Acemoğlu’na Nobel verilince hoşafın yağı kesilir mi?

Aziz Sancar Nobel aldığında da umursamamıştım, Daron Acemoğlu Nobel alınca da önemsemiyorum. Batı medeniyetinin, aleme değerlerini teşmil etmek için kullandığı aparatlarla ilgilenmiyorum. Beğenenler elbette olacaktır. Ne diyeyim? O da onların meşrebi…

1. resim

Aziz Sancar Hoca Nobel ödülü aldığında da umursamamıştım, şimdi Daron Acemoğlu Nobel ödülü alınca da önemsemiyorum.

Suyu tükenmiş, dibe çökmüş, dipteki curufatın içinde debelenip duran Batı medeniyetinin, aleme değerlerini teşmil etmek için kullandığı aparatlarla ilgilenmiyorum. Almanya Dışişleri Bakanı olacak insanlık düşmanı daha yeni 40.000 sivilin katledilmesini uluslararası arenada meşrulaştırmaya çalıştı, ABD ve İngiltere başta olmak üzere Batı, bütün gücüyle 21. Asrın ilk soykırımını destekliyor, Avrupa meydanlarında bu barbarlığa karşı ses çıkaranlar polis coplarının altında sigaya çekiliyor…

Bu berbat ortamda, hala utanmadan dünyanın geri kalanına üstten üstten değerlerini dayatmaya çalışıyor Batı.

Hani biten filmlerin nihayetinde yazılar akmaya başlar hızlı hızlı; size figüranından setin tozunu alan miçoya kadar kim varsa asla dokunamayacak bir süratte hızlı hızlı akıtır durur ve siz bu sahneyi hiç izlemezsiniz ya; işte Batı filminin en nihayetinde, asla izlenmeyeyecek olan o safhadayız elan.

Sizin ilginizi çekebilir, hatta bunlarla gurur da duyabilirsiniz. Böyle bir beğeniyi de hiçbir surette hakir görmem. Zira bizler, geçtiğimiz iki yüzyılda öyle bir aşağılık kompleksine dûçar kılındık ki, o bizden yukarıda olduğuna ikna olduğumuz her kimsenin bir minik nigahına Acem mülkünü feda etmeye mütemayiliz.

Şimdi kalkıp da birileri bu zaafları sebebiyle memnun olacak olursa, elbette onları hiçbir surette küçümsemem. Neticede zaaflar bazen kendilerini mağlup edemeyeceğimiz kadar güçlü, büyük dalgalar suretinde üstümüze gelir.

Hikayesi bombalarla yazılan bir devrin muteber ödülü de elbette bombanın mucidi adına verilecek olan ödül olmalıdır. Öyle de olmuş. Kendi iç tutarlılığı açısından oldukça şayan-ı takdirdir.

Bombaların üzerine şımarık kutlama mesajlarını yazarken İsrailli teröristler, Batı’nın her mahfilinden alkış sesleri yükseliyor. Bombanın kutsandığı böyle bir demde dünyaya nizam verecek ödülleri elbette Rahibe Theresa adına olmayacaktı.

Dem be dem bundan sonraki nesillere anlatacak nurtopu gibi hikayelerimizi biriktiriyoruz kenarda köşede. İki yüzlülüğün, çifte standardın Salı Pazarı’nda satılırmışçasına pervasızca gözümüze gözümüze sokulduğu şu günlerde, hiç utanmadan bizlere not vermeyi sürdürmelerine bir parça yabanice burun bükersek, yarın için kenara haysiyet namına bir şeyler koymuş oluruz.

Rica ederim, garazım yanlış anlaşılmasın. Nobel’i Acemoğlu’na, Acemoğlu’nu Nobel’e yakıştırmıyor değilim. Kim bilir belki de çok doğru bir tercihtir Acemoğlu’na Nobel ödülü vermek.

Açıkçası haddim de değil böylesi bir sorgulama; zira ne iktisattan ne de teorilerinden anlarım. Ben kıstasın kahpeliğinden, kahpenin kıstasından bizarım. Beğenenler elbette olacaktır. Ne diyeyim? O da onların meşrebi…

Tartışma