gdh'de ara...

The Conversation: Ukrayna'daki savaş Türkiye'yi jeopolitik ilgi odağı haline getirdi

Tarih, Türkiye'nin şu anda Batı ile Rusya arasında neden bir denge noktası olduğunu gösteriyor. Türkiye nüfuzunu artırmanın yanı sıra çatışan çıkarlarını dengelemeye çalışıyor.

1. resim

Ukrayna'daki savaş Türkiye'yi jeopolitik ilgi odağı haline getirdi. NATO'nun ilk üye ülkelerinden biri olan ve Rusya ile özel ilişkileri bulunan Türkiye, kendi nüfuzunu artırmanın yanı sıra çatışan çıkarlarını dengelemeye çalışıyor.

Bu arada Türkiye, Suriye'ye askeri bir operasyon başlatmanın tam ortasında, bu da Rusya ve ABD ile olan ilişkilerine meydan okumanın yanı sıra BM'yi “askeri tırmanış” konusunda endişelendiriyor.

Ekim ayı sonlarında Türkiye, Suriye ve Irak'taki Kürt militanlarını hedef alan bir operasyon başlattı ve şu anda Suriye'nin kuzeyine yönelik bir kara harekatı planından bahsediyor. Rusya, Suriye hükümetinin ana müttefiki ve ABD, Suriye'nin kuzeyindeki grupları destekliyor.

Türkiye'nin olası kara harekatına, Suriye ihtilafında karşıt taraflarda yer alan hem Rusya hem de ABD, ihtiyat çağrısında bulunarak yanıt verdi. Son raporlara göre, Rus yetkililer Türkiye ile Suriyeli Kürt militanlar arasında bir anlaşmaya varılması için aktif olarak rol alıyor. Bu arada ABD, Suriye'deki IŞİD karşıtı operasyonlarını engelleyebilecek olası bir Türkiye kara harekatından endişe duymaya devam ediyor.

Türkiye'nin batılı güçler ile Rusya arasında bir denge noktası olmasıyla ilgili tarih, bugünkü rolü hakkında bize ne söyleyebilir?

Son 100 yılda Türk liderler, ekonomik, jeopolitik veya sosyal güç kazanmak veya genişletmek için Batı ile Rusya ile bir ilişki arasında gidip geldiler. 2022'de, Ukrayna savaşı sınırlarına yaklaşırken, Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Erdoğan kendisini Ukrayna savaşında iki taraf arasında arabulucu olarak konumlandırdı.

Tarih bize, Türkiye'nin bunu yapmak için neden iyi bir konumda olduğunu gösteriyor.

Mart 1921'de Türk milliyetçileri ile Rus Bolşevikleri Moskova'da bir “kardeşlik ve dostluk” antlaşması imzaladılar. Antlaşmanın özeti, Cumhurbaşkanı Kemal Atatürk liderliğindeki Türkiye'nin ve Sovyetlerin batı emperyalizminin güçlerine karşı dayanışma içinde olma istekleri olarak belirtilebilir.

Antlaşma ayrıca, Anadolu'daki Türk-Yunan savaşı ve Rus iç savaşı tüm şiddetiyle sürerken imzalanmıştı.

Hatta Lenin, "Türkiye emperyalist hükümetlerin yağmalarına o kadar güçlü bir şekilde direndi ki, en güçlüleri bile ellerini ondan geri çekmek zorunda kaldı " diyerek anlaşma süreci hakkında değerlendirmede bulunmuştur. Atatürk de benzer şekilde ittifakı batı emperyalizmine karşı bir anlaşma olarak görmüştür.

1923'te bağımsız Türk devletinin kurulmasının ardından Rus-Türk ilişkileri vites değiştirdi. Küresel sömürgecilik karşıtı mücadelelere yapılan atıflar geride kaldı. Batılı liberal uluslararası düzen ile karşılıklı hoşnutsuzluk çerçevesinde çoğunlukla ticaret konularını ele alan dinamikler daha pragmatik hale geldi.

İkinci Dünya Savaşı'nın ardından ise Rusya'nın toprak talepleri ve uluslararası öneme sahip Çanakkale ve İstanbul boğazlarının statüsü Türkiye'yi yeni kurulan NATO'ya katılmaya itti.

1990'lara gelindiğinde, Türkiye'nin Kafkaslar ve Orta Asya'da Sovyetler Birliği'nin enkazından ortaya çıkan yeni “Türki” devletlere yönelik politikası etrafında Rusya ile çekişme noktaları şekillenmesine rağmen soğuk savaşın sona ermesi yeni bir hareketlilik ve diplomatik çağın habercisiydi.

1992 ve 1996 yılları arasında Rus ve Türk yetkililer 15 ikili anlaşma ve protokol imzaladı. Karadeniz bölgesi ikili ekonomik işbirliğinin odak noktası haline geldi. Yetkililer, Batı Avrupa için kömür ve çelik neyse, bölge için de doğal gaz ve petrolün o olmasını bekliyorlardı.

Yeni milenyumun şafağında Irak'ta bir ABD destekli savaşın ortaya çıkması, Türkiye'nin ABD ile ilişkilerini daha da karmaşık hale getirdi. Buna karşılık Rusya, Türkiye ile ortaklıklarını; ticaret, enerji ve bölgesel güvenlik işbirliği yoluyla derinleştirdi.

Ancak Suriye'de özerklik ve devlet olma arayışında olan Kürt grupları, Türkiye sınırlarının bir vekâlet savaşları bölgesine dönüşmesi ve yeni gerilimlere neden oldu.

Bu tablonun tamamı göz önüne alındığında akademisyenler, Rus-Türk ilişkilerinin son dinamiğini şöyle özetliyorlar:

Bugün Türkiye-Rusya ilişkileri güven, karşılıklı sempati ve hatta karşılıklı çıkar üzerine inşa edilmiyor.

Bugün Erdoğan Rusya ile ittifakını sürdürürken Türkiye'nin NATO yükümlülüklerini yerine getirmek gibi zor bir denge kurmaya çalışıyor. Ayrıca kendisini diplomatik anlaşmalar yapabilen ve Ruslar ile Amerikalılar arasında arka kanallar kurabilen tek lider olarak konumlandırıyor.

Tartışma