TBMM'de terör sözcülüğü yasal bir hak mı?

Görünen o ki; kandilin atadığı ve seçilmesi için dayattığı isimlerin, terör sözcülüğünü TBMM bünyesinde, milletvekilliği sıfatı ile yapılabiliyor olması Türkiye’de yasal bir hak!…

1. resim

DEM Parti Muş Milletvekili Sümeyye Boz bütçe görüşmelerinde konuşmuş. Bütün muhalif medyada manşet.

Boz’un yaptığı konuşmaya uzaktan bakan herkes vay be, kadına bak ne konuşmuş, işte vekil gibi vekil diyebilir.

Biz yakından bakalım…

Tam 1 trilyon 608 milyon TL'yi halkın ihtiyaçlarını karşılamak için kullanılması gerekirken iktidar tercihini çözüm değil, çözümsüzlük, savaş ve çatışmadan yana yapmıştır. Halkın yoksullukla, işsizlikle boğuştuğu bu dönemde bu devasa bütçe milyonlarca insanın hayatını iyileştirmek için kullanılabilirdi. Açlık sınırı 20 bin, yoksulluk sınırı 66 bin iken asgari ücret milyonların mahkum edildiği bir ölüm harçlığıdır.

Söz konusu DEM’li vekil olunca araya SİHA, İHA sıkıştırmadan olmaz.

Elektirik faturasını ödeyemeyen, çocuğuna süt alamayan bir halk için bu paraya İHA'lar, SİHA'lar alındı ve asimetrik bir savaşın harcamaları gerçekleşti.

Bu konuşmaya, halkçı bir pencereden bakamıyorum ne yazık ki… Kendimi zorlasam da olmuyor, olmuyor…

Her zamanki gibi halkın ve halkın menfaatlerinin kendisine maske yapıldığı, aşağılık bir terör propagandası.

Yıllardır, halkımızın çıkarları, halkımızın hakları diyerek, doğunun köylerinde en çok “sözde halkını, halkının kadınlarını, halkının çocuklarını katleden" PKK terör örgütünün yaptığı ile hiçbir farkı yok.

Fark görmek isteyenlere verilecek cevap şudur; devlet dağdaki teröriste kurşunu hak görürken, terörün siyasi uzantılarına meclis kürsüsünde Türkiye’yi hedef alma ve konuşma hakkı vermiştir.

Sözde halkı öncelikleyen sözde siyasiler, terör örgütü PKK ile mücadelede verilen 20 binden fazla halk şehidi için bir kez bile ağızlarını açamazlarken, eli kanlı terör örgütüne karşı tek kelime edemezlerken, milletin meclisinde, milleti kendilerine maske yaparak, terör örgütüne karşı mücadelede adeta çarpan kuvveti oluşturan, örgütü ininden çıkamaz hale getiren İHA ve SİHA’ları hedef alıyorlar.

Dertleri ne emekli, ne işçi. Terörün özgürlüğü, terör örgütünün hareket alanı.

Dertleri vatandaş olsaydı, ülkenin bütün insan kaynağını ve mali kaynaklarını yıllardır sömüren terör belasının sözcülüğünü yapmak yerine, terörün karşısında aynı hassasiyetlerde durduklarına bir kez olsun şahit olabilirdik.

Olamadık.

Geçtiğimiz aylarda meydana gelen Tusaş saldırısına karşı terörü lanetlemek yerine, SİHA ve İHA’ların üretimini sorgulamak, terörün lehine aşağılık bir propaganda biçiminden başka bir şey değil.

Etrafı cehennem ateşi ile sınanan Türkiye’nin savunma sanayisini “halkın güvenliğine” kasteden katillerin yanında durarak sorgulama görevini sadece bir terör sözcüsü üzerine alabilir.

Fakat görünen o ki; Kandil'in atadığı ve seçilmesi için dayattığı isimlerin, “barındıkları” TBMM bünyesinde, milletvekilliği sıfatı ile terör sözcülüğü yapılabiliyor olması Türkiye’de yasal bir hak.

Özgürlükler ülkesiyiz ne de olsa… Fazla fazla özgürlükler…

Tartışma