Arab News: Türkiye 'yeni Soğuk Savaş' döneminde kritik rol üstleniyor

Sert güç kullanımının arttığı bir dönemde, Türkiye'nin diplomasiye olan bağlılığı uluslararası sahnede dikkat çekiyor. Türkiye, Batı'nın müttefik olarak gördüğü birçok ülke üzerinde önemli bir askeri ve diplomatik güce sahip.

1. resim

Suudi Arabistan merkezli yayın organlarından Arab News'de, Türkiye'nin son dönemde attığı diplomatik adımların ve arabuluculuk faaliyetlerinin değerlendirildiği bir analiz yayınlandı.

Geçtiğimiz günlerde ABD ve Rusya arasında ikinci dünya savaşından bu yana yapılan en büyük esir takasının Türkiye'nin diplomatik başarısı ile gerçekleştiği belirtilen analizde, Türkiye'nin iki tarafı ayıran bir duvar yerine iki taraf arasında bir köprü rolünü üstlendiğini gösterdiği belirtildi.

Analizde ayrıca Türkiye'nin, her iki tarafla da bağlarını güçlendirirken tarafsız bir duruş sergilediği ve güven tesis ederek çıkarlarını koruma stratejisi ile hareket ettiği belirtildi.

İşte Arab News'de yayınlanan analiz:

Aylar süren gizli ve karmaşık müzakereleri de içeren eşi benzeri görülmemiş bir uluslararası işbirliği sonucunda Batılı ülkeler ve Rusya, son ana kadar gizli tutulan görüşmeler sonucunda Türkiye'de Soğuk Savaş'tan bu yana en büyük esir takasını gerçekleştirdi.

Uluslararası manşetlere taşınan esir takası sahneleri, Soğuk Savaş tarzı esir takasını konu alan filmleri izleyen herkese tanıdık gelecektir.

Takas operasyonu için Ankara'nın seçilmesi hem siyasi hem de sembolik açıdan önemliydi.

Soğuk Savaş döneminde esir takasları genellikle Doğu ve Batı arasında bölünmüş bir şehir olan Berlin'de gerçekleşirdi.

Son takas için Türkiye'nin seçilmesi de, benzer şekilde Türkiye'nin Doğu ve Batı arasındaki coğrafi ve siyasi bölünmüşlüğüne vurgu yapmakta ve Türkiye'nin iki taraf arasında bir köprü rolünü üstlendiğini göstermektedir.

Yeni bir Soğuk Savaş'ı andıran ve iki aktörden daha fazlası arasındaki rekabeti içeren, giderek kutuplaşan uluslararası sistemde, çok az devlet tüm taraflarla açık diyalog kanallarını sürdürebilmektedir.

Türkiye de kesinlikle bu devletlerden biri.

Türkiye'nin jeopolitik önemi, hem Batılı ülkelerle hem de Rusya/Çin/İran ekseniyle olan hassas ilişkileri ve arabuluculuk geçmişi, kritik esir takasının kolaylaştırılmasında çok önemli bir rol oynadı.

Türkiye'nin Rusya'ya karşı sert bir tutum takınmayarak NATO müttefiklerini sık sık hayal kırıklığına uğratması, birçok kişinin Türkiye'nin Rusya'nın mı yoksa Batı'nın mı yanında yer aldığını sorgulamasına neden oldu.

Ancak bu sorunun cevabı Batı'nın ya da Rusya'nın Türkiye'nin pozisyonunu nasıl algıladığına bağlı.

Türkiye'nin dengeleri zaman içinde değişmiş, Batı ile yakınlaştığı dönemler olduğu gibi Moskova ile yakınlaştığı dönemler de olmuştur. Türkiye'nin Kremlin ile ilişkisinin merkezinde enerji yer alırken, ABD ile ilişkiler açısından NATO önemini korumaktadır.

Türkiye her iki tarafla da ilişkilerinde stratejik olarak özerk kalmak istemektedir. Bu nedenle, hem ABD hem de Rusya Türkiye'nin dengeli hareket ettiğini kabul etmiştir.

Ayrıca, Batı'nın eleştirilerine rağmen, Ankara'nın Moskova ile olan hassas bağları, NATO'nun bir parçası olmaması gerektiğini savunan bazı ülkelere rağmen Batı için bir müttefik olarak değerini bir kez daha vurgulayarak son değiş tokuşa dahil olmasını sağladı.

