"Gazze'ye nükleer bomba atılmalı" diyen İsrailli Bakan Eliyahu'nun nefret ve şiddet girdabında boğulmuş geçmişi

Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Nuh Arslantaş,“Gazze'ye Nükleer Bomba atılmalı” diyen İsrailli Bakan Amihay Eliyahu ve ailesinin karanlık Siyonist geçmişini kaleme aldı.

1. resim

İsrail-Filistin savaşı beşinci haftasına girerken, Arap/Filistin düşmanlığı ve radikal dinci görüşleriyle tanınan bakan Amihay Ben Eliyahu ya da daha bilinen ismiyle Amihay Eliyahu (d. 1979) dün [5 Kasım 2023] İsrail’de konuştuğu “Kol be-Rama” [Yüksek Sesle] isimli radyoda Gazze’ye nükleer bomba atılmasının ihtimal dahilinde olduğunu söyledi.

Benyamin Netenyahu ve Amihai Eliyahu
Benyamin Netenyahu ve Amihai Eliyahu

Gazze’ye hiçbir surette insani yardımın girmesine izin verilmemesi gerektiğini de belirten bakan, “canavarlar” olarak tanımladığı Filistinlilerin çöle sürülmesini ya da İrlanda’ya tehcir edilmesini de ifade etti.

Verdiği demeçte çıtayı daha da yükselterek dünya genelinde yapılan protestoları da hedef alan bakan, “Filistin ya da Hamas bayrağı sallayanların da yeryüzünden silinmeleri gerektiğini” sözlerine ekledi.

Filistinlilere yapılan insanlık dışı zulüm
Filistinlilere yapılan insanlık dışı zulüm

Kamuoyundan ve koalisyondaki diğer bakanlardan gelen tepkiler üzerine demecinin “mecazen” anlaşılması gerektiğini belirten Eliyahu’nun, Başbakan Benyamin Netanyahu tarafından genel başkanı Itamar Ben Gvir ile istişare veya koordinasyona gerek duyulmadan süresiz olarak kabine toplantılarından uzaklaştırıldığı belirtildi.

İsrail askerlerine direnen bir Fİlistinli
İsrail askerlerine direnen bir Fİlistinli

Partisi Otzma Yehudit

Amihay Eliyahu halen “Yahudi Gücü [Kudreti ya da Şiddeti]” (İbranice: עוצמה יהודית) anlamına gelen Otzma Yehudit Partisi’nden koalisyon hükümetinde Kudüs İşleri ve Miras Bakanı (Misrad Yeruşalayim u-Masoret Yisrael) olarak görev yapmaktadır.

1990 yılında Yitzhak Şamir hükümeti zamanında kurulan bakanlık, İsrail’de başta Kudüs olmak üzere Yahudi tarihi ve kültürel mirasına ait varlıkların tespit edilip Yahudi mirasına kazandırılması, bir diğer ifadeyle Yahudileştirilmesi konusunda faaliyetler göstermektedir.

Otzma Yehudit Partisi yöneticileri
Otzma Yehudit Partisi yöneticileri

Amihay Eliyahu’nun siyaset yaptığı Otzma Yehudit aşırı sağcı ve dinci bir partidir. 2012 yılında kurulan parti politik arenada “dinci Siyonist”, “aşırı ırkçı” ve “Arap karşıtı” olarak tanımlanmaktadır.

Batı Şeria’nın İsrail’e ilhakı, Ürdün Nehri ile Akdeniz arasında tam İsrail egemenliği kurulmasını hedefleyen parti, iki devletli çözüme kesin bir şekilde karşı çıkmakta, Filistin devletinin kurulmasını da asla kabul etmemektedir.

Yahudilerin “Tapınak Tepesi” olarak isimlendirdiği Mescid-i Aksa ve Kubbetüs-Sahre’nin bulunduğu “Harem-i Şerif”e el konarak İslam kültür mirasının yıkılıp Yahudi Mabedi’nin yapılmasını savunan Otzma Yehudit, Yahudi kimliğini derinleştirmek için tüm okullarda Yahudilik ve tarihiyle ilgili müfredatın da artırılmasını savunmaktadır.

