Cumhurbaşkanı Erdoğan: Hudutlarımızın güvenliğini namusumuz bilip koruyacağız
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Müstakil Sanayici ve İş Adamları Derneği Uluslararası MÜSİAD Ticaret Fuarı'nda konuştu. Erdoğan, "Hudutlarımızın güvenliğini namusumuz bilip koruyacağız. İlave tedbirlerle daha da tahkim edeceğiz." dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Tüyap Fuar ve Kongre Merkezi'nde gerçekleştirilen Müstakil Sanayici ve İş Adamları Derneği Uluslararası MÜSİAD Ticaret Fuarı'nda önemli açıklamalarda bulundu.
Erdoğan, MÜSİAD başta olmak üzere bu fuarda emeği geçen herkesi tebrik ettiğini belirterek, İslam coğrafyasının farklı ülkelerinden fuara ve kongreye teşrif eden misafirlere "Türkiye'ye hoş geldiniz." dedi.
Bu sene 20'ncisi icra edilen MÜSİAD EXPO fuarının "Küresel ticaret burada." sloganıyla düzenlendiğine işaret eden Erdoğan, "Salı günü başlayan ve bugün sona erecek fuara ülkemiz içinden ve yurt dışından ilginin gayet yoğun olduğunu görüyorum. Fuar vesilesiyle 88 ülkeden iş insanları, sanayiciler ve yatırımcılar bir araya getirildi. Özellikle tekstil, makine, inşaat, yapı malzemeleri, gıda, tarım ve savunma sanayi firmalarımızın fuara mührünü vurmasını önemsiyoruz." diye konuştu.
Erdoğan, bu gurur verici tablonun Türk ekonomisinin kapasitesi yanında, çeşitliliğini de gösteren kayda değer bir referans olduğunu vurgulayarak şunları kaydetti:
"24 sektörden 300'ü aşkın katılımcı firmayı buluşturan B2B görüşmelerinde hedef 1 milyar dolarlık ticari işbirliği hacmine ulaşmaktır. Çarşamba gününden bu yana yapılan temaslarla inşallah bu rakamın da üzerine çıkıldığına inanıyorum. Artık bir MÜSİAD klasiği haline dönüşen bu başarılı organizasyon dolayısıyla derneğimizin yöneticilerini tek tek kutluyor, etkinliğin bugünlere gelmesine katkı veren herkesi şükranla yad ediyorum. Gerek katılımcılar, gerek fuarda sergilenen ürünler, gerekse etkinlikler noktasında göz doldurucu bir içeriğe sahip MÜSİAD EXPO'nun yoluna güçlenerek devam edeceğini ümit ediyorum."
Uluslararası İş Forumu'nun "insani ve iktisadi boyutuyla göç" teması altında tertiplenmesinin de ayrıca takdire şayan olduğunu dile getiren Erdoğan, şu ifadeleri kullandı:
"Forumda yapılan tartışmaların da hayırlara vesile olmasını diliyorum. Burada şu hususun altını öncelikle çizmek isterim. Göç konusu sadece bizim gibi geçiş güzergahındaki ülkeler için değil, gelişmiş-gelişmekte olan fark etmeksizin tüm dünya için günümüzün en hassas meselelerinden biridir. Türkiye açısından göç, dünyanın birçok ülkesine kıyasla çok daha eski bir kavramdır. Biz gerek coğrafi konumumuz, gerekse beşeri ve kültürel bağlarımız sebebiyle tarih boyunca göç hareketlerine muhatap olmuş bir ülkeyiz."
Erdoğan, Osmanlı Devleti'nin toprak kayıplarının 19. yüzyıldan itibaren hızlanması nedeniyle Kırım, Kafkaslar ve Balkanlar'dan yoğun göçler alındığını hatırlattı.
"Musevi ve Hristiyanlara da kapımızı açtık"
Son iki asırda başı dara düşen, sürgüne uğrayan soydaşları muhabbetle bağırlarına bastıklarını söyleyen Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Müslümanlarla birlikte gün oldu, Musevi ve Hristiyanlara da kapımızı açtık. 1. Körfez Savaşı'nda, Kuzey Irak'ta zulüm gören Kürt kardeşlerimiz gibi 2011 yılından itibaren Suriye'deki iç savaştan kaçan komşularımıza da sahip çıkan biz olduk. Meselenin bir diğer boyutu ise şudur; 1960'lardan başlayarak yüz binlerce insanımız İstanbul'un Sirkeci tren istasyonundan davul-zurnayla uğurlanarak gurbet trenlerine bindi, 'acı vatan' dedikleri Almanya'ya daha sonra da Belçika, İsviçre ve diğer Avrupa ülkelerine iş için, ekmek için, rızıklarını kazanmak için gitti. Bugün çoğu Suriye'den 3,5 milyon civarında yerlerinden edilmiş insana ev sahipliği yapıyoruz. Yine bugün kahir ekseriyeti Almanya'da olmak üzere Avrupa'nın farklı ülkelerinde 6 milyonu aşkın kardeşimiz hayatlarına devam ediyor, yaşadıkları ülkelerin ekonomisine önemli katkılar sunuyor."
