Akşener'den Cumhurbaşkanı Erdoğan’a "50+1" cevabı: "Günaydın Sayın Erdoğan"
İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, partisinin TBMM grup toplantısında yaptığı konuşmada, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın, 50+1 açıklamasına çıkışına cevap verdi. Akşener, "Bu ucube sistemin Türk demokrasisinde derin yaralar açacağını söylemiştik. Zaten var olan kutuplaşma ortamının daha da derinleşeceğini söylemiştik. Ve biz o nedenle, o gün, 'hayır' demiştik. Tüm uyarılarımıza rağmen bizi dinlemediniz. Yanlışta ısrar ettiniz. Hatalarınızda inat ettiniz. Ez cümle; Günaydın Sayın Erdoğan! Sonunda yine bizim dediğimize geldiniz" dedi. Akşener, "Ama Sayın Erdoğan, bu açıklamayı yapmaktaki amacın anayasa değişikliğinin arkasına sığınıp, sistem ile birlikte 2 dönem kuralını değiştirmekse; işte o zaman hiç kusura bakma çok beklersin!" diye de ekledi.
İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, partisinin TBMM grup toplantısında yaptığı konuşmada, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın, 50+1 açıklamasına çıkışına cevap verdi. Akşener, "Bu ucube sistemin Türk demokrasisinde derin yaralar açacağını söylemiştik. Zaten var olan kutuplaşma ortamının daha da derinleşeceğini söylemiştik. Ve biz o nedenle, o gün, 'hayır' demiştik. Tüm uyarılarımıza rağmen bizi dinlemediniz. Yanlışta ısrar ettiniz. Hatalarınızda inat ettiniz. Ez cümle; Günaydın Sayın Erdoğan! Sonunda yine bizim dediğimize geldiniz" dedi. Akşener, "Ama Sayın Erdoğan, bu açıklamayı yapmaktaki amacın anayasa değişikliğinin arkasına sığınıp, sistem ile birlikte 2 dönem kuralını değiştirmekse; işte o zaman hiç kusura bakma çok beklersin!" diye de ekledi.
Konuşmasına 24 Kasım Öğretmenler Gününü kutlayarak başlayan Akşener, şunları söyledi:
“Bir öğretmen olarak; memleketimizin, dört bir yanında;çalışan, çalışamayan;atanan, atanamayan; öğrencilerine kavuşan, kavuşamayan; tüm öğretmenlerimizin gününü, tebrik ediyor; her birine sevgi ve saygılarımı sunuyorum. Başöğretmenimiz, Gazi Mustafa Kemal Atatürk başta olmak üzere, istiklal kahramanı öğretmenlerimizi;
Yüreğimizdeki acısı dinmeyen, Aybüke öğretmenimizi; Gaziantep’te kaybettiğimiz, Ayşenur öğretmenimizi; ve tüm şehit öğretmenlerimizi; bir kez daha, saygıyla, sevgiyle ve rahmetle anıyorum. Mekânları cennet olsun.
Cumhuriyetimizin, kuruluşuna ve yükselişine kadar; milli varlığımızın, her aşamasında,
büyük emekleri olan öğretmenlerimizin, bir meslektaşı olarak; bugün, Gazi Meclisimizde, sizlere sesleniyor olduğum için; bir yanım gururlanırken; diğer yanım ise; öğretmenlerimize yaşatılan çilenin karşısında, büyük bir hüzünle doluyor. Bizi bugünlere getiren yolun, taşlarını döşeyen öğretmenlerimizi; yılın 364 günü, yok sayıp; sadece 24 Kasım’larda, laf olsun diye ananlar; öğretmenlik mesleğinin önemini anlamamakta, hâlâ ısrar ediyor. 24 Kasım’da, öğretmenlerimizin yüzünün, bir nebze de olsa, gülebilmesi için; İYİ Parti olarak, Gazi meclisimize; tüm öğretmenlerimize, bir maaş ikramiye verilmesi,eğitime hazırlık ödeneğiyle, ek ders ücretlerinin arttırılması ve 100 bin öğretmen atamasının gerçekleşmesi için, önergeler verdik. Ancak maalesef, Ak Parti ve MHP oylarıyla reddedildi. 2023’te öğretmenlere verilen eğitime hazırlık ödeneği 1400 lira. 2022’de 1325 liraymış. Artış %5,6. Merkez Bankası bile 2023 enflasyonun %65’i aşacağını söylüyor. 1400 lira ile eğitime öğretmenler nasıl hazırlanacak?