Türkiye; ister AB ister NATO olsun, Batı'nın tüm beklentilerini karşılamıyor ya da karşılamak istemiyor olsa da, Batı'nın önemli müttefikler olarak gördüğü birçok ülke üzerinde önemli bir askeri, ekonomik ve diplomatik güce sahip.

Beyaz Saray; Rusya, Almanya, Belarus, Norveç, Polonya ve Slovenya ile müzakere ettiğini ancak Türkiye'nin takası koordine eden ülke olduğunu açıkladı.

Washington, Türkiye'nin "hayati bir ortak ve müttefik" olarak rolünü överken, Ankara'nın takas anlaşmasına dahil olmasından duyduğu memnuniyeti dile getirdi.

ABD Ulusal Güvenlik Danışman Yardımcısı Jon Finer, takas anlaşmasına rağmen Washington-Moskova ilişkilerinin "çok zor bir noktada" olduğunu belirtti ve CNN'e verdiği demeçte, "bu ilişkide ya da müzakerede güvenin söz konusu olmadığını" vurguladı.

Burada Türkiye'nin rolü özellikle önem kazanıyor.

Zira Türkiye, onlarca yıldır kapalı kapılar ardında sürdürdüğü istihbarat paylaşımı ve işbirliği sayesinde her iki tarafın da güvendiği bir ülke.

Türkiye Dışişleri Bakanı Hakan Fidan da, Milli İstihbarat Teşkilatı'nı, gergin ve son derece karmaşık görünen esir takasındaki rolü nedeniyle övdü.

Bir aşamada Avrupalı bir yetkili Moskova'dan Ankara'ya giden bir uçağın geri döndüğünü bildirerek anlaşmanın suya düşebileceği endişesini dile getirdi. Neyse ki bunun yanlış bir alarm olduğu ortaya çıktı. Ayrıca Türk pistinde teslim edilen mahkumların Türk istihbarat görevlilerinin davranışlarından etkilendikleri ve onları "çok profesyonel" olarak tanımladıkları yönünde haberler de vardı.

İçinde bulunduğumuz on yılda devletlerin esir takasını bir dış politika aracı olarak kullanmaktan uzaklaşacakları düşünülebilir.

Sert güç araçlarının genellikle yumuşak güç araçlarını gölgede bıraktığı bir dönemde, Türkiye'nin arabuluculuk ve diplomasiye olan bağlılığı uluslararası sahnedeki önemli rolünün altını çizmektedir.

Türkiye daha önce Eylül 2022'de Ukrayna ve Rusya arasında 215 Ukraynalı savaş esirinin serbest bırakılması ve kuşatma altındaki Ukraynalı Azov Tugayı komutanlarının Mariupol'den geri dönmesiyle sonuçlanan takası yönetmiş ve bu olayda büyük ölçüde tarafsız bir arabulucu olarak hareket etmişti.

Türkiye'nin diplomatik bir aktör olma arzusu, Afrika'daki çatışmalarda da arabuluculuk yapmaya çalışmasıyla komşularının çok ötesine uzanıyor.

ABD-Rusya esir takasının ardından Fidan, Türkiye'nin Etiyopya ve Somali arasında barış görüşmeleri yapılmasını savunduğu Addis Ababa'da Etiyopya Başbakanı Abiy Ahmed ile bir araya geldi.

Fidan daha sonra Mısır'a önemli bir diplomatik ziyarette bulunarak Kahire ile güney komşusu arasındaki ilişkiler konusunda olası bir müzakerenin ipuçlarını verdi.

Yani Türkiye'nin arabulucu rolü bu esir takası diplomasisinin çok ötesine uzanıyor.

Ankara'nın attığı hamleler, bir taşla iki kuş vurmaya çalıştığı görülüyor. Türkiye, her iki tarafla da bağlarını güçlendirirken tarafsız bir duruş sergileyerek ve güven tesis ederek çıkarlarını korumak istiyor.

Türkiye'nin Avrupa ve Afrika'daki çabalarından ne kadar kazançlı çıkacağı henüz belli değil ancak bu arabulucu rolünün, Batılı ülkelerin yanı sıra Rusya'nın da Türkiye'nin stratejik önemini ve karmaşık müzakereleri yönetme becerisini tanıması için güçlü bir zemin hazırlıyor.

Kaynaklar

Tartışma