Erdoğan, göç ve göçmenlik olgusuna aşina bir millet olunduğunu, hem uzun yıllar farklı kaynaklardan göç alındığını hem de vatandaşları göçmen olarak farklı ülkelere gönderdiklerini anımsattı.
Bu tecrübenin, son yıllarda iş çevreleri dahil milletin farklı kesimlerini meşgul eden göç meselesini daha sağlıklı bir zeminde değerlendirmelerine imkan sağladığını belirten Erdoğan, şu ifadeleri kullandı:
"Bakınız kimi ülkeler göçmen konusuna sadece menfaat penceresinden yaklaşabilir. Kimi ülkeler bunu etnik ve kültürel bir tehdit olarak ele alabilir. Kimileri ise bu meseleyi sadece güvenlik ekseninden okuyabilir. Ama biz Türkiye olarak göç olgusuna çok boyutlu bir şekilde, özellikle insani değerleri merkeze alan bir yaklaşımla bakmak zorundayız. Şimdiye kadar sayısız toplantıya, araştırmaya, sempozyuma konu olan bu meseleyi bütünlüklü bir anlayışla okumak, buna göre doğru, kalıcı ve uzun vadeli politikalar geliştirmek mecburiyetindeyiz."
Göç başlığı her açıldığında konuyu hemen düzensiz göçle mücadele parantezine alıp güvenlikleştirmenin doğru bir tavır olmadığını anlatan Erdoğan, "Düzensiz göç baskısıyla yüzleşen her devlet gibi elbette Türkiye de illegal göç akınlarıyla mücadelesini tavizsiz sürdürecektir. Hudutlarımızın güvenliğini namusumuz bilip koruyacağız. İlave tedbirlerle daha da tahkim edeceğiz. Aynı şekilde kayıt dışılığın sıfırlanmasına yönelik kararlı politikalarımızdan geri adım atmayacağız." diye konuştu.
"Sığınmacılar ve göçmenlerle ilgili nefret söylemleri ve provokasyonlara 'eyvallah' diyemeyiz"
Geçici koruma altındaki kardeşlerinin doğdukları topraklara gönüllü, güvenli, onurlu geri dönüşlerini teşvik ettiklerini vurgulayan Erdoğan, sözlerine şöyle devam etti:
"Suriye'de huzur ve güven ortamı güçlendikçe inanıyoruz ki hem gönüllü geri dönüşler hızlanacak hem de gönüllü dönenlerin sayısı artacaktır. Fakat tüm bunları yaparken kör bir husumetin tuzağına da düşmeyeceğiz. Avrupa'sından Amerika'sına herkesin ciddi katma değer sağladığı göç, göçmen konusuna kategorik olarak karşı çıkamayız. Özellikle de sığınmacılar ve göçmenlerle ilgili nefret söylemlerine, faşizme, ırkçı vandallığa ve provokasyonlara 'eyvallah' diyemeyiz. Hiç kimse kendi sığ sularına ülkemizi hapsedemez. Türkiye, bu hususta doğru olanı, insani olanı, üretimi, sanayisi, ticareti, turizmi için en isabetli olanı yapmak durumundadır."
Cumhurbaşkanı Erdoğan, MÜSİAD'ın göç-göçmen konusuna bu geniş perspektiften bakmasını çok değerli bulduğunu dile getirerek, MÜSİAD dışındaki diğer kuruluşların da göç olgusunu ırkçı, lümpen söylemlere mahkum etmek yerine ön yargılardan uzak, fırsatları da ihtiva eden bütüncül bir yaklaşımla ele almasını temenni etti.
