Avrupa'da ilk savaş 5000 yıldan daha önce gerçekleşti
İspanya’daki Neolitik alanda bulunan 338 kişinin iskeletindeki travmalar, Avrupa’daki savaşın 5.000 yıldan daha önce başladığını gösteriyor.
Çatışma insanlık tarihi boyunca var oldu ve çoğunlukla şiddet eylemlerini içeriyordu. Saldırılar, suikastlar, baskınlar ve pusular arkeolojik kayıtlarda neredeyse insanlığın kökenine kadar uzanan bir geçmişe sahip. Ama savaş değil.
Savaş, çatışmanın aksine ister geçici ister kalıcı olsun, örgütlenmeyi gerektirir.
Savaş genellikle ilgili gruplardan en az birine ait kurumsallaşmış orduların oluşturulmasını içerir.
Savaş şiddeti meşrulaştırır, yani bir kişi diğerini cinayet sayılmadan öldürebilir ve aynı zamanda doğası gereği geçicidir. Öyle ki ister aylar ister yıllarca sürsün savaş eninde sonunda sona erer.
Çeşitli araştırmalar, savaşın doğuşu ile toprak ve mülkiyet kontrolünün giderek önem kazandığı insan yerleşimi arasında bir bağlantı olduğunu öne sürüyor.
Neolitik dönemde, özellikle tarım ve hayvancılıkta üretim fazlasının ortaya çıkması, kısa süre içinde gücün yoğunlaşmasına, kalıcı eşitsizliğe ve toprakları genişletme ve savunma arzusuna yol açtı.
Bu aynı zamanda, bugün anladığımız şekliyle savaş yürütmek için büyük ordular toplayarak gücünü koruyan, genişleten ve pekiştiren ilk devletlerin kurulmasına da öncülük etti.
Savaşın Doğuşu
Arkeologlar, savaşın ortaya çıkışının izini sürmek için uzun zamandır dolaylı göstergelere güvenmek zorunda kalıyordu.
Bunlar arasında savunma sistemleri, silahların kaydedilmiş görünümleri veya mağara resimleri gibi belirli grafik unsurların tanımlanması yer alıyor.
Son zamanlarda ise araştırmalar doğrudan kanıtlara, özellikle de geçmişteki şiddete dair elimizdeki en kesin kanıtları içeren insan kemiklerindeki yaralara yöneldi.
Adli antropolojideki ilerlemeler sayesinde, Neolitik çağa (milattan önce 6.000 ila 3.000) kadar Avrupa tarihöncesinde şiddet izleri taşıyan bilinen toplu mezar alanlarının büyük çoğunluğunun aslında katliamların sonucu olduğu öğrenildi.
Bunlar, diğer grupların acımasız sürpriz saldırıları sonucunda, erkek, kadın ve çocuklardan oluşan tüm nüfus da dahil olmak üzere 20-30 kişiden fazla olmayan toplulukların ayrım gözetmeksizin öldürülmesi ile ilişkiliydi.
Bu kategoriye girmeyen birkaç arkeolojik alan ise kurbanların veya diğer şiddet içeren ritüel uygulamaların sonucu gibi görünüyor.
Crickley Hill ve Hambledon Hill gibi Britanya’daki yerleşim yerlerinde, savunma yapıları etrafında yüzlerce ok ucu bulunması büyük ölçekli koordineli saldırıları düşündürebilir, ancak bunların gerçekten savaşta kullanıldığına dair neredeyse hiç iskelet kalıntısı yok.
Bu tarz bir kanıt elde etmek için Tunç Çağı’na yani yaklaşık milattan önce 1.200 yıllarına ve Almanya’daki Tollense Savaşı’na kadar beklemek zorundayız.
Kırık Kemikler ve Paradigmalar
San Juan ante Portam Latinam’daki (SJAPL) mezar alanı, 1985 yılında Laguardia’da (Álava, İspanya) keşfedildi. Ve 1990 ve 1991 yıllarında J. I. Vegas ve işbirlikçileri tarafından kazıldı. Burada yaklaşık 338 kişinin iskelet kalıntıları bulundu.
İskeletler milattan önce 3.200 civarına, Geç Neolitik döneme tarihleniyor.
İskeletler üzerinde yapılan ilk çalışmalarda şiddete dair kanıtlar bulundu. İskeletler üzerinde özellikle ölümden bir süre önce (antemortem) meydana gelmiş ve çoktan iyileşmiş 53 kafa yaralanması ve sekiz ok ucu yarası vardı.
Bununla birlikte, ölüm anında (perimortem) meydana gelmiş ve iyileşmemiş beş ok ucu yarası ve bir kafa yaralanması da vardı.
