Gazze’deki çocuk ölümlerine Batı’nın yaklaşımı: Bu kadar doğurmasalarmış
Gazze’de çocuklar ölüyor ve bunun nedeni İsrail’in sivil yerleşim yerlerini bombalaması. Gazze’nin alışılmadık demografik yapısı değil.
İngiltere menşeili The Economist, çatışma bölgelerini analiz eden çalışmalarıyla bilinmekte. Bu yüzden de Ukrayna’daki çatışmalarda yaptığı gibi, Gazze’de de ölen çocukların rakamlarına odaklanan bir haber yayınladı. Söz konusu haberin muhtevasında objektif bir analiz yer alsa da spottaki bir cümle dikkat çekiciydi. “Neden Gazze'deki kurbanların çoğu çocuk?” başlıklı analizin spotunda “Alışılmadık demografisi nedeniyle.” ifadesi yer alıyor. Alt metni okuyanların mesajı anladığı aşikar.
Esasen bu spot, Batı’da İsrail’in katlettiği çocuklara karşı kararmış vicdanların sıklıkla dile getirdiği bir söylemin yansıması. O söylem ne mi? Evet tahmin ettiğiniz cümle: Bu kadar doğurmasalarmış!
Bu analizin kaleme alındığı saatlerde Gazze’de öldürülen çocuk sayısı 4.000’i geçti. Çocuk ölümlerinin nedeni basit aslında. İsrail, savaş suçu işleyerek sivil yerleşim yerlerini vuruyor, bir halkı yerinden etme girişiminde bulunmak suretiyle soykırım yapıyor, sayısız katliam gerçekleştiriyor ve en önemlisi de Tel Aviv yönetiminin uluslararası hukuku ayaklar altına alan tüm bu eylemlerine rağmen Batı, İsrail’in saldırganlığını meşru müdafaa argümanı üzerinden destekliyor.
Alçak sesle bile olsa İsrail’i eleştirenler ise derhal anti-semitik oldukları söylemiyle linç ediliyor. Oysa anti-semitizm ile anti-siyonizm farklı şeyler ve her şeye rağmen vicdanı olan siyonizm karşıtı Yahudilerin hakkını vermek gerekiyor. Ancak Batı’ya hakim olan görüşün İsrail’in katliamlarını olumlaması sebebiyle Gazze’de çocuklar ölüyor, vicdanlar susuyor ve dünya izliyor.
Tam da bu gerçeği “Bu kadar doğurmasalarmış” cümlesini kuranların yüzüne çarpmak gerekiyor. Türk edebiyatına atıfla bu durumu iki cümleyle anlatmak mümkün. Birincisi “Yavuz hırsız ev sahibini bastırır.” atasözü. Zira burada da eli kanlı katil, mazlum Filistin halkını bastırıyor ve suçlu gösteriyor. Üstelik bunu son derece sığ bir yaklaşımla yapıyor: Bu kadar doğurmasalarmış! İkinci deyim de “Hırsızın hiç mi suçu yok?” Öyleyse soralım: Katilin hiç mi suçu yok?
Batı’da yüksek sesle, toplumumuzda ise daha düşük de olsa dile getirilen şu çocuk ölümlerinin toplam ölüm rakamları içerisindeki oranının neden bu kadar yüksek olduğunu açıklamak gerekir. Zira Gazze’deki nüfus içerisinde çocukların oranının yüksek olması katilin suçunu hafifletmez. Bu meselenin açıklanması, en azından vicdanlı insanların sesi olabilmek adına bir zorunluluk. Öyleyse anlatalım, bilimsel olarak neden Gazze’deki nüfus içerisinde çocukların oranı bu kadar yüksek? Haliyle neden ölen çocukların sayısı bu kadar fazla?
Vurgulamak gerekirse, çocukların ölüyor olmasının nedeni İsrail’in sivil yerleşim yerlerini bombalaması. Meselenin sosyolojik boyutuna gelindiğinde ise Gazze nüfusunda çocukların oranının neden bu kadar yüksek olduğuna değinmek gerekir. Hani şu, The Economist’in “Alışıldıkın dışındaki demografik yapı” dediği şeyi açıklamaktan bahsediyorum.
Aslında olayın sosyolojik boyutunu Batı medyasının bilmeme ihtimali yok. Zira dünyada sosyoloji alanında yapılan çalışmaların kalitesi bakımından bizim coğrafyamız, Batı ile mukayese bile edilemez. Dolayısıyla “Bu kadar doğurmasalarmış.” çıkışının altında art niyet aramak hiç de kötü niyetli bir yaklaşım değil.
Gazze’deki çocuk sayısının genel nüfus içersindeki oranı, bilimsel çalışmaların kanıtladığı üzere pek çok çatışma bölgesine benzerlik arz ediyor. Yani oran, alışıldığın dışında ama normal yaaşam standartlarının bulunduğu coğrafyaların alışılan verilerinin dışında. Savaş koşullarında yaşayan toplumların ortalamasından pek de farklı değil. Neden dediğinizi duyuyor gibiyim.
Savaş koşullarının normalleştiği halklarda doğum oranı yüksektir. Bunu en basit şekliyle açıklamak gerekirse, sürekli olarak başlarına bombalar yağan toplumlarda ebeveynler, her an ölebilecekleri düşüncesiyle yaşarlar. Haliyle kendilerine bir şey olduğunda, çocuklarının ne yapacağı sorusunu da düzenli olarak tartışırlar.
Savaş gerçeğiyle yaşayan sıradan insanlar için bu sorunun en basit yanıtı, kendilerinden sonra çocuklarının yalnız kalmayacağı ve bir şekilde hayata tutunabilecei kardeşlernin olması. Anlaşılacağı üzere, aile ne kadar kalabalıksa o kadar yalnızlaktan uzak, o kadar güçlüdür. Doğum oranlarının yüksek olmasının nedeni de bu.
Benzer bir durum, göç eden toplumlar açısından da geçerli. Zaten göçmenlerin çoğu da savaş nedeniyle vatan bildikleri toprakları terk etmek durumunda kalan insanlar. Yani aynı sosyolojik zeminden geliyorlar. Bu söylediğim, Türkiye’deki göçmenlere yönelik ırkçı söylemlerde bulunanlara da bir mesaj elbette.
Sonuç olarak Gazze’de çocuklar ölüyor ve bunun nedeni İsrail’in sivil yerleşim yerlerini bombalaması. Gazze’nin alışılmadık demografik yapısı değil. “Bu kadar doğurmaslarmış.” deme vicdansızlığında bulunanlar ise umarım hiçbir zaman benzer koşullarla yüzleşmek durumunda kalmazlar.