Salgınla beraber küresel ekonomi ve ticaretin İkinci Dünya Savaşı'ndan bu yana en büyük şoklarından birini yaşadığını kaydeden Erdoğan şu değerlendirmede bulundu:
"Bunun hemen ardından Rusya-Ukrayna Savaşı ve fiyat baskıları, küresel ekonomide yavaş, dengesiz bir toparlanmaya yol açtı. Ticarette artan korumacılık ve bölgemizde bir türlü sonlandırılamayan çatışmalar, belirsizlikleri derinleştirmek suretiyle küresel ekonomiyi yeni risklerle karşı karşıya bırakıyor. Bu gelişmelerin de etkisiyle küresel ekonomi 2023 yılında yüzde 3,3 büyüyerek tarihi ortalamalarının altında bir performans gösterirken, ticaret hacmiyse yüzde 1,1 oranında küçüldü."
"Büyümemiz önemli oranda net mal ve hizmet ihracatındaki artıştan kaynaklanmaktadır"
Bütün zorluklara rağmen Türkiye ekonomisinin üretimde, istihdamda ve dış ticarette güçlü bir performans sergilediğine dikkati çeken Erdoğan, şunları dedi:
"2023 yılında zayıf dış talep ve deprem felaketlerine rağmen yüzde 5,1 oranında büyüme kaydettik. Ekonomik büyüklüğümüz 2023 yılında 1 trilyon 130 milyar dolara yükseldi. Kişi başına milli gelirimiz de buna paralel olarak yüzde 24,2 oranında artarak 13 bin 243 dolara çıktı. Nereden nereye? 2024 yılının ikinci çeyreğinde ise yıllıklandırılmış olarak 1 trilyon 202 milyar dolar ekonomik büyüklüğe ulaştık."
Türkiye ekonomisinin 17 çeyrektir kesintisiz büyümeye devam ettiğini vurgulayan Erdoğan, "2024 yılının ilk yarısında büyümemiz yüzde 3,8 olarak gerçekleşti. Bu sabah açıklanan üçüncü çeyrek rakamlarında ise yıllık bazda yüzde 2,1 büyüme oranına ulaştık. Milli gelirimizin 2024 sonunda 1 trilyon 331 milyar dolara, kişi başına gelirimizin ise 15 bin 551 dolara yükselmesini bekliyoruz." ifadelerini kullandı.
Türkiye'nin büyümesinin önemli oranda net mal ve hizmet ihracatındaki artıştan kaynaklandığına işaret eden Erdoğan, şu şekilde konuştu:
"2021 yılında ilk defa yüzde 1 seviyesini aşan küresel mal ihracatından aldığımız pay, 2023 yılında yüzde 1,07'ye yükseldi. Benzer şekilde küresel hizmet ihracatından aldığımız pay da 2023 yılında yüzde 1,35'i buldu. Mal ihracatımız 2024 yılının ekim ayı itibarıyla rekor kırarak, son 12 ayda 262,3 milyar doları yakaladı. Yıllıklandırılmış hizmet ihracatımızda ise eylül ayı itibarıyla 112 milyar doları aştık."
Erdoğan, 2024'ün 10 aylık döneminde 54 milyon 700 bin turist rakamıyla geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 7'lik bir artış gördüklerini belirterek, "Eylül ayında istihdam edilenlerin sayısı yıllık bazda 1 milyon 129 bin kişi artarak 32,8 milyon kişiye çıktı. İşsizlik oranımız ise yüzde 8,6 olarak gerçekleşti." dedi.
Bu verilerin, Türk ekonomisinin yatırım, üretim, istihdam, ihracat ve cari fazla yoluyla büyüme hedefine emin adımlarla ilerlediğini gösterdiğini kaydeden Erdoğan, bu başarılarda MÜSİAD üyelerinin çok büyük payı olduğunu dile getirdi.
Erdoğan, 1990'dan bu yana Türkiye'nin ekonomisi, ihracatı, istihdamı ve demokrasisine yeri doldurulamaz katkılar yapan MÜSİAD'a, ülkesi ve milleti adına teşekkür ederek, her ne pahasına olursa olsun kazanmak, zenginleşmek yerine helalinden kazanmayı şiar edinen MÜSİAD'la iftihar ettiğini söyledi.
Erdoğan yaptığı konuşmada, Türkiye'nin 6 Şubat'ta yaşadığı asrın felaketi olan depremlere rağmen tüm bu başarıları elde ettiğinin altını çizdi.
