Arşidük Fico neden vuruldu?
Siyasetçileri hedef alan suikastler gelecek büyük fırtınanın habercisidir. Slovakya Başbakanı Robert Fico'ya düzenlenen saldırı Avrupa’da derinleşen jeopolitik çıkar çatışmalarının ürünü mü? Robert Fico suikastinin arka planı.
Robert Fico tabii ki Arşidük değil Slovakya’nın Başbakanı, ancak hedef olduğu suikast girişimi ve ardından yaşananlar insanı 1914 yılının Haziran ayına götürüp, Avusturya-Macaristan Veliaht Prensi Arşidük Franz Ferdinand’ın öldürüldüğü günü ve ardından yaşananları düşündürmüyor değil.
Ülkemizdeki ilk ve orta dereceli okullarda üstün körü verilen tarih dersleri nedeniyle olaylar arasında sebep sonuç ilişkilerini kurabilmek ancak bireyin yaşamının ilerleyen yıllarında göstereceği kişisel okuma çabasına bağlıdır.
Bu çabayı göstermeyen biri için Birinci Dünya Savaşı’nın başlangıcı, anarşist ve dahi milliyetçi fikirlerinin coşkunluğuyla bir anda silaha sarılmış Gavrilo Princip adlı Sırp gencinin Avusturya-Macaristan Veliaht Prensi’ni vurması ve hemen ertesi gün Avrupa’nın tüm devletlerinin birbirlerine savaş ilan etmesidir.
Bu süreçte Adriyatik ve Balkan devletleri merkezli, egemen Avrupa güçleri arasındaki çıkar savaşları, Osmanlı İmparatorluğu’nun bu çatışmadaki yeri, Avusturya-Macaristan Veliaht Prensi’nin Saraybosna’da ne aradığı gibi soruların yanıtları bizim okullarımızdaki tarih kitaplarında mevcut değildir. Tıpkı bugün Slovakya Başbakanı Fico’ya silahlı saldırı düzenlenmesine sıradan bir mesele gibi yaklaşmamız örneğinde olduğu gibi.
Siyasetçileri hedef alan suikastler gelecek büyük fırtınanın habercisidir
Bosna-Hersek’in Osmanlı devletinin elinden çıkışı 1877-1878 Osmanlı-Rus Savaşı ve Berlin Anlaşması’nın sonuçlarından biridir. O süreç Osmanlı devletine Kıbrıs’ı nasıl kaybettirdiyse Bosna-Hersek de aynı şekilde yitirilmiştir.
İngilizlerin ilk fırsat bulduklarında Kıbrıs’ı ilhak etmeleri gibi, Avusturya-Macaristan İmparatorluğu da 1878’de özerklik kazanan Bosna-Hersek’i 1908’de topraklarına katmıştır. Gavrilo Princip ve arkadaşlarının Avusturya-Macaristan Veliaht Prensi Arşidük Franz Ferdinand’ı öldürmeye yönelik planları ise 6 aylık titiz bir çalışmanın, gümrük memurları dahil çok sayıda resmi yetkiliye ödenen rüşvetlerin ürünü olan bir komplodur.
Suikastte kullanılacak bombalar, tabancalar, mühimmat ve gerektiğinde tetikçilerin kullanacağı siyanür haplarının taşınması gizli tünelleri de kapsayan metotlarla gerçekleştirilmiştir. 28 Haziran günü Saraybosna’da düzenlenen suikast, Gabriel Garcia Marquez’in “Kırmızı Pazartesi”si gibidir.
Veliaht Prens ve eşinin Saraybosna gezisi sabah 10.00’da başlamış, araç konvoylarına ilk bomba 10 dakika sonra atılır. Buna rağmen gezilerine devam eden Arşidük Franz Ferdinand ve eşinin peşindeki 6 kişilik tetikçi ekibi, defalarca kaçırdıkları fırsatların ardından emellerine 11.30’da ulaşabilmişlerdi.
Arşidük’ün öldürülmesine ilk tepkiler de Zagrep ve Saraybosna’daki Sırp toplumunun yaşadığı mahalleleri hedef alan provokasyonlarla başlamıştı. Suikast dahil tüm bu sürecin dönemin Çarlık Rusyası ve Fransa istihbarat servislerinin organizasyonuyla hayata geçirildiği kimi tarihçiler tarafından gündeme getirilmektedir.
