gdh'de ara...

Özbekistan'da ne oluyor?

2005’de yaşanan kanlı Andican olaylarının ardından iç politikada baskıya dayalı göreceli istikrar dönemine kavuşan Özbekistan hafta sonu endişeli haberlerle gündeme geldi.

1. resim
04.07.2022

2005’de yaşanan kanlı Andican olaylarının ardından iç politikada baskıya dayalı göreceli istikrar dönemine kavuşan Özbekistan hafta sonu endişeli haberlerle gündeme geldi. Ülkenin kuzeyinde bulunan Karakalpakistan’da 1 Temmuz’da başlayan protesto gösterileri kısa sürede büyüdü ve bölgede olağanüstü hal ilanı ile sonuçlandı. Güvenlik güçlerinin uyguladığı şiddetin görüntüleri sosyal medya kanallarında yayılırken Özbekistan yönetimi yaşananları istikrarı bozma girişimi adlandırdı.  Karakalpakistan yönetimi ise, bölgeye yönelik reformların yanlış yorumlandığını, eylemlere bu yanlış yorumlamaların neden olduğunu açıkladı.  İçişleri Bakanlığından yapılan açıklamada “Popülist sloganların arkasına saklanan ve vatandaşların zihnini manipüle etmeye çalışan suç grubunun idari binaları ele geçirme, Özbekistan’da siyasi istikrarı bozma, toplumu bölme girişiminde bulunduğu bildirildi. 

Olaylar nasıl başladı?

Karakalpakistan’daki gösteriler Çimbae ve Muynak kentlerinde başladı ve 1 Temmuz’da başkent Nukus’ta binlerce kişinin katıldığı mitinge dönüştü. Halkı 5 Temmuz’da gösteriye çağıran aktivist Devletmurat Tajimuratov’un gözaltına alınması Nukus’ta eylemlerin dozunu yükseltti.  Tajimuratov daha sonra serbest bırakıldı, ancak 3 Temmuz’da yeniden gözaltına alındı ve henüz kendisinden haber yok. Anayasa değişikliklerine bir makale ile karşı çıkan ve bu nedenle gözaltına alınan Karakalpakistanlı gazeteci Lalegül Kallıhanova’nın da nerede olduğu belli değil.

Tabi ki bütün bunlar Özbekistan medyasına yansımadı, ancak Telegram kanalları aracılığıyla bütün dünya Karakalpakistan’dan gelen protesto ve şiddet görüntülerinden haberdar oldu.

 2 Temmuz’da Özbekistan Cumhurbaşkanı Şevket Mirziyoyev acilen Nukus’a uçtu. Özbekistan Başbakanı da bölgeye gitti. Mirziyoyev, protestolara neden olan Anayasa değişikliğinin ilgili maddelerinin gerçekleşmeyeceğini söyledi, hatta yerli memurları “Neden halkın bu maddelerden memnun olmadığını aktarmadınız” diye azarlardı; ancak günün sonunda protesto gösterilerinin iktidarı gasp eylemi olduğu bildirildi ve Karakalpakistan’da 3 Ağustos’a kadar sürecek olağanüstü hal ilan edildi. Bölgeye giriş çıkışlar kapatıldı, Ulusal Muhafızlar Karakalpakistan’a yönlendirildi, her türlü eylem ve gösteriler yasaklandı, gösterileri organize ettiği düşünülen isimler gözaltına alındı, İnternet ve telefon bağlantısı kesildi.  3 Temmuz’da Mirziyoyev bir kez daha Nukus’a gitti, Özbekistan yönetimi bölgede durumun kontrol altına alındığını duyurdu. 2 Temmuz’daki olaylarda ölenler ve yaralananlar olduğunu bildirildi, ancak henüz hiçbir rakam açıklanmadı. 

Gösterilerin sebebi ne?

