gdh'de ara...

War on the Rocks: Rusya'nın Ukrayna işgali Suriye'deki dengeleri kökten değiştirdi!

Rusya'nın Ukrayna işgali Suriye'deki dengeleri kökten değiştirdi. ABD, SDG'nin Suriye'den çıkarılması gibi kötü bir senaryo ile karşı karşıya kalabilir. İşte; Türkiye, İran ve İsrail'in Suriye'deki planları ve ABD'nin politikası

1. resim

Rusya'nın Ukrayna'yı işgali, 1.000 mil ötedeki Suriye'de yankılanıyor. Stratejik hataları nedeniyle Moskova'nın Suriye'deki daralan etkisi, çatışmanın karmaşık güç dinamiklerinin yeni bir boyuta evirilmesine neden oldu.

Rusya Suriye'den çekilmiyor. Ancak, Suriye'de konuşlu güçlerinin ve Wagner Grubu gibi paralı askerlerinin bir kısmını geri çekmek zorunda kaldı. Rusya ayrıca Suriye'de bulunan bir S-300 hava savunma sistemini çekerek, Ukrayna'ya konuşlandırdı ve yine ek askeri varlıklarını da geri çekmek zorunda kaldı.

Rusya'nın Suriye'deki askeri ayak izindeki değişimler bölgedeki güç dinamiklerinin yeniden şekillenmesi açısından çok önemli. Çünkü bu stratejik değişiklik, Suriye ve ötesindeki çatışma ortamını yeniden şekillendirme potansiyeline sahip.

Güçlenmiş bir Türkiye'nin Rusya'ya üstünlük sağlaması, fırsatçı bir İran ve yeni yönetimi ile bölgede daha etkin olmaya çalışacak olan İsrail'in varlığını unutmamak gerekiyor. Ve Washington, şimdiye kadar Türkiye ile gerilimi azaltma, İran'ın bölgesel faaliyetlerini kontrol altına alma ve İsrail'den olan beklentilerini yönetme konusundaki zorluklara karşı hazırlıksız görünüyor.

Rusya'nın Ukrayna'daki saldırganlığının ardından ABD, Suriye ihtilafının değişen güç dinamiklerini tahmin etmelidir. Bu, Türkiye, Rusya ve rejimin ABD güçlerini Suriye'den çıkarmak için birlikte çalışma olasılığının yanı sıra Suriye içinde İsrail ile İran arasında yoğunlaşan çatışma olasılığını planlamak anlamına geliyor.

Cesaretli bir Türkiye

Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın Rusya'nın işgalinden bu yana, Ankara'yı Rusya ile Batı arasında arabulucu olarak konumlandırmak ve Ukrayna'yı dronlarla silahlandırmak gibi yaptığı ustaca manevralar, Rusya ile olan güç dinamiğini Ankara'nın lehine kaydırdı.

Cesaretlenmiş bir Türkiye, Suriye'de bu avantajını zorlamanın peşinde. Suriye'nin kuzeyindeki grupları 13 Kasım'da İstanbul'daki bir terörist saldırıyla suçlayan Erdoğan, artan hava ve insansız hava aracı saldırıları ortasında Suriye'ye yeni bir kara harekatı başlatma tehdidini de yoğunlaştırdı. Bugüne kadar Rusya, Türkiye'nin emellerini dengeledi ancak bundan sonra bunu yapabilir mi?

Moskova merkezli Rus analistlere göre, güç dinamikleri değişirken ve Türkiye'nin baskısı artarken Putin, Suriye'nin kuzeydoğusunda Rus hava savunması tarafından korunan gruplara Türkiye'nin insansız hava araçları ile operasyon yapmasına müsaade etti.

Ankara'nın, Suriye'nin kuzeyindeki bu grupları Türkiye sınırına yakın bölgelerden zorla çıkarmaya zorlamak için Rusya üzerindeki artan nüfuzunu kullanacağına ve sınırlı da olsa bir kara harekatına girişeceğine dair endişeler artıyor.

Yakın zamanda Erdoğan, Türkiye'nin güvenlik endişelerini ele almak ve potansiyel olarak Ankara ile Şam arasında normalleşmeye doğru ilerlemek için Türkiye, Rusya ve Suriye arasında üçlü bir toplantı önerdi. Bu aslında Türkiye'nin, ABD'nin Suriye'deki SDG ile ilgili projesini ortadan kaldırmayı amaçlayan bir başka adımdı.

28 Aralık'ta Türkiye, Suriye ve Rusya savunma bakanları arasında yapılan zirve, bir dönüm noktası olarak görülebilir. Bu zirve ayrıca normalleşme eğiliminin derinleştiğine işaret ediyor.

Birlikte ele alındığında, bu hamlelerin tamamı, ABD-SDG ortaklığını tehdit eden dramatik bir değişimin habercisi olabilir.

