gdh'de ara...

Dünyanın en tuhaf müzeleri

Bildiğiniz hatta gidip gördüğünüz tüm müzeleri unutun ve farklı bir dünyaya adım atın. İşkence aletlerinden, eriştelere, parazitlerden, kanalizasyon turlarına sizin için dünyanın en sıra dışı müzelerini bir araya getirdik.

1. resim
31.12.2021

Avanos Saç Müzesi

Avanos saç müzesi sadece ülkemizde değil, dünyada da bir ilk. 1979 yılında çömlek ustası Galip Körükçü tarafından açılmış. Adını içinde bulunan 16 binden fazla kadın saçı tutamından alıyor. American ABCNews.com adlı internet sitesinin yayınladığı dünyasının en ilginç 15 müzesi sıralamasında, saç müzesi 6. sırada.

Avanos'a gelenlerin uğramadan ayrılmadıkları müze, gelen ziyaretçi kadınların yanlarında getirdikleri makasla bu da benden olsun diyerek bir tutam saç kesip bıraktıkları bir yere dönüşmüş. Ayrıca, müze 1998 yılında Guinness Rekorlar Kitabı'na girdi.

Paris Sewer Museum (Kanalizasyon Müzesi)

Paris'in Kanalizasyon Müzesi, dünyanın en tuhaf müzeleri arasına girmeyi kesinlikle hak ediyor. 1200'lü yıllarda Kral Philippe Auguste'ün emriyle kurulan Paris kanalizasyon sistemi, bugün yerin altında son derece iyi düzenlenmiş kilometrelerce tünelden oluşuyor. Bu müzenin yaklaşık 450 metresini yaya olarak, duvarların kenarlarındaki kaldırımları kullanarak gezebiliyorsunuz. Kimilerine göre buradaki koku çok keskin, kimilerine göre ise tahmin edildiği kadar kötü değil. Ama girmeden derin bir nefes almakta fayda var gibi.

Amsterdam Torture Museum (İşkence Müzesi)

İşkence Müzesi, Amsterdam'ın sıra dışı turistik noktalarından. Ziyaretçilerini 500 yıl geriye götüren müzede, iktidarların suçlu gördükleri kişilere acı vermek yahut onları öldürmek için kullandığı işkence yöntemleri sergileniyor. Müzedeki loş ışık, ortaçağ işkence ve cezalandırma araçlarının verdiği korkutucu hissi ikiye katlayan bir atmosfer yaratıyor. Giyotin, büyük çiviler ve kayışlarla kaplı Engizisyon sandalyesi, kafatası kıran gibi ürkütücü aletler tarihteki zulümleri gözler önüne seriyor.

Meguro Parasitological Museum (Parazit Müzesi)

Tokyo'daki bu müzede parazitlere dair ne varsa görebilirsiniz. Burası hastalık hastası kimselerin kendilerine yeni bir endişe sebebi bulmaları için adeta bir cennet. Burada sergilenen parazitlerin, hangi organlara ne şekillerde musallat olduğu grafiklerle anlatılmış. Bu müze, parazit araştırmaları yapan bir tesiste yer alıyor ve dünyada tek.

Museum of Funeral Carriages (Cenaze Arabaları Müzesi)

Barselona'da gezip görecek çok yer var. Bunların başında da kente damgasını vuran Gaudi geliyor. Ancak kentte pek bilinmeyen ama son derece ilginç noktalar da var. Bunlardan biri, Cenaze Arabaları Müzesi. 18. yüzyıldan bugüne çeşitli cenaze arabalarını görebileceğiniz müzede, arabaların içinde oturtulmuş kuklalar o dönemin kıyafetlerine sahip.

Cup Noodles Museum Yokohama (Erişte Müzesi Yokohama)

Japon yemek kültürünün bir parçası olan Japon eriştesi, satışa çıkarıldığı 1958'den beri oldukça popüler. Öyle ki Japonya'da ünü dünyaya yayılmış bu erişteye adanmış bir müze bile var. Müzede erişte çeşitleriyle birlikte, erişteyle hazırlanan farklı tariflerde sergileniyor. Müzede yer alan sekiz farklı restoran, erişte çeşitlerini deneme fırsatı sunuyor.

Amsterdam Cadaver Museum (Kadavra Müzesi)

Alman profesör Gunther Van Hogens'in insan vücudundan alınan parçalarla oluşturduğu bir müze Kadavra Müzesi.
Hagens, müzedeki derisi yüzülmüş ve istenilen şekil verilmiş kadavraların üzerini ince bir silikon vernik tabakasıyla kaplayıp hava ile temasını kesmiş ve gerçeğe en yakın şekle ulaştırmayı başarmış. Hatta biraz daha ileri gidip bu kadavraları satışa bile çıkarmış.

Rusya Kunstkamera Museum (Deneyler Müzesi)

Rusya'nın St. Petersburg şehrinde bulunan Kunstkamera Müzesinde, dünyanın ilk genetik deney türleri sergileniyor.

Çar Petro tarafından kurulan müze, Rusya'nın ilk müzesi olarak kabul edilmiş. Ruysch'nın 300 yıl önce gerçekleştirdiği genetik deneyler kavanozlarda sergileniyor.

Burnt Food Museum (Yanık Gıda Müzesi)

ABD'de bulunan Yanık Gıda Müzesi, Arp sanatçısı Debroah Conant’ın bir gece arkadaşlarına yemek hazırlarken yemeğinin altını yakması ile başlıyor. 1980'lerin sonlarında kurulan müze ele aldığı konsept bakımından garip olsa da ilgi çekici olduğu bir gerçek. Müzede hemen her yiyeceğin ya da yemeğin yanık halleri sergileniyor.