Tapınak Tepesi alanı
Tapınak Tepesi alanı

İsrail askerlerinin Filistinlilere karşı gerçekleştirdikleri hukuk dışı uygulamaların cezadan muaf olmasını da savunan parti, Batı Şeria’da sayıları her geçen gün artan paramiliter-işgalcilerin bulunduğu

Yahudi yerleşim birimlerinin inşasının dondurulmasına da şiddetle karşı çıkmaktadır. Filistinli tutsakların bırakılmasına ya da bu konuda Filistinlilerle bir müzakere yapılmasını da karşı olan Otzma Yehudit, bunların gerekirse idam edilmelerini savunmaktadır.

Arapların bölgeden sürülmesi gerektiğini de savunan aşırı dinci bu parti, geçtiğimiz yıl, 2022’de, İsrail meclisi Kneset’e 5 milletvekili sokmayı başarmıştır.

Üyelerinin keskin ve provokatif eylem ve söylemleriyle tanınan, siyaset bilimciler ve sosyologlar tarafından “Faşist Yahudi grup” olarak tanımlanan Otzma Yehudit, İsrail’de Neturei Karta gibi Siyonizm karşıtı Yahudiler, solcu ve laik kesimler ile İsrail vatandaşı Arap siyasetçileri de hedef tahtasına oturtmuştur.

Mihael Ben Ari gibi parti mensupları İsrail’deki sol ve laik görüşlü STK’ları “ne pahasına olursa olsun ezilmesi gereken hainler”, “toksin salgılayan zararlı bakteriler” ve “İsrail düşmanları” olarak tanımlamaktadır.

Mescid-i Aksa
Mescid-i Aksa

Halen parti başkanlığını yürüten Avukat Itamar Ben Gvir ise Yahudi terör zanlılarını ve Arap mallarına zarar veren paramiliter-işgalci yerleşimcilerin terör eylemlerini mahkemelerde savunmasıyla ünlüdür. Militan tavırlarıyla maruf Ben Gvir’in kendisi de ırkçılığa teşvik, teröre destek ve isyandan hüküm giymiş eski bir siyonist provokatif eylemcidir.

Ben Gvir’in, Neturei Karta mensupları ile İsrailli Arap parti liderlerinin trene bindirilip ülkeden gönderilmelerine dair demeçleri de vardır.

Amihay Eliyahu'nın hayat hikayesi

Dün Gazze’ye atom bombası atılmasını teklif eden Amihay Eliyahu Kudüs’te doğmuş, Kuzey İsrail’de, işgal öncesi adı “el-Bassa” olan “Şlomi” isimli kasabada büyümüştür.

Mayıs 1948’de paramiliter Siyonist örgüt Hagana tarafından işgal edilen el-Bassa yerle bir edilmiş, köy sakinlerinin bir kısmı öldürülmüş, kalanlar ise Arap ülkelerine sürülmüştür.

1950 yılında el-Bassa’nın yerine kurulan Şlomi’ye Tunus ve Fas’tan gelen Yahudi göçmenler yerleştirilmiştir.

Siyaset yaptığı partinin yukarıda bahsedilen görüşleri ile aşağıda detaylıca anlatılacak ailesi ve büyüdüğü çevrenin din anlayışı gözönüne alındığında, Bakan Amihay Eliyahu’nun Gazze’ye nükleer bomba atılmasını teklif etmesinin şaşırtıcı birşey olmadığını daha baştan belirtmeliyim.

Aşağıda anlatılacak hususlar İsrail’de devlet erkini elinde bulunduran aşırı sağcı ve dincilerin Gazze’de sivil halka yönelik yaptıkları katliamın teo-politik arka planına da ışık tutmaktadır.

