Trump'ın Grönland çıkışı F-35 programını tehlikeye attı
F-35 Programı sıkıntılarla karşılaşabilir.
ABD Başkanı Donald Trump'ın Grönland'la ilgili tartışmalı sözleri, önemli bir NATO müttefiki olan Danimarka ile gerginlik yarattı ve Amerika'nın en büyük savunma programlarından biri olan F-35 Müşterek Taarruz Uçağı'nın geleceğiyle ilgili soru işaretleri doğurdu.
Geçtiğimiz hafta Trump, Danimarka Başbakanı Mette Frederiksen ile 45 dakika süren çekişmeli bir telefon görüşmesi yaptı ve bu görüşme Financial Times'a konuşan beş mevcut ve eski Avrupalı yetkili tarafından hararetli ve çatışmacı olarak nitelendirildi.
Danimarkalı yetkililerin, Trump'ın stratejik açıdan hayati öneme sahip Arktik adasına sahip olmak için askeri harekâtı göz ardı etmeyi reddetmesi ve Danimarka'ya karşı hedefli gümrük vergileri tehdidinde bulunmasının ardından “kriz modunda” oldukları bildiriliyor.
Trump Air Force One uçağında gazetecilere verdiği demeçte “Grönland'ı alacağımıza inanıyorum - çünkü bu gerçekten dünyanın özgürlüğüyle ilgili” dedi. “Bunun Amerika Birleşik Devletleri ile hiçbir ilgisi yok, sadece özgürlüğü sağlayabilecek olan biziz. Onlar [Danimarka] sağlayamaz. İki hafta önce oraya iki köpekli kızak koydular, bunun koruma olduğunu sandılar.”
Güvenilir bir NATO ortağı ve ABD'nin uzun süredir müttefiki olan Danimarka, 2002 yılından bu yana F-35 Müşterek Taarruz Uçağı programının bir katılımcısıdır. Ülkenin, yaşlanan F-16 filosunun yerini kademeli olarak alması beklenen 27 adet F-35 uçağı siparişi bulunmaktadır. Danimarka ayrıca F-35 programının üretim, geliştirme ve idame faaliyetlerinde de kilit bir rol oynamıştır.
Ancak Grönland konusunda Washington ve Kopenhag arasında tırmanan gerilim bu ortaklığı tehlikeye atabilir. Bazı analistler ABD'nin Danimarka'nın F-35 programına katılımını dondurmayı hatta iptal etmeyi düşünebileceği uyarısında bulunuyor ki bu durum Türkiye'nin Rus yapımı S-400 füze sistemlerini satın almasının ardından programdan çıkarılmasıyla emsal teşkil etmişti.
Böyle bir hamle küresel F-35 tedarik zincirinde şok dalgaları yaratarak hem mevcut ortakları hem de potansiyel alıcıları etkileyebilir. Programın yüksek maliyetleri halihazırda büyük ölçüde uluslararası katılımcıların katkılarına dayanıyor.
Potansiyel alıcıların ve F-35 programının mevcut ortaklarının belirsizlik ortamında seçeneklerini yeniden değerlendirdikleri bildiriliyor. Suudi Arabistan, Türkiye, Japonya, İtalya ve Güney Kore gibi ülkeler alternatif programları araştırmaya ya da kendi yeni nesil savaş uçaklarını geliştirmeye ilgi duyduklarını ifade ettiler.
ABD yönetiminin yakın çevresinden F-35'e yönelik eleştiriler de durumu daha da zorlaştırıyor. Hükümet Verimlilik Departmanı'nın eş başkanı ve programın sesli bir eleştirmeni olan Elon Musk, geçtiğimiz günlerde F-35'in tasarım kusurlarına ilişkin endişelerini yineledi.
Musk, sosyal medya platformu X'te “F-35 tasarımı gereksinimler düzeyinde bozuktu, çünkü çok fazla insan için çok fazla şey olması gerekiyordu,” diye yazdı. “Bu onu pahalı ve karmaşık bir her işin ustası, hiçbirinin ustası yapmadı. Başarı hiçbir zaman olası sonuçlar arasında yer almadı. Ve insanlı savaş uçakları, insansız hava araçları çağında artık kullanılmıyor. Sadece pilotların ölümüne yol açacak.”
Hem müttefiklerin hem de içerideki eleştirmenlerin artan kuşkuları, istikrarın başarı için kritik önem taşıdığı bir dönemde F-35 programı üzerinde ilave bir baskı oluşturuyor. Jeopolitik gerilimler tırmanırken ve müttefikler stratejik seçeneklerini tartarken, F-35 programının geleceği durgunluk ya da daha kötüsü küresel desteğin azalması ile karşı karşıya kalabilir.
Danimarka için F-35 siparişlerinin dondurulması veya iptali, ulusal savunma modernizasyon planları ve daha geniş NATO taahhütleri açısından zorluklar yaratacaktır. ABD için ise bir savunma ortağı olarak güvenilirliği konusunda soru işaretleri yaratacaktır.
Trump'ın Grönland'la ilgili sözleri ve bunun sonucunda ortaya çıkan diplomatik serpinti, savunma programlarının ve uluslararası ittifakların birbirine bağlılığının altını çizmektedir. NATO içindeki uyumun her zamankinden daha hayati olduğu bir dönemde, gergin ilişkilerin dalgalanma etkileri Arktik jeopolitiğinin çok ötesine uzanabilir.