gdh'de ara...

Foreign Affairs: İnsansız savaş araçları, dünyadaki silah ticaretini ve güç dengesini değiştiriyor

İHA'lar diplomatik bir araç olarak, bir silahtan daha fazlası. Türkiye gibi yeni üreticilerin, geleneksel tedarikçilerin yerini aldığı bir silah ticareti çağı doğuyor. İHA diplomasisi ABD gibi silah ihracatçılarının etkisine meydan okuyor.

1. resim

İran yapımı dronlar artık rutin olarak Kiev semalarında görülüyor. Ukrayna'nın başka yerlerinde ise Türk ve Amerikan yapımı insansız hava araçları, Ukrayna kuvvetlerinin Rus birliklerini hedef almasına yardımcı oluyor.

Bütün bu gelişmeler, insansız silahların savaşta artan rolünü ve insansız hava aracı ihracatının nasıl giderek bir diplomasi aracı haline geldiğini de gösteriyor.

Drone kullanımının artmasıyla birlikte devletler, küresel nüfuzlarını artırmak için drone ihracatından yararlandı. Elbette bu dünyadaki yerleşik bir eğilimin parçası. Hükümetler uzun süredir silah ihracatını diplomatik bir araç olarak kullanıyor.

Zira silah satışları, devlet kasasını doldurmanın ve araştırma ve geliştirme maliyetlerini karşılamanın ötesinde, devletlerin dış politika gündemlerini ilerletmelerine yardımcı oluyor. Benzer fikirlere sahip ortaklara silah satmak veya bağışlamak, tavizler almak, nüfuz sağlamak, rakiplere karşı koymak ve askeri bağları güçlendirmek için kullanılabilir.

İran ve Türkiye gibi yeni ihracatçıların geleneksel silah tedarikçilerinin yerini aldığı ve etkilerini sınırlarının ötesine genişletmek için insansız hava aracı ihracatını kullandığı yeni bir silah ticareti çağı doğuyor. Ve bu gelişme, Washington'un bu alandaki nüfuzunu ve ortaklarının güvenliğini tehdit ediyor.

Drone diplomasisi artan bir talebi karşıladığı için yükselişte. Uluslararası liderler, savunma ve dış politika emellerinin insansız silahlara sahip olmaya bağlı olduğuna giderek daha fazla ikna oluyor.

Dronlar, dost personele yönelik riski en aza indirerek ve devletlerin gücünü yansıtmasına izin vererek modern çatışmanın karakterini değiştirdi. İnsansız hava araçları, mürettebatı cephe hatlarından uzak tutarak, hükümetlerin başka türlü başlatamayacakları riskli saldırı veya istihbarat toplama görevlerini üstlenmelerine olanak tanıyor.

Son çatışmalar, insansız hava aracı kullanımının etkili bir PR yolu olduğunu da kanıtladı. Ukrayna ve Dağlık Karabağ çatışmalarından alınan görüntüler, insansız hava araçlarının hedeflerini nasıl başarı ile vurduğunu gösterdi ve diğer orduları cephaneliklerine bu silahları alması için teşvik etti. Bazı ülkeler yerli drone programları oluşturdu. Ancak diğerleri uluslararası tedarikçilere yöneldi.

Amerika Birleşik Devletleri gibi geleneksel silah ihracatçıları, başlangıçta MQ-9 Reaper dahil sistemlerle drone üretimine hakim oldu. Ancak ABD'nin taraf olduğu çok taraflı bir anlaşma olan Füze Teknolojisi Kontrol Rejimi (MTCR) gibi ihracat kısıtlamaları, ABD yapımı insansız hava araçlarının Washington'un en yakın müttefiklerine bile satışını ciddi şekilde sınırladı. Çin ve İsrail gibi MTCR'yi imzalamayan ülkelerden gelen firmalar, boşluğu doldurmak için hevesle devreye girdi.

Aynı zamanda, geleneksel olarak uçak ihracatçısı olmayan ülkeler de drone üretim programlarını hızlandırdı. İran, insansız hava araçlarını diğer ülkelere sattı ve onları Hizbullah ve Husi vekillerinin kullanımına sundu.