Amihay, söylem ve fetvalarında sadece Filistinlilere, Araplara, dindaşı Yahudilere yönelik değil, bu yıl yaşadığımız Kahramanmaraş depremlerinde şahit olduğumuz üzere, biz Türklere yönelik de şiddet ve nefret dolu cümlelerin rahatça kurulduğu radikal bir Yahudi ailede dünyaya gelmiştir.

Amihai Eliyahu
Amihai Eliyahu

Bu sebeple onun dün biri medyaya da yansıyan siyasi ve dini konulardaki radikal fikirlerini ailesinden tevarüs ettiğini tahmin etmek zor değildir.

Zira kendisi de, aşağıda fetvalarından bahsedeceğimiz dedesi Eliyahu gibi, Gazze’deki halkın sivil ya da direnişçi ayırt etmeksizin toptan yok edilmesi taraftarıdır.

Eliyahu evli ve 6 çocuk babası olup Cemaat Hahamları Derneği’nin (İgud Rabaney Kehilot) kurucusudur.

Amihay Eliyahu, Haham Şmuel Eliyahu’nun oğlu, İsrail’in eski Sefarad Hahambaşısı Mordehay Eliyahu’nun da torunudur.

Aşırı dinci bir ailede dünyaya gelen Amihay, askerlik hizmetinden sonra bir süre savrulma yaşamış, kipa takmayı bırakmış, ancak daha sonra dini yaşam tarzına geri dönmüştür.

2022 seçimlerinden sonra Netanyahu’nun kurduğu 37. Hükümet’te Kudüs İşleri ve Miras Bakanı olan Eliyahu, Ortodoks Yahudiliğin aile ve toplum değerlerine sıkı sıkıya bağlı olup Yahudi şeriatının devletin her kademesinde uygulanmasını savunmaktadır.

O, Netanyahu Hükümeti’nin yargıda yetkilerin sınırlandırılması konusundaki reformunun da ateşli savunucularındandır.

Din Adına Aile Boyu Şiddet ve Nefret

Baba Şmuel Eliyahu (d. 1956)
Baba Şmuel Eliyahu (d. 1956)

Haham Şmuel Eliyahu'nun hayat hikayesi

Ortodoks bir haham olan Baba Eliyahu, Safed Hahambaşısı ve Hahambaşılık Konseyi üyesidir. Araplar ve Filistinlilere karşı aşırı nefret ve düşmanlığı ile tanınan Haham Şmuel’in radikal dini görüşleri nedeniyle 2022 yılında ABD’ye girişi yasaklanmıştır.

Tevrat ve Talmud eğitimini Kudüs’te tamamlayan Baba Eliyahu, 23 yaşında hahamlık beratını (semiha) almış, 29 yaşında da Şlomi Belediye Hahamlığı’na tayin edilmiştir. Bu görevinden sonra Safed Hahambaşılığı’na tayin edilen Haham Eliyahu askerliğini İsrail Silahlı Kuvvetleri (IDF) muharebe birliğinde yapmıştır.

Arapların Yahudi mahalle ve şehirlerinden kovulmasını savunan Baba Eliyahu, 2010 yılında 40’tan fazlası belediye hahamı olmak üzere 50 kadar hahamın imza koyduğu bir fetvada Yahudilere, Araplara ve Yahudi olmayanlara (goyim) daire kiralamama veya satmama çağrısı yapmış; Yahudi olmayanlarla ticaret yapılmasının da haram olduğuna dair fetva vermiştir.

“İntikam, intikam, intikam…” diyerek başladığı fetvavari bir yazısında o sırada Merkaz Harav Yeşivası’na yapılan terör saldırısının intikamının korkunç bir şekilde alınmasını belirterek “Özel şahıslardan bahsetmiyorum, devletten bahsediyorum; devlet bu tür saldırıların durması için onlara bağırta bağırta kadar acı çektirmeli.....” sözleriyle devleti intikama davet etmiştir.

Baba Eliyahu Mart 2008’de de eylem yapan ya da eylemlere karışan Filistinlilerin çocuklarının asılması gerektiğini içeren fetva içerikli bir broşür yayınlayarak İsrail hükümetine “devlet onaylı intikam çağrısı” yapmıştır.

