gdh'de ara...

Ermenistan’da terör tehdidi: ASALA’nın dönüşü

Terör örgütü ASALA, yayınladığı video ile Ermenistan hükümetine savaş açtığını duyurdu.  

1. resim

Ermeni terör örgütü ASALA, uzun yıllardır bitmiş ve yok edilmiş bir terör örgütü olarak kabul edilmekteydi. Ancak son günlerde yaşananlar, ASALA’nın uyuyan hücrelerinin aktive olacağını gözler önüne seriyor. Zira ASALA, yayınladığı video ile Ermenistan Başbakanı Nikol Paşinyan’a ve hükümetine savaş açtığını duyurdu.

ASALA’nın dönüşü olarak yorumlanabilecek bu gelişmenin detaylarına değinilmesi, özelde Ermenistan’ın ve genelde ise bölge siyasetinin geleceği açısından oldukça mühim. Zira ASALA’yı geçmişte kullananlar da bugün ASALA’yı yeniden piyasaya sürmek isteyenler de aynı amaçlara sahip.

Bilindiği üzere ASALA, 1975 ile 1994 yılları arasında 16 farklı ülkede Türk diplomatlar başta olmak üzere çeşitli hedeflere terör saldırısı düzenlemiş kanlı bir örgüt. Daha sonra ise bu örgütün küçüldüğü ve yok olduğu görülmüştü. Öyle görünüyor ki; birileri, ASALA’yı yeniden kullanmak istiyor.

Bu noktada sorulması gereken soru şu: ASALA’yı kim, neden kullanmak ister? Esasen bu sorunun yanıtı, bölgedeki denklemin ve dengelerin geleceğini etkileyecek mahiyette. Ancak daha önemlisi Ermeni siyasetini etkileyecek olması. Zira ASALA, Paşinyan ve hükümetindeki bakanları ölümle tehdit etti. Peki, Ermenistan’da Paşinyan’dan kim ya da kimler kurtulmak istiyor?

Kuşkusuz bu sorunun cevabı, ASALA’yı sahaya sürmeye hazırlananların kimliğini de ifşa edecek. Öyleyse Paşinyan’ı tasfiye etmek isteyen güç merkezlerine bakmak gerekiyor. Ermenistan siyasetindeki temel kutuplaşmanın Karabağ eksenli olarak yürütüldüğünü söylemek mümkün. Yakın geçmişte bu kutuplaşmanın görüldüğü iki kritik olay yaşandı. Bunlardan ilki, 2020 sonbaharındaki İkinci Karabağ Savaşı. İkincisi ise Azerbaycan ordusunun 2023 yazında gerçekleştirdiği anti-terör operasyonu.

İlkinde savaşı kaybeden Ermenistan, ikinci hadisede tepkisiz kalmayı seçmişti. Bu da Ermeni siyasetinde etkili olan radikal milliyetçileri (Karabağ Klanı) ve endüstrileşerek zenginleşmiş Ermeni diasporalarını rahatsız etti. Nitekim her iki olaydan sonra da Ermenistan’da kapsamlı protestolar düzenlendi.

Bununla birlikte söz konusu protestolar, Ermeni toplumunun genelinin görüşünü yansıtmıyor. Çünkü Ermeni halkı da savaş ve dolayısıyla işgal yorgunu. Ermeniler, tıpkı Paşinyan gibi 30 yıllık işgalin ülkelerini dünyadan izole ettiğini ve fakirlikten başka bir şey getirmediğini düşünüyor. Zaten Paşinyan’ın İkinci Karabağ Savaşı sonrasındaki büyük protestolara ve darbe riskine rağmen erken seçimde ezici bir zafer elde etmesi de bunun göstergesi.

İkinci Karabağ Savaşı sonrasındaki süreçte Paşinyan’ın dönemin Genelkurmay Başkanı Onik Gasparyan ile karşı karşıya geldiği görülmüş ve ordunun muhtırasının gölgesinde gidilen seçimlerde Ermenistan Başbakanı’nın güven tazelemesi, muhalifleri kısmi bir sessizliğe itmişti.

Azerbaycan’ın anti-terör operasyonları sonrasında ise gerek Karabağ Klanı gerekse de diaspora Ermenileri, Paşinyan’ın bir toplumsal hareket vesilesiyle ya da askeri darbe ile iktidardan uzaklaştırılamayacağını biliyordu. Bu yüzden de her iki güç merkezinden de Paşinyan’ın ve Ermenistan hükümeti üyelerinin öldürülmesi gerektiğini belirten açıklamalar geldi. Özellikle de Amerika Birleşik Devletleri (ABD) ve Fransa’daki diaspora kuruluşlarının önde gelen isimleri Paşinyan’ın öldürülmesi için çağrılarda bulundular.

Söz konusu çağrılar, ASALA’yı aktive etmek isteyen aktörlerin kim olduğu sorunun da yanıtını ortaya koyuyor. Zaten ASALA, geçmişte de çeşitli ülkelerde Ermeni diasporaları tarafından kullanılmış bir örgüt. Dolayısıyla diasporanın ASALA’yı diriltme çabası içerisinde olduğu ifade etmek mümkün.

Gelinen nokta itibarıyla Ermeni siyasetinin önünde iki yol var. Birincisi, Paşinyan’ın Karabağ Klanı’na, Ermeni diasporalarına ve diasporaların terör baskısına rağmen iktidarın sürdürmesi. Açıkçası bu, olası senaryo. Bu senaryoda Paşiyan’ın baskılara boyun eğerek siyasi çizgisini değiştirmesi, söz konusu grupları amacına ulaştırır, genel siyasi çizgisini koruması ise bölgesel güvenlik ve barış ortamına katkı sağlar.

Dolayısıyla bölgenin geleceği açısından da ASALA ve onu kullanmak isteyenlerin başarısızlığı bölgesel işbirliği ve refah ortamına katkı sağlayacaktır. Lakin ikinci senaryonun gerçekleşmesi ve terörü kullananların bölgesel güvenlik ortamını sabote etmesi gibi bir risk de mevcut.

Sonuç olarak ASALA, yayınladığı bildiri ile Ermenistan hükümetine savaş açtığını duyurdu. Ancak Paşinyan’a savaş açan asıl aktör, ASALA’yı diriltmek isteyenler. Bunlar ise Karabağ Klanı ve farklı ülkelerdeki Ermeni diasporaları. Karabağ Klanı’nın önde gelen figürlerinin Hocalı Katliamı başta olmak üzere çeşitli terör olaylarının faili olduğu bilinmekte. Ancak Batı’da büyük zenginlik içerisinde yaşarken Ermeni fakirliğe mahkum etmek isteyen ve hatta bu fakirlikten beslenen diaspora Ermenilerinin terörle iltisakının konuşulmasının da zamanı geldi.

Tartışma