Dünya ekonomilerinin enflasyon ile sınavı

Pandemi dönemi ekonomi politikalarının artçı etkileri ve Rusya-Ukrayna savaşının yarattığı gıda, maden, gübre ve enerji sektörlerindeki kriz dünya ekonomilerini belirsizlik ve enflasyonla mücadele sürecine soktu. Halihazırda dünyada yükselme eğiliminde olan enflasyon oranları özellikle Rusya-Ukrayna savaşının dünya enerji sektöründe tetiklediği krizle ivme kazandı.

1. resim
19.04.2022

ABD’de %8.4 ile son 41 yılın en yüksek enflasyon seviyesi görüldü. Çalışma İstatistikleri Bürosu'na (BLS) göre, Mart ayındaki yüksek enflasyon oranında gıda, akaryakıt ve konaklama kalemleri büyük etken oldu. Enflasyonla mücadele için, ABD Başkanı Biden yükselen akaryakıt fiyatlarını kontrol altına almak üzere ulusal petrol rezervlerini altı aylık süreyle yılda 1 milyon varil olmak üzere kullanıma açtı. ABD Merkez Bankası (FED) ise 2018 yılından bu yana ilk faiz artışı kararına imza atarak politika faizini yüzde 0.25-0.50 aralığına yükseltti. Aynı zamanda Fed, yılın geri kalanı için altı faiz artışı sinyali daha verirken 2023 için faiz öngörüsünü %2.8 olarak belirledi. Diğer yandan Amerika’da işsizlik oranları ise son 50 yılın en düşük seviyelerinde seyrediyor. 

Kuzey Amerika’nın bir diğer güçlü ekonomisi Kanada’da ise eflasyon, Şubat ayında açıklanan %5.7 enflasyon oranı ile 1995 yılından bu yana görülen en yüksek seviyeye ulaştı. Kanada Merkez Bankası Mart ayında 50 baz puanlık faiz artışıyla son 20 yılda yaptığı tek seferdeki en büyük faiz artışını gerçekleştirdi. Ek olarak, yükselen konut piyasasının enflasyonu etkilememesi ve bir konut krizine yol açmaması adına Kanada, yabancılara iki yıl süreyle ev satışını yasakladı.

Avrupa da enflasyonun etkisini derinden hissetmekte. Almanya’da enflasyon oranı %7.3 ile 1981’den bu yana en yüksek seviyeye, Fransa’da ise 1985 senesinden bu yana en yüksek seviye olan %4.5’e yükseldi. Hollanda’da ise enflasyon oranı %9.7 seviyesine gelirken bu Ekim 1975’ten bu yana kaydedilen en yüksek oran. Hollanda’daki enerji fiyatlarındaki %157.4’lük artış enflasyonda birincil etkeni oluşturmakta. 

İspanya’da durum benzer. Enflasyon Mayıs 1985’ten beri kaydedilen en yüksek düzeyde. %9.8 enflasyon oranına ek olarak son bir yılda elektrik ücretleri %107 oranında arttı. Yerel analiz merkezi Funcas, enflasyon oranının daha önce tahmin edilenden bir veya iki puan fazla geleceğini ve Ukrayna’daki savaşın devam etmesi halinde İspanya ekonomisinin ciddi yara alacağına dikkat çekiyor. İtalya’da ise enflasyon Rusya-Ukrayna savaşı öncesinde, henüz Ocak ayında 1996’dan bu yana en yüksek seviye olan %4.8 oranına ulaşmıştı. Savaşın ardından ortaya çıkan belirsizlik ve fiyat artışlarıyla birlikte enflasyondaki yükselme ivme kazanarak iki ayın sonunda %6.5 oranına tırmandı.

Avrupa’daki bu enflasyon artışlarında özellikle Rus doğalgazına bağımlılık ön plana çıkmakla birlikte maden, gübre, tahıl, bitkisel yağ alanlarında da Rusya, Ukrayna ve Belarus’a mecbur kalınması fiyatların artışında etkili oldu. Avrupa Merkez Bankası Başkanı Lagarde, yakın zamanda yaptığı açıklamada enflasyonist baskıların pek çok sektörde etkisini hissettirdiğini, enflasyonun genele daha fazla yayıldığını söylerken enerji fiyatlarını enflasyon artışının başlıca etkeni olarak işaret etti. Yaptırımların odak noktasında yer alan Rusya’daki enflasyon ise 1999 senesinden bu yana aylık bazda en sert artışı göstererek %9.15’den %16.7’ye yükseldi.

İngiltere’de enflasyon son 30 yılın en yüksek değeri olan %7’ye ulaşırken, 18 bin kişiye istihdam sağlayan dondurulmuş gıda sektörü markası 2 Sisters Gıda Şirketi’nin sahibi Ronald Kers, yıl sonuna kadar gıda fiyatlarının %15 yükselebileceğini, halihazırda çiftliklerinde bazı kalemlerdeki maliyetlerin %50’ye varan oranda yükseldiğini belirtti. İngiltere Merkez Bankası ise Ukrayna-Rusya savaşının devamı halinde yükselecek enerji fiyatları neticesinde yıl sonuna kadar enflasyonun %10 seviyelerine tırmanabileceği uyarısında bulunuyor.