Aralık 2010’un sonlarında ise “Yahudi kadınların Yahudi olmayanlarla arkadaşlık etmesinin haram olduğu”na dair bir fetva vermiş, Yahudi olmayanlarla birarada çalışmanın büyük günah olduğunu söyleyerek böyle bir günahın, Yahudilerin Tanrı tarafından İsrail’den sürülmesiyle sonuçlanacağını ihtar eden bir fetvanın da verilmesine öncülük etmiştir.

2017 yılında ABD Başkanı Donald Trump’ın Kudüs’ü İsrail’in başkenti ilan etmesi üzerine 250 kadar hahamı yanına alan Baba Eliyahu, Trump’a yazdığı teşekkür mektubunda “Kudüs’ü ebedi başkent olarak tanıyan ilk başkan olma gibi nadir bir ayrıcalığa sahipsiniz.

Siz Yahudi halkının tarihinde ebedi olarak iyilikle anılacaksınız” sözleriyle övgüler düzmüştü. Haham Eliyahu mektupta ayrıca ABD başkanlarının İsrail’in yanında yer alarak, peygamberlerin Siyon’a dönüş ve Büyük İsrail’in kurulmasına ilişkin kehanetlerinin gerçekleşmesine katkı sağlama ayrıcalığına da nail olduklarını belirterek, Evanjelist Siyonizmle Yahudi Siyonizminin işbirliğine vurgu yapmıştır.

Baba Eliyahu, 6 Şubat 2023 tarihinde Türkiye’yi vuran ve on binlerce kişinin ölümüne neden olan yıkıcı depremi de “ilahi bir adalet” olarak tanımlamıştı.

Tanrı’nın depremle İsrail düşmanlarını cezalandırdığını belirten haham, Türkiye ve Suriye’de göçük altında kalanları, Kızıldeniz’de boğulan Firavun ve Mısır halkına benzetmişti. “Bizi her alanda karalayan Türkiye ile hangi İlahi hesabın görüldüğünü bilmiyoruz, ama olan her şeyin [yani depremin] dünyayı pisliklerden temizlemek ve daha iyi hale getirmek için vuku bulduğunu çok iyi biliyoruz” diyen fanatik haham Tanrı’nın Yahudi düşmanlarını yargılayacağını belirterek depremi Tanrı’nın Türklere yönelik bir gazabı olarak nitelemişti.

Baba Eliyahu’nun bu nefret söylemi Dünya Yahudi Kongresi, Türk Yahudi Toplumu ve bazı hahamlar tarafından da kınanmıştır.

Ailenin fikir babası: Dede Mordehay Eliyahu

Dede Mordehay Tsemah Eliyahu (1929-2010)
Dede Mordehay Tsemah Eliyahu (1929-2010)

Oğlu Şmuel’den daha radikal bir çizgide olan Dede Mordehay Tsemah Eliyahu ise gençlik yıllarından itibaren Brit ha-Kanaim [Gayretkeşler Birliği] gibi radikal dinci yeraltı örgütlerde aktif olarak görev almıştır.

Mordehay’ın babası Selman İngiltere’de teoloji ve felsefe eğitimi aldıktan sonra Bağdat’tan Kudüs’e taşınarak İngiltere’nin Filistin Mandası Yüksek Komiseri Herbert Samuel’in (1870-1963) özel sekreteri olarak görev yapmıştır.

1929 yılında Kudüs’teki Yahudi mahallesinde doğan Dede Eliyahu, Tevrat ve Talmud eğitimini Kudüs’te değişik akademilerde (yeşiva) farklı din adamlarından tahsil etti.

1948’de İsrail’in kurulmasından sonra patlak veren savaşta Kudüs’teki Yahudi mahallesini Ürdün askerlerine karşı savunan Dede Eliyahu, devletin kuruluşunun ilk yıllarında radikal ve yıkıcı faaliyetler içerisinde yer almış, İsrail’in Yahudi şeriatı ile yönetilmesi için pek çok eylem yapmıştı.