Türkiye ise; kısmen yabancı silah tedarikçilerine olan bağımlılığı azaltmak için geliştirilen insansız hava aracı programı Bayraktar TB2 ile kısa sürede adından söz ettirdi. Türkiye TB2'yi ilk olarak Irak ve Suriye'deki "Kürt güçlerine" karşı konuşlandırdı. Kısa süre sonra Afrika, Orta Asya, Avrupa ve Orta Doğu'daki yaklaşık iki düzine ülkenin alışveriş listelerinde yer aldı.

İnsansız hava aracı satmak, tedarikçi bir devletin diplomatik gücünü üç önemli ve genellikle birbirini tamamlayan şekilde artırır.

Birincisi, dronları ihraç etmek, hükümetlerle bağları derinleştiriyor. Bir drone satmak, bir makine parçasını devretmekten daha fazlasını gerektirir. İhracatlar genellikle kalıcı etkileri olan uzun vadeli eğitim, lojistik yardım ve bakım anlaşmalarıyla birlikte gelir.

Bu nedenle bir ithalatçı devlet, yükseltmeler ve yedek parçalar için tedarikçi devletine bağımlı hale gelir. Ayrıca ihracatçılar, drone ekiplerini ithalatçı ülkelerde eğiterek kalıcı ilişkiler kuruyor. Bu bağlantılar, bir tedarikçi devletin politika oluşturma sürecini yönlendirebileceği yeni yollar üretiyor.

Ayrıca tedarikçi devletler, denizaşırı drone fabrikaları açarak bu ilişkileri giderek daha fazla sağlamlaştırıyor. İran, Tacikistan ve Venezuela'da drone üretim hatları kurdu ve Türkiye, Ukrayna'da bir TB2 fabrikası kurmayı planlıyor.

İran'ın üst düzey generali, Tacikistan'daki fabrikanın açılmasını iki ülke arasındaki ilişkilerde bir dönüm noktası olarak nitelendirdi. Gerçekten de dronlar, bir tedarikçinin donanımının etkinliğini göstererek ve gelecekteki silah transferleri için süreçler oluşturarak daha geniş silah transferlerine zemin hazırlayan bir ihracat geçidi işlevi görebilir. Mesela Rusya şimdi İran'dan balistik füze almayı düşünüyor.

İkincisi, drone ihracatı, tedarikçi devletlerin rakiplerle rekabet etmesine yardımcı oluyor. Bazı durumlarda, dronları ihraç etmek, tedarikçi devletlerin bölgesel düşmanlara meydan okumasına olanak tanıyor.

Örneğin, Azerbaycan'a Türk insansız hava aracı transferleri, Ermenistan'ın 2020 Dağlık Karabağ savaşında yenilgisine katkıda bulunarak, Türkiye'nin uzun süredir rakibi olan Ermenistan'ı küçük düşürdü ve onu tartışmalı toprakları terk etmeye zorladı.

Drone tedarikçileri denizaşırı fabrikalar aracılığıyla üretimi çeşitlendirdikçe, drone diplomasisi daha esnek ve rakiplerin kesintilerine karşı daha az duyarlı hale gelecek. Örneğin İsrail, İran'daki insansız hava aracı üretim tesislerini bombaladı. Ancak Tacikistan gibi diplomatik bağları daha dostane olan ülkelerdeki İran fabrikalarına saldırmayı çok riskli bulabilir.

Üçüncü ve son olarak, tedarikçi devletler müşteri ülkelerden taviz almak için drone transferlerini kullanıyor.

İHA diplomasisi, bağımlı devletlerle bağları derinleştirerek, rakiplere karşı koyarak ve karşılıksız tavizler alarak bölgesel istikrarı tehdit ediyor ve ABD gibi yerleşik silah ihracatçılarının etkisine meydan okuyor.

Sonuç olarak dronlar artık sadece bir savaş silahı değil, aynı zamanda diplomatik bir araç ve bir silahtan daha fazlası.

Tartışma