Atlantic Council: Türkiye'nin savunma sanayii yükselişte, Körfez ülkeleri en büyük alıcılardan
ABD'nin önde gelen düşünce kuruluşlarından birisi olan Atlantic Council'de Türk savunma sanayiinin yükselişi ve Körfez ülkelerinin Türk savunma ekipmanlarına yönelik artan ilgisi üzerine bir yazı yayınlandı.
18 Temmuz'da Suudi Arabistan ve Türkiye arasında yatırım, savunma sanayii, enerji ve iletişim alanlarını kapsayan anlaşmalar imzalandı.
Özellikle savunma alanında imzalanan iki mutabakat zaptı gözlemcilerin ve uzmanların dikkatini çekti; bunlardan biri BAYKAR ile imzalanan ve Riyad'a sayısı açıklanmayan son teknoloji ürünü AKINCI TİHA satışını öngören mutabakat zaptı.
AKINCI, Türkiye'nin havadan karaya ve havadan havaya taarruz görevlerini yerine getirebilen son teknoloji TİHA’sı.
AKINCI envantere 2021 yılında girdi.
Aralarında Pakistan'ın da bulunduğu Ankara'ya yakın birkaç ülke AKINCI'yı satın aldı.
Türk yetkililer, AKINCI ile Türkiye'nin bu teknolojiye sahip dünyadaki ilk üç ülkeden biri haline geldiğine inanıyor.
BAYKAR CEO'su Haluk Bayraktar'a göre Suudi Arabistan'ın Ankara'nın modern taarruz SİHA'larını satın almak için imzaladığı anlaşma "Türkiye Cumhuriyeti tarihindeki en büyük savunma ve havacılık ihracat anlaşması".
Anlaşmanın büyüklüğünü yorumlayan SSB Başkanı Haluk Görgün, Suudi Arabistan'ın Türkiye'nin SİHA'larını satın almak için yaptığı anlaşmanın 3 milyar dolardan fazla olduğunu vurguladı.
Paketin sadece SİHA'ları değil aynı zamanda eğitim, teknik destek ve lojistik hizmetleri de içerdiği söyleniyor.
Anlaşmanın ortak üretim ve teknoloji transferini de kapsayacağını belirten Baykar, bunun "sadece iki ülke arasındaki bağı güçlendirmekle kalmayacağını, aynı zamanda bölgesel ve küresel barışa da katkıda bulunacağını" kaydetti.
Suudi Savunma Bakanı Halid bin Selman el-Saud ise anlaşmanın Türk mevkidaşı ile yürüttükleri savunma planına uygun olarak yapıldığını ve "krallığın silahlı kuvvetlerinin hazır olma durumunu arttırmayı ve savunma ve üretim kabiliyetlerini güçlendirmeyi" amaçladığını belirtti.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 25 Temmuz'da İstanbul'da düzenlenen 16. Uluslararası Savunma Sanayii Fuarı'na (IDEF) gönderdiği video mesajında ülkesinin Riyad ile tarihinin en büyük savunma ihracatı anlaşmasını imzaladığını teyit etti ve anlaşmalara yenilerinin ekleneceğini sözlerine ekledi.
Türkiye'nin yükselen yerli savunma sanayii
Stockholm Uluslararası Barış Araştırmaları Enstitüsü (SIPRI) rakamlarına göre, Adalet ve Kalkınma Partisi'nin (AKP) 2002 yılında iktidara gelmesinden bu yana, Türkiye'nin yerli savunma sanayii bir devrime tanıklık etti ve bu da ülkenin dünyanın en büyük üçüncü silah alıcısı konumundan en büyük on ikinci silah ihracatçısı konumuna gelmesini sağladı.
Yirmi yıldan kısa bir süre içinde Ankara, 2004 yılında yaklaşık yüzde 80 olan yabancı askeri ithalata bağımlılığını önemli ölçüde azaltarak 2022 yılında yaklaşık yüzde 20'ye düşürdü.
