gdh'de ara...

Atlantic Council: Türkiye'nin savunma sanayi adımları Karadeniz ve Avrupa-Atlantik güvenliğini dönüştürebilir!

Bölgede yaşanan gelişmeler, Karadeniz'deki güç dengesini Türkiye'nin lehine değiştirdi. Türkiye, KAAN savaş uçağının varlığı ve Ukrayna ile savunma ortaklığıyla dengeleri değiştirebilir!

1. resim

ABD'nin önde gelen düşünce kuruluşlarından Atlantic Council'de, Türkiye'nin savunma sanayi hamlelerinin, KAAN savaş uçağının ilk uçuşunun etkilerinin, Türkiye'nin Karadeniz'de artan etkisinin ve Türkiye-Ukrayna savunma işbirliğinin Avrupa ve NATO'nun güvenliği için etkilerinin değerlendirildiği bir analiz yayınlandı.

Türkiye'nin son dönemde savunma sanayi konusunda attığı adımları KAAN Savaş Uçağı ile taçlandırdığı belirtilen analizde, Rusya-Ukrayna savaşı ve bölgedeki diğer gelişmelerden sonra Karadeniz'deki dengelerin Türkiye'nin lehine değiştiğine dikkat çekildi.

Analizde ayrıca, Bayraktar TB2'lerle başlayan Türkiye-Ukrayna savunma ortaklığının, daha da gelişmesi halinde, hem Avrupa ülkeleri hem de NATO İttifakı'nın geneli için kritik bir l üstlenebileceği belirtildi.

İşte Atlantic Council'de yayınlanan analiz:

Ukrayna ve Türkiye arasında oluşan savunma ortaklığı, Kiev'in Rusya'ya karşı verdiği mücadeleye yardımcı olurken Ankara'nın güvenliğini ve iki ortağın ekonomilerini güçlendirdi.

Şimdi ise, bu ortaklığı genişletme ve böylece Karadeniz'i ve Avrupa'nın genelini güvence altına alma fırsatı var.

Türk savunma şirketi Baykar tarafından üretilen Bayraktar TB2 insansız hava araçlarının, Rusya'nın geniş çaplı işgalinin başlangıcında Kiev'in hava saldırısı kabiliyetini destekleyerek Ukrayna'ya yardım etmesiyle manşetlere taşınması, bu ortaklığın faydasını daha da netleştirdi.

Rusya Devlet Başkanı Putin'in Ukrayna'ya karşı savaş başlatmasından sadece haftalar önce, Türkiye Cumhurbaşkanı Erdoğan Kiev'e yaptığı bir ziyaret sırasında Ukrayna Devlet Başkanı Zelenskiy ile Ukrayna'da Türk insansız hava araçlarının üretilmesi için bir anlaşma yaptı.

Baykar'ın ise Şubat ayında, Kiev yakınlarında bir drone fabrikasının temelini atmasıyla birlikte, bu anlaşma meyvelerini vermeye başladı.

İnşası on iki ay sürecek olan fabrikanın beş yüz kişilik istihdam yaratması ve yılda 120 adet üretmesi bekleniyor.

NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg bu projeyi NATO müttefiklerinin Ukrayna'yı sadece "doğrudan silah ve mühimmat teslimatıyla değil, aynı zamanda kendi silahlarını üretme kapasitelerine yatırım yaparak ve kapasitelerini artırarak" nasıl desteklediklerinin bir örneği olarak nitelendirdi.

Türkiye ve Ukrayna'nın stratejik ortaklığı daha da ileriye uzanıyor.

Örneğin, Baykar'ın Akıncı İHA'sı ve Kızılelma savaş uçağı Ukrayna yapımı Ivchenko-Progress motorlarını kullanıyor. Hatta Kızılelma için "Ukrayna kalpli Türk kuşu" ifadesi bile kullanılıyor.

Kiev ve Ankara denizcilik alanında da işbirliği yapıyor. Türkiye 2021'den bu yana Ukrayna deniz kuvvetleri için iki anti-denizaltı korveti inşa ediyor ve bunların bu yıl tamamlanarak teslim edilmesi bekleniyor.