Karakalpakistan’daki gösterilere Özbekistan yönetiminin teklif ettiği Anayasa değişikliği paketi neden oldu. 26 Haziran’da kamuoyunun müzakeresine sunulan, 200 civarında değişiklik öngören, Özbekistan Anayasasının 130 maddesinden neredeyse yarısının değiştirilmesini, Cumhurbaşkanının görev süresinin 5 yıldan 7 yıla çıkartılmasını öngören değişiklik paketindeki iki madde Karakalpakistan’ı ilgilendiriyordu. 

Özbekistan Anayasası’nın  70’inci maddesi Karakalpakistan’ın egemen statüsünü belirliyor. Söz konusu madde bu egemenliği şöyle tanımlıyor:

"Egemen Karakalpakistan Cumhuriyeti Özbekistan Cumhuriyeti’ne bağlıdır. Karakalpakistan Cumhuriyeti’nin egemenliği Özbekistan Cumhuriyeti tarafından sağlanmaktadır”.

Yeni Anayasa paketinde ise bu maddeden “egemen” ifadesi çıkartılmış ve madde şu şekilde ifade edilmiş

“Karakalpakistan Cumhuriyeti Özbekistan Cumhuriyeti’ne bağlıdır. Karakalpakistan Cumhuriyeti sınırları içerisinde tüm hak ve özgürlükler Özbekistan Cumhuriyeti Anayasası ve kanunları ile sağlanıyor”.

Özbekistan Anayasasında Karakalpakistan için büyük önem arz eden 74’üncü madde ise bölgenin referandum yolu ile Özbekistan’dan ayrılma hakkını tanımlıyor. Mevcut haliyle söz konusu madde şu şekilde:

“Karakalpakistan Cumhuriyeti, Karakalpakistan halkının katıldığı referandum ile Özbekistan Cumhuriyeti’nden ayrılma hakkına sahiptir”.

Yeni pakette ise 74’üncü madde teklifi şöyle:

“Karakalpakistan Cumhuriyeti, Özbekistan Cumhuriyeti Anayasası ve kanunları ve  Karakalpakistan Cumhuriyeti Anayasası ve kanunları gereğince kendi topraklarında yasama, yürütme ve yargı yetkisini kullanır. Karakalpakistan Cumhuriyeti’nin en yüksek temsilci Karakalpakistan Cumhuriyeti Jokargı Kenesi (parlamentosu) başkanıdır”.

Tarihsel arka plan

Karakalpakistan adının coğrafi birim olarak öne çıkması Sovyetlerin kurulması ile bağlantılıdır. Rusya, 1918 senesinden başlayarak Orta Asya’da henüz çözümlenmeyen etnik, milli, coğrafi sorunları kullanarak çeşitli özerk cumhuriyetler oluşturmaya başladı. Rusya Sovyet Federatif Sosyalist Cumhuriyetine bağlı Türkistan, Buhara, Harezm Sovyet Sosyalist Cumhuriyetlerinin kurulması bu sürecin bir parçasıydı. Ardından bunlara Kırgız, Kazak, Karakalpak özerk vilayetleri de eklendi.

Karakalpakistan Özerk Vilayeti, 1920 senesinde Kızıl Ordu’nun Orta Asya’yı işgalinin ardından kurulan Harezm Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti içerisinde 1924 senesinde oluşturuldu. Bunun öncesinde ise Harezm SSCB’nin içerisinde Kazak-Karakalpak Dairesi oluşturulmuştu. 1923 Ekim’de bu daire Kazak-Karakalpak Özerk Dairesine dönüştürüldü, 1924’te ise Karakalpak Özerk Vilayeti ilan edildi. 

1924’te Harezm Cumhuriyeti lağvedildi, yerine büyük ölçüde Özbekistan Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti kuruldu, Kara-Kalpak Özerk Vilayeti ise o zaman Rusya Sovyet Federatif Sosyalist Cumhuriyeti’ne bağlı olan Kırgız Özerk Sovyet Cumhuriyeti’ne bağlandı. 1925 senesinde yeniden tanımlamayla bu bölge Kazak Özerk Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti adlandırıldı.  1932 senesinde Kara-Kalpak Özerk Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti statüsüne yükseltilerek direkt Rusya Sovyet Federatif Sosyalist Cumhuriyeti’ne, 5 Aralık 1936 senesinde ise Özbekistan’a bağlandı. 