ABD'den yapılan ithalat 2016-2020 yılları arasında, özellikle F-35'lerin alınmaması ve Patriot füzelerinin alınmaması nedeniyle, yüzde 81 oranında keskin bir düşüş gösterdi.
Bu süre zarfında, yerli savunma sanayii sektörü engellere, zorluklara ve ambargolara rağmen büyümeye devam etti ve böylece Ankara'nın hava, deniz, kara, elektronik ve mühimmat alanlarında üretim yeteneklerini artırmayı amaçlayan "yükselen bir üretici" olarak kategorize edilmesini sağladı.
SIPRI Mart raporunda Türkiye'nin silah ihracatının 2013-2017 dönemine kıyasla 2018-2022 döneminde yüzde 69 oranında arttığını ve küresel silah ticaretindeki payının da önemli ölçüde yükseldiğini belirtmiştir.
SIPRI'ye göre, Türkiye'nin küresel silah pazarındaki payı aynı dönemde iki katına çıkarak küresel silah ihracatının yüzde 1,1'ine ulaştı.
Türkiye Savunma ve Havacılık Sanayii İmalatçılar Derneği'nin (SASAD) Haziran ayı raporu, 2022 yılında savunma ve havacılık sanayii sektörünün cirosunun bir önceki yıla kıyasla yüzde 20'nin üzerinde artarak 12,2 milyar dolara ulaşacağını göstermektedir.
Başta Baykar TB2 insansız hava araçları olmak üzere SİHA satışlarının hızla artmasının da etkisiyle, Türkiye'nin savunma sanayi ihracatı 2022 yılında 4,4 milyar doları aşarak rekor kırdı ve 2021 yılına kıyasla yüzde 36'dan fazla artış gösterdi.
Türkiye'nin kara ve deniz platformları ihracatı da popülerlik kazanıyor.
Geçtiğimiz yıl, kara ve deniz askeri platformlarının ihracatı hava platformlarını geride bıraktı.
Türkiye'nin 2023 yılı için askeri ihracat hedefi 6 milyar dolar ve Türk yetkililer bu yıl sonuna kadar bu rakama ulaşmakla kalmayıp aşma konusunda da iyimser görünüyor.
Türkiye'nin savunma sanayiine Körfez ilgisi
Son birkaç yılda Türkiye'nin gelişen savunma sanayii Körfez İşbirliği Konseyi (KİK) ülkelerinin dikkatini çekti.
2017 KİK krizini ve Katar'a yönelik ablukayı sona erdiren 2021 al-Ula anlaşmasının ardından Ankara, Abu Dabi ve Riyad arasındaki ilişkiler önemli ölçüde iyileşti.
Erdoğan'ın Temmuz ayındaki gezisi normalleşme sonrası yeni bir dönemin başlangıcı oldu ve Türkiye ile Körfez Arap ülkeleri arasındaki bağları özellikle ekonomik ve güvenlik düzeylerinde güçlendirdi.
KİK ülkeleri -özellikle Suudi Arabistan, Katar ve Birleşik Arap Emirlikleri (BAE)- dünyanın en büyük askeri ekipman ithalatçıları arasında yer alıyor.
Batılı askeri ekipmanlar, özellikle de Amerikan ve Avrupa donanımı, Körfez savunma pazarına hakimdir.
Son birkaç yılda, çok küçük bir oranda da olsa, daha fazla Rus ve Çin silahı bu pazara girmiştir.
Altı KİK ülkesinin askeri harcamaları 100 milyar doları aşıyor.
Türkiye'nin yükselen askeri profili ve büyüyen yerli savunma sektörü göz önüne alındığında, Ankara gelecekte KİK'in savunma alımlarından daha büyük bir pay almayı hedefliyor.
Umman hariç tüm KİK ülkelerinin Ankara ile savunma sanayii iş birliği anlaşmaları bulunmaktadır.
Türkiye ile bu düzeyde bir iş birliği kurmaya yönelik ilgi giderek artıyor. Körfez perspektifinden bakıldığında bu tercihi haklı çıkaracak çeşitli nedenler olabilir.