Ukrayna Silahlı Kuvvetleri, Türk şirketi Otokar tarafından geliştirilen Cobra II taktik araçlarını satın aldı ve geçen yıl Ukrayna ordu mensupları bunları kullanırken görüldü. Ayrıca 2023 yılında Ukrayna, Türk Havacılık ve Uzay Sanayii'ne (TAI) tarafından geliştirilen T929 ATAK-II saldırı helikopteri için iki motor gönderdi. Ukrayna 2025'e kadar on iki tane daha göndermeyi taahhüt etti.

Ancak Türk savunma teçhizatlarının Ukrayna'ya transferi konusunda bazı engellerle de karşılaşılıyor.

Örneğin Avrupa ülkeleri, Avrupa Birliği'nin Ukrayna'ya silah tedarikini finanse ettiği mekanizma olan Avrupa Barış Fonu'na bu konuda ek kaynak sağlanması konusunda uzlaşmaya varamadı.

Fransa, Yunanistan ve Kıbrıs (GKRY), fonların AB'den gelen silah, teknoloji ve mühimmat için harcanmasını sağlama arzusuyla ek finansmanı engelledi. Yunanistan paranın Türk savunma şirketlerine gitmesini istemediğini açıkladı.

Ülkeler bu tutumlarındann vazgeçmeli ki, aslında Fransa yakın zamanda topçu tedariki için bu tutumundan vazgeçti. Zira Ukrayna'nın tedariki sadece Kiev'in güvenliğiyle ilgili değil, aynı zamanda Karadeniz ve Avrupa'nın da güvenliğiyle de ilgili bir durum.

Bununla birlikte, Ukrayna-Türkiye ikili savunma ortaklığının genişlemesi ile ilgili farklı gelişmeler de var.

21 Şubat'ta TAI, KAAN savaş uçağının ilk uçuşunu gerçekleştirdiğini duyurdu. Bu jet ilk olarak Türk Hava Kuvvetleri'nin eskiyen F-16 filosunun yerini alması ve Türkiye'nin kendi kendine yeterliliğini arttırması için geliştirilmişti.

KAAN Savaş Uçağı'nın prototipi şu anda General Electric F-110 motorları (F-16'larda kullanılan motor) ile güçlendirilirken, Türkiye 2028 yılına kadar TAI Engine Industries tarafından üretilen yerli motorları kullanmayı hedefliyor.

Bununla birlikte, Ukrayna'nın Türkiye Büyükelçisi Vasyl Bodnar'ın geçtiğimiz günlerde yaptığı açıklamada;

“Ukrayna, KAAN savaş uçağını satın alıp kullanmanın yanı sıra, Ukraynalı ekipler motor üzerinde deçalışmaya devam ediyor. Ukraynalı ekipler, projeye ortak olmak için yarışıyorlar.”

ifadelerini kullandı.

KAAN savaş uçağı için ortak motor üretiminde Ukrayna-Türkiye ortaklığı Ukrayna ekonomisine katkıda bulunacak ve aynı zamanda Türkiye'ye savunmasını güçlendirmede güvenilir ve istikrarlı bir ortak sağlayacaktır.

NATO ülkeleri savaş uçaklarının bölgenin güvenliğinde oynadığı önemli rolü kabul etmişlerdir. Ukrayna'ya son dönemde; Hollanda, Danimarka ve Norveç tarafından altmış adet ikinci el F-16 savaş uçağı taahhüt edildi ve geçtiğimiz yıldan itibaren Danimarka, Amerika Birleşik Devletleri ve İngiltere, Ukraynalı pilotları eğitmeye başladı.

Geçen yıl Kasım ayında Romanya, Norveç'ten satın aldığı otuz iki adet F-16'dan üçünü teslim aldı. Romanya'nın 2025 yılına kadar kırk dokuz F-16'ya sahip olması bekleniyor. Bulgaristan da ABD'den satın aldığı on altı adet F-16 Block 70 savaş uçağını teslim almaya hazırlanıyor.

Türkiye artık ülkelere, Rusya ve Çin tarafından üretilen ve satılan savaş uçaklarına bir alternatif sunmayı ve KAAN savaş uçağını ihraç etmeyi planlıyor.

