Cumhuriyet neden 29 Ekim 1923'te ilan edildi?
Cumhuriyet’in ilan edildiği tarih, özenle ve anlamlı bir geçmişe referans olarak seçildi. Mustafa Kemal Atatürk ve Türk milleti, yabancı işgallerine karşı bağımsızlık mücadelesinin sonucunda Cumhuriyet’i kurarak tarihsel bir hesaplaşmayı sağladı.
Neden 29 Ekim? Mitolojik anlamlar
M.Ö. 1200’lerde, Yunan mitolojisinin ünlü kahramanı Agamemnon komutasındaki Birleşik Helen ordusu, Anadolu topraklarındaki Truva’ya saldırarak halkı kılıçtan geçirmişti.
Agamemnon, Yunan mitolojisinde adeta bir tanrı gibi anılırken, Anadolu’da acı ve yıkımın simgesi olmuştu.
Birinci Dünya Savaşı'nda ise tarih tekerrür ediyordu. Anadolu'da Çanakkale Boğazı'nı işgale gelen İngiliz ve Fransız donanmalarının en önemli gemilerinden birinin adı, anlamlı bir şekilde "Agamemnon" gemisiydi.
18 Mart 1915’te Kumkale savunmasındaki Osmanlı savaş gemileri, Agamemnon’a isabet ettirerek onu boğazdan çıkarmış ve bu düşman gemisi Limni Adası'na geri çekilmek zorunda kalmıştı. Ancak Agamemnon gemisi, Birinci Dünya Savaşı'nı bitirecek olan Mondros Mütarekesi'nde tekrar ortaya çıkacaktı.
Mondros Mütarekesi ve Agamemnon gemisi
30 Ekim 1918’de Osmanlı Devleti, Birinci Dünya Savaşı'nda yenilgiyi kabul ederek Mondros Mütarekesi’ni imzaladı.
İmza yeri, Osmanlı tarihine ağır bir darbe olarak kaydedilecek olan Limni Adası'ydı. Ancak daha da ilginç olanı, İngiltere ve diğer İtilaf devletlerinin, Osmanlı İmparatorluğu’nun sona erişini tescilleyen mütarekeyi görüşmek için Agamemnon savaş gemisini seçmeleriydi.
İngilizler, görkemli amiral gemileri Queen Elizabeth dururken Agamemnon'u seçerek, Anadolu’ya tarihten ince bir mesaj gönderdi.
Bu seçim, Truva’nın işgalini de hatırlatan sembolik bir hamleydi.
Geminin kaptan köşkünde uzun bir müzakere masası kurulmuş, gece ilerledikçe müzakereler ağırlaşmış, sonunda 25 maddelik anlaşma imzalanmıştı. O imza ile Osmanlı İmparatorluğu fiilen sona erdi, tarih sahnesinden silindi ve ardından Anadolu'nun işgali başladı. Tıpkı Truva kapılarına dayanmış Agamemnon’un ordusu gibi.
Cumhuriyet’e giden yol
Mondros Mütarekesi'nin ardından Anadolu, İtilaf Devletleri tarafından adeta talan edilmek istenmişti.
Osmanlı İmparatorluğu'nun toprakları, İngiltere, Fransa, İtalya ve Yunanistan arasında paylaşıldı ve Anadolu’ya amansız bir işgal başladı. Ancak Anadolu halkı, topyekûn mücadeleye girerek, işgalcilere boyun eğmeyi reddetti.
Nihayet 9 Eylül 1922’de İzmir’in kurtuluşuyla bu mücadele başarıya ulaştı.
29 Ekim 1923’te, yani Mondros Mütarekesi'nden tam beş yıl sonra, Türk milletinin bağımsızlığını simgeleyen Türkiye Cumhuriyeti, TBMM’de ilan edildi.
29 Ekim’in seçilmesinin nedeni
Cumhuriyet’in 29 Ekim’de ilan edilmesinin ardında yalnızca tarihsel değil, aynı zamanda stratejik sebepler de vardı.
Kurtuluş Savaşı'nın zaferinin tescillendiği 9 Eylül gibi önemli bir gün varken neden 29 Ekim seçilmişti? Bunun 2 sebebi vardı: Biri tarih, diğeri politika.
O dönemde mecliste kuvvetler ayrılığı konusunda hararetli tartışmalar da sürmekteydi.
Atatürk ve beraberindekiler, devrimleri gerçekleştirebilecek bir yapıyı kurmayı hedefliyordu.
Bu yapı için kuvvetler ayrılığı değil hepsinin tek elden kontrol edecek bir yönetim şekli gerekliydi. Bu, otoriter bir yönetim altında devrimlerin hızla hayata geçirilebilmesine olanak tanıyan bir Cumhuriyet rejimiydi.
Nutuk’ta da bahsedildiği üzere, 25 Ekim’de Meclis Başkanvekilliği seçiminde Atatürk’ün desteklediği aday yerine Rauf Bey’in seçilmesi, muhaliflerin mecliste etkin hale gelme ihtimalini doğurmuştu.
Muhaliflerin etkisini kırmak amacıyla, muhaliflerinin mecliste bulunmadıkları bir dönemde Cumhuriyet’in ilan edilmesi de tesadüf değildi.
Bir “Milli Sır”ın açığa çıkışı
Atatürk, Cumhuriyet fikrini yıllarca "milli sır" olarak sakladı ve zamanı gelene kadar Cumhuriyet'e geçiş fikrinden kimseye bahsetmedi.
28 Ekim akşamı Çankaya’da düzenlenen bir davet sırasında, Atatürk ilk kez Cumhuriyet'i ilan etme fikrini dile getirdi.
29 Ekim 1923'te TBMM, devletin yeni yönetim şeklinin Cumhuriyet olacağı ilan etti.
Kurulan bu yeni devletin adı da "Türkiye Cumhuriyeti" oldu.
Birinci Dünya Savaşı'nı Osmanlı adına bitirecek olan AGAMEMNON savaş gemisinde imzalanan Mondros Antlaşması'nın üzerinden henüz 2 yıl geçmiş ve takvimler 1925 yılının Ekim ayını göstermekteydi.
Yine bir sonbahar akşamında, Çankaya Köşkü’nde Atatürk’ün konuğu Fahrettin Altay Paşa’ydı.
Yemekler yenmiş, sohbet ediliyordu. Bir ara Fahrettin Altay, Atatürk’e merakla sordu:
"Cumhuriyetimizin ilanının 29 Ekim gecesine denk gelmesi bir tesadüf müdür? Üç gün önce veya beş gün sonra da olabilirdi. Neden 29 Ekim?"
Atatürk, hiç düşünmeden cevapladı:
"Mondros Mütarekesi 30 Ekim’de imzalandı. Biz ise Cumhuriyet’i 29 Ekim’de ilan ettik. Bu, mazlum bir milletin ahıdır. Zannederim ki o dönemin devletleri bunu anlamıştır."
Fahrettin Paşa’ya bakarak şöyle devam etti:
“Deyiniz ki, bu tarih; silinmek istenilen bir milletin öcüdür…”