gdh'de ara...

Yunanistan’ın Rusya-Ukrayna Savaşı’ndaki kriz fırsatçılığı

💢 Atina, Rusya-Ukrayna Savaşı’nı da fırsata çeviren aktörlerin başında geliyor.
💢 Ukrayna’daki savaş Atina’nın askeri modernizasyon sürecini hızlandırmasına kapı aralamış gözüküyor.

1. resim

Yunanistan, 2010’lu yıllarda yaşadığı ekonomik krizin etkilerini büyük ölçüde geride bırakırken; son senelerde uyguladığı irredentist politikayla dikkat çekmekte. Bu anlamda özelde Türk-Amerikan ilişkilerinde ve genelde ise Türkiye-Batı münasebetlerinde yaşanan problemleri fırsata çevirmeye çalışan bir Atina söz konusu. Zira Yunanistan, bir yandan ABD’nin Türkiye’ye karşı uyguladığı “Güneyden Kuşatma Stratejisi”nin en önemli partneri haline gelmiş vaziyette. Nitekim ülke, bir yandan ABD üslerine ev sahipliği yapmakta; diğer taraftan da hızla silahlanmakta. Askeri modernizasyon noktasında Yunanistan’ın yürüttüğü süreçlerin bölgede silahlanma yarışına yol açması kaçınılmaz. Bu sürecin bir güvenlik ikilemi yaratacağı ve dolayısıyla güvenliksizleşmeye neden olacağı da aşikar. Lakin Yunanistan’ın kriz fırsatçılığı bundan ibaret değil. Atina, Rusya-Ukrayna Savaşı’nı da fırsata çeviren aktörlerin başında geliyor.

Uzun yıllar boyunca Yunanistan, Rusya’yla iyi ilişkiler yürütmüşse de gelinen nokta itibarıyla Moskova yönetiminin “Rusya’nın dostu olmayan ülkeler” listesinde yerini almış durumda. Bu çerçevede Yunanistan, savaşın başından itibaren Ukrayna’ya yönelik açık desteğiyle ön plana çıkıyor. Atina’nın bu politikası ise üç amaçtan kaynaklanmakta. Bunlar; silahlanma, enerji ve kış turizmine ilişkin hedefler olarak tasnif edilebilir.

Öncelikle Yunanistan, son yıllarda uyguladığı politikalarla savaşa hazırlandığı yönünde bir görünüm sergilemekte. Ukrayna’daki savaş da Atina’nın askeri modernizasyon sürecini hızlandırmasına kapı aralamış gözüküyor. Yunanistan’ın elindeki Sovyet yapımı eski tankları Ukrayna’ya göndermesine karşılık Almanya’dan Marder1A3 tipi modern tanklar tedarik etmesi bunun en somut örneklerinden biri. Böylelikle Atina yönetimi, hava kuvvetlerini modernize etme noktasında Washington ve Paris’le yaptığı anlaşmalara Berlin’i de eklemiş hale geldi. Dolayısıyla Yunanistan, bir yandan ordusunu güçlendirirken; diğer taraftan da müttefiklerini çoğaltmakta. Rusya-Ukrayna Savaşı’da bunu kolaylaştırmakta.

Atina yönetiminin kriz fırsatçılığının bir boyutunu da enerji meselesi oluşturmakta. Çünkü Rusya-Ukrayna Savaşı’nın en önemli neticelerinden biri küresel enerji krizidir. Yunanistan ise petrolde tavan fiyat uygulamasının; yani Rusya’ya yönelik baskının arttırılmasına dönük girişimlerin en hararetli savunucularından biri olmuştur. Bu çerçevede Yunanistan’ın ön plana çıkan amaçları Doğu Akdeniz merkezli girişimleri ve enerji merkezi olma çabasıdır.

Doğu Akdeniz’de Atina yönetimi, Türkiye’nin Mısır ve İsrail’le yaşadığı krizleri fırsata çevirmiş durumda. Zira GKRY’nin İsrail ve Yunanistan’ın da Mısır’la yaptığı deniz yetki alanı paylaşım anlaşmalarının Türkiye ve KKTC’nin egemenlik haklarının gasp edilmesine hizmet ettiği aşikar. Oysa gerek İsrail gerekse de Mısır, Türkiye’yle anlaşması halinde daha önemli kazanımlar elde edebilir. Buna rağmen krizleri kendi çıkarları doğrultusunda fırsata çevirmeye muvaffak olan Atina, uluslararası hukuka aykırı olmasına rağmen Sevilla Haritası’nı dikte etmeye dönük çabasını sürdürmekte.

Her ne kadar son dönemde Türkiye’nin İsrail ve Mısır’la yürüttüğü normalleşme süreçleri Yunanistan’ın işini zorlaştırsa ve ABD’nin East-Med Projesi’nden çekilmesi vesilesiyle Atina’nın projelerinin uygulanabilir olmadığı anlaşılsa da Rusya-Ukrayna Savaşı’na bağlı olarak ortaya çıkan enerji krizi, Atina’nın Doğu Akdeniz’e ilişkin tezlerine destek bulmasını kolaylaştırmış gözüküyor. Dolayısıyla Yunanistan, Rusya-Ukrayna Savaşı bağlamında enerji krizini fırsata çevirerek Doğu Akdeniz’deki hukuksuz girişimlerini meşrulaştırmaya dönük bir arayış içerisinde.

Enerji meselesinin bir diğer boyutu ise Yunanistan’ın Dedeağaç merkezli olarak bir enerji üssü haline gelme arzusu. Bu çerçevede Yunanistan, bir yandan Trans-Anadolu Doğalgaz Boru Hattı ile Trans-Adriyatik Doğalgaz Boru Hattı’nın kesişim noktasında olmasından ötürü enerji güzergahları bağlamında Hazar Denizi’nin artan ehemmiyetini avantaja çevirmeye çalışmakta. Buna ek olarak Yunanistan, alternatif projeler, LNG tesisleri ve denizaltı kablo hatları noktasında da enerji projeleriyle gündeme gelmekte. Yani Yunanistan, Rusya-Ukrayna Savaşı’nı avantaja çevirerek enerji jeopolitiği bağlamında kendi konumunu merkezileştirme çabası içerisinde.

Atina’nın kriz fırsatçılığı kapsamında ön plana çıkardığı bir diğer konu da kış turizmi. Bilindiği üzere Avrupalılar, enerji krizi nedeniyle kış aylarını geçirecekleri sıcak iklime sahip turizm destinasyonları aramakta. Bu anlamda Yunanistan, turizm sektöründeki kampanyaları vesilesiyle Ege ve Akdeniz ülkesi olmayı avantaja çevirmekte ve böylelikle ciddi ekonomik kazanımlar elde etmekte. Kuşkusuz Yunanistan’ın AB üyesi olması da süreçte belirleyici rol oynamakta.

Sonuç olarak Yunanistan, Rusya-Ukrayna Savaşı’nın başından itibaren ortaya koyduğu Rusya karşıtı duruşu, kendi çıkarları doğrultusunda kullanmaya çalışmaktadır. Bu kapsamda Atina yönetimi, Ukrayna’ya yaptığı askeri yardımları ordusunu modernize etmek için bir araç olarak kullanırken; enerji krizini de hem Doğu Akdeniz’deki uluslararası hukuka aykırı tezlerini meşrulaştırmak hem bir enerji merkezi haline gelmek hem de kış turizmi kapsamında ekonomik gelirlerini arttırmak maksadıyla kullanmaktadır.

Tartışma