Ayrıca Türkiye daha fazla KAAN uçağı üretip filosundaki F-16'ları geliştirdikten sonra Ukrayna'yı ikinci el F-16'larla destekleyebilir ya da Ukrayna ve diğer Karadeniz ülkelerinin sahip olduğu F-16'lar için bir onarım ve geliştirme merkezi olarak hizmet verebilir.

Denizin ötesine dalga dalga yayılan faydalar

Genişletilmiş bir Ukrayna-Türkiye güvenlik ortaklığı, NATO ülkeleri tarafından bölgenin güvenliğini sağlamak için daha önce sarf edilen çabaların yararlı etkilerini artıracaktır.

NATO hem 2022 Stratejik Konsepti'nde hem de 2023 Vilnius Zirvesi bildirisinde Rusya'yı "Müttefiklerin güvenliğine ve Avrupa-Atlantik bölgesinde barış ve istikrara yönelik en önemli ve doğrudan tehdit" olarak nitelendirmiştir. NATO her iki belgede de Karadeniz'in "stratejik önemini" yinelemiştir.

NATO'nun en büyük ordusuna sahip üyesi olan Amerika Birleşik Devletleri de 2024 Ulusal Savunma Yetkilendirme Yasası'nda bunu yinelemiş ve bölgedeki savunmanın güçlendirilmesi ve Karadeniz'in güvenliği konusunda sadece Ukrayna, Romanya, Bulgaristan, Moldova ve Gürcistan gibi bölgesel ortaklarla değil, aynı zamanda çabaların tekrarlanması riskini en aza indirmek ve birlikte çalışabilirliği geliştirmek için NATO ve AB ile de işbirliğinin artırılması gerektiğini vurgulamıştır.

NATO'nun Karadeniz bölgesindeki caydırıcılığını ve savunmasını güçlendirmek ABD başkanlık seçimleri yaklaşırken daha da önem kazanmaktadır.

Bu yıl yeniden aday olan eski ABD Başkanı Donald Trump, defalarca ABD'nin NATO'nun finansman yükünü haksız yere taşıdığını savundu. Kısa bir süre önce de Rusya'yı, İttifak'ın savunma harcamaları kurallarına uymayan herhangi bir NATO ülkesine istediğini yapması için teşvik edeceğini söyledi. Bu tür açıklamalar ne yazık ki Putin gibi bir başkanı cesaretlendiriyor.

Rusya'nın Ukrayna'yı geniş çaplı işgali başladığından ve Karadeniz bölgesine yönelik tehditler arttığından beri NATO ve üyeleri bölgenin savunma ve caydırıcılık yeteneklerini güçlendirmek için çalıştılar.NATO Bulgaristan, Macaristan, Romanya ve Slovakya'da dört yeni muharebe grubu kurarak bölgedeki ileri varlığını artırmıştır.

Amerika Birleşik Devletleri Romanya ve Bulgaristan ile yakın güvenlik işbirliği geliştirmiş ve bu ülkelere önemli savunma teknolojileri ve silahlarının yanı sıra askeri modernizasyon çabalarını ve bölgesel savunma yeteneklerini desteklemek için “Dış Askeri Finansman” sağlamıştır. Amerika Birleşik Devletleri ayrıca Bulgaristan, Romanya, Ukrayna ve Gürcistan'ın katılımcı olduğu Karadeniz Deniz Alanında Farkındalık projesine liderlik etmektedir.

Ukrayna, Rusya'nın Karadeniz Filosunun üçte birini devre dışı bırakmıştır.

Montrö Sözleşmesi uyarınca Boğazların koruyucusu Türkiye olduğu için Rusya bu kayıpları kolay kolay telafi edemeyecektir. NATO müttefikleri, Rusya'ya karşı deniz alanında üstünlük sağlamak için şu anda sahip oldukları fırsattan yararlanmalıdır.

Montrö, Karadeniz'e kıyısı olmayan ülkelerin deniz kuvvetlerinin boğazlardan geçişini ve bu kuvvetlerin Karadeniz'de geçirebilecekleri süreyi sınırlamaktadır; ancak Karadeniz'e kıyısı olmayan Avrupa ülkeleri ve ABD, Karadeniz'deki müttefiklerinin savunma kapasitelerini güçlendirmek için Türkiye'ye daha fazla baskı yapabilirler.