Dede Eliyahu’nun mensup olduğu Brit ha-Kanaim örgütü, ülkedeki yaygın sekülerleşme eğilimine karşı çıkan radikal bir dinci örgüttü. Örgütün Yahudilerin ibadet ve dinlenme günü olan Şabat’ta [Cumartesi] araba kullanan kişilerin arabalarını ve Yahudi şeriatına uygun olmayan etlerin satıldığı kasap dükkanlarını yakma eylemleri düzenlediği bilinmektedir.

Örgüt kadınların İsrail Silahlı Kuvvetleri’nde askerlik yapmasına da şiddetle karşıydı.

İçlerinde Dede Eliyahu’nun da bulunduğu örgüt üyeleri kamu düzeni bozdukları için İsrail İç İstihbaratı Şin Bet tarafından derdest edilmiş, grubun eylemlerindeki rolü nedeniyle Dede Eliyahu 10 ay hapis cezasına çarptırılmıştı.

Dede Eliyahu mahkemede yeraltı faaliyetlerini Yahudi şeriatının İsrail Devleti’nin tüm kademelerinde tavizsiz bir şekilde uygulanması amacıyla yaptıklarını belirtmiştir. O, hayatının ilerleyen dönemlerinde de fikirlerinin değişmediğini, sadece bunları gerçekleştirme yolunun ve metodunun değiştiğini itiraf etmiştir.

1983’te Haham Ovadia Yosef’in [görev yılları: 1973-1983] yerine İsrail’in Sefarad Hahambaşısı olan Dede Eliyahu [görev yılları: 1983-1993], dini yaklaşımında katı, siyasi görüşlerinde radikal bir haham olarak bilinmektedir.

Göreve atanmasından sonra tartışmalı konularda fetvalar vermiştir. Yahudilerin Yahudi olmayanlara evlerini satmalarının haram olduğuna dair fetvalar vermiş, şeriata muğayir olmasına rağmen ülkeye gelecek Yahudi göçmenlerin Şabat da olsa uçakla ülkeye getirilebileceklerine cevaz vermiştir.

2004 yılında Asya ve Afrika ülkelerinde 230.000 kişinin ölümüne neden olan tsunaminin, Filistin’e destek vermeleri nedeniyle bu ülkelere İsrail Tanrısı tarafından verilen bir gazap olduğunu söylemiştir.

2005 yılı başlarında, dönemin başbakanı Ariel Şaron’un (ö. 2014) İsrail’in işgal ettiği, uluslararası hukuka göre yasadışı kabul edilen yerleşimleri Gazze’den çekmesine şiddetle karşı çıkan Dede Eliyahu, verdiği fetva ile İsrail askerlerini tahliye emirlerine uymamaları ve yerleşim birimlerini boşaltmamaları konusunda uyarmış; karar alıcıları [Yitzhak Rabin gibi] suikaste kurban gidebilecekleri yönünde tehdit etmiştir.

2006 yılında ise Nazilerin 6 milyon Avrupalı Yahudi’yi öldürmesinin Yahudilerin kendilerinden kaynaklandığını belirterek Holokost’un Almanya’da ortaya çıkan Reform hareketinin Yahudi geleneğinde yaptığı tahribata bir ceza olarak verildiğini ileri sürmüştür.

Dede Eliyahu siyasi konularla sürekli ilgilenmesine rağmen hiçbir zaman parti kurma yoluna gitmemiş, aktif siyasete de girmemiştir. Ancak eylem, söylem ve fetvalarıyla Batı Şeria’daki [daha önce de Gazze’deki] işgalci-yerleşimcilerin en etkili ve en radikal dini lideri olmuştur.

Paramiliter işgalci-yerleşimcilere Filistinlilerin evlerine girerek bahçelerindeki ağaçları tahrip etmelerine ya da zeytin toplamalarına “caiz” fetvasını veren de Haham Eliyahu’dur.