Avrupa ekonomileri kadar olmasa da Asya ekonomileri de enflasyonun etkilerini hissediyor. Güney Kore’de 2012 yılından sonraki en yüksek enflasyon seviyesi %4.1 ile görüldü. Japonya’da ise enflasyon oranı %0.9’a yükselirken son dört yıla oranla en hızlı fiyat artışı gıda ürünlerinde görüldü. Çin’de ise enflasyon %0.9 seviyesinden piyasa beklentisi olan %1.2 seviyesini aşarak %1.5 seviyesinde gerçekleşti. Diğer yandan Çin, faiz oranını yıl başından bu yana %3.7 seviyesinde korumaya devam ediyor.

Türkiye ise bir önceki yılın Mart ayına göre 2022 Mart ayında açıkladığı %61.14’lük enflasyon oranıyla enflasyonun etkilerini en yıkıcı şekilde hisseden ülkelerin başında geliyor. Türkiye’de salgının tetiklediği tedarik krizinin yanı sıra savaşla birlikte derinleşen enerji krizi ve kur krizine bağlı faktörler de enflasyonu artırıyor.

Dolar kurunun hızlı yükselişiyle bozulan algı ve artan dolarizasyonun önünü almak için 2021 Aralık ayında devreye alınan Kur Korumalı Türk Lirası Mevduat ve Katılma Hesabı’na yüksek talep oldu. Bu önlem, dolar kurunun artışını sınırlandırırken enflasyondaki artışı önlemede etkili olamadı. Bu süreçte faizler %19 seviyesinden %14 seviyesine geri çekildi. 

Kurdaki olası yükselişle birlikte KKVM uygulamasının bütçeye olası etkisi, düşen Euro/Dolar paritesinin bütçe açığına negatif etkisi ve enflasyonun geleceğine dair belirsizlik ekonomi üzerindeki baskıyı artıran diğer faktörler olarak gündeme geliyor. 

Ukrayna Savaşı ile beraber Türkiye’nin NATO ve Batı dünyası nezdinde pozisyonunun önem kazanması, buna bağlı olarak savunma projelerinde Türkiye’yi hedef alan açık ya da gizli ambargoların kaldırılmasına yönelik atılan adımlar, F-35 programına Türkiye’nin yeniden dahil edilmesi üzerine mevcut tartışmalar ekonominin üzerindeki baskıyı azaltması beklenen dış faktörler arasında. 

Hazine ve Maliye Bakanı Nureddin Nebati ise yakın zamanda Aralık 2022 tarihini işaret ederek, “Türkiye'deki enflasyon yavaş yavaş yoluna giriyor. Artık yaz geliyor. Aralık ayından itibaren de her ay enflasyonun nasıl düştüğünü hep beraber göreceğiz." ifadelerini kullandı. 

Enerji sektöründeki fiyat artışlarına ek olarak savaşla birlikte gübre, maden, tahıl, bitkisel yağ sektörlerinde de bir kriz yaşanmakta. Savaşın ne kadar süreceği belirsizliğini korurken, çok sayıda ülkede marketler, olası bir stok sıkıntısına engel olmak için ürün satışlarına kota getiriyor. Maden endüstrisindeki belirsizlik ise birçok endüstride fiyatları yukarı taşımakta. Pandeminin enflasyonist ekonomi politikalarının sonuçlarının hissedilmeye başlandığı dönemle beraber başlayan savaş, ülke ekonomilerini daha kuvvetli sarsmaya sarstı.

Gıda sektöründe özellikle beyaz et ve yumurta gibi üretiminde tedarik sıkıntılarının yaşanacağı beklentisiyle ülkeleri tedirgin eden bir başka gelişme ise kuş gribi. ABD'de kuş gribinin ilk tespit edildiği Şubat ayından bu yana, çoğu tavuk ve hindi olmak üzere yaklaşık 24 milyon kanatlı hayvan kuş gribi nedeniyle öldü. Reuters haber ajansı ise Fransa’daki çiftliklerde 12 milyona yakın kanatlı hayvanın kuş gribi nedeniyle öldüğünü belirtti. Yunanistan’ın kümes çiftliklerinde de görülen kuş gribi tüm Avrupa’da yavaş yavaş etkisini hissettirirken Çin iki vatandaşının kuş gribiyle enfekte olduğunu belirtti. İngiltere'deyse önlem olarak gezen tavuk yumurtası satılmasına yasak getirildi. Her ne kadar uzmanlar kuş gribinin henüz insandan insana geçen bir varyantının olmadığını ve bu nedenle bunun bir pandemiye dönüşmeyeceğini belirtiyor. Ne var ki, kuş gribi vakalarının artması halinde esas etki gıda sektöründe görülecektir. Küresel bazda gıda sektörü ve gıda tedarik zincirini olumsuz etkileyecek bir kuş gribi salgını, gıda fiyatlarını da yukarıya çekerek enflasyonun etkilerini derinleştirecektir.