Fransa'da güvenlik güçlerine telefonlardan ses kaydı ve görüntü alma yetkisi veren yasa tartışma yarattı

Ulusal Meclis, polis ile jandarmanın, terör ve organize suç gibi durumlarda zanlıların telefonlarından gizlice görüntü ve ses kaydı almasına ve konum bilgisine ulaşmasına imkan veren "Adalet Yasası" olarak bilinen yasa tasarısını 18 Haziran'da kabul etti.

Tasarı, ciddi suçlar için adreslere yapılan gece baskınlarının kapsamının genişletilmesi ve hükümete belirli koşullar altında ön soruşturma sürelerini uzatma olanağı veriyor.

Özel hayatın gizliliğini ihlal ettiği gerekçesiyle eleştirilen ve endişe duyulan tasarı, ülkede tartışılıyor.

Kolluk kuvvetlerinin yetkilerini genişleten tasarı Paris sokaklarında avukat Rafik Chekkat ve vatandaşlara soruldu.

Aynı zamanda siyaset felsefesi mezunu olan Chekkat, tasarının yasalaşması durumunda savcı ve hakimin talep ettiği takdirde dijital cihazların uzaktan etkinleştirilebileceğini belirtti.

Bunun terör ve organize suç gibi "10 yıl hapis öngörülen suçlar ve kabahatler kapsamında" yapılabileceğini vurgulayan Chekkat, parlamenter, hakim, avukat, gazeteci ve doktorların bundan muaf olduğunu söyledi.

Chekkat, cihazların etkinleştirilme süresinin 6 ayı aşmasa da tasarının yasalaşmasıyla kamera, bilgisayar ile güvenlik kameraları dahil günlük hayatta kullanılan elektronik cihazların bir nevi "dinleme cihazına" dönüştürüleceğine dikkati çekerek, "Bu, özel hayata saygının yanı sıra hareket özgürlüğünün, haberleşmenin gizliliğinin de ihlal edilmesi anlamına geliyor." dedi.

Söz konusu tasarının mesleki gizlilik açısından risk taşıdığını dile getiren Chekkat, "Güvenlik alanında bir tasarı veya uygulama yürürlüğe girdiğinde asla geri dönüş yok. Burada bahsettiğimiz özel soruşturma tekniklerinin günlük hayata yerleşecek olmasından endişe duyulmalı." ifadesini kullandı.

Chekkat, Fransa'da terörle mücadele kapsamında var olan tedbirlerin aktivistlere karşı kullanıldığının altını çizdi.

"Halk, bu yasanın ne getirdiğinin farkında değil"

Fransa'da yaşayan Brayan Silliau da bu tasarının, Fransızların özgürlüklerini hedef aldığını belirtti.

Tasarının, polisin eline daha fazla güç verilmesi anlamına geldiğine işaret eden Silliau, "Bu, özgürlükleri yok eden tasarılarla her türlü imkanı kullanarak toplumu gözetmenin başka bir yoludur." diye konuştu.

Silliau, Fransız vatandaşlarının bu tasarı hakkında çok fazla bilgiye sahip olmadığını ve bu yasanın ne getirdiğinin farkında olmadığını kaydetti.

"Fransa'nın gittikçe otoriter yöne kaydığı" yorumunda bulunan Silliau, tasarının özel hayata saygıyı hiçe saydığı görüşünü dile getirdi.

Silliau, tasarının zanlılarla sınırlı kalmayıp, ilerleyen yıllarda aktivistler ve muhalif siyasilere karşı da kullanılabileceğine dikkati çekti.

"İnsanların özel hayatına müdahale"

Sarah Solvar da "Adalet Yasası" olarak bilinen tasarıya karşı olduğunu, yasalaştığı takdirde bunun insanların özel hayatına müdahale anlamına geleceğini aktardı.

28 yaşındaki Cheryne Huebbas, yasa tasarısı hakkında net bir fikri olmadığını, polisin adli sicili olan veya yargıyla sorunu bulunan kişilere bu tasarıyı uygulaması gerektiğini ifade etti.

23 yaşındaki Rihad Behachlafhak da "Adalet Yasası"nın belirli bir çerçevede ve ortada bir suç olduğunda kullanmasından yana olduğunu belirtti.