O kadınların asker ya da kamu hizmetlerinde çalışmalarına da şiddetle karşı olup, kadınların idari ve toplumsal hayatta çalışmalarının “haram” olduğunu belirtmiştir.

Dede Eliyahu, Yahudi gıda kuralları (kaşerut) konusunda da çok katıydı. Onun bazı gıdalar yanında, üretiminde kullanılan susam ezmesinin Yahudiler tarafından üretilmediği gerekçesiyle humus yemenin haram olduğuna dair bir fetvası da bulunmaktadır. [Geçtiğimiz Ekim ayı başlarında aynı geleneğe mensup bir başka Sefarad Hahambaşı Yitzhak Yosef de laik Yahudileri “sefil”likle suçlayarak kaşer olmayan yiyecekleri yiyenlerin aptallaştığını iddia etmişti].

2007 yılında Başbakan Ehud Olmert’e yazdığı mektupta, Gazze’ye yapılacak muhtemel askeri saldırıda sivillerin ayrım gözetmeksizin öldürülmesine karşı dinen ve ahlaken hiçbir yasak bulunmadığını belirten Haham Eliyahu, Yahudi savaş hukukuna göre bireylerin ahlaksız davranışlarından bütün bir şehrin kolektif olarak cezalandırılabileceğine dair bir fetva da vermişti. “Gazze’ye bir kara harekatı yapılmasının riskli olduğu”nu belirttiği fetvasında bölgenin halı bombardımanına tabi tutularak “100 kişiyi öldürdükten sonra durmazlarsa 1.000 kişiyi, 1.000’den sonra durmazlarsa 10.000 kişiyi, yine durmazlarsa 100.000, hatta gerekirse 1.000.000 kişiyi öldürmeliyiz” şeklindeki fetvasında, katliamın gerekçesine dair Yahudi Kutsal Kitabı’ndan referanslar da vermiştir.

Sonuç yerine

Yukarıda tamamı açık kaynaklara yansıyan haber ve makalelerden derlenen bilgilerden de anlaşılacağı üzere, İsrail’in Kudüs İşleri ve Miras Bakanı Amihay Eliyahu’nun dün “Gerekirse Gazze’ye atom bombası da atılır” mealindeki sözleri, şiddeti meşrulatıran ailesi, yetiştiği dini ve sosyo-kültürel çevresi ile mensup olduğu partisi gözönüne alındığında, çok ciddi bir tehdit ve tehlike olarak kabul edilmelidir.

Bir başka yazımızda da dikkat çektiğimiz üzere İsrailliler, gelecek yıllarda İsrail’in de iç barış ve güvenlik problemi olacağı kesin olan, işgali dini metinlere dayanarak meşrulaştırmaya çalışan Amihay Eliyahu gibi hahamlar ve siyasetçilere engel olmazlarsa, bölgede bütün Ortadoğu’yu kasıp kavuracak geniş çaplı savaşların çıkması kaçınılmaz olacaktır.

Son günlerde aşırı sağcı ve dinci politikacıların iç kamuoyunu da konsolide etmeye yönelik şiddet söylemleri sağduyulu Yahudiler tarafından tenkit edilse de, bunların sesleri savaş ve katliamın hararetli atmosferinde çok cılız kalmakta ya da bastırılmaktadır.

İsrailli din adamlarının ve bu çevrelerle içli-dışlı olan politikacıların, tarihe ve dine yaslanan kan, şiddet ve nefret söylemleri savaşın kadınlara, çocuklara ve diğer masum sivillere verdiği acının boyutunu artırması yanında, bölgede zaten çok büyük trajediye dönüşen durumun daha da büyük felaketlere yol açmasına sebep olmaktadır.

Her an hepimiz kendimizi din temelli böyle çağdışı fosil bir zihniyetin felaket politikalarının yol açacağı çok büyük kaosların ve savaşların içerisinde bulabiliriz.

Gerçekten işin mecazı, hele de şakası hiç yok!

Tartışma