gdh'de ara...

Foreign Policy: ABD Suriye'den çekilmeyi ve bir felaket ortamı yaratmaya hazırlanıyor!

ABD Savunma Bakanlığı ve Dışişleri Bakanlığı'ndaki kaynaklara göre ABD, Suriye'den çekilmeyi planlıyor. Böyle bir çekilme, bölgedeki ABD'nin ortaklarına karşı Türkiye'nin müdahalesini tetikleyecek...

1. resim

ABD'nin önde gelen yayın organlarından Foreign Policy'de, 2024 seçimleri öncesinde Biden yönetiminin Suriye'den çekilme planları yaptığına dair iddiaların yer aldığı bir analiz yayınlandı.

İsrail'in 7 Ekim'de Filistin'e saldırıları ile başlayan süreçte, Ortadoğu'daki dengelerin değiştiği ve ABD'nin bölgedeki varlıklarına karşı saldırıların arttığı belirtilen analizde, ABD Savunma ve Dışişleri Bakanlıkları'nda ABD'nin Suriye'deki varlığının çekilmesi yönünde tartışmaların yaşandığı belirtildi.

Analizde ayrıca, Afganistan fiyaskosunun ardından böyle bir kararın, ABD'nin bölgedeki gücünü önemli ölçüde tartışılır hale getireceği ve ABD'nin bölgedeki sözde ortağı terör örgütü SDG'ye karşı Türkiye'nin kesinlikle harekete geçeceği belirtildi.

İşte Foreign Policy'de yayınlanan analiz:

Hamas'ın 7 Ekim'de İsrail'e karşı giriştiği acımasız saldırı ve bunun sonucunda İsrail'in Gazze Şeridi'ne düzenlediği saldırılardan bu yana Orta Doğu'daki gerilim ve düşmanlıklar had safhaya ulaştı.

Böylesine karmaşık bir bölgesel kriz yaşanırken, Biden yönetiminin bölgedeki askeri önceliklerini yeniden gözden geçirmesi sürpriz olmamalı.

Ancak bunun, ABD askerlerinin Suriye'den tamamen çekilmesini de içerebilecek olması ciddi bir endişe kaynağı.

Henüz kesin bir ayrılma kararı alınmamış olsa da, Savunma ve Dışişleri Bakanlıkları'ndan dört kaynak Beyaz Saray'ın artık gereksiz gördüğü bir misyonu sürdürmeye yatırım yapmak istemediğini belirtiyor.

Bu kaynaklara göre; şu anda çekilmenin nasıl ve ne zaman gerçekleşebileceğini belirlemek üzere aktif iç tartışmalar yürütülüyor.

Çekilmenin ABD ve müttefiklerinin Suriye'deki kriz üzerindeki yıkıcı etkisi ihtimali olacağı gibi, bu aynı zamanda DEAŞ'a da de bir hediye olacaktır. Zira DEAŞ, önemli ölçüde zayıflamış olsa da, eğer fırsat verilirse örgüt Suriye'de yeniden canlanmaya hazır.

ABD ve 80'den fazla ortak ülke tarafından terör örgütünün sözde bölgesel devletini yenilgiye uğratmak için 2014 yılında başlatılan eşi benzeri görülmemiş uluslararası müdahale yürütüyor. Bu koalisyon, 2019'un başlarında Suriye'deki son toprak parçasının da kurtarılmasıyla kayda değer ölçüde başarılı oldu.

Irak'ta da DEAŞ neredeyse yok oldu ve 2014'te ayda yaklaşık 850 saldırı düzenlerken 2023'te ayda ortalama sadece dokuz saldırı düzenleyecek kadar zayıfladı.

Ancak Suriye'deki durum daha karmaşık.

Sahada yaklaşık 900 askeri bulunan ABD, “yerel ortakları” Suriye Demokratik Güçleri (SDG) ile birlikte çalışarak Suriye'nin kuzeydoğusunda süregelen DEAŞ isyanının kontrol altına alınması ve geriletilmesinde önemli bir rol oynuyor. Anca yine de tehdit devam ediyor.

16 Ocak günü erken saatlerde, SDG tarafından kontrol edilen ve 5,000 kadar DEAŞ mahkumunu barındıran bir hapishaneye DEAŞ tarafından roket saldırısı düzenlendi ve toplu bir firar girişimi tetiklendi.

Bu operasyon nihayetinde engellenmiş olsa da, ABD'nin bölgede bulunması, 10,000'den fazla DEAŞ militanının en az 20 hapishanede tutulduğu ve 50,000 ilişkili kadın ve çocuğun güvenli kamplarda tutulduğu bir bölgenin istikrara kavuşturulmasında hayati bir rol oynamaktadır.

ABD Merkez Komutanlığı'nın defalarca uyardığı üzere, DEAŞ'ın "bekleyen ordusunu" ve "yeni neslini" güvende tutmak ABD'nin ulusal güvenlik çıkarları açısından hayati önem taşımaktadır.

