Türkiye'nin Kalkınma Yolu hamlesi ve Lojistik üssü olma yolundaki tarihi adımları
Türkiye'nin kadim devlet aklı, büyük adımlar atmaya devam ediyor. Türkiye; Orta Koridor, Zengezur Koridoru, Libya Lojistik üssü gibi dış hamlelerinin yanına şimdi de Basra Körfezi üzerinden gelecek olan Kalkınma Yolu hamlesini ekliyor.
Kahramanmaraş merkezli olarak gerçekleşen 'Yüzyılın felaketi' ve 14 Mayıs'da gerçekleşecek olan seçim gündemi arasında arka planda kalmış olsa da, Türkiye'nin kadim devlet aklı, büyük adımlar atmaya devam ediyor.
Geçtiğimiz haftalarda Irak Başbakanı Şiya es-Sudani, Türkiye'ye ilk resmi ziyaretini gerçekleştirdi. Es-Sudani'nin ziyaretindeki en önemli gelişme ise şüphesiz; Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın koyduğu isimle Kalkınma Yolu, uluslararası basına yansıyan ismi ile ise Kuru Kanal projesi oldu.
Proje ilk olarak 2010 yılında gündeme gelmiş ancak, gerek Irak'daki istikrasızlık ortamı, gerek Liman inşaatını yapan Koreli şirketin yaşadığı sorunlar, gerekse de Türkiye ve Suriye arasında yaşanan problemler nedeni ile ilerleme kaydedilememişti.
Projenin temellerinin atıldığı 2010 yılında, ilk olarak Irak'ın Faw kentinde bir liman yapılması için temel atma töreni gerçekleştirilmiş, Liman Projesi'nin maliyeti yaklaşık 5 milyar dolar, bitiş süreci ise ortalama 5 yıl olarak belirlenmişti.
Projenin amacı, Asya'dan Avrupa'ya gönderilen mallar için Faw limanı üzerinden, Süveyş kanalına alternatif bir yol oluşturmak ve bu malların taşıma süresini 15-20 gün arasında düşürmek olarak belirlenmişti.
Irak'ın Basra Körfezi'nde kurmayı planladığı çok geniş kapasiteli Faw Limanı, Türkiye ve Suriye üzerinden kara ve demiryolu ile Avrupa'ya bağlanacak ve bu şekilde yeni bir ticaret yolu hayata geçirilecekti.
Yaklaşık 10 yıllık bu büyük belirsizlik döneminin ardından 2020 yılında Daewoo firması ile Irak hükümeti arasında 2.6 milyar dolarlık yeni bir liman anlaşması imzalandı.
Yeni anlaşma ile Faw Limanı'nın hem kapasitesinin genişletilmesi hem de bölgedeki en büyük limanlardan biri haline gelmesi için çalışmalar hızlandı.
Limanın inşaatı hızla ilerlerken, bu limanın kara ve demiryolu ile Avrupa'ya bağlanması için çalışmalar da hızlandı. Burada ise şüphesiz ki en kritik ülke olarak Türkiye devreye girdi.
Irak Başbakanı Es Sudani'nin Türkiye ziyaretinde Türkiye ile Irak, projenin hayata geçirilmesi için karşılıklı olarak üzerlerine düşen yükümlülükleri Ankara Deklarasyonu ile bir yol haritasına kavuşturdu.
Kalkınma Yola Projesi (Kuru Kanal) nedir ve Ankara Deklerasyonu neleri kapsıyor?
Projeye göre; Hint Okyanusu’ndan deniz yoluyla Basra Körfezi’nde inşaa edilen Faw Limanı'na gelecek olan mallar, kara ve demiryolu ile Türkiye'ye, Türkiye üzerinden de Akdeniz’e ve Avrupa'ya ulaştırılacak.
Faw Limanı'ndan başlayarak Divaniye, Necef, Kerbela, Bağdat ve Musul'dan geçerek Türkiye'ye uzanacak olan proje, deniz güzergahı için de Mersin Limanı'na bağlanacak.
Dünya ticaret güzergahında yeni bir alternatif olacak proje ile Suveyş Kanalı'na da daha kısa bir alternatif oluşturulmuş olacak. Bu alternatif güzergah ile Asya ve Avrupa arasındaki mal transferinin süresi, yaklaşık olarak 15-20 kısaltılacak.
Deklarasyonda yer alan bilgilere göre proje, yaklaşık 22 milyar dolara mal olacak ve bu rakamın 16 milyar doları demiryolu için harcanırken, 6 milyar doları ise kara yolu için kullanılacak.
Sudani'nin ziyareti sırasında imzalanan Ankara Deklarasyonu'nda yer alan bilgilere göre projede Türkiye'yi, Türk Ticaret Bakanlığı temsil edecek ve1200 kilometre uzunluğundaki proje için Türk firmaları da çeşitli noktalarda proje ortağı olarak görev alacak.
