Fransa Cumhurbaşkanı Macron: Çin uluslararası düzenin istikrarında söz sahibidir
Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, The Economist’e geniş kapsamlı bir mülakat verdi. Macron, ülkesinin Ukrayna'ya asker gönderme ihtimali olduğunu yineledi.
Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, Sorbonne’da yaptığı ve ilk kez “Avrupa’mız ölebilir” dediği konuşmadan sadece birkaç gün sonra verdiği mülakatta düşüncelerini tekrar etti.
“Bir uygarlık ölebilir,” diye uyaran Macron, bu sonun “acımasız” olabileceğini savundu ve her şeyin ‘düşündüğümüzden çok daha hızlı gerçekleşebileceğini’ vurguladı.
The Economist, sahnenin dramatikliğini vurgulayarak,
"Elysée Sarayı’nın birinci katındaki salon doré’da, Fransız pencereleri aşağıdaki geniş çimlere doğru açılmış olarak gerçekleştirdiğimiz mülakatta Cumhurbaşkanı, içinde bulunduğumuz anın aciliyetini ve ciddiyetini çok daha keskin bir şekilde vurguluyor. Endişesi sadece Avrupa Birliği ya da hatta Avrupa topraklarının savunulmasıyla ilgili değil. Tüm Avrupalıları birbirine bağlayan, ekonomik zenginlik ve fiziksel güvenlikle desteklenen bir dizi kural ve değerin dayanıklılığıyla ilgili,"
diye yazdı.
Macron, şubat ayında Avrupa’nın Ukrayna’ya asker göndermeyi göz ardı etmemesi gerektiği yönündeki açıklamasından geri adım atmayı da reddetti. Bu açıklama bazı müttefiklerinde korku ve öfke yaratsa da Macron onların bu ihtiyatlı tutumunun ‘Rusya’yı daha da cesaretlendireceğinde’ ısrar etti ve “Hiç şüphesiz, artık sınırları olmayan ve saldırgan olan birine karşı eylemimizin sınırlarını tanımlayarak çok tereddütlü davrandık,” dedi.
ABD’ye askeri bağımlılığı azaltma hedefi
Macron ayrıca, 2025 yılında Beyaz Saray’da kim olursa olsun, Avrupa’nın ABD’ye askeri bağımlılığından kurtulması gerektiğini savundu.
“Benim sorumluluğum asla [Amerika’yı] Çin karşısında Avrupalılar ile kendi çıkarları arasında seçim yapmak anlamına gelecek stratejik bir ikileme sokmamaktır,” diyen Macron önümüzdeki aylarda “varoluşsal” bir tartışma yapılması çağrısında bulundu.
Britanya ve Norveç gibi AB üyesi olmayan ülkelerin de katılımıyla Avrupa savunması için ABD’ye daha az yük getirecek yeni bir çerçeve oluşturulabileceğini belirten Macron, Fransa’nın nükleer silahlarının sağladığı korumanın genişletilmesini tartışmaya hazır olduğunu belirtti.
ABD ile Çin arasında AB sanayisi
Macron’un dile getirdiği bir nokta, Avrupa’nın ABD ve Çin’in gerisinde kalmasıyla ‘endişe verici bir endüstriyel uçurumun ortaya çıkması.’
Macron’a göre bu, enerji ve teknolojide, özellikle de yenilenebilir enerji ve yapay zeka alanlarında daha geniş bir bağımlılığın parçası. Avrupa’nın şimdi yanıt vermezse asla yetişemeyebileceğini savunan Macron, Amerikalıların “Çinlileri uluslararası ticaret kurallarına uydurmaya çalışmaktan vazgeçtiklerini” ileri sürdü.
ABD’deki Enflasyonu Düşürme Yasasını (IRA) “kavramsal bir devrim” olarak nitelendiren Fransız lider, Amerika’yı kritik endüstrilerini sübvanse ederek Çin’e benzemekle suçladı ve “Bunlar olmuyormuş gibi devam edemezsiniz,” dedi.
The Economist’e göre Macron’un çözümü, Avrupa’nın Amerikan ve Çin sübvansiyonlarına ve korumasına denk olmasını istemekten daha radikal. Macron aynı zamanda Avrupa’nın çalışma biçiminde de köklü bir değişiklik peşinde ve bunun için araştırma harcamalarını iki katına çıkaracak, sanayiyi serbestleştirecek, sermaye piyasalarını serbest bırakacak ve Avrupalıların risk iştahını artıracak.
Macron, bazı ülkeler kaybetse bile ‘Avrupa’nın uzmanlaşmaya ve ölçeğe’ ihtiyacı olduğunu söyledi.
Avrupa siyasetinin geleceği
Macron daha sonra ‘Avrupa siyasetinin kırılganlığına’ da temas etti.
The economist, Fransa Cumhurbaşkanının ‘popülist milliyetçilere’ karşı özel bir nefret beslediğini belirtti ve ismini vermese de bunlardan birinin 2027’de kendisinin yerine geçmeyi hedefleyen Marine Le Pen olduğunu yazdı.
Macron’a göre ‘kıran kırana bir dünyada, kendi ülkelerini güçlendirmeye yönelik boş vaatleri bunun yerine bölünme, gerileme, güvensizlik ve nihayetinde çatışmayla’ sonuçlanacak.
Dergi, Macron’un ‘ileri görüşlü’ olsa da çözümlerinin ‘sorun teşkil ettiğini’ savundu. Buna göre tehlikelerden biri, aslında Avrupa’nın güvenliğine zarar verebilecek olmaları. Diğeri ABD’yi ‘uzaklaştırması’ ama onun boşluğunu ‘güvenilir bir Avrupalı alternatifle’ dolduramayacak olması. Yine dergiye göre bu durum uzun zamandır Avrupa ve Amerika ile bir ittifak olarak değil ‘ayrı ayrı uğraşmak isteyen’ Çin’in de işine gelecek.
The Economist’e göre, Macron’un planlarının gerçekleşmesi için AB’yi oluşturan 27 devletin vergilendirme ve dış politika üzerindeki egemenliğinden vazgeçmesini ve Avrupa Komisyonu’na daha fazla nüfuz vermesini gerektiriyor ki bu pek mümkün görünmüyor.