Bunların başında Körfez monarşilerinin Batı'ya yoğun bağımlılık döneminin ardından güvenlik ve savunma ilişkilerini çeşitlendirme arzusu ve yerli bir savunma sanayii kurma istekleri geliyor.
Bu anlamda Birleşik Arap Emirlikleri, Suudi Arabistan ve Katar'ın çabaları, bu ülkelerde yerli bir savunma sanayii geliştirmeyi amaçlayan sırasıyla EDGE, SAMI ve BARZAN savunma kuruluşlarının kurulmasının ardından hız kazandı.
Türkiye'nin savunma sanayii kurma konusundaki başarılı deneyimi göz önünde bulundurulduğunda, Türkiye'nin bir savunma üreticisi olarak yükselişi KİK'in stratejik hedefleriyle mükemmel bir uyum göstermektedir.
Dahası, Türk savunma ürünleri sadece yüksek verimli olmakla kalmayıp aynı zamanda rekabetçi fiyatlara sahiptir ve bu da onları savunma harcamalarını optimize etmek isteyen KİK ülkeleri için cazip bir seçenek haline getirmektedir.
Suudi Arabistan, Türk askeri ekipmanlarının (daha doğrusu SİHA'ların) en büyük tedarikçisi olmadan önce, diğer bazı KİK ülkeleri daha fazla Türk askeri teçhizatı satın alarak veya projelerde ya da üretimde ortaklıkları tercih ederek Türkiye'nin savunma sanayisinde artan bir rol oynadı.
2018 ve 2022 yılları arasında Katar, Umman ve BAE, Ankara'nın savunma sanayi ürünlerinin en büyük üç müşterisi oldu ve bu dönemde Türkiye'nin toplam silah ihracatının sırasıyla yüzde 20, yüzde 17 ve yüzde 13'ünü oluşturdu.
2022 yılında, BAE'nin 120 adet Türk Bayraktar TB2 satın almak için yaklaşık 2 milyar dolarlık en büyük sözleşmeyi teklif ettiği bildirildi.
Tedarik sözleşmesi, 120 TB2 insansız hava aracının yanı sıra mühimmat, komuta ve kontrol birimleri ve eğitim hizmetleri satın alma talebini de içeriyordu.
Geçmişte iki ülke arasındaki gergin ilişkilere rağmen BAE sürekli olarak Türkiye'nin en büyük askeri teçhizat alıcılarından biri olmuştur.
Türkiye'nin 2014'ten bu yana Körfez'deki başlıca müttefiki olan Katar, TB2 SİHA'ları satın alan ilk Körfez ülkesi oldu.
Doha, 2018 yılında Türkiye ile bir yıl içinde altı TB2, üç yer kontrol istasyonu sistemi ve bir eğitim simülatörü teslim edilmesini öngören bir sözleşme imzaladı.
2023'ün başında bir başka KİK ülkesi olan Kuveyt, TB2'leri satın almak için Türkiye'nin Baykar şirketi ile 370 milyon dolarlık bir tedarik anlaşması imzaladı.
Körfez'in Türkiye'nin askeri teçhizatına olan ilgisi Türk SİHA'larıyla sınırlı değil.
Umman 2015 yılında, 2017 ve 2018 yıllarında teslim edilen yüz adet Pars III 8×8 zırhlı araç ve yetmiş iki adet Pars III 6×6 zırhlı araç dahil olmak üzere 172 zırhlı araç satın almak için büyük bir sözleşme imzaladı.
O dönemde türünün en büyüğü olan bu sözleşme, Umman'ı birkaç yıllığına Türkiye'nin savunma ekipmanı müşterileri listesinde üst sıralara yükseltti, Türkiye-Umman savunma bağlarını güçlendirdi ve Türkiye'nin savunma sanayi ve ihracat stratejisini güçlendirdi.
Katar ise Türkiye ile savunma sanayi ürünlerinde büyük bir ortaklık kurmayı tercih etti.
Katar, 2014 yılında zırhlı araç üretimiyle tanınan Türk firması BMC'nin yüzde 49 hissesini satın aldı.
