Türk lider dünyaya karşı çıkıyor

Türkiye Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın 2016'da Trump'la yaptığı anlaşmadan memnun olmayan İran ve Rusya, daha önce de bu tür operasyonlara karşı uyarıda bulunmuştu.

Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan geçtiğimiz aylarda, Suriye'nin kuzeyine yönelik yeni bir askeri harekat planladığını açıkladı.

Bir lider dünyaya karşı çıkabiliyor ve defalarca operasyon yapabiliyorsa yeni bir operasyon neden olmasın?

Erdoğan'ın Ağustos 2016'da, Türk Silahlı Kuvvetleri'ni Suriye'nin kuzeyindeki Kürt işgali altındaki bölgelere göndermesine neden olan sebep sınır güvenliğiydi. Bu Erdoğan'ın Suriye'nin yarı özerk Kürdistan bölgesine ilk operasyonu değil. Bu aynı zamanda Erdoğan'ın PKK'ya karşı daha agresif bir politikasının başlangıcına dair de yeni bir işaret.

Bölgedeki Kürtler, Türkiye'nin 84 milyonluk nüfusunun yaklaşık yüzde 20'sini temsil ediyor. Fakat aşırıcı Kürt unsurları, milliyetçi talepleri nedeni ile Türk devletinin bütünlüğü için bir tehdit teşkil etmektedir.

1978 yılında kurulan PKK, Kürtlerin bağımsızlığını talep eden silahlı bir gruptur. Bu grup, Kürt bölgelerindeki tüm insanları temsil etme iddiasıyla Türkiye, Irak, Suriye ve İran'ın Kürt bölgelerini birleştiren sosyalist bir "Büyük Kürdistan" kurmak istiyor.

PKK, bu siyasi amacına ulaşmak için uzun yıllar boyunca Türkiye içinde terör saldırıları yapmaktan çekinmedi. Erdoğan'ın karşı stratejisi, PKK'yı terör örgütü (artık uluslararası alanda yaygın olarak kabul ediliyor) olarak yasaklamak ve onunla en güçlü olduğu yerlerden birisi olan Suriye'nin kuzeyi ve ve Irak'ta mücadele etmek.

Suriye iç savaşı zirvedeyken Erdoğan, Türkiye-Suriye sınırının güneyindeki Kürt işgali altındaki toprakları ele geçirmeye ve bir tür tampon bölge oluşturmaya karar verdi. Bölge, Türkiye tarafından PKK'nın bir uzantısı olarak kabül edilen YPG milislerinin ve ABD destekli Suriye Demokratik Güçleri'nin (SDG) kontrolü altındaydı.

Bu gruplar, DEAŞ' yenmek ve onları Suriye'den kovmak için oldukça başarılı bir çaba için ABD ile ittifak halindeydiler. Bu grupların karadaki DEAŞ ile savaşın büyük kısmını üstlendiği ABD ve AB ülkeleri tarafından genel olarak kabul edildi.

Dönemin ABD Başkanı Donald Trump, Erdoğan ile yaptığı bariz bir anlaşmayla, ABD askerlerini Erdoğan askeri operasyon başlatmadan sadece birkaç gün önce Türkiye-Suriye sınır bölgesinden çekti.

Fakat bu operasyon ve Suriye'nin kuzeyindeki müteakip iki operasyon daha Erdoğan'ı tatmin etmedi. 18 Nisan 2022'de Türkiye, bu kez kuzey Irak'taki Kürt militanlara karşı Pençe Kilidi Operasyonu adlı yeni bir kara ve hava saldırısı başlattı.

Helikopter ve insansız hava araçlarıyla desteklenen Türk jetleri ve topçuları, PKK hedeflerini vurdu ve ardından komando birlikleri ile karadan bölgeye geçerek operasyonlar gerçekleştirdi.

Türkiye Savunma Bakanlığı, Kuzey Irak harekâtının, militanların yeniden toplanıp Türkiye'ye karşı büyük çaplı bir saldırıya hazırlandıklarının belirlenmesinin ardından başlatıldığını açıkladı.

PKK'nın Kuzey Irak içlerinde bulunan Sincar'da ve Türkiye ile dağlık sınırlarında çeşitli üsleri ve eğitim kampları var ve bu, Türkiye'yi önemli ölçüde rahatsız ediyor.

Türkiye, Irak ve Suriye ile Türk toprağı arasında bir “güvenli bölge” oluşturmak için 2016'dan bu yana en az üç askeri operasyon başlattı. Türkiye operasyonları diplomatik ve askeri bir zafer olarak lanse etti ve Rusya ile bölgede ortak devriyeler düzenlemeyi kabul etti.

Şimdi Erdoğan, Suriye'de YPG'ye yönelik yeni bir askeri operasyon planlıyor. Erdoğan;

ifadelerini kullandı.

Erdoğan, yeni askeri operasyonuna destek aramak için 19 Temmuz'da; Rusya, İran ve Türkiye'nin katıldığı Tahran'da bir zirve gerçekleştirdi. Erdoğan, üç ülkenin de YPG konusunda aynı fikirde olduğunu ve Suriye ile ilgili bazı konularda görüş ayrılıklarını kabul etmek zorunda olduğunu söyledi.

Erdoğan'ın amacı

Erdoğan, Türkiye'nin ülkelerinden kaçan milyonlarca Suriyeli mülteciyi kurtarma arzusu ile hareket ettiğini belirtiyor. Planı, onları Türkiye sınırının altına yani Türk güvenlik kontrolü altındaki “güvenli bölge”ye göndermek.

Erdoğan eğer planını uygularsa 2023 Haziran'ında yapılması planlanan Cumhurbaşkanlığı ve parlamento seçimleri öncesinde, kuşkusuz ülke içindeki siyasi duruşunu güçlendirecektir.

Jerusalem Post'da yayımlanan analiz gdh.digital tarafından çevrilmiştir.