ABD'nin hayati önem taşıyan ulusal güvenlik çıkarlarına yönelik bu tehdidin önüne geçmek için ABD, Suriye ve Irak konusunda Türkiye ile diplomatik çabalarını yoğunlaştırmalıdır. Aksi takdirde Washington, Türkiye'nin Esad rejimiyle normalleşmesi, SDG gibi bölgedeki müttefiklerinin Suriye'den çıkarılması ve ABD'ye Suriye'den çekilmesi için baskı yapılması gibi kötü bir oldu-bitti zinciri ile karşı karşıya kalabilir.

Fırsatçı bir İran

Rusya bir zamanlar İran'la “düzenleyici” bir rol oynamaya çalışıyordu. Ancak şimdi Rusya'nın işgali nedeniyle güç dinamikleri değişti. Rusya'nın Suriye'deki kapasitesi azalırken İran'ın saldırgan taktikleri artıyor olabilir.

Rus analistler Tahran'ın, özellikle İsrail için stratejik öneme sahip bir bölge olan Suriye'nin güneybatısında ortaya çıkan güvenlik boşluklarını doldurmak amacıyla Rusya'nın Suriye'nin belirli bölgelerinden sınırlı geri çekilmesinden yararlanmaya çalıştığını doğruladılar.

İsrail ise İran'ı Lübnanlı müttefiki Hizbullah'a gelişmiş silahları nakletmek için Suriye havaalanlarını giderek daha fazla kullanmakl suçluyor. Rus analistlere göre İran, Rusya'nın desteği ile İsrail'i Ukrayna'ya verdiği destek nedeniyle cezalandırmak için bir girişim içerisinde olabilir.

Rusya ve İran da stratejik bağlarını Suriye'deki işbirliklerinin çok ötesinde derinleştirdi. İran, Rusya'ya Ukrayna ile savaşında insansız hava araçları sağladı ve iki ülke arasında benzeri görülmemiş bir savunma ortaklığı gelişiyor. İki ülke aynı zamanda, yaptırımların savuşturulması konusunda işbirliği yaparak, ekonomik bağlarını genişletmeye ve ABD öncülüğündeki uluslararası düzene karşı olmalarından kaynaklanan ideolojik ilişkilerini derinleştirmeye çalışıyorlar.

Bu gelişmeler, bölgesel bir güvenlik mimarisi yaratma çabalarına yeni bir aciliyet kazandırıyor.

ABD, insansız hava araçları, balistik füzeler ve hatta stratejik silahlar da dahil olmak üzere Rusya-İran güvenlik işbirliğinin derinleşmesinin yarattığı tehdidi ele alan uzun vadeli bir strateji arayışında ve bu ABD'nin öncelikleri arasında yer almalı.

Çatışan bir İsrail

Rusya'nın Ukrayna'yı işgali, Rusya ile İsrail arasında bir boşluk yarattı. İki ülke arasındaki gerilimler, Suriye'de tırmanan bir askeri dinamikleri de kışkırttı.

İsrail kendisini, İran'ın Suriye'deki oportünist taktiklerine karşı yanıt vermek zorunda hissediyor. İsrail, son altı ayda Şam ve Halep havaalanlarını hedef alan ve havaalanlarını geçici olarak kapatmaya zorlayan bir dizi saldırı düzenledi.

Putin ile sıcak kişisel bağları göz önüne alındığında, Benjamin Netanyahu'nun başbakan olarak dönüşü Rusya ile İsrail arasındaki gerilimi azaltabilir.Yeni İsrail Dışişleri bakanı geçtiğimiz günlerde Rus mevkidaşı ile konuşarak İsrail'in Rusya'yı alenen kınamaktan kaçınacağına dair söz verdi.

Ancak İsrail güvenlik teşkilatı, Moskova'nın Tahran'la derinleşen askeri işbirliği konusunda giderek artan endişelerini dile getirdi. Yani bu gelişmelerle bölgede çetrefilli bir meydan okuma ortamı oluşuyor.

Dahası İsrail, Ukrayna'ya olmasa bile komşu NATO ülkelerine hava savunma sistemleri sağlama konusunda sürekli bir baskıyla karşı karşıya. Böyle bir hamle, Rusya'nın Suriye'de, İsrail'e karşı bir misillemesine neden olabilecek sonuçlar doğurabilir.

ABD'nin Suriye'deki Rusya-İsrail geriliminin tehlikeli bir parlama noktasına dönüşmemesini sağlamada kilit bir rolü var. İsrail'in Ukrayna'ya veya bir NATO ülkesine hava savunma sistemleri sağlaması yönündeki Batı baskısına boyun eğmesi halinde Rusya, Suriye'de İsrail'e karşı yeniden daha saldırgan bir tavır alabilir.

Benzer şekilde, Rusya'nın İran'la artan savunma ve güvenlik işbirliği de, İsrail'in Suriye'de İran'a karşı güçlü bir tepki vermesine neden olabilir.

ABD'nin acilen; bölgedeki bu değişen dengeleri ve artan gerilimleri ele almak için diplomatik hamleler yapması ve güvenlik politikalarını nasıl güçlendirebileceğini keşfetmesi gerekiyor.

Tartışma