Bu ödeneği kafi gören artırılmasının aleyhine oy verenlerin hesapla da vicdanla da bağları kalmamış.”
Dünya 47 gündür soykırımı izliyor…
Dünyanın tam 47 gündür Filistin’de soykırımı izlediğini kaydeden Akşener, şöyle devam etti:
“İnsanlığa karşı başlatılan bir savaşı, tüm dünya oturmuş, sadece izliyor… Katil Netanyahu’nun; katışıksız caniliğinin, şımarık sözlerinin,
psikopatça tavırlarının karşısında;
hiç kimse, hiçbir şey yapmıyor!
Ağır hastalar, harabe olmuş yollarda,
sedyelerin üzerinde taşınıyor.
Binlerce insan, güvenli bir yere gitmenin yollarını arıyor.
Ama nafile!
Çünkü artık maalesef,
gözü dönmüş Netanyahu’nun karşısında,
güvenli bir yer bile kalmadı.
Birleşmiş Milletler’e ait binalar bile vuruluyor.
Bakıma muhtaç insanların kaldığı hastaneler;
Kadınların, çocukların sığındığı;
okullar, ibadethaneler bombalanıyor… Yani; tüm dünyanın gözleri önünde, resmen bir soykırım gerçekleşiyor. Tüm bu tablonun karşısında;
Birleşmiş Milletler Genel Komiseri ise, çıkıp;
Gazze'ye artık, insani yardım sağlayamadıklarını;
insanları artık, koruyamadıklarını söylüyor.
Dünyanın, insanlığını kaybetmiş olmasından yakınıyor.
Rezalete bakar mısınız?
Birleşmiş Milletler neden kurulmuştur, biliyor musunuz?
20’nci yüzyılın, ilk yarısında yaşanan savaşları, bir daha yaşamamak için.
Barışa yönelik tehditlerin tekrarlanmasını, önlemek için.
Uluslararası barış ve güvenliği, korumak ve kollamak için.
Yani aslında, Genel Komiser diyor ki;
‘Bugün, Birleşmiş Milletlerin bağlayıcı karar alma organı Güvenlik Konseyi’nin varlık amacı , resmen ortadan kalkmıştır. Buyurun cenaze namazına…’ Bu arada, enteresandır, ne hikmetse;
Gazze’de yaşanan katliamların karşısında, eli kolu bağlanan,
tüm bu olanlara, sadece üzülmekle yetinen, Birleşmiş Milletler;
mesele Kıbrıs olunca, bir anda aslan kesilebiliyor.”
“Katil Netenyahu”
KKTC’de bir Türk köyüne yol yapılmasının Birleşmiş Milletler, Barış Gücü askerlerini kullanarak,
engellemek istendiğini hatıryatan Akşener, şunları kaydetti:
“Şu ikiyüzlülüğe bakar mısınız?
Mevzu bahis, Kıbrıs’ta yol yapımıyken;
Koşa koşa arzı endam eden, Birleşmiş Milletler Barış Gücü;
Gazze’de, yollar bombalanırken;
Büyük bir üzüntü içinde, yan gelip yatmayı tercih ediyor.
Türk görünce doğrulan silahlar;
Katil Netanyahu’yu görünce, saklanıyor.
Mesele Türklük olunca,
birden değer kazanan, tampon bölgeler;
İsrail, Birleşmiş Milletler’e ait binaları vurunca;
önemini yitiriveriyor.
Buradan, açıkça ilan etmek istiyorum:
Kadınları, çocukları, sivilleri, canice öldüren Netanyahu’ya;
kapalı kapılar ardındaki pazarlıklar sonucunda, sessiz kalanlar;
bu insanlık suçuna, ortaklık yapmaktadır.
Ve sergilenen, bu düpedüz ikiyüzlü tutum;
sadece Filistin için değil, tüm insanlık adına;
vicdanlardaki güven ve adalet duygusunu, zedelemektedir.
Güven ve adaletin olmadığı bir ortamda ise;
Ne insan haklarından, ne de demokrasiden bahsedilebilir.
Ne barış, ne de güvenlik sağlanabilir.
Ne huzur, ne de mutluluk olabilir.
O nedenle, buradan, tüm dünyaya,
bir kez daha, çağrıda bulunuyorum:
Netanyahu, hukuktan muaf değildir!
