East Asia Forum: Trump'ın dönüşü sonrası dünyayı nasıl bir gelecek bekliyor?

ABD seçimleri yaklaşırken, Avrupa ve ABD'nin müttefiklerini Trump korkusu sarmış durumda. Trump'ın dönüşü, artık ABD'nin ikinci planda olduğu yeni bir dünya düzeninin kapılarını açabilir.

1. resim

Avustralya merkezli düşünce kurululşarından East Asia Forum'da, Kasım ayında gerçekleşecek olan ABD seçimleri öncesinden artık Biden rakibi olacağı kesinleşen Trump'ın olası zaferinin ve sonuçlarının değerlendirildiği bir analiz yayınlandı.

Trump'ın yeniden ABD başkanı olmasının hem Avrupa hemde dünyadaki ABD müttefikleri açısından köklü sonuçları olacağı belirtilen analizde, Trump'ın tahahhüt ettiği dış politika doktrini ise tipik olarak izolasyonizm ve korumacılığın kombinasyonu olarak nitelendirildi.

Analizde ayrıca; Trump'ın taahhüt ettiği politikaların, artık ABD'nin ikinci planda olduğu yeni bir dünya düzeninin kapılarını açabileceği tespiti yapıldı.

İşte East Asia Forum'da yayınlanan analiz:

ABD'de 2024 seçimlerine sadece birkaç ay kala, anketler eski başkan Donald Trump'ın daha kendinden emin bir politika gündemi ve daha uyumlu bir politika ekibiyle başkanlığa geri döneceğini gösteriyor.

Trump'ın ilk dönemi başta NATO olmak üzere, ittifaklara yönelik şüpheci ve endişe verici söylemlerle doluydu. Sncak çok az somut eylem vardı.

Uzmanlar tarafından; Trump'ın dış politika doktrini tipik olarak izolasyonizm ve korumacılığın bir kombinasyonu olarak nitelendirilmektedir.

Trump gerçekten de ABD'nin müttefiklerine verdiği taahhütler konusunda temkinli, çok taraflı kurumlara katılma konusunda isteksiz ve ABD'nin Irak ve Afganistan'daki askeri maceracılığı konusunda son derece radikal fikirlere sahip.

Ancak Trump birçok konuda da ABD'nin tek taraflı müdahalesinden yana.

Bunların başında Çin ile rekabet geliyor.

Trump kısa süre önce Çin'den yapılan tüm ithalata yüzde 60 gümrük vergisi koyma sözü verdi ve Tayvan'ı Çin işgaline karşı savunma taahhüdünü dile getirdi.

Trump'ın 2017 Ulusal Güvenlik Stratejisi büyük ölçüde Soğuk Savaş'ın çevreleme doktrininin bu kez Çin'e yönelik bir güncellemesiydi.

Yeni bir Trump yönetimi altında ABD, dünyanın dört bir yanındaki ülkelere büyüyen ABD-Çin rekabetinde 'taraf seçmeleri', Çin ile bağlarını koparmaları ya da başka bir şekilde köreltmeleri için baskı yapacak bir anlayışa sahip.

Trump'ın en tutarlı politika pozisyonlarından birisi, ABD'nin müttefiklerinin güvenlik garantileri karşılığında 'adil paylarını' ödemeleri gerektiği yaklaşımıdır.

Trump Nisan 2024'te verdiği bir mülakatta ABD'nin NATO müttefikleri için;

“Ödemeniz gereken rakamları ödemezseniz sizi korumayacağız. Aslında onların ordusunun büyük bir kısmını bedavaya savunduk. Hatta sorumluluklarını yerine getirmeyenlere saldırması için Rusya'yı teşvik edeceğim.”

ifadelerini kullandı.

Bu açıklamalar, Trump'ın politikaları açısından kapsamlı ekonomik korumacılık anlayışı ile örtüşüyor.

Çin'den ithal edilen mallara uygulanan yüzde 60'lık vergiye ek olarak Trump, ABD'nin müttefikleri de dahil olmak üzere tüm ülkelerden gelen mallar için yüzde 10'luk bir asgari vergi öneriyor.

Hatta Trump, ABD'nin güvenlik taahhütlerini, diğer ülkelerin Çin'i izole etme konusunda ABD'ye katılması koşuluna bağlayarak bir koz olarak kullanabilir.

Trump işbirliğine dayalı uluslararası ilişkileri bile sıfır toplamlı görüyor ve müttefiklerinin kolektif güvenliğe daha fazla katkıda bulunmasını sağlayarak sadece ABD'nin 'kazanmasını' istiyor.

Trump'ın özellikle Avrupa'daki ABD müttefiklerinin bu terk edilme endişesi, Trump'ın öngörülemez kararları ve ittifak taahhütlerine karşı genel isteksizliği dünyadaki uluslararası düzeni daha da kötüleşecektir. Nitekim bu durum halihazırda da yaşanmaktadır.

Öte yandan, Çin'e karşı ABD'ye katılmaları için baskı yapmak, küçük devletleri Çin ve Rusya'ya yaklaştırabilir. Diğer bir ifade ile; Trump'ın muhtemel dış politikası altında diğer devletler tatsız bir seçimle karşı karşıya kalacak.

Bu durum; ABD'nin taahhütlerini yerine getireceğine dair güvensizliğin yanı sıra, ABD ile münhasır ve asimetrik olarak ekonomik ve güvenlik ilişkisine giren ülkelerle ilişkileri tehlikeye atabilir ve Çin'in misillemelerine davetiye çıkarabilir.

Bu devletler ayrıca Trump'ın dikte ettiği kuralları reddedebilir ve güvenlik için ABD'ye olan bağımlılıklarını azaltmaya başlayabilir,

ABD'nin mevcut müttefiklerinin, Washington'a olan bağımlılıklarına rağmen uzun süreli hamilerinden ne kadar 'ayrışabilecekleri' ve kendi dış politika hedeflerini ne kadar takip edebileceklerinin bir sınırı olduğu açık.

Trump'ın taahhüt ettiği politikalar, artık ABD'nin ikinci planda olduğu yeni bir dünya düzeninin kapılarını açabilir.

Tartışma