Erdoğan bir taşla birkaç kuş vurmaya çalışıyor
Açıktır ki, Erdoğan'ın stratejik dönüşünün başarılı olması için ortaklarla işbirliğine ihtiyaç var ve gelecekteki zorluklar da tam olarak burada yatıyor. Örneğin, Arap Emirlikleri ile yakınlaşma oldukça hızlı ve başarılıyken, İsrail ile ilişkilerin onarılması, Erdoğan'ın Filistinlilerle ilgili derin ideolojik inançları ve iki ülke arasındaki yıllarca süren yabancılaşma nedeniyle sorunlu olabilir ve daha uzun sürebilir.
Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın son iki yıldaki dış politika hamleleri dünyayı şaşırttı.
Erdoğan aynı anda Türkiye'nin eski "düşman/ortakları" olan; Birleşik Arap Emirlikleri, İsrail, Mısır ve Suudi Arabistan da dahil olmak üzere birçok ülkeyle arasındaki ilişkileri düzeltmeye çalıştı. Üstelik AB'nin ve en önemlisi ABD'nin gözüne girecek girişimlerde de bulundu.
Bu hareketler birçok soruyu gündeme getiriyor. Birçok İsrailli gözlemci, gerçek bir yakınlaşma ve uzun süredir devam eden güçlü ilişkiler olasılığı konusunda oldukça şüpheci ve Türkiye'nin Hamas ile derin bağları olduğu gerçeğine atıfta bulunuyorlar.
Erdoğan, İsrail'i terörist bir devlet olarak tanımlayarak saldırmaya devam etmesi de, her iki ülkenin stratejik ilişkiler geliştirmesini ve karşılıklı güvenin yeniden tesis edilmesini çok daha zor hale getiriyor. Bu kaygılara rağmen, bu seferki değişimin stratejik olduğu değerlendirilebilir.
Karizmatik bir lider olan Erdoğan, (Max Weber'in bu tür liderler hakkındaki teorik gözlemlerinde olduğu gibi) halkı bu tür kararlarda onu izleyeceğine güvenerek çıkarlarına uygun olarak stratejik hamleler başlatabilir. Erdoğan'ın bu sefer böyle bir değişiklik için ana motivasyonları, birbiriyle ilişkili ekonomik ve siyasi hedefler denilebilir.
Erdoğan'ın attığı adımlar, "geminin dönüşünün" başladığının kanıtı olarak değerlendirilebilir. Bu durum bölgesel ve uluslararası arenada da rahatlıkla gözlemlenebilir.
Bölgesel düzeyde Erdoğan, biri İsrail olan eski rakiplerine karşı çok çeşitli uzlaştırıcı hamleler başlattı. Böylece farklı ideolojik, ekonomik ve siyasi nedenlerle ters düştüğü Mısır ve Suudi Arabistan'a elini uzattı.
Daha da dikkat çekici olanı, Erdoğan'ın İsrail ile ilişkilerini normalleştirme girişimi, diğer ülkelerden ve geçmişten farklı olarak bu kez sürece Erdoğan bizzat öncülük ediyor olmasıdır.
Türkiye ve İsrail'in yakınlaşmasının temel motivasyonu, kazançlı gaz projesinde ilişki kurma umududur. ABD Başkanı Joe Biden'in 2022 başlarında EastMed doğalgaz boru hattına verdiği desteği geri çekmesinin ardından Erdoğan'ın İsrail'e yönelik iyi niyet jestlerinin hız kazandığı belirtilmelidir.
2016 yılında başlatılan bu proje, İsrail, Kıbrıs ve Yunanistan'ın üçlü bir girişimiydi ve eski ABD başkanı Donald Trump'ın desteğini almıştı. Son gelişmelerle birlikte Erdoğan, bir taşla birkaç kuş vurmaya çalışıyor. İsrail ile bu gaz boru hattını inşa etmek, İsrail'i müttefikleri Yunanistan ve Kıbrıs'tan uzaklaştırmak ve ABD ile son zamanlarda ciddi bir gerileme yaşayan ilişkileri geliştirmek.
Erdoğan bu hedeflerle, İsrail'in güvenini yeniden kazanmak için siyasi, kültürel ve diplomatik düzeylerde bir dizi yoğun jest yaptı. Bunlar arasında; İsrail hakkında daha olumlu açıklamalar, Başkan Isaac Herzog'un ağırlanması, iki istihbarat örgütü Mossad ve MIT arasındaki bağların yeniden kurulması ve Türk ve İsrail üniversiteleri arasındaki bağların yeniden canlandırılması yer aldı.
İsrail Jerusalem Post'da yayımlanan analiz gdh.digital tarafından çevrilmiştir.