gdh'de ara...

Jerusalem Post: İsrail'in yeni hükümeti, Türkiye ve Lübnan ilişkilerinde nasıl bir yol izleyecek?

İsrail'de seçimleri kazanan Netanyahu birçok dış politika sorunuyla yüzleşecek. Peki İsrail'in yeni hükümeti, Türkiye ve Lübnan ilişkilerinde nasıl bir yol izleyecek?

1. resim

Netanyahu, geçmişte olduğundan daha güçlü ve potansiyel olarak daha istikrarlı bir koalisyonla başbakan olarak geri dönmeye hazırlanıyor ve hemen ardından birçok dış politika sorunuyla karşı karşıya kalacak.

Bu başlıklar öncelikle, İsrail-Hindistan bağları, ABD ile ittifak sürecini yönetmek, Abraham Anlaşmaları'nın sürdürülebilirliği ve Yunanistan-Kıbrıs ile birlikte çalışabilirlik olarak görülüyor.

Ancak iki ülke ile olan sorunlar, dış politikadaki asıl düğüm noktaları olarak öne çıkıyor: Türkiye ve Lübnan.

Öncelikle şunu belirtmekte fayda var ki, Ukrayna krizi ve Rusya'nın işgali, Netanyahu'nun uğraşması gereken bir konu olacak, ancak bu başlı başına bir tartışmayı gerektiriyor.

İsrail ve Türkiye: Bağlar yenilendi

İsrail ve Türkiye, görev süresi sona eren hükümetin görev süresi boyunca diplomatik ilişkileri yeniledi ve geçen yıl çok sayıda üst düzey ziyaret gerçekleşti.

Yaşanan gelişmeler, bu kadar kısa bir süre için eşi görülmemiş sayıda ziyareti içerisinde barındırıyordu. İsrail Cumhurbaşkanı Isaac Herzog Türkiye'ye, Türk Dışişleri Bakanı İsrail'e ziyaret yaptı. Ardından İsrail'in Savunma Bakanı Türkiye'ye gitti. Bu ziyaretler, iki ülke arasında on yıl veya daha uzun bir süredir ilk kez gerçekleşiyordu.

Ankara, son on yılda İsrail'e en düşman ülkelerden biri oldu. Ankara'nın iktidardaki AKP partisi, 2018 ve 2019'da İsrail'i birçok kez Nazi Almanyası ile karşılaştırdı. Abraham Anlaşmaları açıklandığında Ankara tepki gösterdi. Türkiye ayrıca, Yunanistan-Kıbrıs-İsrail ilişkilerine de müdahale etmeye çalıştı.

Ancak son bir buçuk yılda Ankara, Batı'da ve Washington'da çok az dostu olduğunu hissederek BAE, Mısır, Suudi Arabistan ve İsrail de dahil olmak üzere bölgedeki birçok ülke ile uzlaşma yoluna gitti.

Gelinen noktada ise İsrail'de hükümet değişimi ile birlikte artık açık olan bir şey var: Netanyahu iktidardayken sloganı “güç”tü ve Türkiye'nin İsrail'i tehdit etmesine asla izin vermedi. Ancak şimdi yeni bağlar var ve Ankara'nın İsrail'e karşı eski alışkanlıklarına geri dönüp dönmeyeceği belli değil.

Ankara yaklaşan seçimleri İsrail'e sırt çevirmek için kullanacak mı ve Netanyahu karşılık verecek mi, yoksa her iki tarafta da temkinli mi olacak ? Bunlar kilit sorular.

Aynı zamanda, Türkiye muhtemelen İsrail'in Lübnan'la bir deniz anlaşmasına girme kararını izledi ve bunun neye işaret ettiğini merak ediyor.

Türkiye, Ankara ile Atina arasında yeni bir krize yol açacak deniz ve savunma anlaşmaları üzerinde Libya ile çalışıyor. Son bir yıldır Yunanistan ve Türkiye arasında olası bir çatışma konusunda endişeler de arttı. Bu, pek mümkün görünmese de, Ankara'nın bu konuda bir kriz yaratması olası görülebilir.

Çünkü İsrail'in Yunanistan ve Kıbrıs ile yakın bağları var ve Netanyahu, Yunanistan-İsrail ilişkilerine oldukça önem veren bir lider. Bu da, Doğu Akdeniz'deki deniz sınırları anlaşmasının daha önemli olacağı anlamına geliyor.

Lübnan ve İsrail: Deniz sınırı ve gaz anlaşması

Deniz sınırları önemli olduğu için, İsrail ile Lübnan arasındaki son anlaşma, gelen İsrail hükümetini karmaşık sorunlarla da karşı karşıya bırakıyor.

Lapid hükümeti, Hizbullah'ın tehditleri ve Hizbullah'ın İsrail'in Karish sahasındaki enerji kaynaklarını kullanmaması yönündeki talepleri üzerine Lübnan ile ABD destekli bir anlaşmaya onay verdi.

İsrail, Lübnan ile bazılarının her iki tarafta da barış ve refaha yol açacağını düşündüğü bir anlaşma imzaladı. Ancak bu anlaşmanın Hizbullah'ın "zaferi" olarak hissedilmeyeceğine dair bir garanti yok. Hizbullah, hattın Lübnan tarafında bulunan Kana sahasında keşif yapan yabancı şirketlerin faaliyetlerini İsrail'i tehdit etmek veya gerilimi kışkırtmak için kullanabilir.

Ve İsrail bu kışkırtmalara karşılık verirse, İsrail anlaşmayı bozmuş olarak gösterilebilir ve Lübnan, Hizbullah'ın faaliyetlerinden habersiz gibi davranarak her türlü sorumluluktan kaçınabilir.

Yeni hükümetin Lübnan ile olan anlaşmayı incelemesi gerekecek. Netanyahu zaten daha seçimi kazanmadan anlaşmayı eleştirdi. Zaten Lübnan anlaşması kadar önemli bir anlaşmanın seçim arifesinde imzalanması sorunlu görünüyor. Bir sonraki hükümetin bu anlaşmaya uyması gerekecek.

Türkiye bağları ve Lübnan sorunları birlikte, bölgedeki daha geniş zorluklarla bağlantılıdır. Netanyahu eğer bir hükümet kurarsa İran destekli Lübnan ve Türkiye ile bağlantılı iki krizle ilgili zorlu bir süreç yaşayacak.

Tartışma