Mısır'da demokratik bir seçimden bahsedilemez
Müslüman Kardeşler (İhvan) Sözcüsü Ali Hamad, Mısır seçimlerini gdh'a değerlendirdi.
Mısırda 3 gün süren tartışmalı Cumhurbaşkanlığı seçimleri bugün itibarıyla sona erdi. 2013 yılında, Mısır’ın yakın tarihindeki tek demokratik seçimlerle seçilen ilk ve tek Cumhurbaşkanı Muhammed Mursi'yi darbeyle devirerek yönetime el koyan darbeci lider Abdulfettah el - Sisi'nin 3. kez önceki seçimler gibi “tiyatro” olarak nitelendirilen bir seçimle Cumhurbaşkanı olarak seçilmesi bekleniyor.
gdh.digital, Müslüman Kardeşler'in (İhvan) Mısır seçimlerini nasıl yorumladığını İhvan Sözcüsü Ali Hamad’a sordu.
1. Mısır seçimlerini nasıl değerlendiriyorsunuz?
Seçimler, çeşitli tarafların rekabet ettiği, beklenmedik sonuçların ortaya çıktığı ve sonuçların resmi olarak açıklanana kadar herkes tarafından beklendiği bir süreci ifade eder.
Seçimler, demokratik bir ortamı koruyan, her yarışmacıya özgürce rekabet etme ve ifade etme özgürlüğü sağlayan bir ortam demektir. En önemlisi de seçimler, halkın iradesine karşı bir darbeyle gelmemiş meşru bir hükümete ihtiyaç duyar. Mısır'da demokratik bir seçimden bahsedilemez.
2. Sisi'nin Filistin meselesine yaklaşımını nasıl yorumluyorsunuz?
Filistinlileri koruma iddiasında bulunan birisi, sınır kapılarını açmalıdır. Ancak gıda, ilaç ve yakıtın Gazze’ye geçişinin işgalci İsrail’in iradesine bağlı olduğu ifade ediliyor. Bu iddialarda bulunan Sisi yönetiminin inandırıcı olmadığı ortada Zira Filistinlilerin yerinden edilmesini önlemenin ilk adımı, Gazze'deki haklarını vermektir.
3. Muhammed Mursi İktidarda olsaydı, Mısır Filistin meselesine nasıl davranırdı?
Mursi, Refah sınır kapısını asla kapatmadı. kardeşlerimize yardımın ulaştırılması için herhangi bir engel koymadı. Tüm ihtiyaçların Gazze Şeridi'ne ulaştırılmasını sağladı.
Ayrıca, Filistinlilerin ihtiyaçlarını karşılamak için Mısıra geçmelerini, dünya ülkelerine seyahat etmelerini ve ülkelerine sağ salim dönmelerini engellemedi.
Mursi ayrıca, 2012 yılında Gazze’ye saldırılar olduğunda O zamanki Mısır Başbakanı Hişam Kandil’i bombardıman altında, yardım ulaştırmak üzere Gazze’ye göndermişti.
Eğer her Arap ülkesi, Mursi gibi davranıp her ülkeden bir bakanla yardımları Filistin'e gönderseydi, tüm ihtiyaçlar Gazze'ye ulaşırdı. Böylece kardeşlerimizin kendi topraklarında kalmasına yardımcı olurduk. Filistinlileri yerinden etmeye yönelik Siyonist komplonun önüne geçmenin yolu buydu.
4. İhvan'ın geleceğini nasıl görüyorsunuz?
İhvan’nın gösterdiği tüm fedakarlıklar, bu hain darbeye karşı verdiği tepki ve en ağır koşullar altında bile onu tanımayı reddetmesi, liderlerinin ve tüm üyelerinin Mısır'da, sürgünde, cezaevlerinde gösterdiği kararlılık, İhvan’ın özel bir kazanım elde etmek için değil, halkın özgürlük ve seçim hakkını güvence altına almak için mücadele ettiğini gösterdi.
Dolayısıyla Mısır'ın geleceğini, Mısır’ın bu karanlık döneminden kurtulmasına bağlı görüyoruz. Bu dönemden sonra halk, rahat bir şekilde nefes alacak ve 25 Ocak Devrimi'nde uğruna mücadele ettiği özgür iradesine kavuşacaktır.
5. Mısır'da demokrasinin geleceğine dair görüşlerinizi öğrenebilir miyiz?
Darbe ile iktidara gelen despotik bir rejimin altında bir demokrasinin hiçbir geleceği yoktur ama bu durum da kalıcı olmayacaktır. Mısır halkının bilinci ve farkındalığı arttıkça, büyük değişikliğe işaret eden belirtiler ve umutlar giderek artıyor. Bu da Mısır halkının tüm kesimlerinin katılımıyla gerçek bir değişimi müjdeliyor.