikalara dönüş konusunda cesaretlendiren hamlelerde bulunmuştur.

Nitekim İran’ın Ermenistan’a normalleşme sürecinin ortasında İkinci Karabağ Savaşı’ndan Erivan’ın ders çıkarması gerektiği mesajını vererek insansız hava araçları satması bunu teyit eder nitelikte. Benzer bir şekilde İran’ın Azerbaycan’la yaşadığı gümrük krizi de hafızalardaki yerini koruyor.

Dahası Tahran yönetimi, dönem dönem Azerbaycan-Ermenistan normalleşmesine atıfta bulunarak kuzeybatı sınırlarında değişikliğe yol açacak gelişmelere izin vermeyeceğini ifade etmektedir. Bu da İran’ın Azerbaycan’ın sınırlarını uluslararası hukuka uygun bir biçimde tecelli ettirmesinin Tahran’da yarattığı rahatsızlığı ortaya koyar nitelikte. Üstelik Tahran yönetimi, bu konudaki provokasyonlarını sınıra asker yığarak ve “Hayber Fatihleri” gibi birtakım tatbikatlar ifa ederek de devam ettirmiştir. Peki İran, niçin bir böyle davranıyor?

Öncelikle İran, Azerbaycan ile Ermenistan arasındaki normalleşmenin Erivan’ın uluslararası toplumla ilişki kurmasını kolaylaştıracağını görmekte. Tecritten kurtulan bir Ermenistan’ın Batı’ya yönelmesi ise kaçınılmaz. Bu da İran’ın yaptırımları by-pass etmek için kullandığı mühim bir güzergahın kaybı demek.

Ayrıca İran, toprak bütünlüğünü sağlamış bir Azerbaycan’ın Güney Azerbaycan Türklüğünde de özendirici bir etki yaratacağına inanmakta ve bunu da kendisine yönelik bir bölünme tehdidi olarak algılamaktadır.

Tüm bunlara ek olarak İran’ın tepki gösterdiği asıl husus, Zengezur Koridoru! Bu ise İran’ın en büyük rahatsızlığının Türkiye ile Türk Dünyası arasındaki kesintisiz kara bağlantısının teşkil edilecek olmasından kaynaklandığını göstermekte. Yani İran, Türk Dünyası entegrasyon süreçlerini kendi Fars Dünyası projeksiyonunun önünde bir engel olarak görmekte.

Bahse konu olan nedenlerden ötürü İran, Azerbaycan’a karşı çeşitli adımlar atmakta. Bu da Bakü-Tahran hattındaki gerilimin tırmanmasını beraberinde getirmekte. Özellikle de Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev’in son dönemde Bakü’nün yalnızca vatandaşlarının değil; tüm Azerbaycanlıların haklarını koruyacağını belirtmesi, Güney Azerbaycan’ın durumundan dolayı İran’ı rasyonaliteden uzaklaştırmış gözükmekte.

Nitekim son dönemde Azerbaycanlı diplomatları ve milletvekillerini hedef alan hadiselerin altından hep İran’ın ayak izi çıkmakta. Örneğin Ağustos 2022’de Azerbaycan’ın Londra Büyükelçiliği’ne fanatik Şii gruplar tarafından saldırı düzenlenmiştir. Her ne kadar olaylarda kimse hayatını kaybetmese de İran istihbaratıyla ilişkisi bulunan “Hüseyinciler” grubu söz konusu hadiseyle ilişkilendirilmiştir.

27 Ocak 2023 tarihinde de doğrudan Azerbaycan’ın Tahran Büyükelçiliği’ne saldırı düzenlenmiş ve saldırıda Büyükelçilik Güvenlik Müdürü Organ Asgarov öldürülmüştür. Bu saldırıda bireysel bir eylem gibi sunulmuştur. Fakat İran’ın başkentinde; üstelik diplomatik kurumların bulunduğu korunaklı bir bölgede amatör görünümlü bir saldırının gerçekleşmesine müsaade edilmesi bile birtakım mesajları barındırıyor olabilir. Tıpkı Mustafa’ya yönelik saldırı gibi. Çünkü Mustafa’yı hedef alan saldırı da profesyonel gözükmüyor. Ancak zamanlama itibarıyla ciddi mesajları barındırdığı aşikar.

Bu noktada iki hadisenin göz ardı edilmemesi elzem. Birincisi saldırının gerçekleştiği gün, Azerbaycan’da düzenlenen operasyonlarda İran destekli bir casusluk şebekesinin çökertilmesi. Bu anlamda mevzubahis saldırı, operasyonlara yönelik bir misilleme olarak yorumlanabilir.

İkinci olarak da İran’ın geleneksel tehdit tanımlamasında İsrail’i düşman olarak kodladığını hatırlatmak gerekiyor. Azerbaycan ise İsrail’le dostane münasebetlere sahip. Tahran, bu durumu her dönemde eleştirmekte; hatta Ermenistan’a verdiği desteği buradan temellendirmeye çalışmakta. Çünkü İran, İsrail’in Azerbaycan üzerinden kendisini vurabileceği gibi komplo teorilerini dikkate almakta. Böylesi bir ortamda Azerbaycan Dışişleri Bakanı Ceyhun Bayramov’un İsrail’de olduğu ve Azerbaycan’ın İsrail Büyükelçilği’nin açılışının gerçekleştirildiği bir günde Mustafa’ya saldırılması, ciddi bir mesaj olarak okunabilir.

Neticede Mustafa’nın sağ bacağından ve omzundan yaralandığı saldırıya ilişkin somu deliller bulunmasa da gerek Azerbaycan polisinin meseleyi terör kapsamında ele alması gerekse de saldırının gerçekleştiği zamanlama, hadisenin arkasında İran istihbaratının parmağının bulunabileceğine işaret ediyor. Son dönemde Bakü-Tahran hattında yaşanan gerilim de bu olasılığın çok daha güçlü bir biçimde düşünülmesini zaruri kılıyor.

Tartışma