Arab News: Türkiye ve Suriye normalleşmesi Ortadoğu'daki dengeleri nasıl değiştirecek?
Türkiye ve Suriye normalleşmesi Ortadoğu'da istikrarı kökten değiştirebilir. Türkiye, bölgesel ittifaklar ile Washington'un bölgede bırakabileceği jeopolitik boşluğu doldurmaya çalışıyor.
Suudi Arabistan merkezli yayın organlarından Arab News'de, Türkiye ve Suriye arasındaki uzlaşı sürecinin bölgeye ve iki ülkeye olası etkilerinin değerlendirildiği bir analiz yayınlandı.
Son dönemde Türkiye ve Suriye arasında yürütülen müzakerelerin, hem iki ülke için hem de bölge için köklü değişikliklere yol açabileceğine dikkat çekilen analizde, böyle bir uzlaşının Türkiye'nin Orta Doğu'daki kilit arabulucu konumunu da güçlendireği tespiti yapıldı.
Analizde ayrıca; Türkiye'nin Suriye ve diğer bölgesel ittifaklar ile Washington'un bölgede bırakabileceği jeopolitik boşluğu doldurmaya çalıştığı belirtildi.
İşte Arab News'de yayınlanan analiz:
Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan Temmuz ayı sonunda “Türkiye ile Suriye arasında ilişki kurulmaması için hiçbir sebep yok” diyerek Ankara'nın Şam'a yönelik tutumunda kayda değer bir değişimin sinyalini verdi.
Türkiye'nin politikasındaki bu önemli değişimi anlamak için iki ülke arasındaki ilişkilerin seyrini ve bu dönüşüme katkıda bulunan bölgesel ve uluslararası değişimleri gözden geçirmek elzemdir.
Suriye'de 2011 yılında protestoların patlak vermesinden önce Türkiye ve Suriye yakın bir işbirliği içindeydi. İki ülke güçlü ekonomik ve siyasi bağlarla birbirine bağlıydı ve Türkiye güney komşusuyla çeşitli alanlarda işbirliğini geliştirmeye çalışıyordu.
Ancak Suriye'de iç savaşın başlamasıyla birlikte ilişkiler dramatik bir şekilde değişti.
Bu dönemde Türkiye'nin pozisyonu sertleşti, Haziran 2012'de Erdoğan “Anadolu'nun güvenliği Şam'dan başlar” diyerek Suriye'nin Türkiye sınırına yakın herhangi bir hareketinin tehdit olarak görüleceğini vurguladı.
Esad da Türklere karşı aynı derecede çatışmacı bir tutum sergiledi ve Ankara'yı defalarca yayılmacı ve ideolojik nedenlerle terörü desteklemekle ve Suriye ile Irak'ın Fırat Nehri'ndeki payını çalmakla suçladı.
Son zamanlarda Türk politikasında önemli bir değişime tanık oldu. Erdoğan, Suriye ile ilişkileri eski haline getirme arzusunu dile getirdi ve Türkiye'nin Esad'ı her zaman ziyaret etmeye hazır olduğunu belirtti.
Bu değişim, Türk politikasını etkileyen bölgesel ve uluslararası dinamiklerdeki değişiklikleri yansıtıyor gibi görünüyor.
Peki Türkiye'nin tutum değişikliğinin ardındaki gerçek motivasyonlar nelerdir?
Bunun birkaç nedeni var.
Birincisi; Türkiye'deki Suriyeli mülteciler siyasi ve ekonomik bir yük haline geldi. Kamuoyunda mültecilerin varlığından duyulan hoşnutsuzluğun artmasıyla birlikte Ankara mültecilerin geri dönüşü için gerekli koşulları yaratmaya çalışıyor.
İkincisi; Türkiye, Suriye'nin kuzeyindeki ABD destekli güçlerin, özellikle de birçok ülke tarafından terör örgütü olarak tanımlanan PKK'nın bir uzantısı olarak gördüğü YPG'nin varlığından derin endişe duyuyor. Türkiye, sınırı boyunca bir tampon bölge oluşturmayı hedefliyor.
Üçüncü motivasyon ise; Türkiye'nin hesaplarını zorlaştıran ve Ankara'yı karşı önlem olarak Şam ile daha yakın ilişkiler kurmaya iten, Suriye'deki ABD destekli grupların özerk bir yapıya dönüşme ihtimalidir.
Buna karşılık Rusya ve İran, Suriye rejiminin rehabilitasyonu ve güçlendirilmesi, Arap ve bölgesel nüfuzunun yeniden tesis edilmesi için bastırıyor ki bu da Türkiye'nin tutum değişikliğine katkıda bulundu.
Türkiye artık güçlü bölgesel güçlerle ittifak kurmak istiyor ve Suriye bu konuda önemli bir rol oynamak için iyi bir konuma sahip.
Son motivasyon ise genel jeopolitik durumla ilgili. ABD'nin bölgedeki askeri varlığı gözle görülür şekilde azaldı ve Donald Trump'ın Beyaz Saray'a dönmesi halinde daha da azalabilir ya da Kamala Harris'in kazanması halinde olduğu gibi kalabilir.
Bu nedenle Türkiye, Suriye ve diğer ittifaklar Washington'un bölgede bırakabileceği jeopolitik boşluğu doldurmaya çalışıyor.
Erdoğan'ın Suriye'deki Esad rejimi ile uzlaşmaya yönelik güçlü arzusu ve daha önce bahsettiğim motivasyonlar hakkındaki tüm konuşmalara rağmen, bu yakınlaşmanın önünde hala önemli zorluklar var.
Bunlardan ilki; iki rejim arasındaki güven seviyesinin düşük olması. Ankara ve Şam arasındaki ilişkiler geçmişte, özellikle de Türkiye'nin bazı muhalif grupları desteklemeye devam etmesi ve Suriye'nin kuzeyindeki askeri varlığı nedeniyle ciddi şekilde gerilmişti.
İkinci zorluk ise; ABD destekli grupların varlığı. Bu nedenle dış baskılar da iki ülke arasındaki uzlaşmayı engelleyebilir.
Esad'ın başlıca müttefikleri olan Rusya ve İran'ın bu yakınlaşmada çatışan çıkarları olabilir ve bu da Ankara ile Şam arasındaki ilişkilerin nasıl gelişeceğini etkileyebilir.
Eğer Türkiye ve Suriye arasındaki görüşmeler başarılı olursa, bu gelişmenin sonuçları bölgedeki dengeleri kökten etkileyecektir.
Suriye'de istikrarın sağlanması mülteci akınını azaltabilir ve Türkiye, Ürdün ve Lübnan gibi komşu ülkelerin üzerindeki yükü hafifletebilir.
Aynı zamanda terörle mücadele ve ekonomik yeniden yapılanma gibi konularda bölgesel işbirliğini de geliştirebilir.
Türkiye ve Suriye arasında başarılı bir uzlaşma, Türkiye'nin Orta Doğu'daki kilit arabulucu konumunu güçlendirebilir, potansiyel olarak diğer bölgesel güçlerle ilişkilerini geliştirebilir ve hatta AB ile daha iyi ilişkilere kadar uzanabilir.
Suriye açısından ise bu yakınlaşma daha fazla iç istikrara katkıda bulunabilir ve kalan tartışmalı bölgeler üzerindeki kontrolü güçlendirebilir.
Sonuç olarak; iki ülke arasındaki uzlaşma girişimleri Orta Doğu'nun jeopolitik manzarasında önemli bir gelişmeyi temsil edecek potansiyele sahip.