gdh'de ara...

Rusya'nın Ukrayna'yı işgali Doğu Akdeniz'deki gaz sahalarının önemini artırdı

Yunanistan ve Türkiye arasında onlarca yıldır süren gerilim, Doğu Akdeniz'de keşfedilen büyük gaz sahalarının getirdiği yeni gerilimle birleşti.

1. resim
20.07.2022

Türkiye'de Milliyetçi Hareket Partisi'nin lideri Devlet Bahçeli, geçtiğimiz günlerde Girit'e kadar uzanan ve Yunan adalarını Türkiye'nin toprağı olarak gösteren ay yıldızlı bir Ege haritası ile fotoğraf verdi.

Harita, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın Adalet ve Kalkınma Partisi'nin ortağı MHP'ye bağlı milliyetçi bir Türk grubu olan Bozkurtlar tarafından hediye edildi.

Yunanistan Başbakanı Kyriakos Miçotakis bu fotoğrafa yanıt olarak bir tweet attı.

Miçotakis paylaştığı mesajında,

“Bu Türk aşırılıkçıların bir rüyası mı yoksa Türkiye'nin resmi politikası mı? Bir provokasyon mu yoksa gerçek hedef mi

ifadelerini kullandı.

Yunanistan ve Türkiye arasında onlarca yıldır süren gerilim, Doğu Akdeniz'de keşfedilen büyük gaz sahalarının getirdiği yeni gerilimle birleşti. Ancak son aylarda Rusya'nın Ukrayna'yı işgali ve Avrupa'nın Moskova'dan enerji ithalatına alternatifler bulma çabası, bölgenin büyük deniz gaz rezervlerini daha da önemli hale getirdi.

ABD-Meksika sınırından daha uzun olan olan, 5.200 millik bir sahil şeridi ile Türkiye, Doğu Akdeniz'de dışlanmaktan duyduğu hayal kırıklığını sürekli olarak dile getirdi ve Mavi Vatan doktrinini savunmak için askeri gücünü kullanmaktan çekinmedi.

Atina ve Ankara arasında uzun süredir devam eden düşmanlık, birkaç farklı başlıktaki anlaşmazlık etrafında dönüyor ve kısa vadede çözülecek gibi görünmüyor. Bu başlıklar; Kıbrıs konusunda siyasi bir çözüm, Doğu Akdeniz'de karşılıklı olarak Münhasır Ekonomik Bölgelerin (MEB'ler) belirlenmesi ve Ankara'nın Yunan adalarının militarizasyonundan duyduğu rahatsızlık olarak özetlenebilir. Yunanistan'ın adaları silahlandırması Ege'deki uluslararası anlaşmalara aykırı.

İki taraf arasında askeri bir çatışma başlayabilir mi?

Bölgesel enerji jeopolitiği uzmanı olan George Tzogopoulos'a göre, Yunanistan ve Türkiye ilişkileri son iki yılda tehlikeli bir sarmalın içine girdi. Hemen olmasa da, Doğu Akdeniz'de herhangi bir zamanda bir askeri kazanın meydana gelmesi olası ve bu süregelen potansiyel tırmanışın gidişatı büyük ölçüde ABD'nin ve NATO'nun tavrına bağlı.

Geçtiğimiz dönemde Türkiye ve Yunanistan, müzakerelere bir şans verdi. O sırada Ankara, Yunanistan ve Kıbrıs Cumhuriyeti'nin itiraz ettiği sulara sismik araştırma gemileri yerleştirdi ve Libya ile Yunanistan tarafından tamamen reddedilen, tartışmalı bir deniz sınırlandırma anlaşması imzaladı.

Yakın tarihli bir gelişmede ise Erdoğan, Washington'u Türkiye'ye F-16 savaş uçağı satışlarını yeniden gözden geçirmeye çağırdıktan hemen sonra, artık Miçotakis ile görüşmeyeceğini açıkladı.

Haziran ayında Erdoğan, Türkiye'nin Yunanistan ile Yüksek Düzeyli Stratejik Konsey adlı ikili işbirliği platformunu iptal ettiğini belirterek;

“Türkiye ile dans etmeye çalışmayın. Yorulacaksınız ve yolda kalacaksınız.”

ifadelerini kullandı.

Yunanistan ve Türkiye özellikle Doğu Akdeniz'deki adaların “deniz hakları” konusunda anlaşmazlık yaşıyor. Türkiye, Yunan adalarını MEB sınırlandırmasına dahil etmeyi görmezden gelirken, Yunanistan ise adaların anakarasından ayırt edilemez veya eşit kapasitede deniz haklarına sahip olduğunu iddia ediyor.

Adil olmak gerekirse, sınırlandırma yasalarında adaların statüsüne ilişkin net bir kural yok ve bu durum çözümü daha da zor bir konu haline getiriyor.

Kıbrıs

İki taraf arasındaki deniz egemenliği anlaşmazlıklarını tetikleyen üst mesele, AB üyesi devlet Kıbrıs Cumhuriyeti ile Türkiye tarafından tanınan Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC) arasında bölünmüş olan Kıbrıs adası üzerindeki ihtilaftır.

Paydaşlar arasında uzun süredir devam eden fikir birliği, Kıbrıs üzerinde siyasi bir çözüm olmaksızın Kıbrıs'ı ve Türkiye'yi içeren bir enerji anlaşmasının olmayacağı yönünde. Ancak Rusya'nın Ukrayna'yı işgali, Avrupa için enerji hesabını kökten değiştirdi.