14 Aralık 1990’da Karakalpakistan Özerk Cumhuriyeti parlamentosu, tam bağımsızlık öngören egemenlik bildirgesini kabul etti. Söz konusu bildirge bölgeye özerk cumhuriyetten daha yüksek statü verilmesini öngörüyordu. Bu kapsamda özerk cumhuriyetin adı da Karakalpak Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti olarak değiştirildi. 

Şubat 1991’de Karakalpakistan parlamentosunun olağanüstü toplantısında Devletbay Şamşetov parlamento başkanı seçildi. Mayıs’ta ise Komünist Partisi, Moskova ve Taşkent ile ilişkileri belirlemek için toplandı ve Kremlin, Karakalpakistan’ın devlet statüsünü tanımayı kabul etti. Ardından Şamşetov Cumhurbaşkanı seçildi, ancak 1992’de görevden ayrıldı. Bunun üzerine cumhurbaşkanlığı lağvedildi, bölgenin en yüksek temsilcisi parlamento başkanı oldu.

9 Ocak 1992’de Karakalpak Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti’nin adı, Karakalpakistan Cumhuriyeti olarak değiştirildi.  1993 senesinde ülke Anayasası kabul edildi. Aynı yıl Karakalpakistan Cumhuriyeti’nin 20 yıl süreyle Özbekistan Cumhuriyeti’ne dahil olmasına ilişkin devletlerarası anlaşma imzalandı. Daha doğrusu, imzalandığı açıklandı – zira o anlaşmaya şimdi internetten veya başka bir kaynaktan ulaşmak imkansız; öte yandan, bazı uzmanlar böyle yazılı anlaşmanın olmadığını, Kerimov’la dönemin Karakalpak liderleri arasında elde edilen sözlü sadakat anlaşmasının olduğunu iddia ediyor. Hangisi gerçektir, bilinmez, ancak Karakalpakistan’ın Özbekistan’dan referandum yolu ile ayrılma hakkını öngören madde 1993’te Karakalpakistan’da kabul edilen  Anayasada yer aldı. Ardından ilgili madde Özbekistan Anayasası’na da eklendi. 

1993’ten sonra Karakalpakistan Anayasası 6 kez değişti ve parlamentonun bazı yetkileri Özbekistan Parlamentosuna verildi. Karakalpaklar için “egemenlik” ve “referandum ile ayrılma hakkı” daha çok sembolik önem taşıdı. 

20 senenin tamamında, 2013-2014’te Karakalpakistan’da muhalefet bu madde ile ilgili hatırlatmada bulundu, ancak konu çok fazla dışarıya yansıtılmadan gündemden çıkartıldı. Fakat Özbekistan’da yeni Anayasa değişikliği önerisiyle yeniden gündeme gelince konu bölge, hatta ülke içinde kalamadı, dışarıya taştı. 

Karakalpakistan’ın muhalif “Alga Karakalpakistan” (İleri, Karakalpakistan) harekatının Norveç’te yaşayan lideri Aman Sagidullayev, bölge halkının 26 Haziran’da açıklanan Anayasa değişikliği paketinin içeriğinden önceden haberdar olmadığını söyledi. “Özgürlük” Radyosuna konuşan Sagidullayev’e göre, protestolar sadece Nukus’la sınırlı değil, Şomanay, Şımbay, Muynak illerinde de eylemler yapılıyor: “Zamanında İslam Kerimov “Büyük ailenin neye ihtiyacı varsa, küçüğün de var” dedi ve 20 yıl referandum yapılmaması konusunda uzlaşma sağlandı. Şimdi o anlaşmanın süresi doldu, yenisi ise yapılmadı”. 

Zengin coğrafya, fakir halk

Türkmenistan ve Kazakistan’la sınırda bulunan Karakalpakistan, yaklaşık 170 bin metrekarelik yüzölçümü ile Özbekistan’ın yüzde 40’ını oluşturan büyük bir coğrafyaya sahip. Ancak yüzölçümüne göre nüfusu az. Bölgede yaklaşık 2 milyon kişi yaşıyor. Halkın yüzde 32’si Karakalpaklar, yüzde 32’si Özbekler, kalanı ise Kazaklar ve diğer halklardan oluşuyor. 