Faw Limanı projesinin en geç 2025, Kuru Kanal'ın ise 2029'a kadar tamamlanması öngörülmektedir.
Türkiye'nin "Lojistik Üssü olma" hedefinde büyük adımlar
Türkiye; Asya ile Avrupa kıtaları arasında yer alan stratejik konumu ile mevcut ve potansiyel pazarlara dağıtım ve hizmet verebilecek lojistik üs konumuna sahip olan bir ülkedir. Ayrıca Türkiye, Kuzey Afrika ve Orta Asya ülkeleri için de transit olarak geçiş ülkesi olma rolünü üstlenmektedir.
Diğer yandan dünyanın en önemli enerji yolları üzerinde bulunması da Türkiye’nin lojistik sektöründe operasyonel gücünü arttırmaktadır.
Türkiye ayrıca, gerek coğrafi özellikleri gerekse de stratejik konumu nedeniyle; kara, deniz, demiryolu ve havayolu taşımacılıklarının tamamı için stratejik bir konum olma potansiyeline sahiptir.
Son dönemde dünyada yaşanan hızlı değişimler, Türkiye'nin stratejik konumunu kullanmasının ve bir lojistik üssü olmasının da önünü açmıştır.
Dünyada şu anda, gerek Çin'in Bir Kuşak bir Yol projesi bağlamında gerekse de geleneksel olarak kabül edilen üç ana lojistik güzergahı olduğu kabul edilmektedir.
Bunlar; Kuzey Koridoru, Orta Koridor ve Güney Koridoru olarak belirtilebilir.
Bu güzergahlardan Kuzey Koridoru'nun özellikle Rusya-Ukrayna savaşı nedeniyle güvenlik sorunları yaşaması, Güney Koridoru'nun ise Kuzey ve Orta Koridora göre hem daha uzun bir güzergaha sahip olması hem de güvenlik zafiyetleri, Orta Koridoru çok daha önemli hale getirmiştir.
Orta Koridor ile ilgili atılan adımların neredeyse tamamı ise Türkiye üzerinden şekillenmektedir.
Türkiye'de özellikle 20 yıldır yapılan; Çanakkale, 3. Köprü ve duble yollar gibi yatırımlarla karayolları hatlarının güçlendirilmesi, Marmaray, hızlı trenler ve demiryolu gibi yatırımlarla demiryolu hatlarının güçlendirilmesi, Zonguldak, Mersin gibi limanlar ve lojistik üsleri yatırımlarıyla deniz hatlarının güçlendirilmesini ve inşaa edilen İstanbul Havalimanı başta olmak üzere havalimanları ile havayolu hatlarının güçlendirilmesi, Türkiye'nin kadim devlet aklının bugünleri uzun süre önce gördüğünü göstermektedir.
Libya'da Ulusal Mutabakat Hükümeti'nin desteklenmesi ile elde edilen avantaj ile Libya'da şu anda inşaa edilen Türkiye'nin lojistik üssü, Azerbaycan'a Karabağ'da verilen destek ile elde edilen Zengezur Koridoru gibi gelişmeler de bu büyük hedef için kadim devlet aklının attığı diğer büyük adımlar olarak dikkat çekmektedir.
Kara, deniz, demiryolu ve karayolu gibi tüm başlıklarda ayrı ayrı veriler heyecan yaratacak boyuttadır. Ancak bir örnek vermek gerekirse; 2022 yılında Türkiye, sadece Türk Hava Yolları ve Turkish Cargo ile 100'den fazla ülke ve noktaya ulaşma potansiyeline ulaşmıştır. Bu da Türkiye'nin aslında bölgesel bir lojistik üssü olmaktan ziyade küresel bir lojistik üssü olma noktasında ilerlediği göstermektedir.
Sonuç:
Türkiye, pandemi dönemi ile başlayan ve Rusya-Ukrayna savaşı ile daha da şekillenen yeni dünya düzeni içerisinde, birçok konuda büyük adımlar attığı gibi, "lojistik üssü olma" konusunda da büyük adımlar atmıştır ve atmaya devam etmektedir.
Türkiye özellikle son 20 yıldır birçok itiraza rağmen yaptığı; duble yollardan demiryollarına, hava alanlarından, limanlara kadar yatırımlarla, ülkenin geleceğine dair büyük adımlar atmıştır.
2021 yılında pandemiye rağmen 7 trilyon doları bulan bir pazarda Türkiye, Orta Koridor hamleleri, Zengezur Koridoru, Libya Lojistik üssü gibi dış hamlelerinin yanına şimdi de, Basra Körfezi üzerinden gelecek olan Kalkınma Yolu (Kuru Kanal) hamlesini eklemiştir.
Bu büyük adımların, ülkemizin geleceğinde ortaya çıkaracağı büyük faydaları görmemize ise çok az kaldığını artık yüksek sesle söylemenin zamanı gelmiştir.
Adem KILIÇ
Siyaset Bilimci/Yazar