Yaklaşımı tersine çevirmenin ve kapsamlı bir çözümden önce Kıbrıs ve İsrail gazını Türkiye'ye bağlayan ve daha sonra mevcut Trans-Anadolu Doğal Gaz Boru Hattı (TANAP) aracılığıyla Avrupa pazarlarına taşımanın zamanı gelmiş olabilir.

İsrail'in Leviathan sahasından Türkiye'ye uzanan bir boru hattının inşaası uluslararası hukuk uyarınca Kıbrıs'ın rızasını gerektiriyor. Ancak, Bar-Ilan Üniversitesi'nde akademisyen olan Elai'ye göre, taraflar ve enerji şirketleri arasındaki geçici ticari enerji anlaşmaları ile yılda yaklaşık 10-16 milyar metreküp gaz taşıyabilecek daha uygun maliyetli ve daha hızlı çözüm bulunabilir.

Ortak bir enerji projesi üzerinde işbirliği, tüm tarafların yararlanabileceği gerçek zamanlı olarak güven artırıcı bir önlem olarak hizmet edecek ve zorlu olsa da siyasi müzakerelerin zamanla açılma şansını artıracaktır.

2019 yılında KKTC, Birleşmiş Milletler himayesinde ve AB'nin gözlemci olarak yer aldığı, eşit sayıda Kıbrıslı Rum ve Türk için sandalyeli ortak bir komite oluşturulmasını önerdi. Öneri, Kıbrıs Rum hükümeti tarafından reddedildi. Bu ayın başlarında KKTC öneriyi yineledi ve bu kez komitede her iki tarafça yetkilendirilmiş petrol şirketlerinin temsilcilerinin de yer alacağını sözlerine ekledi.

Diğer seçenek ise, 2021'de 8,9 bcm LNG sevk eden Mısır'ın Idku ve Damietta'daki LNG tesislerinde bulunan iki mevcut LNG terminaline gaz boruları döşemek. Bu, şu anda ABD ve AB tarafından tercih edilen diplomatik açıdan en az karmaşık seçenek. Ancak, altyapıya ek yatırımlar olmadan Mısır'ın kısa vadede istenilen kapasiteyi önemli ölçüde karşılaması beklenmiyor.

Bu yılın başlarında ABD, Akdeniz'deki İsrail ve Kıbrıs gaz sahalarını, sıvılaştırılmış doğal gazın Avrupa ülkelerine sevk edileceği Yunanistan ve İtalya'ya bağlamayı planlayan teknik açıdan karmaşık ve ekonomik olmayan EastMed gaz boru hattına verdiği desteği geri çekti. Bu, Ankara'daki iyimserliği artırdı. 1970'lerden beri "donmuş" bir çatışma bölgesi olması açısından kısa vadede Kıbrıs'ta siyasi bir çözüm beklemek yanlış olacaktır.

Yunan Kathimerini gazetesine göre Yunanistan, yakın zamanda ülke çapındaki adaları ve diğer önemli yerleri savunmak için İHA karşıtı sistemler satın aldı. İsrail teknolojisi ile donatılan sistem, özellikle Ukrayna'nın Rusya'ya karşı yürüttüğü mücadelede başarıyla kullanılan Bayraktar TB2'lerin uçuş kapasitesini kesintiye uğratacak.

Yunanistan en kötü senaryoya hazırlanıyor ve İsrail'in hiçbir koşulda bir Yunan-Türk çekişmesine dahil olmayacağının farkında.

Bu arada, üçlü enerji işbirliği de ilerliyor. Akdeniz'in altında yaklaşık 825 milyon dolara mal olan 1.500 kilometrelik bir kablo projesi olan Avrupa-Asya ara bağlantısı Yunanistan, Kıbrıs ve İsrail'in elektrik şebekelerini birbirine bağlayacak ve bu projenin 2024'te tamamlanması bekleniyor.

Son aylarda Ankara, İsrail Cumhurbaşkanı Yitzhak Herzog'un da Mart ayında Ankara'ya ziyaretini de kapsayan bir süreçle, İsrail ile ilişkileri yeniden kurmak için adımlar attı. Yıllık gaz tüketiminin yaklaşık 50 milyar metreküpünü ithal eden Türkiye, kendisini Avrupa'ya enerji ihracatında doğal bir merkez olarak görüyor ve bunu telafi etmek için hamleler yapıyor.

İsrail, hem Ankara hem de Atina tarafından arzu edilen bir ortak olma yolunda hızla ilerliyor. Güvenlik ve istihbarat paylaşımı alanında Türkiye, İsrail için yararlı bir müttefiktir. İki devletin Suriye ve İran başlıklarında da ortak çıkarları var.

Türkiye, Doğu Akdeniz'deki deniz haklarını, stratejik bir ulusal çıkar mesele olarak görüyor ve Türkiye'de hükümet değişse bile, bu görüşün farklı bir iktidar partisi altında değişmesi de pek olası değil.

Dört devletin tümü (Yunanistan, Kıbrıs, İsrail ve Türkiye) hararetli bir seçim yılına giriyor ve bu seçim döngüsünde kriz riski daha da artıyor.

National Interest'de yayımlanan analiz gdh.digital tarafından çevrilmiştir.