16 il ve merkeze bağlı başkent Nukus’tan oluşan Karakalpakistan’da 12 kent ve 25 ilçe bulunuyor. Kendi bayrağı, milli marşı ve arması bulunan Karakalpakistan’ın kendi Anayasası, hükümeti, Bakanlar Kurulu var. En üst düzey yetkili Jokargı Kenes Başkanıdır. Özbekistan Senatosu başkan yardımcılarından birisi Karakalpakistan’ı temsil eder. Karakalpakistan Bakanlar Kurulu Başkanı ise Özbekistan Bakanlar Kurulu’nun otomatik üyesidir. Karakalpak ve Özbek dilleri bölgenin resmi dilleridir. 

Karakalpakistan Cumhuriyeti doğal, tarihi, mimari ve arkeolojik zenginlikleri ile öne çıkan bir bölge. Ustyurt platosunda Vezir antik kentinin, Beleyli Kervansarayının, Allan kalesinin kalıntıları bulunuyor. Eski Antik dönemden kalma Toprak Kala Sarayı UNESKO Dünya Mirası listesinde yer alıyor. Kuruyan Aral gölü ve Aşağı Amuderya’nın biyosfer rezervi, Karakalpakistan’a turist çeken önemli noktalardan.  Doğalgaz, petrol, altın, metal ve diğer mineral rezervlerinin yanı sıra sanayi ve tarım potansiyeli ile de öne çıkıyor. Enerji, kimya ve petrokimya endüstrisi gelişmiş bölgede onlarca büyük tesis faaliyetini sürdürüyor. 

Fakat bütün bu zenginliklere rağmen, Aral gölündeki çevre felaketi, susuzluk, fakirlik, işsizlik ve göç günümüzde Karakalpakistan’ı en iyi karakterize eden kelimeler. Özbekistan’ın geneli ile ilgili olduğu gibi, Karakalpakistan ile ilgili de bilgiler çok sınırlı. Zira bölgede bağımsız medya kuruluşu hiç yok, gazeteciler baskı altında, İnternet ise herkesin ulaşabileceği bir şey değil. Kerimov döneminde ülkeyi terk etmek zorunda kalan muhalifler, Karakalpakistan’da Özbek asimilasyonunun gerçekleştirildiğini iddia ediyor. 

2017 senesinde Namangan, Fergana ve Andican vilayetlerinden getirilerek Karakalpakistan’a yerleştirilen Özbeklere en iyi yerlerin tahsis edilmesi ve iş yerleri açma hakkının verilmesi buna örnek olarak gösterilen olaylardan idi. Muhaliflerin iddialarına göre, Karakalpaklar iyi işlerde çalışamıyor ve Özbek isyeri sahipleri iyi pozisyonlar için diğer bölgelerden işçi alımına gidiyor. 

Etnik olarak da Kazaklara daha yakın olan Karakalpakistan’da Kazakistan’ın etkisinin büyük olduğu, bunun da Özbek yönetimini rahatsız ettiği bildiriliyor. Kazakistan, Karakalpakistan’dan en çok göç alan ülke. Rakam 100 bin ile ifade ediliyor. Bölgeyi terk edenlerin toplam sayısının ise 250 bin civarında olduğu bildiriliyor.  

Karakalpakistan’ın petrol ve doğalgaz yatırımları ise daha çok Rusya’nın kontrolünde. Rus LukOil şirketinin bölgede ciddi yatırımları bulunuyor. Aral Havzası'ndaki 300 milyon ton petrol ve 480 milyar metreküp doğalgaz rezervinin olduğu tahmin ediliyor. Ancak petrol ve doğalgaz endüstrisinde neredeyse hiç Karakalpak olmadığı bildiriliyor. 