ABD birlikleri ve SDG'deki ortakları DEAŞ'ın Suriye'nin kuzeydoğusundaki toparlanmasını kontrol altına almayı başarmış olsa da, Suriye rejiminin en azından kağıt üzerinde kontrolü elinde tuttuğu Fırat Nehri'nin diğer yakasında durum daha endişe verici. DEAŞ bu uçsuz bucaksız çölde, rejimin kayıtsızlığından faydalanarak yavaş ama metodik bir toparlanma sürecine girdi.

Örnek olarak DEAŞ, geçtiğimiz birkaç yıl içinde Suriye'nin güneyinde rejimin kontrolündeki Dera'da da operasyonel varlığını yeniden tesis etti ve operasyonlarının ölçeğini, kapsamını ve karmaşıklığını belirgin bir şekilde genişleterek nüfusun yoğun olduğu bölgeleri geçici olarak ele geçirdi,

Doğu ve orta Suriye'de DEAŞ'ınn gölge etkisi geri döndü. Grup, doktorlardan esnaflara, çiftçilerden kamyon şoförlerine kadar herkesten sözde vergi alarak karmaşık bir haraç operasyonunu yeniden kurdu.

Geçtiğimiz birkaç yıl boyunca DEAŞ, Suriye'deki operasyon seviyesini bilinçli olarak gizledi ve gerçekleştirdiği saldırıların sorumluluğunu üstlenmemeyi tercih etti.Ancak İsrail'in Gazze'de Hamas'a karşı başlattığı savaşın tetiklemesiyle birlikte DEAŞ, ilk kez Suriye'deki toparlanmasının boyutlarını herkesin görebileceği şekilde ortaya koymaya başladı.

Görünen o ki; DEAŞ kaos ve belirsizlikten besleniyor ve bugünlerde Orta Doğu'da bu konuda hiçbir eksiklik yok.

Örgütün dünya çapında yürüttüğü "onları nerede bulursanız öldürün" kampanyasının bir parçası olarak, 2024'ün ilk 10 gününde Suriye'nin 14 vilayetinin yedisinde 35 saldırı gerçekleşti.

ABD güçlerinin Suriye'de rejimin kontrolündeki bölgelerde DEAŞ'ın faaliyetlerini dizginlemek için yapabileceği çok az şey olsa da, ABD birlikleri Suriye topraklarının üçte birinde DEAŞ karşı tek anlamlı mücadeleyi bir arada tutan tutkaldır.

Bu tutkalın ortadan kalkması halinde Suriye'de önemli bir yeniden canlanma neredeyse kesinleşecek ve istikrarsızlığın Irak'a sıçraması da kaçınılmaz olacaktır.

DEAŞ'a karşı ABD öncülüğündeki koalisyonun varlığı hem Suriye hem de Irak pek çok açıdan kilit öneme sahip. Ancak İranlı vekiller ile Irak'taki ABD güçleri arasında eşi benzeri görülmemiş düşmanlıkların yaşandığı, misilleme niteliğindeki ABD saldırıların geri döndüğü ve İran yapımı balistik füzelerin Irak topraklarındaki ABD birliklerini hedef aldığı bir ortamda, Irak siyasi sistemi içinde ABD birliklerinin ülkeden çekilmesi yönünde baskı hızla artıyor.

Irak Başbakanı Muhammed Şii el-Sudani'nin ABD'nin kendi ülkesinden çekilmesi için açıkça bastırmasıyla birlikte, ABD ordusunun Irak'taki varlığına dair umutlar da azaldı. Bu durum İran'ın vekillerinin son haftalarda Erbil Uluslararası Havalimanı'nda konuşlu ABD güçlerini neden bu kadar sık hedef aldığını açıklayabilir.

Bu durum şüphesiz Suriye'nin kuzeydoğusundaki PKK bağlantılı olduğu “iddia edilen” SDG yönetimi arasındaki gerilimleri keskinleştirerek kendi komplikasyonlarını ortaya çıkaracak ve muhtemelen Türkiye'nin müdahalesini tetikleyecektir.

Bu senaryoda Irak'ta zafer kazanmış olmanın verdiği cesaretle İran ve vekilleri Suriye'deki ABD birliklerine yönelik saldırılarını artıracak ve onların da çekilmesini isteyeceklerdir.

Nihayetinde tüm gelişmeler, ABD'nin Suriye'deki konuşlanmasını pamuk ipliğine bağlıyor ve dolayısıyla ABD yönetimi son dönemde Suriye'den çekilme konusunu ciddi bir şekilde değerlendiriliyor.

2021'de Afganistan'dan aceleyle çıkmanın feci sonuçları ve bu yılın sonunda yapılacak ABD seçimleri göz önüne alındığında, Biden yönetiminin neden Suriye'den çekilmeyi düşündüğünü anlamak zor.

Böyle bir çekilme nasıl gerçekleştirilirse gerçekleştirilsin, beraberinde kaosu ve terör tehditlerini de hızla tetikleyecektir.

SDG'nin bir kısmı Esad rejimi ile periyodik olarak temas halinde olabilir ama doğal müttefik olmaktan çok uzaklar. Rejim SDG'nin varlığını sürdürmesine asla izin vermeyecek ve Türkiye de onları yok etmek için tüm seçenekleri değerlendirecektir.

Tartışma