Global Insight: Türkiye'nin yeni dönemde dış politika adımları ve Batı ile ilişkileri
Erdoğan; Putin'in Kafkasya, Libya, Suriye ve bir dereceye kadar da Ukrayna'daki yayılmacılığına karşı çıktı. ABD ve Avrupa ülkeleri, Türkiye'ye destek olmalı ve çözülmesi gereken başlıklar konusunda ılımlı politikalar izlemeli.
Japonya merkezli Global Insight, Türkiye'nin yeni dönemdeki dış politikası ve Batı ile ilişkilerini değerlendirdiği bir analiz yayınladı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın seçim zaferinden sonra çok sayıda başlıkta politikalarını güncellediği belirtilen analizde, Rusya ile kritik ilişkilerine rağmen Putin'in Kafkasya, Libya, Suriye ve bir dereceye kadar da Ukrayna'daki yayılmacılığına karşı çıktığı belirtildi.
Analizde ayrıca, Türkiye'nin F-35 ve F-16 talepleri doğrultusunda İsveç ile ilişkilerinde olumlu gelişmeler yaşandığı, diğer sorunlu başlıklar ile ilgili ise ABD ve Avrupa ülkelerinin Türkiye ile ilgili ılımlı politikalar izlemesi gerektiği belirtildi.
İşte Global Insight'da yayınlanan analiz:
Türkiye her zaman stratejik öneme sahip bir konumda yer almıştır. Cumhurbaşkanı Recep Tayip Erdoğan'ın kısa süre önce yeniden seçilmesinin ardından tüm dünyada merak edilen en önemli konu, Erdoğan'ın yeni döneminde nasıl bir politika izleyeceğiydi.
Erdoğan'ın üçüncü döneminin nasıl olacağına dair ipucu veren bir olay varsa o da; Türkiye'nin Orta Doğu'daki politikalarında değişime giderek BAE ve Suudi Arabistan ile uzlaşmasıdır.
Erdoğan, 3 Haziran'daki yemin töreninin ardından Ankara'da BAE lideri Muhammed bin Zayid El Nahyan'ı kabul etti. Nahyan, Erdoğan'ın yeni döneminde bir araya geldiği ilk devlet başkanı oldu.
Türkiye ve BAE arasındaki sorunlar, başlangıçta onarılamaz gibi görünüyordu. Ancak Türkiye'de yaşanan başarısız kalkışmadan altı yıl sonra ve Erdoğan'ın Türkiye'deki çekişmeli cumhurbaşkanlığı seçimlerinde üçüncü dönemini kazanmasının ardından, iki ülke 40 milyar dolar değerinde anlaşmalar imzaladı.
Yeni pragmatizm
Erdoğan'ın politikalarında değişim yapacağına dair en büyük işaret, seçimden sonra yeni kabinesini ve yeni merkez bankası başkanı gibi pragmatik isimleri açıkladığında geldi. Erdoğan ayrıca, sürekli düşük faiz oranlarını öngören eekonomik yaklaşımını değiştirmeyi de kabul etti.
Seçim sürecinde anketler, bir aşamada Erdoğan'ın rakibi Kemal Kılıçdaroğlu'nun on puan gerisinde olduğunu gösteriyordu. Dünyadaki çoğu analist tarafından da Kılıçdaroğlu'nun kazanması büyük ölçüde tercih ediliyordu. Ancak sonuç Erdoğan'ın istediği gibi şekillendi.
Erdoğan seçim zaferinin ardından 41 yaşındaki Princeton mezunu Hafize Gaye Erkan'ı merkez bankasının başına atadı ve uluslararası saygınlığa sahip eski bir bankacı olan Mehmet Şimşek'i beş yıl hükümet dışında kaldıktan sonra yeniden maliye bakanı olarak görevlendirdi. Hemen ardından ise Körfez ülkeleri, Türkiye'nin çok ihtiyaç duyduğu yatırımları yapmaya başladı.
İkinci döneminin büyük bölümünde Erdoğan'ın iddialı politikaları Avrupa ve ABD ile de gerginliğe yol açmıştı.
Çözülmesi gereken başlıklar
Bu konulardan en öne çıkanı şüphesiz ki İsveç'in NATO'ya katılma sürecidir. Zira; Macaristan ve Türkiye, Stockholm'ün üyeliğini erteledi ve bu durum jeopolitik açıdan önemli sonuçlar doğurdu.
Ankara, 2019'da Türkiye'nin Suriye'deki operasyonlarını protesto etmek için silah ambargosu koymasını, İsveç'te yaşanan bir dizi Kur'anı Kerim yakma olayını ve ülkenin AB tarafından da terör örgütü olarak kabul edilen PKK sempatizanlarına sığınma hakkı vermesinden dolayı İsveç'e öfkeliydi.
Vilnius'ta 11 Temmuz'da yapılacak NATO zirvesi öncesinde, 31 üyeli ittifaka en büyük katkıyı yapan ABD, Ankara'ya makul bir anlaşma önermek için en iyi konumda olan ülke gibi görünüyordu.
Uzun süren bir muhalefetin ardından Erdoğan nihayet ülkesinin İsveç'in üyeliğine karşı vetosundan vazgeçmeye hazır olduğunu açıkladı.
Erdoğan'ın vardığı anlaşma, İsveç'in NATO üyeliği karşılığında, Türkiye'nin F-35 programına geri dönmesi ve F-16 satışlarının onaylaması üzerine inşa edildi. Ayrıca İsveç, PKK'nın etkisini sınırlayacak ve üye devletlere karşı terörist faaliyetleri cezalandıracak yasaları sıklaştıracak. NATO da sürece katkı sunmak için, terörle mücadele özel temsilcisi atamayı kabul etti.
İsveç Barolar Birliği eski Sekreteri Ramberg, İsveç'te yeni terör yasalarının çıkarılmasının güç olduğunu belirtse de, Kur'an-ı Kerim'in yakılması söz konusu olduğunda hukukun üstünlüğüne müdahale etmeden yasada bazı düzenlemeler yapabileceklerini açıkladı.
Ukrayna başlığı da, Türkiye ve Batı için bir başka sorunlu konu olabilir.
Erdoğan, Putin'in Kafkasya, Libya, Suriye ve bir dereceye kadar da Ukrayna'daki yayılmacılığına karşı çıktı.
Ancak Türkiye'nin Rusya ile olan ticareti, turizm ve enerji ilişkileri Ukrayna ile ilgili daha fazla adım atmasını engelleyebilir.
Bu durumu engellemek için Türkiye'nin, ABD ve Avrupa ülkelerinin doğrudan desteğine ihtiyacı olacak. Ayrıca ABD, Türk-Rus ticari ilişkilerinin etkilenmesi durumunda Körfez ülkelerindeki nüfuzunu kullanarak bu ülkeleri daha fazla adım atmaya teşvik edebilir ve çözülmesi gereken başlıklar konusunda ılımlı politikalar izleyebilir.