Deprem bölgesindeki çalışmalara değinen Erdoğan, şu şekilde konuştu:
"Deprem bölgesinin imarı ve ihyası için yaptığımız harcamaların toplam değeri 72 milyar dolara yaklaştı. Enkazın kaldırılmasından yeni konut inşaatlarının başlamasına, altyapı projelerinden çevre düzenlemelerine, destekleme paketlerinden çeşitli yardımlara kadar pek çok alanda depremzedelerimizin yanında olduk. Yarın da inşallah Kahramanmaraş'tayım. Yani bir taraftan son asrın en büyük doğal afetinin yaralarını sararken, diğer taraftan da ekonomide çarkların dönmesini temin ettik."
Gelecek yıl çok daha iyi rakamları göreceklerini dile getiren Erdoğan, şunları kaydetti:
"Geçen sene deprem etkisine rağmen milli gelire oranla yüzde 5,2'de tuttuğumuz bütçe açığını, bu sene yüzde 4,9'a indirmeyi hedefliyoruz. Bütçe açığını 2025 yılında yüzde 3,1'e indirecek ve dezenflasyona maliye politikası kanalıyla da çok güçlü destek vereceğiz. Enflasyonda başlayan düşüş trendi inşallah hızlanarak devam edecek. Fahiş fiyatla ve tamahkarlıkla olan mücadelemiz de sürecek. Daha fazla para kazanmak, daha çok kar elde etmek için milletin lokmasına uzanan elleri kırmakta en küçük bir tereddüt göstermeyeceğiz. Serbest piyasa ekonomisi demek vatandaşı fırsatçıların insafına terk etmek değildir. Az gelirli vatandaşlarımız başta olmak üzere milletin refahı, huzuru, geçim sıkıntısı yaşamaması, bizim en büyük önceliğimizdir. 22 yıllık iktidarımız döneminde bu konuda hiçbir zaman taviz vermedik, bundan sonra da vermeyeceğiz."
"Bölgemizdeki sorunlar çözüme kavuştukça Türkiye ekonomisindeki iyileşme daha da hızlanacaktır"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, MÜSİAD mensuplarına hitaben, şu ifadeleri kullandı:
"Pembe tablolar çizmek niyetinde değilim. Bunu hiçbir zaman yapmadık ama en zor günlerin artık geride kaldığını sizlerle paylaşmak isterim. Türk ekonomisi fırtınalı sulardan artık serin sulara doğru yol almaktadır. Dünyada ve bölgemizde fevkalade bir hadise olmazsa Allah'ın izniyle bundan sonra rüzgara karşı değil, rüzgarı arkamıza alarak yürüyeceğiz. Bölgemizdeki çatışmalar, krizler, sorunlar çözüme kavuştukça Türkiye ekonomisindeki iyileşme daha da hızlanacaktır. Seçimlere ve bölgesel krizlere rağmen kararlılıkla uyguladığımız ekonomi programımızın meyvelerini daha fazla toplayacağız. İstikrar ve güven ortamını koruduğumuz müddetçe hiç endişeniz olmasın, yolumuz da bahtımız da daima açıktır."
Türkiye'nin 22 yılda istikrar ve güven ortamının bir ülke ekonomisi açısından ne ölçüde kritik olduğunu yaşayarak öğrendiğini belirten Erdoğan, şu şekilde konuştu:
"Başbakanın önüne fırlatılan bir anayasa kitapçığının Türkiye ekonomisine bindirdiği ağır faturayı nasıl unutabiliriz? Kelebek ömürlü koalisyon hükümetlerinin vesayete davetiye çıkardığını nasıl unutabiliriz? Sermayenin renklere bölündüğü o kara günleri, soruyorum sizlere nasıl unutabiliriz? Sırf inancı, başörtüsü, siyasi görüşü dolayısıyla insanımızın kendi vatanında parya olarak görüldüğü eski Türkiye'yi nasıl unutabiliriz? Buna mukabil son 22 yılda istikrar ve güven zemininde umutların nasıl büyüdüğüne, engellerin nasıl aşıldığına, Türkiye'nin nasıl köklü bir değişim yaşadığına da aynı şekilde hep beraber şahitlik ettik. İstikrar ve güven ortamının üzerine özellikle iş çevrelerimizin bu bakımdan titremesi gerektiğini düşünüyorum."