Bu iş birliği, 2018 yılında BMC ile SSB arasında Türkiye'nin yeni nesil ana muharebe tankı Altay'ın seri üretimini başlatmak üzere büyük bir sözleşme imzalanmasıyla yeni bir boyuta ulaştı.
Anlaşma ile ilk etapta 250 tankın üretimi taahhüt edilirken, gelişmiş bir versiyonun da üretilmesi planlanıyor.
BMC, 2019 yılında Türk ordusunun önde gelen tank ve palet fabrikalarından birini önümüzdeki çeyrek yüzyıl boyunca işletme hakkını elde etti.
Nisan ayı, Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK) için bir dönüm noktası oldu; yerli üretim ilk iki Altay tankı Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın katıldığı görkemli bir törenle teslim alındı.
Bu yılın sonunda ilk uçuşunu yapması planlanan Türkiye'nin beşinci nesil savaş uçağı KAAN'a Azerbaycan'ın katılımı gibi mega projelerde farklı türde benzer ortaklıklar Körfez'deki ve ötesindeki diğer bölgesel aktörlerle görüşülüyor.
29 Temmuz'da SSB Başkanı, Körfez Arap ülkelerinden birinin Türkiye'nin yeni amiral gemisi TCG Anadolu'ya (L-400) benzer bir Hafif Uçak/Savaş Gemisi (LAC) almak için Ankara ile görüştüğünü ve görüşmelerin son aşamaya geldiğini açıkladı (bu savaş gemisinin asgari maliyetinin 2015 yılında 1 milyar dolar olacağı tahmin ediliyor).
İsmi açıklanmayan Körfez ülkesi muhtemelen BAE ya da Suudi Arabistan'dır.
Stratejik ve ekonomik büyüme potansiyeli
Türkiye ve KİK ülkeleri arasında artan savunma sanayi iş birliği, muazzam bir stratejik ve ekonomik büyüme potansiyeli göstermektedir.
"Mega anlaşmalara" odaklanmak hem Türkiye'nin hem de KİK'in çıkarlarına hizmet edecek ve anlık taktiksel değerlendirmeler yerine uzun vadeli planları teşvik edecektir.
KİK ülkeleri için özellikle teknoloji transferi, acil savunma kabiliyetlerinin artırılması ve yeni gelişmekte olan yerli savunma sanayilerinin beslenmesi gibi önemli faydalar söz konusudur.
Sürdürülebilirliğin sağlanması için bu iş birliğinin siyasi dalgalanmalar karşısında dirençli kalması gerekmektedir.
Türkiye en büyük savaş gemisi (dünyanın ilk SİHA gemisi) TCG Anadolu'yu (L-400), ilk milli ana muharebe tankı ALTAY’ı ve beşinci nesil savaş uçağı KAAN'ı tanıtırken, Türkiye ile Körfez ülkeleri arasında savunma iş birliği için yeni yollar açılacaktır.
Ayrıca, Türkiye'nin deniz ve robotik savaş sistemlerindeki artan gücü, çok yönlü hassasiyetleri ve sınırlı insan kaynakları göz önüne alındığında, KİK'in karşılaştığı zorluklara etkili ve uygun maliyetli çözümler sunmaktadır.
Türkiye ve KİK ülkeleri arasındaki savunma iş birliği, bölgesel güvenliğin güçlendirilmesi ve ekonomik kalkınmanın desteklenmesi açısından hayati önem taşımaktadır.
Yerli savunma sanayilerine verilen önemin artması, gelişmiş SİHA'ların konuşlandırılması ve ortak savunma projelerinin yürütülmesi, bu ülkelerin özgüven ve stratejik iş birliği konusundaki kararlılıklarının altını çizmektedir.
Jeopolitik dönüşümler bölgeyi şekillendirmeye devam ederken, savunma iş birliğine yönelik koordineli ve ileri görüşlü bir yaklaşım Türkiye'nin Körfez'deki güvenlik rolünü güçlendirecek, KİK ülkelerine fayda sağlayacak ve daha istikrarlı ve güvenli bir bölgenin önünü açacaktır.