Depremin yıktığı Antakya’da enkaz arkeolojisi

Depremin vurduğu Antakya’da yerle bir olan tarihi yapılara ait eserler, enkaz altından kurtarılıp ‘Kültür Enkazı Döküm ve Ayrıştırma’ sahasına taşınıyor. Burada ayrıştırılıp, numaralandırılan eserler kentin tarihi dokusunu yaşatmak için yeniden inşa edilecek yapılarda kullanılacak.

1. resim

Birçok medeniyete ev sahipliği yapan, tarihi dokusu ve kültür varlığıyla bilinen Hatay’da deprem büyük yıkıma neden oldu. Her sokak, cadde, mahalle yıkıldı, enkaza dönüştü.

Tüm tarihi yapılar da yıkıldı, enkaza dönüştü veya ağır hasar aldı. Kültür ve Turizm Bakanlığı, tescilli tarihi kültür varlıklarını kurtarmak için harekete geçti. Hatay Afet Bölgesi Kazı Başkanlığı kuruldu.

10 aydır eser arıyorlar

Sanat tarihçiler, arkeologlar, mimarlar, restoratör mimarlar, inşaat mühendisleri ile gönüllü üniversiteliler, yüksek lisans ve doktora öğrencileri 10 aydır enkazdan tarihi eser topluyor.

Yaklaşık 3070 dönümlük alanda yapılan çalışmalarda çıkarılan tarihi yapılarda kullanılan kesme ve moloz taşlar, ahşap gibi özgün malzemeler oluşturulan “Kültür Enkazı Döküm ve Ayrıştırma” sahasına taşınıyor.

Burada ayrıştırılan ve numaralandırılan tarihi malzemeler yeniden inşa edilecek yapılarda kullanılarak Antakya’nın tarihi dokusu yaşatılmaya çalışılacak. Hatay Afet Bölgesi Kazı Başkanı Doç. Dr. Muhammet Arslan, Hürriyet’e şunları söyledi:

70 kültür varlığı depremzede

“Şehirlerimiz ve kültür varlıklarımız da depremzede oldu. Depremin 20’nci gününde çalışmalara başladık. 

720 tane tescilli kültürlü varlığımız bulunuyordu. Dünyada bir ilk olan ‘enkaz arkeolojisi’ni yaptık. Enkaz arkeolojisine uygun bir metodolojiyi belirleyerek çalışmaları yürüttük.”

- Doç. Dr. Muhammet Arslan

Arama kurtarma gibi

Depremin ilk günlerinde arama-kurtarma ekipleri nasıl enkazda canlı çıkartmak için çalışıyorsa bizlerde nitelikli eserleri enkazdan kurtarıyorduk.

Kentsel sit alanında 500’den fazla sivil mimarlık örneği bulunuyordu. Bu yapıların hepsi göçmüştü, enkaza dönüşmüştü. Antakya’nın kadim kent kültürünü yansıtan o tarihi sokaklar maalesef yerle bir oldu.

İlk etapta tescilli yapılara ulaşmakta zorluk çekiyorduk. Yine de dünyada bir ilki yaparak ‘Kültür Enkazı Döküm ve Ayrıştırma Sahası’ oluşturduk.

Kentin ruhu yaşatılacak

Enkazlardan topladığımız, çıkardığımız tarihi nitelikli eserleri ayrıştırma sahasına taşıdık. Nitelikli ayrıştırmaya başladık. O yapının kesme taşını, moloz taşını, ahşap gibi tüm özgün malzemesini burada ayrıştırarak, mıntıka ve parsel numaralarıyla ayırdık.

Belki bir acı tabir olacak ama ben oluşturduğumuz bu sahaya ‘kültür varlığı mezarlığı’ diyorum. Parsel numaralarıyla taşıdığımız bu kültür varlıklarımızı ayrıştırdıktan sonra hangi bölgeye ait olduğunu belirten tabelalar koyuyoruz.

Kent yeniden restore edilince bu malzemeler bu yapılarda kullanılacak. Kesme taşları testte gönderdik, hepsi kullanılabilir. Özgün yapılara ait özgün malzemeler tekrardan yapıların restorasyonunda kullanılacak.

İlk kitabeler kurtarıldı

- Hatay Afet Bölgesi Kazı Başkanı Doç. Dr. Muhammet Arslan, birinci etap çalışmalarında çıkardıkları eserleri ise Hatay Arkeoloji Müzesi’ne teslim ettiklerini belirterek, şunları ifade etti:

“Ulu Cami, Habibi Neccar Camisi ve Rus Ortadoks Kilisesi gibi anıtsal eserlerdeki nitelikli malzemeleri enkazdan kurtardık. 

Kitabeler, yapı kitabeleri o tarihi eserin bir nevi nüfus cüzdanı, kimlik belgesi gibidir. İlk amacımız bunları kurtarmaktı. Bunun yanı sıra mimari süsleme parçaları, sütun, sütun başlıkları gibi, mihrap, mimberler, ahşap kapı kanatları, pencereler, ahşap dolaplar kurtardık. 

Rum Ortodoks Kilisesi’nde çok sayıda ikon bulunmaktaydı. Bunların birçoğu da İncil’den alınmış Hazreti İsa, Hazreti Meryem’in hayatını anlatan ikonlardı. Bu ikonların bir çoğunu da enkazlardan kurtardık. 

Camilerde, kiliselerde, mescitlerde ve hamamlardaki nitelikli eserleri başarılı bir şekildi enkazdan çıkardık. Bunları yeniden kullanılmak üzere Hatay Arkeoloji Müzesi’ne teslim ettik.”

- Doç. Dr. Muhammet Arslan
Tartışma