Arab News: Türkiye, Avrupa Siyasi Topluluğu'nda söz sahibi olduğunu ortaya koydu
Erdoğan Avrupa Siyasi Topluluğu toplantısında önemli mesajlar verdi. Erdoğan, ülkesinin Avrupa Siyasi Topluluğu'nda söz sahibi olduğunu ortaya koydu.
Fransız liderler, Avrupa kıtası adına inisiyatif alma ve halkları adına konuşma geleneğini sürdürmeye devam ediyor. Bunun bir başka örneğine Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron'un girişimiyle geçtiğimiz hafta Çek başkenti Prag'da Avrupa Siyasi Topluluğu başlığıyla bir toplantı yapıldığında da tanık olduk.
Türkiye bu tür girişimlerden her zaman rahatsız olmuştur. Çünkü Türkiye, Fransa'nın bu yöntemi kullanarak Ankara'ya AB'nin tam üyeliğinden daha düşük bir statü sunmak için kullandığını düşünmektedir.
Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 2008 yılında Fransa, “Akdeniz için Birlik” adı altında benzer bir girişim başlatıldığında da bu fikre karşı çıkmıştı. Erdoğan, Türkiye'nin AB üyelik sürecinin bu tür girişimlerden olumsuz etkilenmemesi gerektiğini vurguluyor. Erdoğan, Avrupa Siyasi Topluluğu toplantısında da bu duruşunu tekrarladı.
Macron, eski Almanya Şansölyesi Angela Merkel'in yokluğunun yarattığı boşluğu doldurmak için bu girişimi yapmış gibi görünüyor. Ukrayna krizi de Macron'un bu adımı atmasını kolaylaştırdı. Çünkü hiçbir ülkenin, dünyanın içinde bulunduğu dönemde yalnız kalmak istemiyor ve bu da böyle bir girişimin gerçekten de tam zamanı olduğunu gösteriyor.
Macron'un daveti, Ermenistan, Azerbaycan, Gürcistan, İzlanda, İsrail, Lihtenştayn, Moldova, Norveç, İsviçre, Türkiye, Ukrayna, İngiltere, Arnavutluk, Bosna Hersek, Kosova, Karadağ, Kuzey Makedonya ve Sırbistan ve tüm AB üye ülkelerini kapsıyordu. Bir sonraki toplantının ise Moldova'da yapılması planlanıyor.
Erdoğan, Macron'un davetine olumlu yanıt veren ilk liderlerden biriydi. Ve bu fırsatı birkaç liderle tanışmakve görüşmek için kullandı. Ayrıca toplantının ilk gününde tam teşekküllü bir basın brifingi yaparak iletmek istediği tüm mesajları muhataplarına aktardı. Bu akıllıca bir taktikti çünkü ikinci günü bekleseydi başka önemli konular gündeme gelip Erdoğan'ın sözlerini bir kenara itebilirdi.
Erdoğan burada önemli mesajlar verdi. Türkiye'nin Yunanistan ile ilişkilerine ilişkin olarak, kapalı oturumda Miçotakis ile gerçekleşen bir atışmaya atıfta bulundu.
Yunan bir gazeteci, basın toplantısında Erdoğan'ın "Türkiye bir gece ansızın gelebilir" derken ne demek istediğini sordu. Erdoğan, “Türkiye'nin bununla ne demek istediğini anlamış görünüyorsunuz. Madem anladınız, yetkilileriniz de anlamış olmalı.” cevabını verdi.
Erdoğan'ın bir diğer önemli mesajı da Kıbrıs ile ilgiliydi. Erdoğan, biri İslam'ı, diğeri Hristiyanlığı benimseyen iki ayrı halkın yaşadığı ada için iki devletli çözümün tek çıkış yolu olduğunu tekrarladı. Adada sınırlar çoktan çizildi ancak iki halk arasında derin ve karşılıklı bir güvensizlik var.
Ayrıca Erdoğan Suriye ile ilgili olarak, şartlar uygun hale gelirse Beşar Esad ile görüşmeye karşı olmadığını söyledi.
Türkiye-Ermenistan ilişkileri de Erdoğan'ın gündeme getirmek istediği bir diğer konuydu. Azeri Cumhurbaşkanı İlham Aliyev ve Ermenistan Başbakanı Nikol Paşinyan'ın katılımıyla genel kurul önünde küçük bir masa etrafında sıcacık bir konuşma ile başladı. Bu görüşmeyi Ermeni liderle tam teşekküllü ve kapalı kapılar ardında bir görüşme izledi.
Erdoğan görüşmeden sonra yaptığı açıklamada, Paşinyan'ın iki ülke arasında çözülmesi gereken bazı sorunları gündeme getirdiğini ve dışişleri bakanlarına ve özel müzakerecilere bunları takip etmeleri talimatını verdiklerini söyledi. Bütün bu görüşme ve açıklamalarla Erdoğan, ülkesinin Avrupa Siyasi Topluluğu'nda söz sahibi olduğunu ortaya koydu.
Ukrayna krizinin ortasında, Minsk Grubu'nun eski eşbaşkanları Fransa ve ABD, Rusya'nın Dağlık Karabağ krizindeki oyun kurucu rolünü çalmaya ve kendi kontrolleri altına almaya çalıştı. Ancak sonuç olarak, Ermenistan ateşkes anlaşması kapsamındaki taahhütlerini yerine getirmekte ayak diremektedir.
Avrupa Siyasi Topluluğu'nun programı, belirli bir gündem maddesi için herhangi bir tartışmanın planlanmadığı izlenimini verdi. Böyle bir yaklaşım da, liderlerin herhangi bir sorunu gündeme getirebilme avantajına sahip olmasını sağladı. Ancak toplantının resmi gündemi ne olursa olsun, “odadaki fil”, Rusya'nın Ukrayna'yı işgali ve dört Ukrayna bölgesini ilhakıydı.
Enerji krizi, Rusya'nın gaz arzının kesintiye uğramasından etkilenen birçok AB üyesi ülkenin de zamanının çoğunu aldı.
Oluşturulmaya çalışılan bu yeni topluluk, Avrupa'daki mevcut herhangi bir girişimle örtüşmemektedir. Ayrıca topluluk, mevcut AB üyelerinin sınırları dışındaki sorunların geleceğini de ele almaya çalışıyor. Ancak coğrafi alan ne kadar genişlerse, yeni sorunların ortaya çıkması da o kadar çok olasıdır. Ancak denemeye değer bir girişimdir.