Eurasia Review: ABD'nin yaptırım çağı yakında sona erebilir
Ülkeler, döviz takası anlaşmaları ile ortak para birimine ihtiyacı ortadan kaldırmaya başladı. Çin, Arjantin, Pakistan, Rusya ve Türkiye dahil 60'tan fazla ülke bu stratejiyi benimsiyor. ABD'nin yaptırım çağı yakında sona erebilir.
Amerika Birleşik Devletleri her zaman diplomatik bir araç olarak yaptırımları benimsemiştir. Bunun başlıca örneği, Biden yönetiminin Rusya'nın Ukrayna'yı işgaline karşı verdiği yanıtta da görülebilir.
ABD, Moskova ekonomisini bir dizi cezalandırıcı ekonomik önlemle hedef aldı ve diğer ülkeleri de aynı şeyi yapmaya ikna etti. ABD'li politika yapıcıların yaptırımları bir araç olarak seçmeleri mantıklı. Çünkü anlamsız diplomatik açıklamalar ve ölümcül askeri müdahaleler arasındaki boşluğu bu şekilde dolduruyorlar.
Ancak, ABD'nin yaptırım çağı yakında sona erebilir.
Washington'un yaptırımlara olan güveni arttıkça, birçok hükümet ekonomilerini buna karşı güçlendirmeye başladı. Özellikle son on yıldaki üç olay onları bu konuda en bariz örneklerdir.
ABD, İran'ı finansal olarak izole etme çabasıyla 2012'de SWIFT sistemine erişimi kesti. SWIFT, neredeyse tüm uluslararası ödemeleri kolaylaştıran küresel bir transfer sistemidir. Ardından, 2014'te Rusya'nın Kırım'ı ilhak etmesinden sonra, Batılı ülkeler Kırım'a yaptırımlar uyguladı ve bu da Moskova'yı ekonomik bağımsızlığa öncelik vermeye zorladı. Son olarak 2017'de Washington ile Pekin arasında bir ticaret savaşı patlak verdi ve bu savaş hızla ekonomi alanına sıçradı.
Bu üç olay sonucunda dünyada "yaptırımlara direniş", yeni bir olgu olarak ortaya çıktı.
Şu anda Amerikan para biriminin hakimiyeti ve uluslararası finansal sistemler üzerindeki Amerikan kontrolünün kapsamı, Amerika Birleşik Devletleri'ne diğer uluslara yaptırım uygulama yetkisi veriyor. Bu nedenle, ABD ile hasım olan ülkelerin ABD'nin bu avantajlarını etkisiz hale getirmek için çözümler araması doğaldır.
Ülkelere doları kullanmaktan kaçınma bir yolunu sağlayan ikili döviz takas anlaşmaları, ülkelerin ABD yaptırımlarına dayanma yeteneklerini güçlendirdiği bir yöntem haline gelmeye başladı. Döviz takası anlaşmaları yoluyla merkez bankaları arasındaki doğrudan bağlantılar, ticarette ortak para birimine olan ihtiyacı ortadan kaldırmaya başladı.
Çin, Arjantin, Pakistan, Rusya, Güney Afrika, Güney Kore, Türkiye ve Birleşik Arap Emirlikleri de dahil olmak üzere 60'tan fazla ülke, toplam değeri yaklaşık 500 milyar dolar değerinde döviz takası anlaşmaları yaparak bu stratejiyi daha şimdiden benimsedi.
2020'de ilk kez Çin, Rusya ile ticaretinin yarısından fazlasını ABD doları dışındaki bir para birimiyle yaptı ve bu ticari işlemlerin çoğunu Amerikan yaptırımlarından muaf tutmayı başardı. ABD doları ve ABD yaptırımlarından kaçınmak için Çin, Hindistan ve Rusya'nı üye olduğu Şanghay İşbirliği Örgütü, Mart 2020'de yerel para birimleri ile ödemelerinin geliştirilmesine öncelik verme kararı almıştı. Bu nedenle, Çin ve Rusya'nın kendi para birimlerini kullanarak ödeme sistemleri oluşturması sürpriz bir gelişme değil.
Washington ile Pekin arasındaki ilişkilerin korkunç durumu göz önüne alındığında, Çin'in ABD para birimini kullanmama hedefi normal görünüyor. Ancak artık, bazı ABD müttefikleri de Çin ile yerel para birimleri ile ödeme anlaşmalarına varıyor.
Örnek olarak Hindistan, 2019'da Rusya'dan S-400 hava savunma silahları satın aldı. ABD, böyle bir anlaşma nedeni ile Hindistan'a yaptırım uygulayabilirdi ancak Hindistan, anlaşmayı engelleyecek olası ABD yaptırımlarından kaçınarak, Rus füzelerini Hint rupisi ve ruble kombinasyonu kullanarak satın aldı.
Benzer uluslararası alışverişler, Çin, Arjantin, Pakistan, Rusya, Güney Afrika, Güney Kore, Türkiye ve Birleşik Arap Emirlikleri de dahil olmak üzere 60 ülke tarafından şu anda yapılıyor ve sadece başlangıç olarak görülüyor.
Tüm bunlar, on yıl içinde Amerika'nın tek taraflı yaptırımlarının etkisinin asgari düzeyde kalacağını gösteriyor.