Bu suikastın ardından Avusturya-Macaristan’ın Sırbistan’a savaş ilan etmesi 1 ayı bulmuş, Rus Çarlığı, Alman İmparatorlu, Fransa ve Belçika’nın birbirlerine savaş ilanlarıysa Ağustos ayının ilk haftasında gerçekleşmişti. Arşidük Franz Ferdinand’ın öldürülmesinin ardından tansiyonu düşürmek için yürütülen diplomatik çabalar baltalanmış, aynı bugün Rusya-Ukrayna Savaşı’nın sürmesini isteyenlerin yaptığı gibi, sabote edilmişti.
Fico saldırının yaklaştığını görmüştü
Şimdi dönelim bugüne. Robert Fico 2006 yılından bu yana ülkesinde başbakanlık görevini çeşitli defalar üstlenmiş, aslında Avrupa Birliği yanlısı bir siyasetçi. Ancak Rusya-Ukrayna Savaşı’nın şiddetlenmesinin ülkesinin çıkarlarına, refahına ve bölgenin geleceğine dair yarattığı tehditleri görerek, Kiev yönetimine silah yardımı yapılmasına karşı çıktı.
Dahası, Fico Slovakya halkının benzer durumdaki ülkelerde olduğu gibi “Avrupa Birliği yanlıları-Rusya yanlıları” kutuplaşmasına sürüklendiğinin farkındaydı. Slovakya Başbakanı 10 Nisan 2024 günü yayınladığı görüntülü mesajda, 3 muhalif medya kuruluşu tarafından hükümet üyelerine karşı yönlendirilen öfkenin, sokaklarda hakaret etmekten, silahlı saldırıya ne zaman dönüşeceğini de sorgulamıştı.
İşte bu mesajdan 35 gün sonra, 15 Mayıs’ta Slovakya’nın tanınmış bir yazarı 71 yaşındaki Juraj Cintula, Handlova’da düzenlenen kabine toplantısından çıkan Başbakan Fico’ya silahlı saldırı düzenledi. Her ne kadar bireysel bir eylem gibi görünse de Cintula’nın saldırısı 19’uncu yüzyılın ikinci yarısı ve 20’inci yüzyıl başında rastlanan anarşistlere özgü bir tarzı anımsattı.
Bu tür saldırıların fikri hazırlığı dahi kişinin tek başına kurgulayabileceği bir durum değildir. Fico, saldırıdan yaralı olarak kurtuldu. Cintula’nın ülkesindeki Avrupa Birliği yanlısı partilere destek veren popüler bir isim olması ise meselenin burada kalmayacağına işaret ediyor.
Fico'ya düzenlenen saldırı Avrupa'daki aşırı sağın yükselişi süreciyle izah edilebilir mi?
Fico’ya düzenlenen saldırı yalnızca aşırı sağın yükselişi ve yaklaşan Avrupa Parlamentosu seçimlerinin yarattığı gerilimle izah edilebilecek gibi değil. Bu eylem, Rusya-Ukrayna Savaşı’nın Avrupa’da yarattığı kutuplaşmaların, Avrupa Birliği ve NATO’nun Karadeniz’in kuzeyine ve Kafkaslara nüfuz etme siyasetlerinin, Balkan ülkelerindeki toplumları “Avrupa Birliği yanlısı-Rusya yanlısı” olarak damgalama projelerinin ulaşacağı yeni aşamanın başlangıç evresidir.
Fico’ya ateşlenen silahla ilgili olarak yalnızca Cintula mı sorgulanacak? Ülkelerinde ulusal politikalar talep edenlere karşı “renkli devrimler” organize edenlerin gelinen bu noktada payları yok mu? Bu saldırının sorumluluğu yalnızca bugün Avrupa’da yükselen aşırı sağda mı aranmalı?
Eski Varşova Paktı ülkeleri ile Birinci Soğuk Savaş’ın ardından ortaya çıkan ve demokratik parlamenter sistemlerinde emekleme aşamasında olan yeni devletleri sırf Rusya’nın nüfuz alanını daraltmak uğruna alelacele Avrupa Birliği bünyesine katanların sorumlulukları sorgulanmamalı mı?
Peki aynı siyasetleri bugün Karadeniz’in kuzeyinde ve Kafkaslar’da sürdürenlere ne demeli? Robert Fico’nun vurulması, Birinci Dünya Savaşı öncesindeki Arşidük Franz Ferdinand vakasındaki gibi Avrupa’da derinleşen jeopolitik çıkar çatışmalarının daha geniş çaplı hibrit çatışmalara evrilmesindeki basamaklardan yalnızca bir tanesidir.