Ayrıca, tek başına bulunan (çoğu darbe izleri taşıyan) 52 çakmaktaşı ok ucunun orada gömülü cesetlere saplanmış olduğundan ve onlarla birlikte kasıtlı olarak gömülmediğinden şüpheleniliyordu.
Bu nedenle, görünüşte sınırlı sayıda iyileşmemiş yaraya rağmen, muhtemelen o dönemde kolektif şiddet izleri taşıyan bilinen tarihöncesi alanların bulunmaması nedeniyle, mezar alanının başlangıçta bir katliamın sonucu olduğu düşünülüyordu.
Şiddet kanıtı bulunan Avrupa Neolitik yerleşimleri üzerine yapılan önceki çalışmalar, SJAPL’nin benzersizliğini ortaya koyuyor.
Perimortem travma, özellikle de yakın dövüşe özgü kafatası travması diğer yerleşimlerde baskınken, SJAPL’de ok ucu yaraları -uzaktan çatışmanın kanıtı- ve antemortem travma baskın görünüyordu.
Bu da daha uzun, daha karmaşık ve daha az ölümcül bir çatışmaya işaret ediyor.
Ayrıca alandaki demografik yapı da diğerlerinden farklı olmasıyla öne çıkıyor. Diğer bölgelerde erkekler, kadınlar ve çocuklar bulunurken, SJAPL’de ağırlıklı olarak ergen ya da yetişkin erkek iskeletleri bulunuyordu.
Kalıntılar Yeniden İnceleniyor
Yakın zaman önce, SJAPL’de bulunan kalıntılar tekil ve anormal sonuçları değerlendirmek üzere yeniden incelendi.
Bu incelemede 48’i iyileşmemiş ve 59’u iyileşmiş olmak üzere toplam 107 kafa yaralanması ve 17’si iyileşmemiş ve 30’u iyileşmiş olmak üzere iskeletin diğer kısımlarında toplam 47 yaralanma tespit edildi.
İlginç bir şekilde, iskeletlerin (özellikle iyileşmemiş olanlar) büyük çoğunluğu ergen ve yetişkin erkeklerden oluşuyordu.
Ayrıca, bu erkeklerin bazılarında hem iyileşmiş hem de iyileşmemiş yara kalıntıları bulundu. Bu da bu kişilerin pek çok kez şiddete maruz kaldıklarını gösteriyor.
İnceleme sonucunda elde edilen bulgulara göre araştırmacılar, SJAPL’de gömülen kişilerin en az yüzde 23’ünün yaşamları boyunca şiddet içeren bir olaya maruz kaldığını ve bunun sonucunda en az yüzde 10’unun öldüğünü tahmin ediyor.
Ancak bu çok düşük bir tahmin. Çünkü yumuşak dokuya çarpmış olabilecek 52 ok ucunu ya da belirli kişilerle ilişkilendirilemeyen yaralı kemikleri hesaba katmıyor.
Bu faktörler de dahil edildiğinde, tahmini olarak 90 kişinin (yüzde 27) SJAPL’de şiddet nedeniyle öldüğü sonucu elde ediliyor.
Ek olarak, yaraların yalnızca yüzde 50’sinin kemik üzerinde iz bıraktığını ve SJAPL’deki kalıntıların korunmasının oldukça zayıf olduğunu; yakın zamanda meydana gelen çok sayıda ölüm sonrası kırığın kayıtları etkilediğini de akılda tutmakta fayda var.
Dolayısıyla nihai sayı tahminlerin iki veya üç katı olabilir.
Bu sonuçlara göre SJAPL, büyük ölçekli, organize ve uzun süreli bir çatışmanın açıkça belgelendiği Avrupa’nın bugüne kadarki en eski arkeolojik alanı olma özelliği taşıyor.
Ayrıca, SJAPL’nin bulunduğu Rioja Alavesa bölgesi, Avrupa’da toplam ok ucu yaralarının en yüksek olduğu bölge (en az üç başka bölgede tespit edildi), bunların tümü milattan önce 3.380 ile 3.000 yılları arasında olup bölgesel bir çatışmaya işaret ediyor.
Ayrıca, SJAPL’de belgelenen yüksek beslenme yetersizliği oranları yaşam kalitesinin düştüğünü göstermekle birlikte,
Geç Neolitik toplulukların zaman içinde şiddetli çatışmaları sürdürmek, yani savaş yapmak için sahip oldukları lojistik kapasitelerini de ortaya koyuyor.
Bu da daha önce varsayılandan neredeyse iki bin yıl önce, Neolitik çağda bu kıtada belgelenmiş ilk savaş örneğini oluşturuyor.