Rusya'nın kabiliyetlerinin aşınması ve bölgede yaşanan diğer gelişmelerin ardından Karadeniz'deki güç dengesini Türkiye'nin lehine değiştirmiştir.

Türkiye, TCG Anadolu hücumbotu ile Karadeniz'in uluslararası sularında, kıyı şeridinden daha uzakta, NATO görevi olmaksızın deniz operasyonlarına öncülük edebilir.

Ana hatları ABD'nin 2024 Mali Yılı Ulusal Savunma Yetkilendirme Yasası'nda yansıtılan ABD Karadeniz stratejisinde Türkiye'den özel olarak bahsedilmese de, yasanın mevcut yapısı ABD'nin tek başına veya diğer NATO müttefikleriyle işbirliği içinde Karadeniz ülkelerini ek yetenekler ve birlikte çalışabilirliği geliştirme çabalarıyla desteklemesi için yeterlidir.

KAAN savaş uçağı konusunda bir Ukrayna-Türkiye ortaklığı bu çabalara katkıda bulunacak ve bölgedeki güvenliği güçlendirecektir.

Tehlikeli olan ne?

ABD Kongresi'nde Ukrayna'ya ek mali desteğin onaylanması konusunda yaşanan tıkanıklık ve savaşın çıkmaza girip girmediği konusundaki tartışmalar birçok Avrupa başkentini alarma geçirdi.

Macaristan'ın haftalar süren direnişinin ardından AB, Ukrayna'ya 54 milyar dolarlık uzun vadeli yardım yapmayı kabul etti.

Avrupa ülkeleri de Ukrayna'nın ve NATO ülkelerinin güvenliğini desteklemek için ellerinden geleni yapıyor. Ukrayna'ya askeri yardımda ikinci sırada yer alan Almanya, diğer girişimlerinin yanı sıra Almanya'nın ve Avrupa'nın ihtiyaçları doğrultusunda yeni bir mühimmat fabrikası inşa ediyor.

Almanya Şansölyesi Olaf Scholz da Avrupa'yı "büyük ölçekli savunma teçhizatı üretimine geçmeye" çağırdı.

Danimarka'dan da iyi haberler geldi. Başbakan ülkenin tüm topçu cephaneliğini Ukrayna'ya vereceğini açıkladı. Fransa da kısa bir süre önce Ukrayna ile bir güvenlik anlaşması imzaladı ve topçu işbirliği de dahil olmak üzere üç milyar avroya kadar askeri yardım taahhüdünde bulundu. Hollanda ise bu yıl 2,2 milyar avro askeri yardım sağlamayı taahhüt etti.

Türkiye de Avrupa-Atlantik güvenliğini arttırmaya çalışmaktadır.

Türkiye ve ABD, ABD'nin mühimmat stoklarını yenilemek için halihazırda işbirliği yapıyor ki bu Washington'un Ukrayna'ya mühimmat tedarikindeki rolü düşünüldüğünde kritik önem taşıyor.

ABD'nin Türkiye Büyükelçisine göre, önümüzdeki yıl itibariyle ABD'de üretilen 155 mm'lik mermilerin yüzde 30'u ABD Savunma Bakanlığı ile bir Türk savunma şirketi arasındaki ortaklığın bir parçası olan fabrikalar tarafından üretilecek.

Türkiye ve Yunanistan, kısa bir süre önce, katılımcı ülkelere ortaklaşa hava savunma yetenekleri tedarik edebilecekleri bir platform sunan ve Avrupa güvenliğine önemli bir katkı sağlayan Almanya liderliğindeki Avrupa Gökyüzü Kalkanı Girişimine katıldı.

ABD, NATO ve AB'nin önümüzdeki dönemde bir Trump başkanlığına hazırlanmaları gerekeceğinden tüm bu çabalar ve girişimler önemlidir.

Batı'daki liderler Ukrayna'nın kazanmasının ne kadar önemli olduğunu dile getiriyorlar.

Ukrayna'nın savunma sanayii alanındaki bilgi birikimi ve Türkiye'nin üretim alanındaki deneyimi bir araya gelerek Karadeniz güvenliği, Avrupa-Atlantik güvenliği ve nihayetinde uluslararası kurallara dayalı düzen için fayda sağlayabilecek bir kazan-kazan güvenlik ortaklığına dönüşebilir.

Tartışma