İkinci Soğuk Savaş'ta üçüncü cephe: Ay
ABD’nin Rusya ve Çin Halk Cumhuriyeti cephelerine eklemeye hazırlandığı bir cephe daha var: Dünya’nın uydusu Ay.
Dünya 2020’den itibaren gündemindeki tartışmayı geride bırakıp 2022 yılı ile beraber ABD’nin dayattığı iki cepheli, İkinci Soğuk Savaş gerçeğine adapte olmaya çalışıyor. İkinci Soğuk Savaş, ilki gibi Demirperde’nin ardındaki casusluk ve psikolojik harp uygulamalarından ibaret değil. Ukrayna gibi hali hazırdaki vekalet savaşı alanlarına Tayvan’ın aralarında olduğu sırada bekleyenler de eklenebilir. Dahası gezegenimizin sınırları dışında, ABD’nin Rusya ve Çin Halk Cumhuriyeti cephelerine eklemeye hazırlandığı bir cephe daha var: Dünya’nın uydusu Ay.
ABD, Ay seyahatlerine 1972 yılında son vermişti. Ancak 1990’lı yıllardan itibaren Washington’un önde gelen düşünce kuruluşları hem uzayın derinliklerine düşük maliyetli seyahatler için hem de yeryüzündeki hasımları takip ve gerektiğinde vurmak amacıyla Ay’da bir üssün gerekliliğini gündeme getirdiler.
1960’lardaki Apollo Projesi’nin ardından Ay’a ikinci yolculuk için 2017 yılında Artemis Projesi yürürlüğe kondu. Bu projenin kritik aşamalarından biri eski ABD Başkanı Trump’ın 2019 yılının Ağustos ayında nükleer güçle çalışan uzay aracı inşası için bir başkanlık kararı imzalamasıydı. Bunu 2020 yılının Aralık ayında yine Trump tarafından imzalanan “6 Numaralı Direktif” izledi. Bu direktifle ABD’nin uzay politikası kapsamında nükleer enerjinin kullanımı resmiyet kazandı. Trump yeni Ay yolculuğu neticesinde uzay madenciliğinin yasal zeminini de oluşturmayı hedefliyordu. (Trump’ın yazlık evine 9 Ağustos’ta FBI tarafından yapılan baskında ele geçirilen ve yasadışı şekilde eski ABD Başkanı’nın elinde tuttuğu iddia edilen belgeler arasında nükleer güçle çalışan uzay araçlarına dair dokümanların da bulunduğu öne sürülüyor)
Projede kullanılacak uzay aracı konusunda yaşanan tartışmalar ve teknolojik problemlerin çözümü için gündeme gelen gecikmeler nedeniyle, NASA’nın Ay’a yapacağı ilk insanlı uçuşun tarihi 2025 yılının ilk aylarına kaldı. Artemis Projesi’nin selefi Apollo Projesi’nden en büyük farkı bu defa Ay’da kurulacak bir üs ile insanoğlunun orada kalıcı olma hedefi.
NASA, astronotların iniş yapması için Ay’ın güney kutup bölgesinde 13 bölge belirledi. Geçmişte Amerikalı astronotlar gün ışığından en yüksek düzeyde faydalanmak için Ay’ın ekvator çizgisi sayılabilecek bir hatta inmişlerdi. Bu defa Dünya’nın uydusunun güney kutup bölgesine yapılacak inişte gün ışığından yararlanma imkanı daha az olacak. Ancak bölgede buz kütleleri barındıran kraterlerin bulunması burayı stratejik bir hedef haline getiriyor. Bölgede su bulunması halinde bir üssün kurulması ve sürdürülebilir olması ihtimali de artacak.
NASA, Artemis Projesi’nde ilk büyük sınavını 29 Ağustos’ta verecek. Artemis-1 roketi, normal şartlarda mürettebatı taşıyacak Orion kapsülü ile Ay’ın yörüngesine boş olarak gönderilecek. Kennedy Uzay Merkezi’nde rampaya yerleştirilen roketin görevi 42 gün sürecek. 2024 yılında Ay’ın yörüngesine insanlı bir uçuş planlanıyor, ancak gönderilen astronotlar iniş yapmayacak. NASA’nın 2025 Ay yolculuğu için henüz mürettebat belirlemediğini de not edelim. Ancak mürettebatta bir kadın ve beyaz olmayan bir kişinin yer alması kesinleşti.
ABD, Artemis Projesi’nde yalnız değil. Projenin askeri boyutu açıklığa kavuşmamakla beraber bilimsel ve ticari boyutunun ortaklarının sayısı 20’ye ulaştı. Avustralya, Kanada, Japonya, Lüksemburg, İtalya, İngiltere ve Birleşik Arap Emirlikleri 2020 yılında Artemis Projesi Anlaşması’na ilk imza koyan ülkeler oldu. Sırasıyla Ukrayna, Güney Kore, Yeni Zelanda, Brezilya, Polonya, Meksika, İsrail, Romanya, Singapur, Kolombiya, Fransa ve Suudi Arabistan da Ay’daki müstakbel üssün paydaşları arasına katıldı.
ABD’nin kendilerini yalnızca Baltık Denizi, Ukrayna, Tayvan ve Malakka Boğazı’nda değil uzayda da çevrelemeye çalıştığını fark eden Çin Halk Cumhuriyeti ve Rusya’nın yanıtı gecikmedi. Haziran ayında iki ülkenin Ay yüzeyi ya da yörüngesinde ortak bir istasyon inşa etmek için anlaşma imzalamaya çok yakın oldukları duyuruldu. Moskova ve Pekin, projelerine destek olacak 20’ye yakın ülkeyi yanlarına çekmenin peşinde. Ukrayna Savaşı kaynaklı olarak maruz kaldıkları yaptırımlar hiç şüphesiz Çin-Rusya ortak Ay istasyonunun kaderini de etkileyecek.
Projenin hayata geçmesi halinde 2023 ve 2024 yılında iki ülke en az 4 insansız keşif yolculuğu gerçekleştirecek. 2026 yılında ise istasyonun inşasına başlanacak. Takvime bağlı kalınabilirse istasyonun 2035 yılında tamamlanıp 2036 yılında operasyonel hale geçirilmesi planlanıyor.
Artemis Projesi’nin ilerleyiş biçimi İkinci Soğuk Savaş’a yeni bir cephe eklerken, mücadelenin içeriği ve boyutunu da dramatik bir şekilde değiştirecek. Yalnızca donanmasını büyütmekle kalmayan, uzay çalışmalarında da ABD ile arasındaki mesafeyi kapatan Çin Halk Cumhuriyeti, hiç şüphesiz kendisini uzaydan hedef alacak hasmına karşı arayışlar içerisine girecek, Ay’da istasyon kurmak haricinde çözümler üretmeye çalışacaktır.
Keşifler Çağı’na seyirci kalan, kutuplarda yer kapma yarışında geç kalan toplumumuz İkinci Soğuk Savaş’ın yükselen tansiyonu ile beraber uzay yarışının Ay’a yolculuk kulvarında yer kapmak için bir fırsatla karşı karşıya. 2021 yılının Şubat ayında açıklanan Milli Uzay Programı’nın iki önemli aşaması 2023’te Ay’a yapılacak sert ve 2028’deki yumuşak inişler. Bu hedeflerin tutturulması Türkiye’yi yalnızca Ay’da bilimsel araştırma yapan ülkelerden biri haline getirmeyecek. Aynı zamanda füze teknolojisinde de çağ atlayacak.