Karakalpakistan’daki siyasi durumla ilgili neredeyse hiç bilgi yok. Yalnız 2018 senesinde AGİT Demokratik Tesisatlar ve İnsan Hakları Ofisi hazırladığı raporda bölgede insan hakları ihlallerinden bahsetmiş ve siyasi tutukluların listesini yayınlamıştı. Karakalpakistan’daki siyasi partilerden Dostluk Partisi’nin Türkmen kökenli lideri Jumasapar Dadabayev cezaevinde. 

Fakat öte yandan, gerek ekonomik sorunlar, gerek siyasi baskı, gerekse de kapalı toplum geleneği Özbekistan’ın geneli için geçerli olduğundan Karakalpakistan’daki durumun ayırt edici özelliklerini bulmak çok kolay değil. 

Anayasa değişikliği sebep mi, bahane mi?

Öyle veya böyle, Şevket Mirziyoyev’in Anayasa değişikliği girişiminin  Karakalpakistan’la ilgili hassas durumu tetiklediği ortada. Karakalpakistan’da bir bağımsızlık arzusu var mı, yok mu; ya da var olan ekonomik-etnik-sosyal sorunlar bu arzuyu tetikler mi, söylemek zor. Yaşananlar bir iç sorun mu, yoksa sosyal medyada dillendirilen “Kazakistan eli”, “Rusya eli” gibi etkenler gerçekten söz konusu mu, bu konuda da kesin hüküm vermek zor. Ancak her halükarda, Mirziyoyev’in riskli bir hamle yaptığını söylemek mümkün. 

Özbekistan Cumhurbaşkanı, şimdilik Karakalpakistan sorununun çözümünü Anayasa değişikliği iptali ile protestocuların bastırılmasında buldu. Ancak bu sorunu çözmeye yetecek mi, söylemek zor. “Özgürlük” Radyosuna konuşan Rus Orta Asya uzmanı Arkadi Dubnov, yaşanan gelişmeyi Tacikistan’daki son olaylar ve Ukrayna’daki durum ile ilişkilendiriyor: “Belki de Taşkent’te Tacikistan’daki Dağlık Badaşhan’ın acı tecrübesinden ders alınması gerektiğini düşündüler.  Tacikistan’ın neredeyse yarısını kaplayan Badaşhan Duşanbe’den kendine saygı talep edince Duşanbe bunu ayrılıkçılık olarak nitelendirdi ve çok sert şekilde bastırdı. Öte yandan, Ukrayna’da Donetsk ve Luhansk “cumhuriyetleri”nin ayrılma kararı alması Avrupa’nın merkezinde savaşa neden oldu. Taşkent’in bu “cumhuriyetleri” tanımayı reddettiğini biliyoruz. Bana göre, Taşkent’te Anayasa değişikliği paketini hazırlayanlar Cumhurbaşkanına bu iki maddeyi de ekleyerek olası tehlikeden kaçmayı önerdiler. Ancak tabi ki, bu, Karakalpakistan’daki eğilimi gözetmeyen bir öneri idi. Zira buna gerek de yoktu, çünkü orada kimse Özbekistan’dan ayrılmayı düşünmüyor. Ancak bu adım bölgedeki gerçek memnuniyetsizliği tetikledi ve kuru çalılıkta kibrit yakar gibi Karakalpakistan’da halkın çoğunluğunu ayaklandırdı”.

2016 senesinde İslam Kerimov’un hayatını kaybetmesinin ardından iktidara gelen Şevket Mirziyoyev, Batı, Çin ve Rusya ile denge politikası yürütmeye çalışıyor. 

Özbekistan, Kolektif Güvenlik Anlaşması Örgütü ve Rusya’nın güdümündeki Gümrük Birliği’ne üye değil; ancak Avrasya Birliği ülkeleri ile ekonomik, Rusya ile askeri-teknik işbirliği içerisinde. Bunun yanı sıra, Washington ve Brüksel’den gelen enerji ve ulaşım taleplerine de yeteri kadar hassas. Mirziyoyev, Batı ile diyalogu korumaya çalışırken Amerikalı ve Avrupalı şirketlerin ülkeye gelmesi için de uygun şartlar oluşturuyor. Çin ise Taşkent’in en önemli ekonomik partneri konumunda. Özellikle son dönemde uzmanlar Rusya ile Çin’in Özbekistan rekabetinin güçlendiğine dikkat çekiyor. 2015-2016 yıllarından başlayarak Çin ile artan askeri-stratejik işbirliği, Pekin’den alınan silah sistemleri Moskova’yı rahatsız ediyor. 