"Sağa sola sataşması, hançer siyasetinin bunların genetiğine işlediğinin apaçık ispatıdır"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, eski CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun "kamu görevlisine görevinden dolayı alenen hakaret" suçundan Mersin'de yargılandığı dava kapsamında talimatla Ankara Adliyesi'nde yaptığı savunmaya işaret ederek, konuşmasına devam etti:
"İşte sizler de görüyorsunuz. Geçtiğimiz hafta CHP'nin devrik genel başkanının mahkeme salonunda savurduğu hakaretler, Türkiye'nin 14-28 Mayıs seçimlerinde nasıl büyük bir uçurumun eşiğinden döndüğünü bir kez daha ortaya koymuştur. Zehirli dili, kutuplaştırıcı söylemleri ve çirkin siyasi üslubuyla bu zatın genel başkanlığı döneminde Türkiye'ye yatırım gelmesin, Türk ekonomisi düze çıkmasın diye kendini nasıl paraladığını, ülkemizi nasıl kötülediğini, nasıl yurt dışına şikayet ettiğini hepimiz çok iyi hatırlıyoruz. Bugün de seçim ve kurultay kaybetmenin öfkesiyle sağa sola sataşması, Cumhur İttifakı'yla birlikte eski ittifak ortaklarına da edepsizce saldırması, hançer siyasetinin bunların genetiğine işlediğinin apaçık ispatıdır. Hançerlemenin, kuyu kazmanın, çelme takmanın, adaletin tecellisi için cansiperane çalışan hakim ve savcıları cezaevi kapıları önünde küstahça tehdit etmenin bir muhalefet geleneği olduğunu, CHP'nin sadece eski yönetimine değil yeni yönetimine baktığımızda da çok net görüyoruz."
Erdoğan, muhalefetin yönettiği belediyeleri eleştirerek, şu ifadeleri kullandı:
"Daha ortada vatandaşa 'İşte bizim eserimiz.' diye gösterecekleri doğru düzgün tek bir projeleri dahi yok ama kavga gürültü hiç eksik olmuyor. Yönettikleri şehirlerde trafik sorunu katlanılmaz boyutlara ulaşmış. Depremle ilgili hiçbir şey yapılmamış. Hiçbir adım atılmamış. Meydanlarda vatandaşa verdikleri sözlerin hiçbiri tutulmamış. Belediyelerde yolsuzluk, hırsızlık, iş bilmezlik almış başını gitmiş. Ne gam ne tasa, bunların hiçbiri umurlarında bile değil. Varsa yoksa cumhurbaşkanı adayı kim olacak? Partinin genel başkanlık koltuğuna kim oturacak? Tüm dertleri bu. Türkiye'nin bunlarla kaybedecek vakti de enerjisi de yok."
"Dünün sorunları bugün nasıl ortadan kalktıysa, bugünün sorunları da tarihin tozlu sayfalarına karışacaktır"
Büyük hedeflerin peşinde koştuklarını, "kızılelma''ları olan Türkiye Yüzyılı'nı inşa etmenin derdinde olduklarını vurgulayan Erdoğan, MÜSİAD'dan, ekonomi programına yönelik destekleyici tutumunu bundan sonra da aynı şekilde devam ettirmesini beklediğini dile getirdi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, son 22 yılda el ele, yürek yüreğe vererek nice zorluğun, sıkıntının, badirenin üstesinden geldiklerini, iş dünyasının Türkiye'ye en iyi şekilde hizmet edebilmesi için daima yakın istişare içinde olduklarını söyledi.
Sorunlara ortak akılla, pratik, kalıcı, uygulanabilir çözüm yolları ürettiklerini, bundan sonra da aynısını yapacaklarını dile getiren Erdoğan, şu şekilde konuştu:
"Dünün sorunları bugün nasıl ortadan kalktıysa, inancım ve duam odur ki bugünün sorunları da geleceğe taşınmayacak, çözülecek ve inşallah tarihin tozlu sayfalarına karışacaktır. Son 22 yılda bunu defalarca yaptık, inşallah yine başaracağız. Hükümet olarak MÜSİAD'ın temsilcisi olduğu reel sektörümüzün nabzını tutacak, kalp atışlarını dinleyecek ve bize düşen neyse imkanlarımızı zorlama pahasına da olsa inşallah yerine getirmeye çalışacağız. Türkiye adına, ülkemiz, milletimiz, vatanımız, toprağımız adına, hepsinden önemlisi geleceğimiz adına çok büyük işlere sizlerle birlikte imza atacağız. Rabbim yar ve yardımcımız olsun diyorum. Türkiye'ye yaptığınız hizmetler, ekonomiye katkılarınız, bize inandığınız ve güvendiğiniz için sizlere tek tek teşekkür ediyoruz."
Erdoğan, fuarın hayırlara vesile olmasını dileyerek, fuara katkı sunanları tebrik etti.