İnsani değerleri, ahlakı ve savaş hukukunu, hiçe sayan;
başta Cenevre Sözleşmesi olmak üzere;
tüm uluslararası sözleşmelere, aykırı davranan bu cani;
daha fazla cezasız kalamaz.
Hedefine, evleri, okulları, hastaneleri, ibadethaneleri alan, bir katliama;
meşruiyet kazandırma çabanızdan, artık vazgeçin!
Mezalime karşı sergilediğiniz, çifte standardı, artık terk edin!
Nükleer silah tehditlerine, dünya daha fazla göz yumamaz!
Kafalarınızı kumdan çıkarın;
ve Netanyahu terörüne, artık dur deyin!
Aklınızı başınıza alın;
ve bu zıvanadan çıkmış faşiste, artık dur deyin!
Uluslararası hukuk gereğince, bu katili yargılayın;
ve çağımıza sürülen kara lekeye, artık dur deyin!”
“Sabah-ı şerifiniz hayırlı olsun”
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın 50 artı 1 sistemine ilişkin açıklamalarına da cevap veren Akşener, konuşmasına şöyle devam etti:
“Yine bu savrulmalardan birini yaşadık.
Çok değil, daha birkaç yıl önce;
iktidarın, bir daha açılmamak üzere, kapattığını söylediği bir sayfa;
bir de baktık ki, bugün yeniden açılmış...
Dün; büyük büyük, hamasi cümlelerle savundukları;
İtirazlarımızı da, her türlü hakaret ve iftirayla reddettikleri, 50+1 sistemini;
bugün, değiştirmek istiyorlar.
Hem de bizzat, Sayın Erdoğan’ın sözcülüğüyle…
Sabah şeriflerin hayrolsun, Sayın Erdoğan…
Biz zaten; hesapsız kitapsız, alelacele getirdiğiniz, Partili Cumhurbaşkanlığı Sistemi’nin;
Türkiye’nin başına, bela olacağını; daha 2017 yılında söylemiştik!
Bu ucube sistemin, Türk demokrasisinde, derin yaralar açacağını söylemiştik!
Zaten var olan kutuplaşma ortamının,
daha da derinleşeceğini söylemiştik!
Ve biz, o nedenle, o gün, “HAYIR!” demiştik!
Tüm uyarılarımıza rağmen, bizi dinlemediniz. Yanlışta ısrar ettiniz.
Hatalarınızda inat ettiniz. Ez cümle;
Günaydın Sayın Erdoğan!
Sonunda yine, bizim dediğimize geldiniz…
Peki bu süreçte, kaybeden kim oldu?
Ne yazık ki, yine aziz milletimiz oldu. AK Parti iktidarının;
‘Bu ülke koalisyonlardan çok çekti.” diyerek, çıktığı yolun sonunda,
Türk siyaseti, ittifaklara mahkum oldu. Aradan geçen yılların ardından,
Sayın Erdoğan da, artık anlamış olacak; geçtiğimiz günlerde, çıktı ve dedi ki;
“Mevcutta, 50+1 mecburiyeti, partileri yanlış yollara sevk ediyor.
Kimin eli, kimin cebinde belli değil’. Aynen böyle dedi… Yani;
tamamen kendi eseri olan, ve inatla Türkiye’ye dayattıkları, ittifak sisteminden,
bizzat kendisi şikayetçi oldu… Gerçekten ibretlik…
Cumhur ittifakının içindeki, çekişmeler;
Ortaklar arasındaki sorunlar;
Meclis kürsülerinden gönderilen mesajlar;
elbette bizi değil, kendilerini ilgilendirir.
Ama ortada duran bir gerçek var:
50+1 şartının, dayattığı ittifak sistemi;
milletimizi, iki yumruk arasına, mahkûm ediyor.
Milletimiz, velinimet olmaktan çıkartılıp;
rakama indirgenerek;
siyasi tercihlerinde, seçeneksiz bırakılıyor.
+1’e sıkıştırılan, siyaset düzeni;
kimliksizliğe, kişiliksizliğe ve ilkesizliğe alan açıyor.
Ve bu şekilde yapılan bir siyaset de;
milletimizin, siyaset kurumuna olan güvenini,
derinden yaralıyor.”
İYİ Parti’nin 81 ilde tek başına seçime gireceğini hatırlatan Akşener, AK Parti’ye de tek başına yerel seçimlere katılması çağrısında bulundu.