Bu sinekler İmamoğlu'nu sokmuyor mu?

İstanbul’da açık bir alanda oturup hava almak, dinlenmek artık neredeyse imkansız.

1. resim
16.09.2022

İstanbul’da açık bir mekanda oturup sohbet etmek isteyenler konuya önce yaşanan ekonomik gelişmelerden başlıyor. Artan kiralar, konut fiyatlarındaki aşırı yükseliş, gıda fiyatlarında cep yakan gelişmeler… Düşük ve orta gelir grubu için günlük hayatı idame ettirmek gerçekten güçleşiyor. 

Ama sohbet nereden başlarsa başlasın bir süre sonra masaya gelen davetsiz misafirler konunun değişmesine ve bir noktada toplanmasına neden oluyor. Popülasyonu her geçen gün artan, türleri değişen, gittikçe rahatsızlık veren sivrisineklerden bahsediyorum.

İstanbul’da açık bir alanda oturup hava almak, dinlenmek artık neredeyse imkansız. Oturduktan kısa bir süre sonra, artık gündüz de saldıran yeni türlerin hücumuna uğruyor vatandaşlar. 

Yaklaşık iki yıldır bu durumdayız. 

İki yıl önce hayatımıza giren Asya kaplan sivrisineği Güneydoğu Asya kökenli. İlk kez 2020 yılının başlarında İstanbul’un Zeytinburnu, Ümraniye, Beykoz gibi ilçelerinde görülen bu sivrisinek türü bu yıl İstanbul’un neredeyse tamamına yayılmış durumda. Popülasyonları gün geçtikçe artıyor. Tropikal iklimlere ait bu türlerin Türkiye’de ve İstanbul’da görülmeye başlaması bence biraz da iklim değişikliğinden kaynaklanıyor. 

Biliminsanları bu tür sivrisineklerin istilacı olduğunu, kimyasal ilaçlara direnç gösterebildiğini, bir diğer deyişle bağışıklık kazandığını söylüyor. 

Dün Anadolu Ajansı’ndan geçen bir haber tehlikenin boyutlarını gözler önüne seriyor. Bu habere göre sivrisinek ısırığı nedeniyle hastaneye başvuranların sayısında artış var. Prof. Dr. Zekai Kutlubay farklı bir sivrisinek türüne de dikkat çekiyor. Aedes cinsi denen saldırgan bir türün ciltte şişlik, yara ve kaşıntıya neden olduğunu belirtiyor. Buna göre özellikle alerjisi, astımı olan kişilerin sivrisinek ısırdığı zaman vücudunun farklı yerlerinde de reaksiyonlar ortaya çıkabiliyor. Kutlubay’ın “en çok korktuğumuz” dediği şey ise alerjik bireyler için oluşabilecek olası bilinç kaybı. 

Malum sivrisinekler dünya ekosisteminde “ölüme en çok neden olan tür” olarak biliniyor. Şu an için Türkiye’de salgına neden olabilecek bir sivrisinek yoğunluğu gözlenmiyor. Ancak yoğunluk arttığında -ki artıyor- iş tehlikeli boyutlara varabilir. Bu sivrisinekler sarı hummadan zika virüsüne kadar bir çok tehlikeli hastalığı bünyelerinde taşıyabiliyor. 

İstanbul’da herkes sivrisineklerin varlığından şikayetçi. Vatandaşların şikayetlerini yazdığı bir internet sitesinde yapılacak kısa bir araştırma sivrisinek saldırılarıyla ilgili yaşanan yoğunluğu ortaya koyuyor. Bu siteye mesaj bırakan yüzlerce kişi yerel yönetimlerden ilaçlama başta olmak üzere sivrisinekleri ortadan kaldıracak çözüm yolları bulmasını bekliyor.

Peki, belediye ne yapıyor? 

Burada sorumluluğun İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nde olduğunu vurgulayalım. Anladığım kadarıyla İBB, iki yıl önce AB’nin de desteklediği bir çalışma başlatmış. Gazete Oksijen’de yer alan bir habere göre İBB bu çalışmayla İstanbul’daki sivrisinek türlerini tespit ediyor. 

Bu tespit çalışmasının yanısıra belediyenin yaptığı rutin ilaçlama faaliyetleri de var. Yapılan ilaçlama faaliyetleri ile ilgili detaylar İBB Sağlık Dairesi Başkanlığı’nın internet sitesinde yer alıyor. Ancak vatandaşta bu ilaçlama faaliyetlerinin kağıt üzerinde kaldığı düşüncesi hakim. 

Sebebi sivrisinek popülasyonunun her geçen gün artması. Yani iddia edilen ilaçlama faaliyetlerinin sivrisinek popülasyonunun artmasını engellememesi. Diğer bir sebep ise gözle görülür bir ilaçlama faaliyetinin olmaması. Vatandaşların şikayetlerini yazdığı o internet sitesine girenler görebilir. Belediyenin  ilaçlama yapmadığına ilişkin çok sayıda mesaj ve şikayet var. 

2022 yazı 2021 yazından daha zor geçmişti. Bu durumda 2023 yazının daha da zor geçeceği anlaşılıyor. 

Karşı karşıya olduğumuz tablo bu: Sivrisinek türleri başkalaşıyor, popülasyonları artıyor, mevcutta kullanılan mücadele yöntemleri bir işe yaramıyor, İstanbul’da açık havada oturmak imkansız hale geliyor.

Ekrem İmamoğlu’nun 16 milyon İstanbulluyu rahatsız eden bu durumu ortadan kaldıracak bir çözüm bulması şart. Bugüne kadar neden bekledi, onu da bilmiyorum. Yoksa bu sinekler İmamoğlu’nu sokmuyor mu?