Kremlin, diğer eski Sovyet coğrafyaları gibi Taşkent’ten de bir “tercih” talebinde bulunuyor. Özellikle de Kazakistan’da ocak ayında yaşanan olaylardan sonra bu, daha açık dille ifade edilmeye başladı. Rusya,  “Özbekistan KGAÖ dışında kaldığı müddetçe ayrılıkçılık, İslami aşırılık ve diğer güvelik tehditleri ile karşı karşıya kalacaktır” açıklamasında bulundu. Şubat ayında ise Ukrayna savaşının başlamasıyla birlikte Taşkent bir kez daha Moskova’nın tercih talebi ile karşı karşıya kaldı. Ancak Özbekistan yönetimi, Ukrayna konusunun dışında kalma çabalarını sürdürmeye çalışıyor. Tabi şimdilik…

Karakalpakistan’da yaşanan olaylarda Rusya’nın ne kadar etkisinin olduğu son üç gündür tartışılan konulardan birisi. Elbette, Karakalpakistan konusu Rusya’nın Özbekistan’a siyasi baskı yapmaya çalıştığı zaman kullandığı kozlardan birisi. Özellikle de 2021 senesinden itibaren Rusya basınında Karakalpaklara yönelik baskılar, çevre felaketi, ölüm oranının artması, fakirlik, tuz fırtınaları gibi olaylar daha sık haber olmaya başlamış. Elbette, Moskova’nın bunu Karakalpakların haklarını savunma adına yaptığı düşünülemez. Peki bunun Karakalpakistan iç politikasında bir karşılığı var mı? 

Karakalpakistan’da bağımsızlık taraftarı olan partiler arasında öne çıkanlar Erkin Karakalpakistan ve Alga Karakalpakistan. 

Erkin Karakalpakistan’ın Rusya’ya özel bir sempatisinin olmadığı bildiriliyor. Alga Karakalpakistan Demokratik Partisi ise zaman-zaman Rusya yanlısı bakışları ile haber oldu. 2014 senesinde Rusya’nın Kırım’ı işgalinin ardından adını duyuran Alga Karakalpakistan,  Moskova’nın yardımına umut ettiklerini saklamıyordu. Ancak daha sonra bu parti de Rusya’yı Karakalpak milli harekatını bölmeye çalışmak ve Özbekistan’a destek vermekle eleştirdi. 2019 senesinde Alga Karakalpakistan Demoktratik Partisi  lideri Aman Sagidullayev “Sürgünde bağımsız Karakalpakistan Cumhuriyeti”ni ilan etti. Norveç’te yaşadığı bildirilen Sagidullayev sık sık Moskova ve Almatı’da da bulunuyor. Sagidullayev, Kazakistan’la entegrasyon konusunu da sık sık dile getiriyor. 

Ancak Karakalpakistan’daki protestolarda Alga Karakalpakistan veya başka bir siyasi gücün organizatör rolünde olmadığı, protestoları tetikleyen ana unsurun ise sosyal-ekonomik sorunlar olduğu bildiriliyor. 

Her halükarda Karakalpakistan’da yaşananlar Şevket Mirziyoyev için bir sınav niteliği taşıyor. Özbekistan yönetimi şimdilik Anayasa değişikliğindeki bazı maddelerin iptali ve protestocuları cezalandırmakla sorunu ötelemiş olabilir; ancak bu, nihai çözüm değil. Özbekistan yönetimini ya Karakalpakistan’daki çok sayıda ekonomik ve sosyal sorunlara çözüm bulacak, ya da şimdi itirazları bastırmayı başardığı Karakalpakistan’ı kendisi için çok daha ciddi tehdide dönüştürecek…