gdh'de ara...

Ortadoğu'da sıfır toplamlı büyük oyun: ABD-Rusya-Çin

Ortadoğu'da sıfır toplamlı büyük bir oyun oynanıyor ve bu oyun, Orta Doğu'daki tüm devletler için artık gözardı edilemeyecek ortak bir payda.

1. resim
21.09.2022

Rusya ve Çin, uzun ve karmaşık bir tarihe sahipler, ancak yine de yirmi birinci yüzyılda güçlü bir ikili ilişki kurdular. 1949 yılında Çin Halk Cumhuriyeti'nin kurulmasının ardından iki devlet, Marksist ideolojiye olan hayranlık ve bağlılıkları nedeniyle bir araya gelmiş ve 1950'de imzalanan ve güvenlik, askeri, ekonomik alanlarda işbirliği anlaşmasıyla ilişkilerini güçlendirmişlerdir.

Ortak bir sınır ve Komünist doktrin üzerindeki fikir ayrılıkları, 1969'da Rusya ve Çin arasında açık düşmanlıklara yol açtı ve bu da Mao Zedong'un 1970'lerin başında Amerika Birleşik Devletleri ile bağları normalleştirme çabasıyla sonuçlandı.

1989 Çin-Sovyet Zirvesi'nden sonra yeniden başlayan ilişkiler, günümüze kadar hız kazanmıştır. İlişkideki kilit anlar arasında Rusya'nın 2001'de Çin liderliğindeki Şanghay İşbirliği Örgütü'ne katılması ve iki devletin 2004'te sınır anlaşmazlığında bir çözüme varması da yer alıyor. Rusya'nın 2014 yılında Kırım'ı ilhak etmesi ve ardından Çin'in bu durumu kınamayı reddetmesi ilişkileri daha da güçlendirdi. Ve 4 Şubat 2022'de, Pekin'deki Kış Olimpiyatlarının açılış töreninde, Rusya'nın Ukrayna'yı işgalinden sadece birkaç gün önce, iki devlet başkanı görüştü ve dostane ilişkilerin sürekli olarak geliştiğini doğrulayan ortak bir bildiri yayınladı.

Rusya ve Çin'in hizalanmasının ana nedeni, kuşkusuz ABD ile ortak rekabetleri ve ABD tarafından yönetilmeyen bir uluslararası düzen için karşılıklı arzudur.

Bugün, her iki devlet de büyük küresel sorunları ele almada önemli aktörlerdir ve kendilerine ait sağlam bir kamp oluşturmuşlardır. Bu, özellikle tek kutuplu bir modelden uzaklaşan yeni dünya düzeninde daha da belirgin hale gelmeye başlamıştır.

Bununla birlikte, Rusya ve Çin'in farklı Ortadoğu politikaları var. Çin'in bölgeye yaklaşımı, Orta Doğu'nun bazı bölgelerinden geçen Kuşak ve Yol Girişimi ile daha çok ticaret ve ekonomik işbirliğine odaklanıyor. Çin'in ekonomik bir dev olarak konumu, ona siyasi meseleler üzerinde, özellikle de Afrika'da kaldıraç sağlıyor.

Öte yandan enerji piyasası dışında, Rusya'nın ekonomik gücü Çin'inkiyle kıyaslanamaz ve Rusya'nın devlet yönetimi daha çok sert güç yoluyla dış politikayı etkilemeye odaklanmıştır. Bununla birlikte, Orta Doğu'daki ABD askeri varlığı eşsizdir ve hem Rusya hem de Çin güvenlik konularında Washington'un gerisinde kalmaktadır.

Ortadoğu'nun ikilemi

Coğrafi olarak uzak olmasına rağmen, Ukrayna'daki savaş, Orta Doğulu liderlerin büyük güçler arasındaki küresel rekabete nasıl tepki vereceğinin en son testi oldu.

Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov'un bölgedeki ikili ve çok taraflı angajmanlarının da gösterdiği gibi, Rusya'nın Ortadoğu'daki lobi faaliyetleri yılın ilk yarısında arttı. Bu, ABD Başkanı Joe Biden'in aylar sonra İsrail'i ve Körfez'i ziyaret etmesiyle Beyaz Saray'dan bir yanıt aldı. Bu gecikmiş yanıt, ABD politikası perspektifinden anlaşılabilirdi: İsrail ve Körfez ülkeleri ABD ile köklü bağlara sahip olduğundan, ilişkiler risk altında değil.

Körfez ülkeleri arasında Amerika'nın bölgedeki en yakın ve en eski müttefiklerinden bazıları bulunmaktadır. Bahreyn ve Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) dahil olmak üzere bazı ülkeler, Amerika Birleşik Devletleri'nin “Başlıca Güvenlik Ortakları” olarak belirlenmiştir. Bu ilişkiler ve istikrarlı bir küresel enerji piyasasının sağlanmasına yönelik ortak Amerikan, İsrail ve Körfez çıkarları göz önüne alındığında, Beyaz Saray bu devletlerin doğal olarak ABD ile güçlü ilişkiler sürdürmelerini bekliyor.

2021'de BAE Cumhurbaşkanının diplomatik danışmanı Enver Gargash, Washington ve Pekin arasındaki bölgedeki güç mücadelesi hakkında yorum yaparak, “Hepimiz yaklaşan bir soğuk savaştan çok endişeliyiz. Bu hepimiz için kötü bir haber çünkü uluslararası sistemde seçim yapma fikri sorunlu ve bence bu kolay bir yolculuk olmayacak.” ifadelerini kullanmıştı.

Ve şu anda Amerikan algısının aksine tüm kartlar masada ve Körfez ülkeleri henüz çatışmada kesin bir taraf seçmiş değil. Bazıları için, tercih sadece bölgedeki güvenlik meselelerine öncelik vermek yerine, Çin ve Rusya'ya yaklaşarak kendi çıkarlarını aramak olmaya başlamıştır.

Körfez ülkeleri, ABD güvenlik şemsiyesinin bölgenin güvenliği için öneminin farkında olsa da, ortaklıklarını çeşitlendirmeye devam etmeyi tercih ettiler. Biden yönetimi, görev süresinin ikinci yarısına girerken yalnızca birkaç üst düzey ziyaretle ABD-Arap Yarımadası etkileşimlerini minimumda tuttu.

Beyaz Saray'ın Körfez politikasından duyulan bu memnuniyetsizliğin açık bir göstergesi, Biden'ın bölgeye yaptığı ilk ve tek ziyaretinde gündeminin merkezinde yer alan bölgenin enerji piyasasını istikrara kavuşturma konusundaki asgari taahhüdlerdi. Diğer yandan, İran ile yapılan nükleer müzakereler hem İsrail hem de Körfez ülkeleri için bir başka önemli endişe kaynağıdır.

İsrail genellikle bölgede, Amerika'nın en yakın müttefiki olarak algılanıyor, bu da seçeneklerini açık tutmayı ve Rusya ve Çin ile özgürce etkileşim kurmasını zorlaştırıyor. İsrail'in son durumu Rus işgalinin kınanması ve Ukrayna'ya yapılan yardım, İsrail-Rus ilişkilerini tehlikeye attı.

Cambridge Middle East Forum'da yayımlanan analiz gdh.digital tarafından çevrilmiştir.