gdh'de ara...

Bu coğrafyada depremle yaşamayı öğrenmek ve yatırımcı olmak

Her husustan evvel 29 Ekim Cumhuriyet Bayramımızı tek vücut olarak kutladık. Muhteşem anlar yaşadık. Küresel tüm olumsuz gelişmelere rağmen ülkemiz birlik ve beraberlik içerisinde nasıl olunacağını tüm dünyaya bir kez daha gösterdi.

1. resim

Hiç şüphesiz bünyesinde etnikçilik ve ideoloji barındırmayan renk ve sembolleriyle zerafetin, adaletin, cesaretin ve ferasetin temsili bayrağımızla ilk günkü gibi hilal ve yıldızın altında dimdik ayakta olduğumuzu cihana arz ettik.

100 yıl kutlamaları küresel fayların kırıldığı, haritalar ve zihinler üzerinden yapılan matematiklere karşı bence küresel bir meydan okumaydı. Milletin devletiyle birlikte sergilediği duruştu. Bu millet; merkezine “İnsan” dışında ne varsa alanlara karşı hiçbir ayrım göstermeden Cumhuriyetine sahip çıktı. Nice yüzyıllara diyelim ve piyasalara dönelim…

Borsa İstanbul geçtiğimiz haftayı kabaca %2’nin biraz üzerinde bir yükselişle kapattı.

İsrail-Filistin meselesinde geçtiğimiz hafta ortasına kadar kara harekatının ertelenmiş olması, Hamas’ın rehinelere ilişkin tavrı sürecin Borsa İstanbul adına olumlu seyir izlemesine katkı sağladı.

Çarşamba günü Cumhurbaşkanımız Sn. Recep Tayyip Erdoğan’ın grup konuşmasındaki Hamas, İsrail ve Filistin’e olan mesajları ciddi miktarda satış getirdi ve yaklaşık %7’lik bir kayıpla geçildi. Perşembe günü Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’nın politika faizi kararı vardı.

Önceleri 500 BP’lik bir artış fiyatlanırken; İsrail-Filistin geriliminin artması ve bunun ekonomiye olası negatif etkilerinin de dikkate alınmasıyla merkezin 500 BP’nin altında bir faiz artışı kararı alacağına ilişkin beklentiler artmıştı.

Geçtiğimiz hafta yazdığımız yazıda da TV yayınlarımızda da 500 BP’lik bir artış geleceğini ifade etmiştik. Gerekçe olarak da piyasaların yüksek tansiyon ile yaşamaya alışmasını göstermiştik.

Pandemi, tedarik zinciri ve lojistik sıkıntıları, hammadde yarı mamul tedarik sorunları, Ukrayna – Rusya Savaşı, enerji krizi, petrol ve doğalgaz fiyatlarının astronomik yükselişi ve gıda krizi gibi pişmiş tavuğun bile başına belki 50 yılda gelebilecek tüm problemleri birkaç yıl içinde yaşayan yatırımcı depremle yaşamayı öğrendi. Dolayısıyla Borsa İstanbul’da meydana gelebilecek düşüşlerin de kalıcı değil endeksin zaten ihtiyacı olan düzeltmeler olduğunu belirtmiştik.

Hülasa esas risk faktörünün salt İsrail-Filistin meselesi olmadığına, kara harekâtı gibi, İsveç’in NATO üyeliliğinde meclisin alacağı karar gibi ve tüm bunların yanında İsrail-Filistin meselesinde Türkiye’nin aktif bir rol alıp almayacağı gibi faktörlerin önemli olduğuna dikkatleri çekmemiz gerekir. Yani piyasalar bu kadar kısa zamanda yaşanan bu kadar kaotik bir ortamda esas odak noktasının güven ve istikrar olduğunu bir kere daha göstermiştir.

Piyasalar aynı tavrı TCMB’nin politika faizi kararında da gösterdi. Malumunuz ekonomi yönetimi enflasyonu terbiye etmek için talep üzerinde faiz kırbacını kullanıyor. Her faiz artışı mevduat faizlerini de yukarı doğru çekiyor, piyasalardaki canlılığı bir miktar azaltıyor buradaki parayı da vakum gibi bankalara sıkıştırıyor.

Aynı zamanda her faiz artışı kredi maliyetlerini de arttırıyor ve talebin de canına okuyor. Normal şartlarda politika faizinin artması ile kredi ve mevduat faizlerinin yükselmesi Borsa İstanbul yatırımcısı için negatif bir haber dolayısıyla yine normal şartlarda borsanın bunu negatif fiyatlamasını bekleriz. Perşembe gününü hatırlarsanız bu haber olumsuz fiyatlanmadı. Neden?

