Center for Strategic and International Studies: Erdoğan nasıl bir politika izleyecek?

Seçim zaferi kazanan Erdoğan'ın adımlarını, ekonomi politikaları ve dış politika öncelikleri şekillendirecek. Erdoğan, Türkiye'nin Suriye'den kaynaklı gördüğü terör tehdidiyle mücadelesini güçlendirecek.

1. resim

Brüksel merkezli Center for Strategic and International Studies'da Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın seçim zaferinden sonra odaklanacağı politikaların incelendiği bir analiz yazısı yayımlandı. 

Türkiye'deki muhalefet bloğunun 'abartılı bir seçim zaferi beklemesinin ardından, suskunluğa ve umutsuzluğa düştüğü' belirtilen analizde, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın ise daha zafer konuşmasında yerel seçimler gibi yeni hedefler belirlediğine dikkat çekildi. 

Analizde ayrıca; Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın yeni döneminde, "ekonomi ve dış politika konularına odaklanacağı" ve Suriye'den kaynaklı gördüğü terör tehdidiyle mücadelesini güçlendireceği tespiti yapıldı.

İşte Center for Strategic and International Studies'de yayımlanan analizin tamamı: 

Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye'nin kritik seçimlerde zafer kazandıktan sonra siyasi adımları hakkındaki tüm şüpheleri de ortadan kaldırdı.

14 Mayıs'ta Erdoğan'ın partisi olan Adalet ve Kalkınma Partisi'nin liderliğindeki sağcı ve muhafazakar partilerden oluşan koalisyon, parlamentoda çoğunluğu elde etti. İki hafta sonra, yani 28 Mayıs'ta da cumhurbaşkanlığı için yapılan ikinci turda Erdoğan, rakibi Kemal Kılıçdaroğlu'nu mağlup ederek, görev süresini beş yıl daha yeniledi.

Erdoğan şimdi, Mart 2024'te Türkiye'de yapılacak olan yerel seçim mücadelesine hazırlanıyor.

Bu yaklaşan siyasi mücadele, Erdoğan'ın kısa vadeli iç siyasi düşüncelerini, ekonomi politikalarını ve dış politika önceliklerini şekillendirecek.

Erdoğan'ın son seçim başarısı, birçok anket kuruluşu ve analisti hayrete düşürerek, adeta olasılıklara meydan okudu. Erdoğan ve destekçileri başarılarının tadını çıkarırken, abartılı bir başarı beklentisi olan muhalefet, bu gerçekleşmeyince kendisini bir hayal kırıklığı ve neredeyse umutsuzluk içinde buldu.

Erdoğan'ın siyasi olarak her şeye gücü yetme konumuna yükselişi; toplumsal duyguları zekice okuması ve kitlelerle benzersiz bir şekilde bağlantı kurma becerisi dahil olmak üzere birçok şeye bağlanabilir. Ancak başarısının arkasındaki gerçek itici güç, bitmek bilmeyen hırsı ve kazanmaya olan aşırı bağlılığı olmuştur.

Nitekim Erdoğan, cumhurbaşkanlığı ikinci tur seçimlerinin ardından yaptığı zafer konuşması sırasında bunu gösterdi. Erdoğan, rahatlamaya ve bir gün bile dinlenmeye hazır olmaktan çok uzaktı. Bunun yerine, derhal yerel seçimleri bir sonraki hedefi olarak belirledi ve bu fırsatı tabanını ve parti kadrolarını mücadele için harekete geçirmek için kullandı.

Yerel seçimler Erdoğan için özel bir sınav olacak çünkü muhalefetle bir hesabı var. Erdoğan ve AK Parti, 2019'da Ankara ve İstanbul da dahil olmak üzere Türkiye'nin dört büyük şehrinin kontrolünü ana muhalefetteki Cumhuriyet Halk Partisi'ne devretti. Erdoğan1994'ten 1998'e kadar İstanbul belediye başkanıydı. Daha sonra ise AK Parti'yi kurdu ve 2003'te başbakan, ardından 2014'te cumhurbaşkanı oldu. Erdoğan, 2028'e kadar devam edecek olan yeni döneminin sonuna kadar iktidarda kalırsa, Türkiye'yi çeyrek asır kesintisiz olarak yönetmiş olacak.

Erdoğan, kilit meseleler daha belirgin hale geldiğinde yerel seçim stratejisini açıklayacak.

Ancak Mart 2024'e daha çok var ve Türkiye'nin içinde bulunduğu ekonomik çalkantı, önümüzdeki aylarda Erdoğan'ın en büyük baş ağrısı olacak. Ülke daha ortodoks politikalara dönmediği sürece, borç alınan döviz rezervlerini tüketerek ve borç yükünü artırarak ekonomisini zorlamaya devam edecek. Seçim kampanyası boyunca Erdoğan, seçmenlere geçici bir soluklanma sağlayan cömert maliye politikalarıyla dikkatleri enflasyon ve kurdaki değer kaybı gibi sorunlardan uzaklaştırdı.

Yaz, tipik olarak daha düşük enerji tüketimi, tarımsal fazlalar ve artan turizm gelirleri gerektirdiğinden yönetilebilir olabilir. Ancak Türkiye, yurt dışından yeni finansal akışlar sağlayamazsa, ekonomisi daha büyük risklerle karşı karşıya kalabilir.

Erdoğan yerel seçimlerden önce muhtemelen üç şey yapacak.

Birincisi; Rusya, Katar ve Körfez ülkeleri gibi güvenilir ortaklarından ek fonlar arayacak. İkincisi; denizaşırı yatırımları ve yeni kredi limitlerini cezbetme umuduyla Batı ile karşı karşıya gelmekten kaçınacaktır. Son olarak ise, ülkenin ekonomi yönetiminde değişiklikler yapacaktır.

Erdoğan'ın aktif olarak odaklanması gereken bir diğer konu da, Türkiye'de gergin ve yoğun bir şekilde politize edilmiş bir konu haline gelen göç konusudur. Öyle ki muhalefet, cumhurbaşkanlığı ikinci tur seçimleri öncesi son çare olarak, göçmenleri kendi ülkelerine geri gönderme vaadine odaklandı. Bu yükseliş CHP'ye bir seçim zaferi getirmemiş olsa da, merkez sol, sosyal demokrat bir partinin böyle bir söylemi benimsemesi çarpıcıydı. Bu strateji aynı zamanda halkın gözünde göçün öneminin de bir kanıtıydı.

Erdoğan'ın eylemlerine de aynı gerçeklik yön verecektir. Bu nedenle dış politika cephesinde Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad ile ilişkilerin normalleştirilmesi konusuna öncelik verecektir.

Erdoğan ayrıca, Türkiye'nin Suriye'den kaynaklı gördüğü terör tehdidiyle mücadelesini güçlendirecek, bu sayede de Suriyelilerin bir an önce anavatanlarına dönüşünün önünü açmaya çalışacaktır. Bu, Türkiye'de güçlü bir şekilde yankılanacak ve Erdoğan'ın elini güçlendirecektir.

Erdoğan, yerel seçimleri 2019'un bir rövanşı olarak görüyor ve bunu yapmak için elindeki her aracı kullanacağı neredeyse kesin.

Muhalefet mevcut kargaşa durumundan çıkıp AK Parti'ye ve onun sağcı-muhafazakar partilerden oluşan ittifakına karşı daha planlı, birleşik bir yaklaşım stratejisi geliştiremezse, başka bir büyük hayal kırıklığı yaşayabilir. Bu da Erdoğan'ın Türkiye üzerindeki damgasını daha da güçlendirecektir.

Tartışma