6’lı masada aday da şartlar da tamam
2 Ekim’de yapılacak 6’lı masa toplantısında Kılıçdaroğlu’nun adaylığı üzerinde mutabakata varılacak.
Yüksek enflasyon, dolardaki artış, cep yakan fiyatlar… Yapılan araştırmalarda AK Parti’nin oylarında erime, kararsızların oranında da yükseliş olduğu haberlere yansıyordu. Ancak o süreçte muhalefet bloku (6’lı masa) her hangi bir aday üzerinde anlaşamadı. Muhalefet blokuna belirsizlik hakimken Cumhurbaşkanı Erdoğan da Kur Korumalı Mevzuat (KKM) ve sosyal konut projesi gibi hamlelerle hem ekonomiyi hem de tabanını konsolide etmeye başladı.
Geçtiğimiz ay yapılan faiz indirimine dolar sert tepki vermedi örneğin. Konut ve kira fiyatlarında yaşanan yukarı yönlü dalgalanma duruldu. Daha önce AK Parti’den kopan ve kendisini kararsız olarak tanımlayan dilimde küçülme yaşandı. AK Parti’den ayrılan seçmen tekrar geri dönmeye başladı.
Bu muhalefet bloku üzerinde baskıya yol açtı.
İki açıdan.
Birincisi aday belirleme süreci muhalif blokta, blok içi stres üretti. CHP’li Gürsel Tekin’in “HDP’ye bakanlık verilebilir” çıkışıyla başlayan tartışma, diğer CHP’li Barış Yarkadaş’ın İYİ Partili isimleri usulsüz ihale almakla suçlamasıyla devam etti. CHP ile İYİ Parti karşı karşıya geldi. İYİ Parti Kılıçdarolu’nun adaylığına açıktan karşı çıkarken, CHP buna “Genel Başkanımız aday olmazsa masa dağılır” uyarısıyla yanıt verdi. Bu bir pazarlık süreciydi. İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener’in de dahil olduğu tartışmalar sonrası CHP lideri Kılıçdaroğlu parti yönetimine 6’lı masa hakkında yorum yapma yasağı getirdi.
İkincisi, bu tartışmalar adaylık belirleme sürecinin uzamasının sonucuydu. Seçmen bu belirsizlik ve kargaşa nedeniyle muhalif bloktan uzaklaşmaya ve tekrar AK Parti’ye yönelmeye başladı. Cumhurbaşkanı Erdoğan da toplumdan gelen ekonomik taleplere uygun yanıtlar verdi. Özellikle sosyal konut projesinin rüzgarı tersine çevirmede rol oynadığını, muhalefet bloku üzerinde “Artık adayımızı belirlememiz şart, vakit ve oy kaybediyoruz” etkisi yarattığını belirtelim.
Devam edelim.
6’lı masa 2 Ekim’deki kritik toplantısına bu konjonktür altında hazırlanıyor. Bu toplantı öncesinde Akşener’den sürpriz bir adım geldi. İYİ Parti Genel Başkanının 2 Ekim’deki toplantı öncesinde Babacan ve Davutoğlu ile bir araya geleceği öğrenildi.
Bu ziyaretler zinciri kafalarda soru işaretlerine yol açtı. Sabah Gazetesi yazarı Mahmut Övür bugünkü yazısında “Akşener ne yapmaya çalışıyor” diye sordu, örneğin. Hürriyet yazarı Abdülkadir Selvi süreci yakın takip eden isimlerden. O da Akşener’in ziyaretleriyle ilgili kulislerdeki senaryoları şöyle sıraladı: “Akşener, Babacan, Davutoğlu 6’lı ittifak içinde 3’lü ittifak yapacak. 3 isim merkez sağ ittifak kuracak. 3 isim ortak cumhurbaşkanı adayı belirleyecek. Üç lider Kılıçdaroğlu’nun önünü kesecek. Üç isim Yavaş ya da İmamoğlu’nun adaylığı üzerinde anlaşacak.”
Bu senaryolardan hangisi doğru, hangisi geçerli?
6’lı blok içindeki bir kaynağıma yapılan tartışmaları sordum. Aldığım yanıtlar özetle şöyle:
“Meral Hanım’ın ziyaretleri 2 Ekim toplantısı öncesinde Kemal Bey’in adaylığı için ısınma turları. Artık Kemal Bey’in adaylığının dışında bir senaryonun gündeme gelmesi mümkün görünmüyor. Muhtemelen 2 Ekim’de bu konuda mutabakata varılacak. Üç liderin sağ blok oluşturması ihtimali yok. Böyle bir girişim olması masanın dağılması demek. Toplumda bu kadar beklenti yaratılmışken bu riski kimse alamaz. Zaten Kemal Bey Cumhurbaşkanı olarak seçilirse kararlar 6’lı imza ile alınacak. Kemal Bey CHP ile ilişiğini kesecek. Bu taktirde adayın kim olduğunun da bir önemi kalmıyor.”
Bu sözlerden ne anlıyorsunuz? Ben anladığımı özetleyeyim:
Muhalif blok kendisine zemin kaybettiren adaylık tartışmasını artık bitirmek istiyor. Bu çerçevede daha fazla kriz çıkmaması için aday olmak isteyen Kemal Kılıçdaroğlu’nun önü açılacak. Ancak “kararlar 6’lı imza ile alınır” şartı getirilerek bağımsız hareket etmesinin önüne geçilecek. “6’lı imza” şartıyla masanın diğer aktörlerinin Kemal Bey’in adaylığını içselleştirdiği anlaşılıyor.
Bu şartlar altında CHP liderinin vereceği “eli-kolu bağlı aday” görüntüsü parti tabanında ve seçmende nasıl bir etki yaratır, bu gelecekte bizi bekleyen diğer bir önemli tartışma konusu olacak.