Asia Times: Türkiye'nin seçimleri bölgeyi yeniden şekillendirebilir
Erdoğan, Putin üzerindeki nüfuzunu kullanarak Türkiye'nin dış politikadaki hamlelerini güçlendirmeyi hedefliyor. Türkiye'nin bu gücü nasıl kullanacağına dair seçimleri, bölgeyi yıllarca yeniden şekillendirebilir.
Rusya'nın Ukrayna'daki savaşı dokuzuncu ayına girerken, Türkiye çatışmanın en önemli dış aktörlerinden biri olarak ortaya çıktı.
Çoğu küresel gücün tarafını seçmesine rağmen Ankara, hem Moskova hem de Kiev ile bağlarını korumayı başardı ve kendisini çatışmanın sona erdirilmesinde kilit arabulucu olarak konumlandırdı.
Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, savaş karşısında Türkiye'nin tarafsızlık yaklaşımını defalarca övdü. Buradaki ironi, Ankara'nın her iki tarafla da iletişim hatlarını açık tutmasına rağmen aslında tam olarak tarafsız olmaktan uzak olması.
Barış gerçekten Türkiye'nin tek motivasyonu mu yoksa Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Rusya üzerinde mümkün olduğu kadar fazla koz elde etmekle mi ilgileniyor?
Türkiye, Ukrayna'ya sadece Bayraktar İHA'ları değil, aynı zamanda TRLG-230 hassas güdümlü füzeler de tedarik ediyor. Ayrıca Ekim ayında, Türk tersanesi RMK Marine, Ukrayna'nın ilk denizaltı karşıtı donanma gemisini denize indirdi.
Diğer yandan Türk drone üreticisi Baykar'ın Ukrayna'da bir drone üretim tesisini önümüzdeki iki yıl içinde tamamlaması bekleniyor. Bu, Putin'in “sevgili dostu” Erdoğan'ın, Kremlin'den Rus kuvvetlerinin Türk yatırımına saldırmayacağına dair garanti aldığı anlamına mı geliyor?
Bu başlıklar, Rusya için ne kadar ters görünse de, iki liderin böyle bir dengeleme yolunu izlemesi ilk kez yaşanmıyor. Suriye ve Libya'dan Ermenistan ve Azerbaycan'a kadar birçok noktada iki lider benzer şekilde anlaşmalar gerçekleştirdi.
Geçenlerde Erdoğan, Rus tahılının fakir Afrika ülkelerine sevkiyatını desteklediğini açıkladı. Tesadüfen ya da değil ancak tahılın bedava göndereceği ülkeler; Mali, Cibuti, Sudan ve Somali gibi Türkiye'nin nüfuzunu artırmaya çalıştığı yerlerdir. Dolayısıyla Erdoğan açısından Putin'in “jesti” Ankara'nın kendi dış politika hedeflerine ulaşmasına yardımcı olacaktır.
Ekim ayında Rusya'nın Kırım'daki kuvvetlerini ikmal etme kabiliyetini engelleyen Kerç Köprüsü patlamalarından sonra Kremlin, Ukrayna'yı Rus Karadeniz filosuna saldırmak için “güvenlik koridorunu” kullanmakla suçlayarak Karadeniz tahıl anlaşmasından çekildi. Ancak Erdoğan'la yaptığı bir telefon görüşmesi, Putin'in fikrini değiştirmesi ve Ukrayna'nın Karadeniz üzerinden tahıl ihraç etmesine izin vermesi için yeterli oldu.
Sonuç olarak Türkiye, artık hem Ukrayna'dan hem de Rusya'dan daha düşük fiyatlarla tahıl satın alabiliyor ve bu durum Türkiye'nin ekonomisine büyük fayda sağlayacaktır.
Gerçekten de tahıl anlaşmasının uzatılması, Türkiye'yi bir kez daha ihtilafta önemli bir oyuncu olarak konumlandırdı ve Erdoğan'ın Putin üzerinde önemli bir etkisi olduğunu olduğunu ortaya koydu.
Moskova'nın uluslararası izolasyonunun bir sonucu olarak Türkiye, Rusya'nın dünyaya açılan en önemli kapısı haline geldi. Türkiye, Kuzey Atlantik Antlaşması Örgütü'nün Rusya'ya yaptırım uygulamayan tek üyesi olmaya devam ediyor. Bu nedenle Kremlin'in Ankara'nın Ukrayna'da ve son olarak da Suriye'deki politikalarına göz yumması şaşırtıcı değil.
Türkiye'nin geçen hafta kuzey Suriye'de hava operasyonu başlatmasının ardından Erdoğan, Rusya'nın Suriye'de askeri varlığı olmasına rağmen, bu operasyonu Putin'e önceden haber vermediğini vurgulamak için elinden geleni yaptı.
Erdoğan Moskova'nın, ne Ankara'nın ana hedefi olan Suriye'nin kuzeyindeki Kürt militanlara ne de Devlet Başkanı Beşar Esad'ın ordusuna yardım edemeyeceğinin farkında.
Benzer şekilde, Türkiye'nin geçtiğimiz günlerde İstanbul ve Çanakkale boğazlarından geçen petrol tankerlerine ilişkin kuralları sıkılaştırmaya karar vermesi Rus petrolünün akışını kısıtlayabilir. Ancak Moskova bu kararla ilgili de yine kafasını kuma gömmek zorunda kaldı.
Özünde Türkiye, Rusya'nın sessizliğini satın alıyor. Rus kaynaklarına göre 2021'de Rusya ile Türkiye arasındaki ticaret hacmi yaklaşık 35 milyar ABD dolarına ulaştı ve bu yıl 60 milyar dolara yaklaşması bekleniyor.
Ayrıca Kremlin, Ankara ile enerji işbirliğini artırmayı ve Türkiye'yi bölgesel bir gaz üssü haline getirmeyi hedefliyor. Erdoğan gaz fikrini desteklese de Avrupa Birliği'nin böyle bir projeye yeşil ışık yakacağının garantisi yok.
Putin üzerinde önemli bir etkiye sahip olmasına rağmen, Erdoğan'ın Ukrayna savaşını sona erdirecek etkiye sahip olması şimdilik pek olası değil. Şu anda yapabileceği şey, Rusya'yı Zaporizhia Nükleer Santrali'nden ayrılmaya zorlamak için arabuluculuk yapmaya devam etmek ve Moskova ile Kiev'in tahıl ve amonyak sevkiyatları, esir takası ve hatta ateşkes konusunda anlaşmaya varmasına yardımcı olmak.
Erdoğan Putin üzerindeki nüfuzunu kullanarak, Türkiye'nin uzun vadeli güvenliğini sağlamayı, ekonomik büyümesinin hızlandırmayı ve dış politikadaki hamlelerini güçlendirmeyi istiyor olabilir.
Ancak sebep ne olursa olsun gerçek şu ki, Türkiye-Rusya ilişkilerinde bu aşamada sadece tek bir lider söz sahibi. Bu da Erdoğan'ı imrenilecek bir konuma getiriyor. Türkiye'nin bu gücü nasıl kullanacağına dair seçimleri, bölgeyi yıllarca yeniden şekillendirebilir.