Nedeni açık. Birincisi borsa yatırımcısı ekonomi yönetiminin yaşanan tüm olumsuzluklara ve jeopolitik risklere rağmen enflasyon konusundaki katı mücadelesini yani kararlarındaki istikrarı fiyatladı ve güvendi.

Zira bundan önceki faiz artışlarına ilişkin karar metinleri ile oldukça paralel ifadelerin metinde yer alması bu güveni perçinledi diyebiliriz. Karar metninde enflasyona dair iki nokta dikkat çekici. Birisi jeopolitik riskler enerji fiyatlarını tetikleyebilir bu da enflasyonu daha rijit hale getirebilir.

Diğeri ise geçmişte yapılan vergi v.b. artışların enflasyona geçişkenliğine ilişkin sürecin tamamlanmış olması. Sonuç itibariyle aylık bazda enflasyon tarafında bir geri çekilme olabileceğine dair satır aralıklarını gözlemledik.

İkincisi ise her ne kadar politika faizi artışları ile mevduat faizleri yükselmiş olsa da yatırımcı için Borsa İstanbul hala daha en enflasyon üstü getiri elde edebileceği tek enstrüman durumunda. Enflasyon tarafında gözle görülür bir düşüş gözlemlenmedikçe de yatırımcının bu tavrı sürecektir.

Cuma ise sadeleştirme yönünde bazı uygulamalar geldi. Amaç sıkı para politikası nedeniyle potansiyel döviz kaybı yaşayabileceğimiz kesim olan ihracatçı firmaların uygun koşullarda finansmana erişimini temin etmek. Bir diğer sebep ise TL mevduatlara geçişi cesaretlendirmek…

Bu hafta BORSA’da nasıl bir seyir bizi bekliyor?

Bir kere şunun altını çizelim. Yatırımcının yatırım iştahı ile alakalı bir sorun yok. Bilançolar inanılmaz güzel geliyor. Jeopolitik riskler şu bilanço döneminde gelmemiş olsaydı endeksin 9 bini aşmaması için hiçbir sebep yoktu. Ama mevcut durumda yatırımcının kafası jeopolitik riskler nedeniyle karışık durumda ve o günkü haber akışına göre anlık kararlar verebiliyor.

Muhtemel ki bu hafta da çok kayda değer bir gelişme olmadıkça inişli çıkışlı benzer bir tabloyu izliyor olacağız. Dolayısıyla 8100 endeks için olağan bir direnç noktası diyebilir bu hafta için.

7400 ise en katı destek noktası olarak karşımızda diyebiliriz. İşler iyi gitmezse İsrail – Filistin meselesinde Türkiye bambaşka bir pozisyon alırsa 6800’leri konuşmak mümkün hale gelir. Bu da kısa vadede pek de yukarıya doğru geri dönüşü kolay olmayacak bir noktaya işaret eder pek de tepki alımı da gelmez diyebilirim.

Eğer Borsa İstanbul’da uzun vadeli düşünenlerdenseniz endeksin 7000-7400 bandına kadar çekilmesi durumunda bilançosu iyi gelen hisseler için alım fırsatı mevcuttur diyebiliriz. Endeksin 7950 üstüne gelmesi kar realizasyonu için fırsat sunar ve bir miktar satış yapılabilir demektir.

Çarşamba FED faiz kararını açıklayacak. %99 sabit bırakacak. Geçen haftaki yazımızda belirttik. Beklenti üstü gelen büyüme verileri ve hala güçlü enflasyon temel gerekçeleri gibi gözüküyor. Perşembe günü enflasyon raporunu karşılayacağız. 2023 ve 2024 enflasyonuna dair TCMB Başkanının açıklamaları piyasalar tarafından yakından takip edilecek. 2023 enflasyonu için son 15-20 gündür hemen tüm yayınlarımda %62-63 bandını işaret ediyorum. Cuma günü de aylık enflasyon verisini karşılıyor olacağız. Orada görünüm negatif değil.

Hülasa son sözler ne yapalım ne alalım diyenlere gelsin:

Birincisi malın değil nakit ve benzerlerinin kral olduğu bir dönem başladı diyebiliriz. Bu ekonomi yönetiminin izlediği politikalara bağlı olarak enflasyon üstü getiri sağlayan bir yatırım aracı oluşana kadar hisse yatırımları cazip. ABD tahvil piyasasında özellikle 10 yıllıkları da dikkatle takip etmekte fayda var. Burası bize ciddi işaretler veriyor gidişata dair. S&P ve DX’de durumlar iç açıcı değil.

Kısa vadede jeopolitik risklerin tırmanması, orta ve uzun vadede ise küresel ekonomideki eksen kaymaları nedeniyle kesinlikle portföyünüzde altın olmalıdır. Geçen haftada belirttik. 2000 önemli bir test puanı bizim için. Yine oradayız. Orası kırılırsa yürür.

Tartışma